EDEBİYAT KÜLTÜR-SANAT 

BİR EDEBİYAT UYARLAMASI OLARAK ‘ALMANCA DERSİ’

Kürsüdeki adam tebeşirle tahtaya el yazısıyla yazıyor: “Die Freuden der Pflicht” (Görevin Zevkleri). Filmde çeviri böyle yapılmış. Görevin Zevkleri. (Romanı Ayşe Sarısayın çevirisiyle okuduğunuzda onun ‘zevk’ değil ‘tutku’ olduğunu göreceksiniz. Eserin temasını nasıl etkiliyor bu çeviri farkı, filmle roman karşılaştırıldığında anlaşılıyor.) Sıralarda oturan gençler önlerindeki siyah kapaklı dosyanın içindeki beyaz kâğıtlara kalemlerini mürekkebe batırıp yazmaya başlıyorlar. Kameranın odaklandığı genç ise yazmıyor, kalemini elinde çeviriyor. Kürsüdeki kişi soruyor: “Siggie Jepsen, sorun var mı?” Genç, başını sallıyor. Bir süre sonra kürsüdekinin dikkati kendi üzerinden ayrıldıktan sonra sağ elindeki kalemi sol eline geçiriyor,…

Devamını Oku
EDEBİYAT HABER 

‘ÇAN’DAN ‘ÇİNGENELER’E EDEBİYAT SEÇKİSİ

Ayrıntı Yayınları, yaz aylarında edebiyatın sürükleyici dünyasına dalmak isteyenler için geçtiğimiz aylarda yayınladığı kitaplardan bir seçki önerdi! Yaza özel edebiyat seçkisinde Iris Murdoch’un hem komik hem de hüzünlü romanı ‘Çan’; Giuliano da Empoli’nin gerçek olayları kurmacayla harmanladığı ödüllü romanı ‘Kremlin’in Büyücüsü’; Pramoedya Ananta Toer’un Buru Adası’ndaki gözaltı kampında kaleme aldığı “Buru Dörtlemesi”nin ilk kitabı ‘İnsanların Bu Dünyası’; Carter Scholz’un tüyler ürpertici bir uzay yolculuğunu anlatan bilim kurgu romanı ‘Çingeneler’; ödüllü bilim kurgu yazarı ve matematikçi Rudy Rucker’ın kurgu hikâyeleriyle kurgu dışı makalesini birleştirdiği kitabı ‘Uzayda Şehvet’ ve yazarın özgün bir…

Devamını Oku
EDEBİYAT HABER 

MURATHAN MUNGAN’A MERSİN KENTİ EDEBİYAT ÖDÜLÜ

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) öncülüğünde 17 yıldır sürdürülen Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’ne bu yıl, çağdaş edebiyatın usta ismi yazar Murathan Mungan değer görüldü. Mungan’a ödülü, Kasım ayında düzenlenecek Mersin Kenti Edebiyat Ödül Töreni ile takdim edilecek. Türk edebiyatının gelişmesine katkıda bulunmuş kişileri onurlandırmak, daha yaygın okunmasını sağlamak için MTSO’nun öncü girişimleriyle kent adına verilen Mersin Kenti Edebiyat Ödülü Değerlendirme Kurulu Celâl Soycan, Turhan Günay, Metin Cengiz, Yavuz Özdem ve Cemal Sakallı’dan oluşuyor. ‘ZENGİNLEŞMEK SADECE EKONOMİYLE OLMAZ…’ Konuyla ilgili açıklamada bulunan MTSO Başkanı Hakan Sefa Çakır, 17 yıldır aralıksız…

Devamını Oku
EDEBİYAT YAŞAM 

RÜZGÂRI YAZMAK

Burada, şimdi, oturmuş rüzgârı yazmaya çalışıyorum. Yazdır, beyaz evlerin ötesinde mandalina ağaçları ve serviler birbirlerine dokunmak istiyorlar; evler de dokunmak ister gibi uzanıyor mandalina ağaçlarına; serviler, akşam güneşinde daha açık bir yeşile çalarak evlere dokunacakmışçasına eğilip bükülüyorlar. Rüzgârdır, her şeyi bir dokunmaya, ötekine değmeye, onu tutmak istemeye doğru götürür. Mandalina ağaçlarının tepesindeki dallar güneştedirler ve yeşildirler. Belli olmasalar da olur – yeşilin kendi aydınlığı var çünkü. Ağaçlar, içlerinde küçük güneşler saklıyorlar, ışıklarını dallardan geçirerek. Sanki dışardan vuruyormuş gibi görünüp şavklanan aydınlığın içerden, ta içerden, dallardan yürüyen bir yeşil özsu gibi…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

GERÇEKLİK VE KURMACA BAĞLAMINDA ‘SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ’

Bir edebi metni sağlıklı değerlendirmenin başat faktörlerinden biri o edebi metnin içerisinde oluştuğu dönemi ve o dönemin şartlarını iyi anlamaktan geçer. Öyle ki Emile Zola’nın ‘Germinal’ini Alsace-Lorraine bölgesinden, Dostoyevski’nin ‘Suç ve Ceza’sını Petersburg’dan ve Yaşar Kemal’in eserlerini Anadolu ikliminden ve Çukurova’dan bağımsız düşünmenin/değerlendirmenin sağlıksız olacağı düşüncesini taşımaktayım. Bu bağlamdan yola çıkarak edebiyatımızda önemli bir yerde bulunan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ adlı romanını tahlil etmenin daha sağlıklı olacağının kanısındayım. Her ne kadar genel görüş ‘Huzur’ adlı romanının gölgesinde kaldığını iddia ediyor olsa da böyle düşünmenin doğru olmadığını savunanların safında…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

