POLİTİKA 

‘BOZUK DÜZENDE SAĞLAM ÇARK OLMAZ!’

Bizim ülkemizde her deprem felaketinden sonra aynı şeyi görürüz: Bir yanda hiçbir işe karışmadan ha bire konuşan, laf yetiştiren, millete din iman dersleri vermeye çalışan tarikatçılar, particiler, fanatikler… Diğer yanda soğuk demeden, zorluk demeden enkaz altında çoluk çocuğu kurtarmaya çalışan kahramanlar… Bir yanda kafasını kuma gömen, ha bire açıklama yapan, algı yaratmaya çalışan iktidar ve güç sahipleri, bürokratlar, zenginler, müesses nizamın nimetini yiyenler, tuzu kurular… Diğer yanda cebindeki son parayla yardım malzemesi alan, evindeki son eşyayı sırtlayıp yardım merkezine götüren sıradan insanlar… Bu iki gruptan biri millettir, diğeri o milleti…

Devamını Oku
EDEBİYAT TOPLUM 

BELKİ YARIN

Nâzım Hikmet, Kuvva-i Milliye Destanı’nda, Nurettin Eşfak’a şunları söyletir: “Akif inanmış adam/ büyük şair…” İroni mi yapar? “Gelecektir sana vaat ettiği günler Hakk’ın” diyen Akif’in, inanmışlığını mı sorgular ironi yaparken, büyük şairliğini mi sorgular? Bunu edebiyat tarihçileri düşünsün… Fakat Nâzım da en az Akif kadar inanmış bir dava adamı değil midir? Mesela ne der bir şiirinde: “Güzel günler göreceğiz çocuklar/ Motorları maviliklere süreceğiz/ Çocuklar inanın, inanın çocuklar/ Güzel günler göreceğiz, güneşli günler/ Motorları maviliklere süreceğiz…” * * * Biz Nâzım’a inandık, yıllar geçti, güzel günler gelmedi… Her gelen gün, bir öncekinden…

Devamını Oku
EKONOMİ POLİTİKA TOPLUM 

BİM BAM BOM!

Hayat pahalıysa, çarşı pazarda yangın varsa bunun sorumlusu siyasi iktidardır. Bu tartışmasız gerçek… Ama siyasi iktidar bunu tartışmaya açıyor ve sorumlu olarak marketleri göstermek istiyor. İktidara göre ekonomi iyi, işler tıkırında ama zincir marketler zam yapıyor! İktidarın bu lafına inanan var mı? Var elbette. İşte burası şarkının BİM noktası! * * * Peki, hedef neden BİM? Neden onca market varken, onlarca zincir market hedefteyken BİM daha çok dikkat çekiyor? Siyaset kurumu, iktidar neden BİM’i daha çok kafaya takıyor. Çünkü BİM marketleri hem “ürün veren üretici” hem “alışveriş yapan tüketici” profiliyle…

Devamını Oku
TOPLUM YAŞAM 

KABAĞIN DA BİR SAHİBİ VAR!

Covid-19’un bütün insanlığı esir aldığı günlerde, sokağa çıkma yasaklarının başladığı o yağmurlu günlerde, Mersin’de bir dere kenarında yürürken o köpekçiği düşünmüştüm. Siyah, parlak tüyleri vardı. Gözleri kapkaraydı. Ve pırıl pırıl. Avuç içi kadar bir köpekçik. Hani elini ısırsa kızmaya kıyamazsın. Havlasa kovalamaya kıyamazsın. Gelip kucağında uyusa uyandırmaya kıyamazsın. Öyle masum… * * * O köpekçiğin dört ayağını birden kesmişti insanlar. Ayaklarını kesip atmışlardı bir kenara. Fotoğrafını çekmişti gazeteciler. Ayakları kesildiği yerden bantlı… Kapkara, pırıl pırıl gözleri hüzünlü, yorgun… Birkaç gün sonra öldü. Yük mü gelmişti koca dünyaya? * * *…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

VATANDAŞ DEDİĞİN TEK DİŞİ KALMIŞ GARİBAN

Rivayet odur ki, Turgut Özal bir yurt gezisine çıktığında açıkgöz, hazırcevap bir taksici, Türkiye’nin siyasal tarihine geçecek bir laf eder… Özal, kemer sıkma politikasını anlatıp “Biraz daha kemer sıkalım” deyince taksici atılır: – Sıka sıka kemerde delik kalmadı! * * * Öyle ya, vatandaş her durum ve şartta kemer sıkmaya hazır, itiraz etmez, göbeğini, karnını iyice içeri çeker, gerekirse midesini sırtına yapıştırır da… Kemerde delik sayısı az, biraz daha delik olsa biraz daha sıkacak da delik kalmayınca ne yapsın? * * * Kemer sıkma döneminden çıkalı çok oldu, Türkiye’de artık…

