DOKUZ BUDAK
Ülkenin her yanı bir gecede istila edilmişti. Kimse ne olduğu anlayamadan sokakları doldurmuştu tuhaf kalabalıklar. Toprak rengi örtülerin vücutlarının tamamını kapladığı insanlar, her yerden çıkıvermişti. İşte böyle bir sabaha uyanmıştım. Saatin alarmı 08.00’de çaldığında sıradan bir işe gitmek için acı çekme anıydı benim için. Alarmı yarı açık gözlerimle kapatıp yatakta hayatın anlamını düşündüm otuz saniye kadar. Artık bu anlamın karşılığının para olduğuna ikna olmaya başladığım için isteksizce kalktım yataktan. Bir de patronla uğraşmayalım sabah sabah diye homurdanarak geçtim banyoya. Güne ön hazırlık sürecimi tamamlayıp giyinmek için odama döndüğümde sokaktan uğultu…
Devamını Oku