TOPLUM 

KÜBA, PURO, SAKAL, ÇAN, MÁRQUEZ, FİDEL CASTRO…

Fidel Castro, ülkesini 1959’dan 2006’ya kadar 47 yıl boyunca yönetti. Kimi ona “diktatör”, kimi de “özgürlük savaşçısı” dedi. 20’nci yüzyılın ikinci yarısında ve 21’inci yüzyılın başında dünyanın en tanınan insanlarından biri oldu.

Fidel Castro, İspanya’dan gelen varlıklı bir şeker kamışı çiftçisi olan babası Ángel Castro y Argiz ile Lina Ruz Gonzáles arasındaki evlilik dışı bir ilişki sonucu dünyaya geldi. Fidel ve kardeşleri, ilk eğitimlerini Santiago’daki bir Katolik yatılı okulunda aldılar. Fidel ayrıca Havana’daki Belen Cizvit Koleji’nde okudu. Gittiği Cizvit okulunda, onlar kadar zengin olmadığı için diğer çocuklar tarafından dışlandı. 1943-1944’te Havana’nın seçkin okul çocuğu sporcusu seçildi. Castro lise ve üniversite yaşamında çok başarılı bir sporcu olarak tanındı. Atletizmde yüksek atlama ve orta mesafe koşuları, beysbol ve masa tenisinde başarılı olmuştu. Basketbolda Havana Üniversitesi takımında oynadı. 1950’de Havana Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu, ardından yüksek lisans yaptı. Hukuk doktoru oldu.

Fidel genç yaşta evlendi ve iki evlilik yaptı. 1993 yılında evlilik dışı bir kızı oldu. Bu kızı daha sonra babasını suçlayarak ABD’ye sığındı ve pek çok basın kuruluşu ve Hollywood’un ilgi odağı oldu. Ana akım medyanın Castro’yu karalama kampanyalarında sıklıkla kullanıldı.

Fidel Castro’nun devrimci kariyeri, Dominik Cumhuriyeti ve Kolombiya’daki direniş hareketlerine katıldığı Havana Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kaydolduğu sırada başladı. 1950’de mezun olduktan sonra Küba siyasetinde aktif hale geldi Fulgencio Batista’nın iktidarı zorla ele geçirmesi sonrası Castro, direniş hareketi örgütledi. Batista 1959’da ülkeyi terk ederken Castro, Küba’nın yeni hükümetini kurdu.

Küba Devrimi’nin ilk yıllarında Fidel Castro, ABD’de kahraman olarak görülüyordu. Uzun yıllar boyunca politikacılar ve ana akım medyanın günah keçisi Castro başlangıçta otoriter Küba rejimini deviren bir kahraman olarak sunuldu. Çok sayıda basın mensubu onunla röportajlar yaparak yayınladılar. Fidel Castro, ABD’de oldukça popüler hale geldi.

O dönemin Amerikan televizyonlarının en popüler sunucu olan Ed Sullivan, Castro ile 11 Ocak 1959’da röportaj yaptı. Sullivan; Elvis Presley, Beatles için kullandığı sıfatların aynısını kullanarak Castro’ya “İyi bir genç adam” dedi. Aynı gün Face the Nation adlı TV haber programı Castro ile ilgili çekim yapıyordu.  The Tonight Show’a konuk oldu. Amerika’da ana akım medyada ondan saygı ile bahsediliyordu. Ne zaman ki Castro kendisini Marksist ilan etti, tüm algı değişmeye başladı.

Çoğunluğun desteğiyle iktidara gelen Castro, radikal politikalar izlemeye başladı. Küba’nın özel ticareti ve endüstrisi kamulaştırıldı; kapsamlı toprak reformları başlatıldı ve Amerikan işletmeleri ve tarım arazileri kamulaştırıldı. 1960’ta Küba ile ABD arasındaki ekonomik bağların çoğu kopmuştu ve ABD Ocak 1961’de Küba ile diplomatik ilişkilerini kesti. ABD hükümeti, Castro hükümetini devirmek için CIA tarafından eğitilen, silahlandırılan ve finanse edilen binlerce Kübalı 17 Nisan 1961’de Domuzlar Körfezi’ne çıkarma yaptılar. Bu grup, Castro’nun silahlı kuvvetleri tarafından ezildi.

