YAŞAM 

GÖRÜNMEYEN YARALARIM

Ey hayalimdekini gerçeğe dönüştüremediğim sevgili, yazacaklarımın nedeni beni belki biraz anlarsın diyedir. Sana “Sevgili olalım” diyemedim, bugünün deyimiyle açılıp yüreğine “yürümeye” cesaret edemedim. Sebebini anlaman için sana duygularımı açıyorum. Ben kültürümün mağduru, aşkın mahrumuyum. Cesaret olmayınca aşk erdemli olmazmış. Ela gözlüm, dudu dillim, bizim oralarda sevgiliye “Gönlüm düştü, sevdalıyım” derlerdi. “Seni seviyorum” dememi bekleme, bu ifadeye yabancıyım. Sen yüreğimin hicranısın, keşke patlatabilseydim. Hayallerimin renkli bahçesisin, keşke içinde gezinebilseydim. Sana diyeceğimi diyemediğim için kendime kahrediyorum. Duygularımı dile getiremediğim için bunları yazıyorum. Söyleyemedim, geç kaldım, biliyorum. Aşkta geç kalan da kaybeder, bunu…

Devamını Oku
YAŞAM 

ZORBA YÜREĞİM

Dışarıda akıp giden bir hayat var. Bense yüreğimin mağarasında yolunu gözlüyorum hâlâ… Zorba yüreğime söz geçiremiyorum artık. Çık, gel, umudum kırılmadan, geç kalma, yüreğimden akan kanı başkaları öpmeden. Senin için çırpınıp dururum, bu gidişle ya sabreder ya da dayanamaz, bir gün ansızın ölürüm. Her gün biraz daha azalıyorum, çık, gel, çoğalayım seninle. Biliyorum ki bu adaletsiz dünyada kirlendik ikimiz de, çık, gel, bir ömür boyu kirlenelim birlikte. Çok bekledim o kısık gözlerini açarsın diye, ana rahmine yeniden gireyim diye… Yaz geldi, hatta bitiyor, yine üşüyorum, gözlerinde ısınayım diye. Hayatı senin…

Devamını Oku
YAŞAM 

GECENİN SESSİZLİĞİNDE

Bir sen eksiktin. Kim çıkardı karşıma seni? Kim adresimi verdi sana? Ne günah işledim de kim üstüme saldı seni? Tanrının bana tuzağı mısın, ay yüzlü kadın? Zamansız çaldın yüreğimin kapısını. Sırası mıydı şimdi? Yıkıl, git karşımdan. Gözlerimi kamaştırıyor güzelliğin.  Çekil, git karşımdan, gül yüzlü kadın. Ne olur, çekil, git karşımdan. Aşka dayanamaz yüreğimin son parçacıkları. Görmüyor musun? Yorgunum, korkuyorum aşktan ve ışıktan… Rahat bırak beni ömrümün son günlerinde, mağaramda huzur içinde öleyim. Ben uyumsuz, huysuz ve ukala bir adamım. Birbirimizi üzmeyelim. Senden önce gelenler oldu. Mezara kadar dediler. Huysuzluğuma dayanamadılar.…

Devamını Oku
TOPLUM YAŞAM 

ÇÖKÜŞ

Mandaya dokunur gibi cahil insana dokunmanın hiçbir yararı olmaz. İnsanı uyandırmak için sinir uçlarına dokunmalı, akla giden yolları tıkayan kutsallarına dokunmalı. Donmuş beyinlerin çözülmesi için üzerine kaynar su dökmeli. Cesaretle dokunmalı. Ölüsüne ağlamanın bile suç sayıldığı, ağıt yakmanın günah sayıldığı bir ülkede faşist, yobaz zihniyetin baskıcı yönetime karşı gerçeği yazmak için mangal yürekli olmalı. Yürekli değil isen en azından hiç doğrusu olmayan iktidarın yanlışına yanlış denmeli. Acıma duygusunu erdem gibi anlatan, sürekli sabır ve metanet vaaz edenlere itiraz etmeli. Tanrının ağzıyla konuşan din adamlarının sözlerinin uydurma şeyler olduğunu söylemeli. Bunları…

Devamını Oku
YAŞAM 

YAZMAYACAĞIM

Dün gece bütün tanrılara yalvardım, iyi bir şeyler yazmam için, yardım etsinler diye, masamın üzerinde duran bütün müsveddeleri yırtıp yırtıp attım, kalemimi kırdım, oturdum, kalktım, yürüdüm, bağırdım, sesli sessiz düşündüm, yine fayda etmedi. Ağır günahlara aldırmadan isyan ettim aklımın parçası kutsal imgeye. İmgemden ses gelmedi. Çoğu kez böyle olurum. Ne zaman ülkemin görünmeyen kederli insanını yazmayı düşünsem, ne zaman gamdan tasadan ve hüzünden yazmaya çalışsam gelir kalemime dolanırsın, vicdansız sevgili, parmaklarıma pranga gibi takılırsın, çocuklar gibi yalvarırsın, “İnsanların acılarını yazma” diye. İşte, o an alevlenmiş anarşist duygularım sönüverir kendiliğinden ve…

