ÖYKÜ 

ANNEMİN EŞARBI

Bana öyle gelirdi ki annemin eşarplarında bir sihir vardır. Kimi eşarplar annemi ağlatır kimi eşarplar annemi sakinleştirir. İskender’in evinde, sofanın sağ tarafındaki soğuk odada, annemle babamın karyolasının altında, selelerde dururdu çamaşırlarımız. Annemin eşarpları karyolanın ağır döşeğinin altında… Bahçedeki iplerde kuruttuğu çamaşırları topladığı günlerde, karyolanın yanına oturur, çamaşırları katlar, selelere koyardı annem. O anlarda mutlaka “Bir gardırobumuz olaydı,” derdi, “temiz temiz katlar koyardık çamaşırı.” Benim hiç görmediğim, ablamın hayal meyal hatırladığı bir gardıroptan söz ederdi sonra. Bazı günler, Sabiha’nın evindeyken dolabın kırıldığını anlatırdı; bazı günler Temam’ın evindeyken kırıldığını, bir daha da…

Devamını Oku
POLİTİKA 

SİMİTÇİ, KAHVECİ, GAZOZCU, ÇORBACI, LİMONATACI…

Zaman su gibi akar… Sayılı gün rüzgâr gibi geçer. İşte son belediye seçimlerinin üzerinden 5 yıl geçti. Nasıl geçti? Rüzgâr gibi… İnsan, insana demiş ki: “80 yıllık ömrün nasıl geçti?” İnsan demiş ki: “Valla bir ağacın gölgesinden geçer gibi hızlı geçti.” İnsana 80 yıl, 100 yıl bile, bir ağacın gölgesinden geçmek gibi gelir, 5 yıl ne ki? * * * Geride kalan 5 yıl içinde Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkanı Vahap Seçer en çok konuşulan siyasetçilerden oldu. Sessiz kaldı, “Niye sessiz?” dediler. Konuştu, “Niye konuştu?” dediler. Ankara siyasetçilerine çattığı oldu, “Niye…

Devamını Oku
TOPLUM 

APARTMANDAKİ KOLTUK

Zihni Sabit Bey, memurluktan emekliydi ama memuriyet hayatı boyunca ticaretin dinamizminden kopmamış bir insan olduğundan, apartman yöneticiliğine de kolay ısındı. Hem hesap kitap, para tura işlerini zorlanmadan idare ediyordu hem apartmanın girişinde küçük bir odayı kendisine makam yaptığından günleri güzel geçiyordu. Masasına oturup hesap işlerine bakıyor, gazetesini okuyor, radyosunu dinliyor, arada bir kendisini ziyarete gelen konuklarından memleket havadisleri üzerine malumat alıyordu. Masadan pek kalkmıyordu, bir dosya alacağı zaman tekerlekli sandalyeyi kaydırarak raflara kadar gidiyor, aynı şekilde geri dönüyordu. Garanticiydi. Makamın boş bırakmaya gelmeyeceğini öğrenmişti memuriyet hayatı boyunca. Memlekette olan biten…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

İNSANIN ÖYKÜSÜ

İran’ın kendi devrinde namlı, güçlü bir şahı, dünyanın ve insanlığın bütün sırlarını bilen, her şeyi anlayan bir âlim olmak istermiş. İstermiş ki dünya üzerinde o zamana kadar yazılmış kaç kitap varsa hepsini okusun, öğrensin, insanlığı ve yaşamı anlasın. Fakat on binlerce kitabı okuyacak değil ya… Emir vermiş: “Danışmanlarım ne kadar kitap varsa okusunlar, özetlesinler, o özetleri kitaplara yazsınlar, bana getirsinler!” Danışmanlar, âlimler yıllarca on binlerce kitabı okumuş, o kitapları özetlemiş. On binlerce kitabın özetini içeren iki deve yükü dolusu kitap çıkmış ortaya. Şaha sunulmuş. Fakat şah bu iki deve yükü…

Devamını Oku
TOPLUM 

ASTRONOTA BAK!

İlkokul ikinci sınıftayız. Öğretmen, öğrencilere tek tek soruyor: “Büyüyünce ne olacaksın?” Öğrenciler yanıt veriyor: “Doktor.” “Mühendis.” “Mimar.” “Öğretmen.” “Hemşire.” Çocuklardan birinin vizyonu daha geniş: “Ben astronot olacağım.” O öyle der de ben durur muyum? Hemen hayalimdeki mesleği söylüyorum: “Ben de kozmonot olacağım!” Öğretmen şaşırıyor: “Kozmonot değil, astronot diyeceksin. Kozmonot, Sovyetler Birliği’nin.” “E, astronot da Amerika Birleşik Devletleri’nin…” “Olsun, sen yine de kozmonot deme. Astronot de…” Bendenizin uzay yolculuğu hevesi o gün orada kırılır, biter gider. Sonrasında hiç aklıma da gelmedi. Unutuş, o unutuş! * * * Türkiye’nin ilk astronotunun Silifkeli…