Bu tarihten sonra ABD medyası Castro’yu karalama yayınlarına bir gün ara vermedi. Castro ise Marksist politikalarını açıkladı ve uygulamaya koydu. SSCB ile daha yakın ve uyumlu politikalara yöneldi.  1962’de Sovyetler Birliği Küba’ya balistik füzeler yerleştirdi ve dünya, nükleer bir savaşın eşiğine geldi.  Füze Krizi; Sovyetler Birliği’nin, ABD’nin Türkiye’de konuşlandırdığı nükleer füzeleri geri çekeceği ve artık Castro’nun rejimini devirmeye çalışmayacağını taahhüt etmesi karşılığında SSCB’nin nükleer silahlarını Küba’dan çekmeyi kabul etmesiyle sona erdi. SSCB lideri Krusçev bu kararı Küba’ya danışmadan almıştı ve Castro’nun Moskova’nın kararını öğrendiğinde çok sinirlendiği ve Kruşçev hakkında ağır küfürler ettiği söylenir.

1963 yılında Castro en büyük müttefiki SSCB’yi ziyaret etti. İlk ziyareti çeşitli kaynaklara göre 37-40 gün sürdü. Bu süre zarfında tüm ülkeyi dolaştı. Castro için benzeri görülmemiş bir program düzenledi: Severodvinsk’teki denizaltı üssünü ziyaret ederek tarihte Sovyet kıtalararası balistik füzelerinin üssünü gören tek yabancı devlet başkanı oldu. Ayrıca Mozole’nin podyumuna çıkan ilk yabancı oldu.

Tüm bu gelişmeler sonrasında ABD’de Castro algısı tam tersine döner. Marksist politikaları benimsediğini açıklamasından ve ABD darbesini püskürtmesi ve Marksist politikalarını açıkladıktan sonra ABD medyası bu kez tam tersi yönde ona karşı kara propaganda yaparak Castro’yu şeytanlaştırdı.

Abraham Lincoln’ın, Karl Marx’ın sakalları ünlüydü. Yine de, Fidel Castro’nun yetmiş yıl boyunca uzattığı sakalın ününe erişemedi.

Sierra Maestra dağlarının vahşi doğasında çalışırken tıraş olma fırsatı çok azdı. Castro her gün tıraş olmak için harcanan on – on beş dakikalık zamanı boşa harcanmış bir zaman olarak görmekteydi. Her yıl 5 bin 500 dakikayı tıraşa ayırmak yerine çalışmayı tercih ettiğini söylerdi. Fidel Castro’nun sakalı devrimin ve zaferinin bir sembolü olarak kabul gördü. Sakal o kadar güçlü bir sembol haline geldi ki ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı, Fidel Castro’nun ayakkabılarına cilt tarafından kolayca emilebilen çözünür bir tüy dökücü yerleştirerek sakalının dökülmesini sağlamak için bir plan bile yaptı ama gerçekleştirmedi.

Üniforması ve sakalı kadar purosu da imzasıydı. 15 yaşında puro içmeye başlamıştı. Onlarca yıl boyunca, dudaklarında puro eksik olmadı. Küba’nın ünlü purolarından birinin geliştirilmesine katkı yaptı. Korumalarından birinin içtiği aromatik puroyu korumasının arkadaşının ürettiğini öğrenince bu puronun üretilmesi için El Laguito fabrikasını kurdu. Cohiba Espléndidos, hem dünyaca ünlü bir marka hem de Castro’nun 20 yılı aşkın bir süredir tercih ettiği puro oldu. Puro tiryakisi olan Fidel Castro, sigaraya karşı sağlık odaklı ulusal bir kampanyayı desteklemek için 59 yaşında sigarayı bıraktı.

