EDEBİYAT HABER 

SEVİM BURAK ADINA ÖYKÜ ÖDÜLÜ: SON BAŞVURU TARİHİ 11 NİSAN 2025

A7 Kitap, Türk öykücülüğünün önemli kalemlerinden Sevim Burak onuruna öykü yarışması düzenliyor. Türk edebiyatında Sevim Burak öykücülüğünün sunduğu imkânları vurgulamak, genç yazarları teşvik etmek, Türk öykücülüğünün gelişimine katkı sağlamak amacıyla düzenlenen ‘A7 Kitap Sevim Burak Öykü Ödülü’ için son başvuru tarihi 11 Nisan 2025 olarak açıklandı. A7 Kitap tarafından düzenlenen Sevim Burak Öykü Ödülü’nün seçici kurulu Buket Uzuner, Nazlı Eray, Haydar Ergülen, Mehmet Erte, Aysu Erden ve Elfe Uluç’tan oluşuyor. KAZANAN ÖYKÜ DOSYALARI KİTAPLAŞTIRILACAK A7 Kitap’tan yapılan açıklamada öykü yarışmasının tüm yazarlara açık olacağı, daha önce ödül almamış ve kitap…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

‘KIRMIZI PAZARTESİ’ VE GABRIEL GARCIA MARQUEZ

Kitap okumalarım devam ediyor. Düşüncelerim hareket halinde; bu da bitti, yeni bir kitap seçmeliyim kendime diyorum. Karlarla kaplı bahçeye bakan odamın penceresinden çalışma masama dayanarak uzaklara, okyanusları aşarak ülkeme doğru yol alıyorum. Bazen tatlı sulardan tuzlu sulara, bazen de acı sulardan tatlı sulara girip çıkıyorum. Ülkemde düşünmek, sorgulamak, hissetmek temalarından yoksun olan kişi sayılarının gittikçe arttığı düşüncesi çok üzücü, değil mi? Şimdilerde ülkenin sırılsıklam olmuş sorunlarına toplumun bir kesiminin acı içinde sessiz kalması, bir kesiminin de anlaşılmaz böğürmesi ve ruhunda birikmiş nefret duyguları ile bıyık altından gülerek seyirci olması canımı…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

RUHUMUN GAYYA KUYUSUNDA ÜÇ KADIN: TEZER ÖZLÜ, DİDEM MADAK, AYFER TUNÇ

Eğer dünyada ruh ikizi diye bir şey varsa Tezer Özlü ve ben işte oyuz. Bu evrene tutunamamış “gamlı prenses”im benim Tezer. Canım Tezer… Tüm anlatılarını yüreğinin en derinlerinden, cesurca ve oldukça lirik bir biçimde “anlatmaya” çalışıyor. Neyi mi? Aşkı, cinselliği, kadını, eskiyi ve yenilenmeye muhtaç olan duyguları… “Bırak beni artık. Bu camdan çırılçıplak aşağıya atlayacağım. Sana karşı değil bu. Çocukluğuma karşı. Bu kente, bu eve, bu halılara, bu değişmeyen her şeye, bu ölmeyen her şeye karşı…” Tezer’i okuduğum zaman başka bir zamana ve mekâna ait hissediyorum kendimi. Uzaklaşıyorum… İçime koca…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

‘GÖÇMÜŞ KEDİLER BAHÇESİ’ VE BİLGE KARASU’NUN YAZINSAL MATEMATİĞİ

Gün yorgunluğumu üzerimden alan denizden esen yeli ben de özledim. Dışarıda ağaçlar kendi iç sesiyle ufak ufak yapraklarıyla dans ediyor gibi ama özünde hepimiz Çukurova’nın çanağına teslim olmuş durumdayız. Ya sokakları caddeleri çevreleyen o koca koca yüksek binalar? Yaşam enerjisini düşüren binalar. Evden çıkmıyorum. Kitap okumalarım seri halde devam ediyor. Yeni tanıştığım ve çok sevdiğim Son Baskı grubunun önerisi olan, ilk kez 2003 yılında okuduğum ‘Göçmüş Kediler Bahçesi’ kitabını kitaplığımdan buluyorum ve tekrar okumaya başlıyorum. Unutmuşum. Zaten zor okuduğum bir kitaptı. Kitabı okudukça az az hatırlıyorum. 20 yıl sonra tekrar…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

BİR ÇEVİRİ ŞİİRLER KAYNAKÇAMIZ NEDEN YOK?

Çeviri, özellikle de şiir çevirisinin ne kertede zor bir uğraş olduğunu bilirim – ben de şiir çevirisi yaptım çünkü. Sadece Pablo Neruda’dan yaptığım çeviriler değil ama başka şairlerden yaptığım çeviriler de, ‘Çeviri Şiirler’ adıyla, Cem Yayınları tarafından yayınlanmıştı. Birkaç istisnası dışında (mesela Sabahattin Eyuboğlu ve Suut Kemal Yetkin dışında), benim bildiğim kadarıyla çevirmenlerin tümü şairlerdir. Hemen aklıma gelenleri sıralayayım: Yahya Kemal, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dıranas, Vasfi Mahir Kocatürk, Orhan Veli, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat, Necati Cumalı, Sabahattin Kudret Aksal, Can Yücel, Talat Sait Halman, Cevat Çapan, Sait…

Devamını Oku
EDEBİYAT KÜLTÜR-SANAT 

BİR EDEBİYAT UYARLAMASI OLARAK ‘ALMANCA DERSİ’

