EDEBİYAT 

‘SU’, ‘TOPRAK’, ‘HAVA’ VE ‘ATEŞ’; KENTLER VE MİTLER

– Buket Uzuner’in Tabiat Dörtlemesi / Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları – Bu yazıya konu olan Tabiat Dörtlemesi’nin ilk üç cildi ile ilgili çalışmam, 2019’da Ardahan Üniversitesinin düzenlediği Mitoloji Sempozyumu’nda bildiri olarak sunulmuş; sonradan makaleye dönüştürülerek Söylem Filoloji dergisinin 2019-Aralık sayısında yayımlanmıştı. Pandemide bu süreçlerin hikâyesini anlatan bir yazım da Son Baskı’da yayımlandı. Dörtlemenin son romanını 2023-Ocak’ın da TÜYAP Çukurova Kitap Fuarı’ndan alıp hemen okudum ve yazı için de ikinci kez okumaya, notlar almaya başladım. Ancak 6 Şubat’ta pek çok insanı etkileyen depremlerle birlikte benim de bütün çalışmalarım yarım kaldı. Şimdi…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

GÜZİN ÖZTÜRK’ÜN KALEMİNDEN BİR GÖÇ HİKÂYESİ / ‘KUŞ OLSAM EVİME UÇSAM’

“ … siz şimdi benim hangi tür / hüzünlere ne ad verdiğimi / nereden bileceksiniz? / tedirgin ve kömür / olmuş sesler duyarsınız ama / bu bir şeyi anlatmaz ki!” – Hilmi Yavuz, ‘Mühür’ Bahar geliyor, cancağızım, dalların uç yaprakları tomurcuklandı. Kentin sokaklarında bahar dalları sarkıyor başımızın üstüne. Havada bir tazelenme kokusu… Bu mevsim, bizim için, “portakal çiçeği ilkyaz”dı hani, sevdiğim… Bahar geliyor… Aylar aylar önceydi. Deprem olmamıştı, bunca hayat bölgemizde parçalanmamıştı daha, bir dizi okuma içindeydik göç edebiyatı üzerine. Yazın çocuk edebiyatı üzerine okurken karşıma çıkan kitaplar yönlendirmişti biraz…

Devamını Oku
YAŞAM 

DEPREM, YARALI RUHLAR, YAS

O gün… Saat 4.17… “Canım,” diyor, “Canım, uyan, sallanıyoruz.” Uyanığım aslında, gözlerimi açmak istemiyorum. “Canım, uyan! Deprem oluyor!” Ellerimiz kenetleniyor. Gözlerimi ağır ağır açıyorum. Tepemizdeki avize sallanıyor. Şıngırrr şıngırrr şıngırrrr… “Canım,” diyorum, “Canım, elimi bırakma. Bitsin, öyle kalkalım, düşeriz.” Çok, çok sallanıyor. Yüksek kattayız, Hızla düşünüyorum: Buradan inemeyiz, deprem anında binanın çatısına çıkın diyorlarmış, çatıya da çıkamayız. Üstte 5, altta 9 kat var. Hangi yolu daha kısa sürede alabiliriz? İnmek daha kolay. Ama önce sarsıntı bitmeli. “Bit artık! Bit artık! Bit!” Bitmiyor. Bir buçuk dakikanın ne kadar uzun olduğunu bu…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

EKOKURGUNUN VE EKOFEMİNİZMİN YAŞAR KEMAL YAZININDAKİ YANSIMALARI

YAŞAR KEMAL VE DOĞA YAZINI… Yaşar Kemal, Çukurova’nın en güçlü kalemi. Dünyadaki sesi Türkiye’nin, kuşkusuz. Yaşar Kemal Vakfı, Altın Koza ve Adana Büyükşehir Belediyesi, 2022’de ‘Yaşar Kemal ile Çukurova’da Dünden Yarına’ başlığında onu hem insan hem de edebiyatçı yönüyle genç kuşaklara tanıtmak amaçlı bir dizi etkinlik düzenlemeye başladı. Yaşar Kemal’in edebiyatını değerlendiren bütün yazılarda, bu tarz toplantılarda yakın zamana kadar onun büyük bir destancı, ozan, modernist güçlü bir romancı olduğu üzerinde duruluyor; pek çok eserinde doğanın en ince ayrıntılara kadar anlatıldığı belirtiliyordu. Bu elbette şaşırtıcı olmamalı. Doğa, Yaşar Kemal’in romanlarında…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

MELİSA KESMEZ VE ‘KÜÇÜK YUVARLAK TAŞLAR’DA ANNELİK DURUMU

Uzun, sıcak yazdan sonra bir yuvadan diğer yuvaya dönüş ayı olan eylül de geçip gitti… Masam, bilgisayarım, benimle Ankara’ya gelen, raflardaki yerlerine benimle dönen kitaplarım, onlara eklenen yenileri… Yazın uzun, sıcak günlerinde planlı plansız okumalar, okumalar, okumalar, filmler… Bir sürü karmaşık şey… Şimdi rutinlere dönme zamanı… Uzun sıcak yaz “eğilip kumların arasından küçük, yuvarlak bir taş bulduğum, üzerindeki kumu kıyıya vuran suda yıkayıp avcumda sakladığım” anılarla dolu şimdi. O kıyı çok uzakta. Yaşananlar daha uzak. Şimdi nemli Adana şehrinin insanın üstüne yapışan rutinlerine alışma zamanı… Hatta artık eylülü yolculadık, ekime…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