GİDEREK EKSİLİYORUZ: FÜRUZAN, MARIO LEVI…

“İnsan kendi yalnızlığına/ ve başkalarının/ yalnızlığına karşı yazar.” [1] Yazmak, yaşam serüveninin tarihe tanıklığı, taraflığıdır; hem de “Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmazsam deli olacaktım,” [2] satırlarındaki tutkuyla ve “Edebi eserler, insanı yeni ve mesut, başka iyi ve güzel bir dünyaya götürmeye yardım etmiyorlarsa neye yarar?” sorusuyla Sait Faik Abasıyanık’ın… Kuşkuya yer yok: Yazmak yaşamak, hesaplaşmaktır yaşananlarla, yaşatılanlarla… Yani “çırpınıp durduğumuz bu aptallıklarla dolu yaşamda umutsuzluğa düşmemek için yazılır”. [3] Ya da “yazacaksan yaşadığın topraklarda egemenlerin bilinçlenmekten kasten yoksun bıraktığı insanlarımızın korkunç serüvenlerini yaz. Emperyalistlerin oyunlarını uygulayan politikacılara alet…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

FÜRUZAN İÇİN…

“Edebiyatımın ve diğer çalışmalarımın önüne hayatımla ilgili konulardan hiçbirinin geçmemesini önemsedim, önemsiyorum. (…) Ben, benim.” – Kitap-lık, S.152, s.8 2019 yılının Ekim ayında Çukurova Sanat Girişimi’nde (ÇSG) ayda bir kez cumartesi günleri ‘Öykü Serüvenine Yaklaşımlar’ üst başlığında bir yolculuğa çıkmıştık. ÇSG’nin bir “okul olma” çabasının yansıması olarak edebiyat da önemli bir yere sahipti bu yolculukta. O dönem dört ay kadar bu etkileşimli okumaları sürdürdük Sevim Sezer arkadaşımla. Bu öykü serüvenini biz Füruzan’la ve onun 1971’de Sait Faik Hikâye Armağanı alan ilk kadın yazar olarak anılmasını sağlayan, yayınlandığında çok ses getiren…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

ÇOK SATMAK, ÇOK KAZANMAK

Kitap, elbette bir metadır; yani herhangi bir ticari eşya gibi alınıp satılan bir şey! Kapitalizm, şeylerin kullanım değerlerini geriye iterek değişim ya da mübadele değerlerini öne çıkardığından beri kitabı temellük edeni kullanım değerini temsil eden ‘okur’dan değişim değerini temsil eden ‘alıcı’ya dönüştürdü. Marx’ın Das Kapital’de ‘meta fetişizmi’ diye kavramsallaştırdığı durum, kitap bağlamında, ‘okur’un ‘alıcı’ya dönüşmesinden başka bir şey midir acaba? Kitap da, bütün öteki emek ürünleri gibi, meta, yani ticari mal kimliğiyle piyasada dolaşıma girdiğinde fetişleşiyor. Fetişleşme ya da insan emeğinin ürünü olan bir şeyin –burada söz konusu şey kitaptır–…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

VİCDANI ŞİİRİNE DÂHİL ETTİ SALİH BOLAT

“Ve gece, yani şiirin zamanı./ Çünkü şiir alacakaranlıkta/ görebilen bekleyiştir.” [1] Salih Bolat ile 1970’li yılların başında, Çıkrıkçılar Yokuşu’ndaki –bol cıgara dumanlı– ‘Petek’ edebiyat dergisi bürosunda tanışmıştım. Onu nasıl anlatabilirim? Şairi (şiirini) anlatmaya kalkışmak zor olsa da şiirinin hakkını verendir şair, dizeleri okurlarıyla bütünleşip topluma mal olandır; tabii ki Füruğ Ferruhzad’ın “Şair olmak, insan olmaktır,” deyişini “es” geçmeden… “Dostum, tam da budur şairin işi, düşlerini yorumlayışı ve fark edişi. İnan bana, düşlerinde kapılır insan en gerçek kuruntusuna: Tüm şiir sanatı ve şairlik gerçek düş yorumculuğundan ibarettir,” [2] satırlarıyla Friedrich Nietzsche’yi……

Devamını Oku
EDEBİYAT 

‘995 KM’LİK BİR YOLCULUK

995 kilometrelik bir yolculuğa çıkıyoruz, hazır mısınız? Yolculuk nereye? Yolculuğu başlatan, sizi yola davet eden kim? Daha önemlisi, 995 kilometre gibi görünen bu yol, ondan daha uzun. Otuz yıl önceye gidiyoruz. Belleğin girdaplarında dönüp duran, üzerine çok konuşulup yazılan ama aslında belki de görünenin aksine hiç yazılmayan bir döneme… Murathan Mungan’ın son romanı ‘995 km’ ekimde çıkar çıkmaz kitapla ilgili söyleşiler de gündeme gelmeye başladı. Bu söyleşilerin birinden öğrendim aslında bu romanın ilk bölümünün ‘Murathan 95’te yayınlandığını. (‘Murathan 95’i okumadım, bilmiyordum.) Ama zihnimi zorladığımda başka bir şeyi hatırladım: ‘Stüdyo Kayıtları’nda…

Devamını Oku