Devamını Oku
POLİTİKA 

GEÇMİŞİN ESKİ TUĞLALARIYLA YENİ ŞATOLAR YAPILMAZ

Yöneticileri dindar olan ülkeler patır kütür dökülüyor. Eğer mevcut durum devam ederse uzun sürmez, bu ülkeler yeryüzünden silinip gidecekler. İran’da meydana gelen halk ayaklanması şunu gösterdi ki devlet yönetme sanatında dinin hiçbir yararı yoktur. Hatta bir süre sonra devletin emperyalist ülkeler tarafından bir süre sömürülüp zayıf düşürülmesine ve sonra işgal edilmesine neden olur – Irak, Libya, Mısır, Suriye vb. ülkeler gibi. Çünkü yönetici dindar olunca iman çoğalır, akıl azalır. Üstüne üstlük, az aklıyla devleti yönetme yasalarını kendi yapar, uygulama kararlarını kendi verir. Altta devletin bürokrasisini çalıştırmaz, kendine rakip olacak olanları devre…

Devamını Oku
TOPLUM 

DOĞANIN ÖLÜMCÜL TÜKÜRÜĞÜ

Sanatçı ve edebiyatçının görevi, en zor zamanlarda topluma ışık saçmak, karanlığa bir mum yakmaktır. Hayatın da, hakikatin de hep iki yüzü olmuştur. Sanatçı, hayatın ve hakikatin güzel yüzünü görebilendir. Düşmanının bile iyi tarafını görmeye çalışır. Bu düşünceyle diyorum ki insanlığın kurtuluşuna inanmıyorum, belki sanatla yok oluşunu geciktirebiliriz. Bu nedenle yazıyorum. Yaşadığımız acılı günlerimizde insanlığın başına gelen felaketin öteki yüzüne bakmak istiyorum. İnanıyorum ki çoğu insan teselli bulacaktır. Özellikle ezilenler, sömürenler, zulüm görenler, yok sayılanlar, dünya üzerinde bir dikili ağacı olmayanlar, aç bırakılanlar, yersiz ve yurtsuzlar… Ve denilebilir ki can tatlı;…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

KENDİMİ ONARMAYA ÇALIŞIYORUM

Yazmak zorundayım. Ruhumun kırılmış parçalarını yeniden birleştirip onarmak için bir şeyler karalamak mecburiyetindeyim. Restorasyon gerekli. Mecburen sanata sığınıyorum. Kendim için yazıyorum. Ruhumun tedavisine uygun kelime, kelimelere uygun anlam arayışındayım. Yazdıklarımın başkaları tarafından anlaşılması kaygısı içinde değilim. Kendimi onarmaya çalışırken başkalarının ne düşüneceğini aklıma getirerek yazamam ki. Kalemimin dizginlerini boşalttım, ilerleyişini izlemeye koyuluyorum. Bakalım neler anlatacak delinin dili. Zaten sıkboğaz olmuşum, cümleleri de sıkboğaz edemem ki. Düşüncelerim saçma sapan olabilir. Olsun. Özgür bırakılmış duygularım, aradığım kayıp gerçeğe rast gelebilir belki. Kimler parçalar ruhumu? Neden parçalanır durup dururken? Saçma sapan düşüncelerim derin…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

İÇİMDEKİ TANRI ÖLDÜ

Hayat rüyasından uyanışın verdiği acı, ateşsiz cehennemi yaşatır insana. Aklımın utanışını hissedebiliyorum. İtiraf, teselli olur belki. İtiraf ediyorum. İçimdeki tanrının saltanatı yıkıldı. Sevgilimin aşkı ısıtmıyor artık yüreğimi. Şehvet tükendi, arzular öldü kendiliğinden. Sanat ve edebiyat tutkusu cezbe dönüşmüyor eskisi kadar. Okuduğum her şiir üşütüyor beni. Mangal közüyle aydınlanmanın peşindeyim hâlâ ve aptalca… Bütün cennetler yalanmış meğer. İçimdeki cehennemi yaşayınca anladım. Annem de öldü. İçimdeki keder zehrini akıtacak yürek bulamıyorum. Kar boran dondurur bedenimi, sığınaklarımı bulamıyorum. Sevgilinin göğsüne hasretim. Tanrı on beş gün arayla Azrail adlı marabasını göndererek ikisinin de canını…

Devamını Oku