TOPLUM 

SARI SAÇLI, KISA ETEKLİ VE GERİCİ!

Girizgâhı uzatmaya gerek yok, özet geçiyorum: İstanbul’da iki polis; sarı saçlı, dövmeli, kısa şortlu bir kadını gözaltına almak için kolunu büküp künde ile yere devirseydi, olay bunla sınırlı kalsaydı bir şey olmazdı. Alışkınız bu tür işlere… Ama polisler göstermelik olarak açığa alınınca kıyamet koptu. Sosyal medyada o sarı saçlı kadına karşı bir linç kampanyası başladı. Giderek bir kadın düşmanlığına, kadının şort giyme, dövme yaptırma hakkına karşı lince dönüşeceği baştan belli olan bu linçte ilk taşı atanlar sarı saçlı, kısa etekli, dövmeli kadınlar oldu. Sakallı, sarıklı, silahlı, külahlı erkekler de kadınların…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

CEKET

“Ceketi alır giderim” der adam adama. Kafası bozulursa niye gitmesin? Fakat burada vurgulanan “gitmek” midir, “ceketi almak” mıdır? Eğer vurgulanan ceketi almaksa, ceketini nereden alır giden kişi? Askıdan ceket almak mı daha iyi, daha karizmatik olur; yoksa sandalyeye asılmış ceketi almak mı? Ceket alınınca ne yapılır? Giyilir mi, yoksa elde mi tutulur? Eğer ceket elde tutulursa boylu poslu, ideal kilolu olmayanlar da, ceketini alıp giden Clint Easwood gibi karizma görünür mü; yoksa küçük enişte gibi mi durur? Gülten Kaya, Ahmet Kaya için yazdığı şiirde, “Ceketimi yağmurlara astığımdan beri/ tehlikeli şiir…

Devamını Oku
TOPLUM 

AYI, YUMRUK VE SEL

Avcılık bir spor mu? Avcılık ruhsatlı bir cinayet mi? * Artvin’den bir görüntü geldi. Devlet kapısında memur olan biri, tüfeğini kapmış, yavru ayıyı vurmuş. İnsan yavru ayı vurur da o anı çekmez mi? Avcı da öyle düşünmüş olmalı ki cep telefonu kamerasıyla olan biteni anbean çekmiş. Yavru ayı, ağzı kan içinde, can çekişiyor, kendini yerden yere vuruyor, avcının köpeği ayıyı ısırmaya çalışıyor, ayı can havliyle kendini savunmak istiyor, yere yığılıyor, kalkıyor, bir daha yere yığılıyor. Görüntü hoşunuza gitti mi? * Birkaç gün sonra Trabzon’dan bir görüntü… Birkaç avcı bir ayı…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

‘AYNEN BABA, İYİ OLDU!’

Hayri Bey, kendini muhafazakâr olarak tanımlar. Namaz, oruç, hac… İbadetini aksatmaz; ama elini dünya işlerinden çekmiş de değildir. Çalışmaya, üretmeye devam eder, vergisini verir, vergi de bu dönemde bir nevi zekât sayıldığından ayrıca zekât vermez. Pek televizyon izlemez. Ama sosyal medyayı takip etmeyi, sık sık gönderi oluşturmayı, arada bir cuma mesajı atmayı, kandil gecelerinde cami fotoğrafları paylaşmayı sever. Kafası atarsa sosyal medyada siyasete yönelik atarlanmalar da yapar. Arada bir coşagelir, sosyal medya mosyal medya dinlemez, küfrü basar. 5 şeye çok kızar Hayri Bey. – Reis’e haksızlık yapanlar, bir. – Reis’in…

Devamını Oku
EĞİTİM TOPLUM 

İMTİHAN

En son, 1999 senesinde girmiştim üniversite sınavlarına. 21 sene sonra yine sınavdaydım, bir ortaokulda, arka sırada. * Salgından dolayı mı bilmiyorum pek heyecan yoktu okul önlerinde. Aileler pek oralı değil gibi, öğrenciler sonuç ne olursa olsun kabullenmiş gibi. * Oysa 21 sene önce, heyecandan tir tir titreyen öğrenciler görmüştüm. Süre yetmedi diye ağlayanlar… Ben o soruyu niye çözemedim diye sinir krizi geçirenler… Başarılı olacağını anlayıp heyecandan, sevinçten gözyaşı dökenler… Oysa bu sene, en azından benim sınav binamdaki öğrenciler, bencileyin deneme olsun diye sınava girmiş gibiydi. * Okul önünde bekleyen veliler…