ÇOCUK ROMANLARINDA FEMİNİST YANSIMALAR / ‘DÜNYAYI DÖNDÜREN KIZ’, ‘ERKEKLER KIZLARA KARŞI’ VE ‘KÜÇÜK FEMİNİSTİN KİTABI’

“Ben, benim ve olduğum gibi olmalıyım!” – Küçük Feministin Kitabı Uzun sıcak yazı bozkırın kalbinde geçirirken okumalar beni bambaşka okumalara taşıyor. Günlerdir dergiler arasında gezinip duruyorum. Notos’un edebiyatın yürüyen kadınları, Ecinniler’in Türkçe edebiyatta feminist dalgası, Kitap-lık, bazen eski sayıları dergilerin… Lacivert’in Bildungsroman dosyası gibi… “Ben, benim ve olduğum gibi olmalıyım!” Ecinniler’in ‘Türkçe Edebiyatta Feminist Dalga’ dosyasında karşıma çıktı, feminist anlayışın çocuk edebiyatına yansımaları. Nilay Özer, çocuk edebiyatındaki feminist yansımalardan söz ederken on – on beş kadar yazarı ve eseri anıyordu. İşte o eserlerden ikisinden ve kitaplara ulaşmak için Dost’ta çocuk…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

‘YAZARLAREVİ CİNAYETİ’, OYA BAYDAR OKUMALARI, YAZMAK ÜZERİNE DÜŞÜNMELER…

Uzun, sıcak yaz başlangıcı Adana’da… Derslerin sona erme, öğrencilerin kampüse veda zamanı yavaş yavaş… Sıcak saatlerin uzadığı, sokakların boşaldığı, herkesin evinin kuytusuna çekildiği günlerin çoğaldığı, çalışma yılının yoğunluğunun bitmesiyle ruhta bir şeylere ya da yerlere yetişme telaşının ve birçok heyecanın da dindiği zamanlar… Hayat neye benziyor bugünlerde? Hayat, hayatlar neye benziyor, sahi? “Başka bir kadere hazırlanmış şu yenik askerlere benziyor hayat.” (YC, s.37) Oya Baydar’ın son romanı ‘Yazarlarevi Cinayeti’nde geçiyor bu dize. Aragon’dan bir dize… ‘Mutlu Aşk Yoktur’ şiirinden… ‘Elveda Alyoşa’ öykü kitabındaki ‘Bir Düğün Fotoğrafı’ öyküsünde de geçiyordu. Hem…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

ŞÜKRAN YİĞİT’LE ‘BURASI RADYO ŞARAMPOL’

Leonard Cohen söylüyor çok kısık sesle gecenin ilerleyen saatinde, odamda: “Suzanne takes you down to her place near the river / You can hear the boats go by, you can spend the night beside her” (*) Bir romanın ilk cümlesine dikkat eder misiniz elinize aldığınızda? Dört yüz – beş yüz sayfalık, belki daha fazla, bir macera hangi cümleyle başlarsa ilginizi çeker? “Yepyeniydi kitap, kapağı bembeyaz, sayfaları tertemizdi, sanki hiç okunmamış gibiydi. O öğleden sonra, üzerimde gecelikle, Mine Abla’nın dikiş makinesinin sesi, Hacı Teyze’nin mutfaktan gelen tıkırtıları ve açık camlardan içeri…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

‘BANA KUŞLAR SÖYLEDİ’; YEKTA KOPAN ÖYKÜLERİ, ABBA EŞLİĞİNDE…

Önce ABBA’dan bir şarkı seçeyim kendime. Bu ‘Chiquitita’ olsun. Odamı 70’li yılların sonlarından hatırladığım müziğin sesleri doldursun. Sessizce dinleyeyim şarkıyı… ‘Dancing Queen’den söz edeceğim az sonra, daha doğrusu o adı taşıyan öyküden. Ama önce ‘Chiquitita’yı dinleyeceğim… * * * “Küçük kız, bana doğruyu söyle bakayım. Doğruyu söyle, derdin ne senin? Bana soracak olursan, sen kendi üzüntüne esir olmuşsun. Gözlerinde yarınlara dair bir umut yok. Ama şunu bil ki, seni böyle görmek hiç hoşuma gitmiyor. Sakın öyle değil deme, ne kadar üzgün ve sessiz olduğunu görebiliyorum.” (Bana Kuşlar Söyledi, s.45) *…

Devamını Oku
EDEBİYAT KÜLTÜR-SANAT 

LATİFE TEKİN OKUMALARI; ‘SEVGİLİ ARSIZ ÖLÜM’, ‘BİR YUDUM SEVGİ’…

“‘Sevgili Arsız Ölüm’ü okuyan yoksul insanlar bir aşağılanma duygusuna ya da yersiz bir öfkeye kapılıp sonra da buna içten içe hayıflanmasınlar istedim. Bu kitap, okuyanlarda sevinç uyandırsın.” (Latife Tekin Kitabı, s.86) Son altı aydır ekofeminizm, doğa yazını, ekoeleştiri okuyordum… Çok uzun süren, görünen o ki geçti gitti dense de sürecek olan, yaşadıklarımızın açtığı derin izleri ömrümce taşıyacağım bir pandemiden geçiyoruz. Hikâyesi başka başka anlatılarda satır aralarına gizlenmiş bir süreç bu. Benim de yazdıklarımda hep var pandeminin izleri… Okuduklarımın bir ucunda olduğu gibi… Latife Tekin’in romanlarını bir daha okudum, epey aradan…

Devamını Oku