Devamını Oku
POLİTİKA 

CENUP VİLAYETİ

Bir sonbahar akşamı, İstanbul, soğuk. Yağmur çiseliyor. Evrensel Kültür Merkezi’nden çıktık üç kişi, İstiklal Caddesi’nin kalabalığına karıştık. “Kaldırımlarda yağmur kokusu” diye mırıldandım. Güldü bal gözlü Trakyalı kız. “Kimin bu şiir?” dedi. “Senin mi?” “Yok,” dedim mantomun fermuarını çekip yüzümü kapatırken, “Attila İlhan’ın…” * * * Turan bizim oralardan, Tokatlı. Bizim kafadan, devrimci. Attila İlhan’ı burjuva bulur, şiirlerini arabesk. Güldü. Bir şey diyecek oldu. O cümlesini tamamlayamadan polis bağırdı: “Verin lan kimlikleri!” Kimlikleri verdik. Polis aracının kırmızı, yeşil, mavi ışığı altında, yağmurda baktı polis. Kimlikleri verirken söylendi: “Biri Tokatlı, biri Sivaslı……

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

ÇEVRECİNİN DANİSKASI

Bir ağaç deyip geçme, nelere kadir bir ağaç. Mesela bizim Mersin’in yalnız ağacı… Hani şu zehirlenen fukara ama anaç ağaç. Hani o kupkuru meydanda yemyeşil ve serin ve gölgeli ve görkemli ağaç… Ayakta ölürken bile neleri değiştirdi. * * * 20 yıllık devri saltanatın tüm aktörlerini çevreci yapıverdi mesela. Betoncular… Nükleerciler… Kömürcüler… Mermerciler, taşçılar… Petrolcüler, siyanürcüler… Yanmış orman yerine otelciler… Yağmalanmış zeytinlik yerine madenciler… Çapul edilmiş kıyılarda AVM’ciler… Erken gelenin konduğu ormanlarda TOKİ’ciler… Göl kıyısında yalıcılar, orman yolunda villacılar… Bizim yaylalara taşocakçılar… Kıyılarımıza balık çiftlikçiler… Ardıçlarımızı kesen termikçiler… 20 yılda…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

HAKİKAT ADACIKLARI

Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesinden Doç. Dr. Recep Ünal’ın ‘Yeni Medya’ dersindeyiz. Sosyal medyanın avantajları ve riskleri üzerine konuşuyor hoca. Sorun şu: Yanlış bilgi, çarpıtılmış bilgi, kırılmış kırpılmış eksiltilmiş ya da başka parçacıklar eklenerek dönüştürülmüş bilgi sosyal medyada daha hızlı mı yayılır? Evet… Hoca bu konuya bir örnek veriyor: “Birisi ‘Dünya düzdür’ dese, bunu sosyal medyada yaymaya çalışsa, o da kendisi gibi düşünen kişiler bulacaktır.” (Bundan sonrası benim yorumlarım. Hocayı linç etmeyin, lütfen.) * * * Demek ki sosyal medyada yanlış bilgi, çarpıtılmış bilgi, kırılmış kırpılmış eksiltilmiş ya da başka parçacıklar…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

SESSİZ İSTİLA

Aşırı sağcı siyasetçilerden Ümit Özdağ’ın yapımcılığını üstlendiği ‘Sessiz İstila’ filmi sosyal medyaya düştü, yüz binlerce kişi izledi. Filmin özeti şu: 2043’te Suriyeliler nüfusun yarısını geçmiş; Türkiye, bir Arap ülkesi olmuş. Türkçe yasaklanmış. Türk çocukları doktor filan olamıyor. Ancak hasta bakıcı olabiliyor. Suriyeliler, Türkleri gördükleri yerde kovalıyor filan. * Film, Fethullahçıların Samanyolu TV’sindeki dizileri anımsattı bana. Onların da öyle dizileri olurdu. Keskin uçlu, köşeli, yoruma mahal bırakmayan, korkuya ve sanrıya dayalı, ortalamanın altındaki Türklere hitap eden filmler. Ama bu film, ‘Sessiz İstila’ filmi ortalamanın altındaki Türklere hitap etmiyor. Aksine, ortalamanın üzerinde…

Devamını Oku
POLİTİKA 

MERSİNSİZ

TRT’nin yurdun dört bir yanında radyoları var. İstanbul Radyosu… Ankara Radyosu… İzmir Radyosu… Antalya Radyosu… Erzurum Radyosu… Bizim bölgedeki radyonun adı ne? Çukurova Radyosu… Niye Mersin Radyosu değil de Çukurova Radyosu? Özcan Yılmaz yazmıştı. O da merhum Kaya Mutlu’dan dinlemiş. TRT bölge radyosunun Adana’da mı, yoksa Mersin’de mi olacağı tartışma konusu olmuş. Adana milletvekilleri yoğun bir lobi faaliyeti yapmış. Sonunda radyonun Mersin’de kurulmasına razı olmuşlar ama bir şartla: Adı Mersin Radyosu olmayacak! Çukurova Radyosu olacak! Dedikleri olmuş. O gün bugündür her ilin radyosunda o ilin adı geçer, bizim radyomuzda Çukurova…

Devamını Oku