Devamını Oku
YAŞAM 

HİÇ

Deniz manzaralı, bahçesinde güzel bir yüzme havuzunun, güneşte pırıl pırıl parlayan bir çimenliğin bulunduğu, mermer merdivenli, mermer salonlu, kocaman kapılı, kocaman avizelerle süslü, şöyle on beş – yirmi odalı bir evimizin olması fena olmazdı hani, yaşardık içinde mutlu mesut. * * * Öyle bir evin görkemli bahçe kapısının önüne şöyle siyah ya da beyaz, tekerleğinden camına kadar her yerinin ışıl ışıl olduğu lüks bir otomobil yakışmaz mıydı? Otomobil uçar giderdi, biz de içinde keyif yapardık, ne güzel. * * * Öyle bir otomobil, herkesin kolay kolay giremediği, girenin de neredeyse…

Devamını Oku
POLİTİKA 

PEHLİVANIN SIKLETİNE GÖRE

Arkadaş liberal, diyor ki: “Efendim, siyasi partinin banka hissesi mi olur? Elbette devlet el koysun o hisseye.” Koysun mu? Koysun! * Adam haklı. Siyasi partinin banka hissesi olmaz. Olur mu öyle şey, demokrasiye sığar mı bu? * Siyasi partinin özel bankada hissesi olamaz; ama siyasi partiye özel devlet olur. Böylece siyasi partinin bekçi teşkilatı olur. RTÜK’ü olur, BİK’i olur, TÜİK’i olur… * Siyasi partinin TMSF’si olur, BDDK’sı olur, Anıtlar Kurulu olur… Siyasi partinin Anadolu Ajansı olur, TRT’si olur, BOTAŞ’ı olur, Çay İşletmesi olur… Siyasi partinin operası olur, tiyatrosu olur. Siyasi…

Devamını Oku
POLİTİKA 

YAKMAZ MI?

Mersin’e bir şey yapılacaksa, Adana istemiyordur, Antalya engelliyordur, bu kesin! Adana’ya yapılacağı Konya, Konya’ya yapılacağı İzmir, İzmir’e yapılacağı İstanbul engelliyordur. Bu şehirlerde mutlaka projektör gibi beyinler vardır, o beyinler ya yerel gazetelerde ya iş dünyası derneklerinin toplantısında tespiti yapıştırıverirler: “Bunlar işte hep üst akıl, hep lobi bunlar. Alman vakıfları. Amerikan ajanları. Rusya. Kırmızı Çin.” * * * İstanbul’a bir şey yapılacaksa bunu Suriye engelliyordur. Suriye’ye bir şey yapılacaksa Mısır engelliyordur. Mısır’a bir şey yapılacaksa İsrail, İsrail’e bir şey yapılacaksa İran, İran’a bir şey yapılacaksa Suudi Arabistan, Suudi Arabistan’a bir şey yapılacaksa…

Devamını Oku
YAŞAM 

SAKİNLEŞELİM Mİ?

Önümüz bayram; ama tam bayram gibi geçmeyecek, evde olacağız. Önce sağlık olsun, sonra her gün bayram, değil mi? Öyle; ama insan yine de buruk hissediyor. İstiyor ki bayramda gezsin dolaşsın, çoluk çocuk şeker toplasın, koşsun, eğlensin. İstiyor ki evlerde yemekler pişsin, tatlılar şerbetlensin, sütlüler soğusun, maaile sofralara oturulsun. İstiyor ki el öpsün, el öptürsün, cüzdanını bücürlere soydursun, gülsün, güldürsün. Fakat bunlar olmayacak bu sene, evdeyiz. * * * Yine de bayram bayramdır, sakinleşelim, neşelenelim, tatlımız yok; ama tatlı yazalım, tatlı okuyalım. Yazının tatlısı olur mu? Olmaz mı? Hangi niyetle yazıp…

Devamını Oku
TOPLUM 

BİR 50 KİŞİ DE BENİM AİLEM GÖTÜRÜR

Bizim aile de geniş, en az bir 50 kişi de biz götürürüz. Anam, babam, kardeşlerim, kuzenlerim, onların ana babaları… Kalabalığız yani, götürürüz bir 50 kişi. Yeter ki elimize bir fırsat geçsin. Düşünmeden götürürüz valla. Bugüne kadar öyle olmuş çünkü. Aile geleneğimiz bu, gözümüzü kırpmadan götürürüz. * * * Mesela darda kalmışı, yolda kalmışı, kaybolmuşu, düğün dernek dağılınca ortada kalmışı görsek alır evimize misafir olarak götürürüz. Yemeğini ikram eder, temiz yatağını açarız. Namaz kılacaksa seccade çıkarır annem dolaptan. Sohbet edecekse çay demlenir, bisküvi çıkarılır. Doymamışsa sevdiği yemek nedir diye sorulur. O…

Devamını Oku