TOPLUM YAŞAM 

KABAĞIN DA BİR SAHİBİ VAR!

Covid-19’un bütün insanlığı esir aldığı günlerde, sokağa çıkma yasaklarının başladığı o yağmurlu günlerde, Mersin’de bir dere kenarında yürürken o köpekçiği düşünmüştüm. Siyah, parlak tüyleri vardı. Gözleri kapkaraydı. Ve pırıl pırıl. Avuç içi kadar bir köpekçik. Hani elini ısırsa kızmaya kıyamazsın. Havlasa kovalamaya kıyamazsın. Gelip kucağında uyusa uyandırmaya kıyamazsın. Öyle masum… * * * O köpekçiğin dört ayağını birden kesmişti insanlar. Ayaklarını kesip atmışlardı bir kenara. Fotoğrafını çekmişti gazeteciler. Ayakları kesildiği yerden bantlı… Kapkara, pırıl pırıl gözleri hüzünlü, yorgun… Birkaç gün sonra öldü. Yük mü gelmişti koca dünyaya? * * *…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

VATANDAŞ DEDİĞİN TEK DİŞİ KALMIŞ GARİBAN

Rivayet odur ki, Turgut Özal bir yurt gezisine çıktığında açıkgöz, hazırcevap bir taksici, Türkiye’nin siyasal tarihine geçecek bir laf eder… Özal, kemer sıkma politikasını anlatıp “Biraz daha kemer sıkalım” deyince taksici atılır: – Sıka sıka kemerde delik kalmadı! * * * Öyle ya, vatandaş her durum ve şartta kemer sıkmaya hazır, itiraz etmez, göbeğini, karnını iyice içeri çeker, gerekirse midesini sırtına yapıştırır da… Kemerde delik sayısı az, biraz daha delik olsa biraz daha sıkacak da delik kalmayınca ne yapsın? * * * Kemer sıkma döneminden çıkalı çok oldu, Türkiye’de artık…

Devamını Oku
POLİTİKA 

CENUP VİLAYETİ

Bir sonbahar akşamı, İstanbul, soğuk. Yağmur çiseliyor. Evrensel Kültür Merkezi’nden çıktık üç kişi, İstiklal Caddesi’nin kalabalığına karıştık. “Kaldırımlarda yağmur kokusu” diye mırıldandım. Güldü bal gözlü Trakyalı kız. “Kimin bu şiir?” dedi. “Senin mi?” “Yok,” dedim mantomun fermuarını çekip yüzümü kapatırken, “Attila İlhan’ın…” * * * Turan bizim oralardan, Tokatlı. Bizim kafadan, devrimci. Attila İlhan’ı burjuva bulur, şiirlerini arabesk. Güldü. Bir şey diyecek oldu. O cümlesini tamamlayamadan polis bağırdı: “Verin lan kimlikleri!” Kimlikleri verdik. Polis aracının kırmızı, yeşil, mavi ışığı altında, yağmurda baktı polis. Kimlikleri verirken söylendi: “Biri Tokatlı, biri Sivaslı……

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

ÇEVRECİNİN DANİSKASI

Bir ağaç deyip geçme, nelere kadir bir ağaç. Mesela bizim Mersin’in yalnız ağacı… Hani şu zehirlenen fukara ama anaç ağaç. Hani o kupkuru meydanda yemyeşil ve serin ve gölgeli ve görkemli ağaç… Ayakta ölürken bile neleri değiştirdi. * * * 20 yıllık devri saltanatın tüm aktörlerini çevreci yapıverdi mesela. Betoncular… Nükleerciler… Kömürcüler… Mermerciler, taşçılar… Petrolcüler, siyanürcüler… Yanmış orman yerine otelciler… Yağmalanmış zeytinlik yerine madenciler… Çapul edilmiş kıyılarda AVM’ciler… Erken gelenin konduğu ormanlarda TOKİ’ciler… Göl kıyısında yalıcılar, orman yolunda villacılar… Bizim yaylalara taşocakçılar… Kıyılarımıza balık çiftlikçiler… Ardıçlarımızı kesen termikçiler… 20 yılda…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

HAKİKAT ADACIKLARI

Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesinden Doç. Dr. Recep Ünal’ın ‘Yeni Medya’ dersindeyiz. Sosyal medyanın avantajları ve riskleri üzerine konuşuyor hoca. Sorun şu: Yanlış bilgi, çarpıtılmış bilgi, kırılmış kırpılmış eksiltilmiş ya da başka parçacıklar eklenerek dönüştürülmüş bilgi sosyal medyada daha hızlı mı yayılır? Evet… Hoca bu konuya bir örnek veriyor: “Birisi ‘Dünya düzdür’ dese, bunu sosyal medyada yaymaya çalışsa, o da kendisi gibi düşünen kişiler bulacaktır.” (Bundan sonrası benim yorumlarım. Hocayı linç etmeyin, lütfen.) * * * Demek ki sosyal medyada yanlış bilgi, çarpıtılmış bilgi, kırılmış kırpılmış eksiltilmiş ya da başka parçacıklar…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