Devamını Oku
TOPLUM 

YANDI, BİTTİ, KÜL OLDU

Diyelim ki 1980’lerde yolunuz Londra’ya düştü, biraz dolaştınız şehirde, sağa sola baktınız, otobüse bindiniz, oturup bir kafede çay içtiniz, döndünüz memlekete… 36 sene sonra bugün bir kez daha gitseniz, aynı binalar, aynı meydanlar, aynı heykeller, aynı otobüsler karşılar sizi orada. Beatles’ın bir albüm kapağı fotoğrafı çekimi için kullandığı yaya geçidi bile, hâlâ yerindedir. Şehir olmak, biraz da budur çünkü. Mekân yaratmaktır… O mekânda anılar biriktirmektir… O anıları korumak için, o mekânları korumaktır. * * * Geçen aylarda görmüştüm gazetelerde, bir kızcağız, merhum babasının gezdiği şehirleri gezmiş, babasının seyrüseferini takip etmiş,…

Devamını Oku
POLİTİKA 

YER Mİ ANADOLU ÇOCUĞU?

Bay Kemal devri kapandı, Bay Özgür devri başladı. Peki, ya Bay Ekrem? O işin neresinde? Tam merkezinde… Bay Ekrem, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı olmanın gücünü de kullanıp CHP’nin İstanbul seçimlerinde istediğini aldı, İstanbul İl Başkanını yanına alıp pozu verdi. “Çekin arkadaşlar!” Arkadaşlar çekti. Mesaj yerine ulaştı. Vatandaş baktı, “Hı,” dedi, “demek ki İstanbul İl Başkanı aslında Bay Ekrem.” Bay Ekrem, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı olmanın gücünü kullanıp CHP’ye genel başkan adayı bile çıkardı. “Yürü be Özgür” dedi. Bay Özgür yürüdü. Bay Ekrem, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı olmanın gücünü kullanıp CHP’nin…

Devamını Oku
POLİTİKA 

KILIÇDAROĞLU’NUN ŞAPKASI

CHP’de kurultay bitti, Kılıçdaroğlu Dönemi kapandı, Özgür Özel Dönemi başladı. Kartlar yeniden karılacak. Parti içi dengelerin oturması zaman alacak. Çünkü muhtemelen CHP, bir süre, Ankara’dan değil, İstanbul’dan, Ekrem İmamoğlu’nun odasından idare edilecek. CHP için yeni bir deneyim olacak. Bu yazının konusu, CHP’nin yeni dönemine ilişkin değil. Bu yazının konusu, Eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na dair. Ne de olsa kurultay sona erdiğine göre herkes soğukkanlılıkla okur, eleştirilerini sonraya bırakır diye umut ediyorum. Kılıçdaroğlu 13 yıl genel başkanlık koltuğunda oturdu. Bu 13 yıllık sürede iktidarın hem ideolojik aygıtlarıyla hem de baskı aygıtlarıyla…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT POLİTİKA 

LİSTE

Bugün burada bir protesto ve dayanışma yazısı okuyacaksınız. Yönetmen Nejla Demirci’nin, OHAL döneminde, kanun hükmünde kararname (KHK) ile bir gecede işlerinden edilen KHK mağdurlarını anlattığı ‘Kanun Hükmü’ adlı belgesel, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali seçkisinden çıkarıldı. Festivalin bu kararını okuyunca 2016’nın Eylül’ünde kaleme aldığım bir yazım geldi aklıma. O yazımı arşivden çıkararak hem yönetmene dayanışma selamlarımı gönderiyorum hem de festival yürütme kurulunu protesto ediyorum… Hamit ile Hamdiye aynı mahallede, aynı sokakta doğup büyüdüler. Yokuş aşağı uzayıp giden o toprak sokakta yakan top,  istop, yedi kule, çelik çomak, saklambaç oynayarak,…

Devamını Oku
YAŞAM 

YAĞMUR KAÇAĞI

Cama vuran yağmur tanelerinin sesiyle uyandım o sabah. Saat 06.30.  Aralık. Yıl 1996. Babam, her zamanki gibi erkenci… Odun sobasını yakmış. Çayı demlemiş. Televizyonu açmış. Kanepenin ucuna oturmuş, haber bültenini dinliyor. Ceketim dizlerinin üzerinde. Elinde iğne iplik… Dün akşam kopan düğmemi dikmiş.  Yer sofrasında biraz zeytin, biraz peynir, tahin, pekmez, sobanın üzerinde ısıtılmış bayat ekmek… * * * Odadan çıkıp mutfağa girdim, balkon kapısını aralayıp baktım sokağımıza. Issız ve karanlık… Karanlıkta, yağmur altında acelesiz yürüyen, gocuklarının yakasını kafalarına kadar çekmiş işçiler. Fabrikalardan mı gelirler, fabrikalara mı giderler? Neden korkmazlar ıslanmaktan?…

Devamını Oku