Kürsüdeki adam tebeşirle tahtaya el yazısıyla yazıyor: “Die Freuden der Pflicht” (Görevin Zevkleri). Filmde çeviri böyle yapılmış. Görevin Zevkleri. (Romanı Ayşe Sarısayın çevirisiyle okuduğunuzda onun ‘zevk’ değil ‘tutku’ olduğunu göreceksiniz. Eserin temasını nasıl etkiliyor bu çeviri farkı, filmle roman karşılaştırıldığında anlaşılıyor.) Sıralarda oturan gençler önlerindeki siyah kapaklı dosyanın içindeki beyaz kâğıtlara kalemlerini mürekkebe batırıp yazmaya başlıyorlar. Kameranın odaklandığı genç ise yazmıyor, kalemini elinde çeviriyor. Kürsüdeki kişi soruyor: “Siggie Jepsen, sorun var mı?” Genç, başını sallıyor. Bir süre sonra kürsüdekinin dikkati kendi üzerinden ayrıldıktan sonra sağ elindeki kalemi sol eline geçiriyor,…

Devamını Oku
EDEBİYAT HABER 

‘ÇAN’DAN ‘ÇİNGENELER’E EDEBİYAT SEÇKİSİ

Ayrıntı Yayınları, yaz aylarında edebiyatın sürükleyici dünyasına dalmak isteyenler için geçtiğimiz aylarda yayınladığı kitaplardan bir seçki önerdi! Yaza özel edebiyat seçkisinde Iris Murdoch’un hem komik hem de hüzünlü romanı ‘Çan’; Giuliano da Empoli’nin gerçek olayları kurmacayla harmanladığı ödüllü romanı ‘Kremlin’in Büyücüsü’; Pramoedya Ananta Toer’un Buru Adası’ndaki gözaltı kampında kaleme aldığı “Buru Dörtlemesi”nin ilk kitabı ‘İnsanların Bu Dünyası’; Carter Scholz’un tüyler ürpertici bir uzay yolculuğunu anlatan bilim kurgu romanı ‘Çingeneler’; ödüllü bilim kurgu yazarı ve matematikçi Rudy Rucker’ın kurgu hikâyeleriyle kurgu dışı makalesini birleştirdiği kitabı ‘Uzayda Şehvet’ ve yazarın özgün bir…

Devamını Oku
EDEBİYAT HABER 

MURATHAN MUNGAN’A MERSİN KENTİ EDEBİYAT ÖDÜLÜ

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) öncülüğünde 17 yıldır sürdürülen Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’ne bu yıl, çağdaş edebiyatın usta ismi yazar Murathan Mungan değer görüldü. Mungan’a ödülü, Kasım ayında düzenlenecek Mersin Kenti Edebiyat Ödül Töreni ile takdim edilecek. Türk edebiyatının gelişmesine katkıda bulunmuş kişileri onurlandırmak, daha yaygın okunmasını sağlamak için MTSO’nun öncü girişimleriyle kent adına verilen Mersin Kenti Edebiyat Ödülü Değerlendirme Kurulu Celâl Soycan, Turhan Günay, Metin Cengiz, Yavuz Özdem ve Cemal Sakallı’dan oluşuyor. ‘ZENGİNLEŞMEK SADECE EKONOMİYLE OLMAZ…’ Konuyla ilgili açıklamada bulunan MTSO Başkanı Hakan Sefa Çakır, 17 yıldır aralıksız…

Devamını Oku
EDEBİYAT YAŞAM 

RÜZGÂRI YAZMAK

Burada, şimdi, oturmuş rüzgârı yazmaya çalışıyorum. Yazdır, beyaz evlerin ötesinde mandalina ağaçları ve serviler birbirlerine dokunmak istiyorlar; evler de dokunmak ister gibi uzanıyor mandalina ağaçlarına; serviler, akşam güneşinde daha açık bir yeşile çalarak evlere dokunacakmışçasına eğilip bükülüyorlar. Rüzgârdır, her şeyi bir dokunmaya, ötekine değmeye, onu tutmak istemeye doğru götürür. Mandalina ağaçlarının tepesindeki dallar güneştedirler ve yeşildirler. Belli olmasalar da olur – yeşilin kendi aydınlığı var çünkü. Ağaçlar, içlerinde küçük güneşler saklıyorlar, ışıklarını dallardan geçirerek. Sanki dışardan vuruyormuş gibi görünüp şavklanan aydınlığın içerden, ta içerden, dallardan yürüyen bir yeşil özsu gibi…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

GERÇEKLİK VE KURMACA BAĞLAMINDA ‘SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ’

Bir edebi metni sağlıklı değerlendirmenin başat faktörlerinden biri o edebi metnin içerisinde oluştuğu dönemi ve o dönemin şartlarını iyi anlamaktan geçer. Öyle ki Emile Zola’nın ‘Germinal’ini Alsace-Lorraine bölgesinden, Dostoyevski’nin ‘Suç ve Ceza’sını Petersburg’dan ve Yaşar Kemal’in eserlerini Anadolu ikliminden ve Çukurova’dan bağımsız düşünmenin/değerlendirmenin sağlıksız olacağı düşüncesini taşımaktayım. Bu bağlamdan yola çıkarak edebiyatımızda önemli bir yerde bulunan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ adlı romanını tahlil etmenin daha sağlıklı olacağının kanısındayım. Her ne kadar genel görüş ‘Huzur’ adlı romanının gölgesinde kaldığını iddia ediyor olsa da böyle düşünmenin doğru olmadığını savunanların safında…

Devamını Oku