SESSİZ İSTİLA

Aşırı sağcı siyasetçilerden Ümit Özdağ’ın yapımcılığını üstlendiği ‘Sessiz İstila’ filmi sosyal medyaya düştü, yüz binlerce kişi izledi. Filmin özeti şu: 2043’te Suriyeliler nüfusun yarısını geçmiş; Türkiye, bir Arap ülkesi olmuş. Türkçe yasaklanmış. Türk çocukları doktor filan olamıyor. Ancak hasta bakıcı olabiliyor. Suriyeliler, Türkleri gördükleri yerde kovalıyor filan. * Film, Fethullahçıların Samanyolu TV’sindeki dizileri anımsattı bana. Onların da öyle dizileri olurdu. Keskin uçlu, köşeli, yoruma mahal bırakmayan, korkuya ve sanrıya dayalı, ortalamanın altındaki Türklere hitap eden filmler. Ama bu film, ‘Sessiz İstila’ filmi ortalamanın altındaki Türklere hitap etmiyor. Aksine, ortalamanın üzerinde…

Devamını Oku
POLİTİKA 

MERSİNSİZ

TRT’nin yurdun dört bir yanında radyoları var. İstanbul Radyosu… Ankara Radyosu… İzmir Radyosu… Antalya Radyosu… Erzurum Radyosu… Bizim bölgedeki radyonun adı ne? Çukurova Radyosu… Niye Mersin Radyosu değil de Çukurova Radyosu? Özcan Yılmaz yazmıştı. O da merhum Kaya Mutlu’dan dinlemiş. TRT bölge radyosunun Adana’da mı, yoksa Mersin’de mi olacağı tartışma konusu olmuş. Adana milletvekilleri yoğun bir lobi faaliyeti yapmış. Sonunda radyonun Mersin’de kurulmasına razı olmuşlar ama bir şartla: Adı Mersin Radyosu olmayacak! Çukurova Radyosu olacak! Dedikleri olmuş. O gün bugündür her ilin radyosunda o ilin adı geçer, bizim radyomuzda Çukurova…

Devamını Oku
TOPLUM 

GIDA KOLİSİ

Fakirin bir ramazanı var, bir de kurbanı… Çünkü ancak ramazanda o da birileri hatırlarsa, muhtar kayırırsa nohut, fasulye, mercimeği bolca görür kazanı. Kurbanda et aynı. Fakat artık belediyelerin verdiği, muhtarın getirdiği gıda kolisinden her çıkanı pişirmek kolay değil. Kuru fasulye, nohut mesela… Pişir Allah pişir, saatlerce kaynar da ancak yumuşar. Tüpgaz fiyatından haberin yoksa “E, ne olmuş, kaynatsın o da” dersin ama bu tüpgaz parasıyla yemek kaynatmak kolay mı? Onun için en iyisi makarna… Su kaynadı mı at suya, iki haşla, bir yağlı salça dök üzerine, tamam. Hem az tüp…

Devamını Oku
POLİTİKA 

BİR YENİLGİ YALNIZLIĞI

Çanakkale bir zafer destanı çoğulluğudur. Sarıkamış bir yenilgi yalnızlığıdır. Herkes Çanakkale’yi bilir de Sarıkamış’ı pek kimse bilmez. Herkes “Çanakkale’de birlikteydik” der de kimse “Sarıkamış’ta birlikte donduk” demez. Oysa “Bu cennet, bu cehennem bizim” dediği gibi büyük ozanın, ikisi de bizim değil midir? * * * Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü dolayısıyla yüzlerce açıklama, yüzlerce video gördük dün gün boyunca. Belediyelerden şirketlere, üniversitelerden derneklere, siyasetçilerden sanatçılara herkes güzel sözlerle, güzel videolarla selamladı Çanakkale’de genç iken ölenleri, şehitleri. Duygulandık. Hatırlayanların, hatırlayıp da o videoları yapanların eline, emeğine sağlık. Çanakkale Savaşları’na dair pek çok şey…

Devamını Oku
TOPLUM 

ZAM KAHVEHANESİ

Zamlar bıktırdı, yordu. Ama ben bir zamma sevindim. Memnun oldum. Keşke daha da artsa dedim. Efendim, mevzuubahis kahve… Çekilmiş Türk kahvesi. Eskiden bu kadar yaygın değildi. Benim çocukluğumda dünürcü geldiğinde, cenazesi olan evlerin ilk dini bayramında, yani yas bayramında kahve yapılır, ikram edilirdi. Ehlikeyifler vardı ama onların sayısı hem azdı hem de işin gösterişine kaçmaz, günde bir fincan, o da eşref saatinde içerlerdi. O zamanlar çay, ikramların başında gelirdi. Keyfin de… Çay tiryakileri kendilerini hemen belli ederlerdi. Fakat kahve tiryakisini tanımak mümkün değildi. Beş-on sene önce kesin bir şeyler oldu,…

Devamını Oku