ABD, Fidel Castro’yu öldürmek için birçok başarısız girişimde bulundu. Küba Devlet Güvenlik Bakanlığı bu sayının 634 olduğu iddia etmektedir.

Hevesli bir okuyucu ve edebiyat âşığıydı Fidel Castro. Amerikalı yazar Ernest Hemingway’in İspanyol İç Savaşı’nı anlattığı ‘Çanlar Kimin İçin Çalıyor’ adlı romanı gerilla taktiklerine ilham kaynağı olmuştu.  Hemingway’in Küba’da evi vardı ve bazı zamanlarını orada yasayarak geçirmekteydi. Castro ile fotoğraflarının yayınlanması yakın bir dostluk izlenimi verdi. Gerçekte, tüm fotoğraflar 1960 Mayıs’ında Castro’nun Hemingway’in onuruna düzenlenen bir balık tutma yarışmasına katılmasından ibaretti. Bu ikili bir defa bir araya gelmişlerdi. Bu davette çekilen çok sayıda fotoğraf ikili arasında dostluk imajını yaygınlaştırdı.

Şilili şair Pablo Neruda, Küba Devrimi’ne ve Fidel Castro’ya büyük saygı duyuyordu. Ama sanıldığı gibi yakın dost değillerdi. Fidel Castro, Kolombiyalı romancı Gabriel García Márquez ile yakın dosttu. Márquez devrim sonrası dönemin başlarında Küba hükümeti basın bürosu için çalıştı. Fidel Castro, Márquez’in ‘Yüzyıllık Yalnızlık’ eserine hayrandı. Márquez, yazdıklarını Fidel Castro’ya okutarak görüşlerini alırdı.

Renkli kişiliği ile küçük ama onurlu ülkenin ABD ve kapitalizme direnişinin sembolü olarak dünyada saygınlık kazanan Fidel Castro’nun doğumunun 96’ncı yılı kutlanıyor bugünlerde. Bu vesileyle Fidel Castro’yu anmak istedim.

Çok sayıda ödüle layık gösterildi. Bunlardan en ilginç olanı Ağustos 2003’teki, yerli halklar tarafından Amerika’nın en yüksek onur ödülüydü. Kuzey Amerika Kızılderilileri, “devrimci erdemleri ve savaşçı nitelikleri” nedeniyle ona ‘Kartal Tüyü’ takdim ettiler. Kızılderililerin en yüksek ödülü, cesaretlerini, haysiyetlerini ve dürüstlüklerini kanıtlamış kişilere verilmektedir. Böylece Fidel Castro, ABD dışında doğan ilk Kızılderili onur ödülünü alan kişi oldu.

Fidel Castro, Küba’yı Batı Yarımküre’deki ilk komünist devlet haline getirdi. Bazıları övgüye değer olan reformları yürürlüğe koydu. Kırsal alanda tüm köylere elektrik götürdü. Tüm Kübalılara ücretsiz eğitim ve sağlık hizmeti verdi, her vatandaşa iş garantisi verildi ve ülkesinde ırkçılığa son verdi. Batı dünyasından özgür basının olmaması, tek parti devletinin uygulanması eleştirilerini aldı. ABD’nin he alanda uyguladığı ambargo ABD’ye olan yabancılaşmayı kökleştirdi. Latin Amerika’da komünist devrimin sembolü oldu. Bu küçük ada devletinin ABD’ye kafa tutması onu tüm dünyada sempatik hale getirdi.

Sağlık sorunları nedeniyle Cumhurbaşkanlığından Temmuz 2006’da geçici, Şubat 2008’da ise resmi olarak ayrıldı. Küba Devrimi’nin efsanevi lideri Fidel Castro, 26 Aralık 2016’da yaşama veda etti.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar