EKONOMİ TOPLUM 

‘HELE BİR SOR, NİYE?’

Ekonomide temel bir kural vardır: Herkes ekonomiden anlamaz ama herkes ekonomiyi hisseder. Ne olduğunu, nasıl olduğunu, neden olduğunu bilmezsin ama evindeki, mutfağındaki yemeğin azaldığını, cebindeki paranın değer kaybettiğini hissedersin. Şaşmaz bu. Mesela, iki sene öncesine kadar 10 liraya 4 ekmek alabiliyorken bugün 10 liraya sadece bir ekmek alabildiğini hesaplarsın. Nedenini bilmezsin ama sonucunu hissedersin, ekmek 7 lira 50 kuruş oldu, 10 lira verdin, eline para üstü olarak 2 lira 50 kuruş verdiler. Markete, bakkala 50 kuruş verip yarım litre su aldığın günler aklındaysa, bugün aynı suyu 6 liraya aldığını da…

Devamını Oku
TOPLUM 

RIZA BEY

Rıza Bey, “Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten” diyerek emekliye ayrılmış, 25 senelik devlet memurluğunun ardından sakin bir hayata adım atmış bir fanidir. Kalenderdir. Sosyal sayılmaz. Ketumdur. Atadan dededen gördüğü üzere sağcıdır. Sağa oy atar. Muhafazakâr der kendine. Hükümete en az atan kanal hangisiyse onu izler. Bazen göz ucuyla muhalif kanalara da bakar ama inanması gereken bir şey olursa hükümet yanlısı medyaya inanır. * * * Tasarruf etmeyi sever Rıza Bey. Çalışmayı sever. Boş oturmayı sevmez. Bu devlete 25 sene hizmet etmiş, şeflik, müdür muavinliği yapmış emekli devlet memuru…

Devamını Oku
TOPLUM 

MEMLEKET HAVASI

Eskiden “Ne olacak bu memleketin hali?” diye sorarlardı gazetecilere. Çünkü eskiden gazetecilere az da olsa güven vardı, gazetecinin iyi kötü mürekkep yalamış insan olduğuna inanılırdı; bu bir. İnsanlar memleketin bütününde bir ıslahatın, reformun ya da devrimin mümkün olduğuna, yani memleketin toplu halde kurtulup kalkınacağına inanırlardı; bu iki. * * * Şimdi gazeteciye güven azaldı. Hem şimdilerde zaten tanınmış, zengin, iş çevrelerince dikkatle takip edilen gazeteci olmak için mürekkep yalamak yetmiyor, başka şeyler yalamak gerekiyor. İnsanlar memleketin toplu halde kurtulacağına, kalkınacağına dair inancı da gitgide azaldı. İnanç ve umut azalınca memleketin…

Devamını Oku
POLİTİKA 

CAMBAZA BAK!

AKP medyası, hükümet medyası, yandaş medya işi gücü bıraktı CHP içindeki tartışmalara odaklandı. Gündem hep CHP… Gündem hep Kılıçdar. Gitsin mi, kalsın mı? * Yıllardır CHP’nin kapısından geçmemiş, CHP mitinglerini yedi kat yabancının düğününe gelmiş gelinlik kız gibi uzaktan, ağız burun bükerek izlemiş ne kadar gazeteci varsa hepsi başımıza CHP uzmanı oldu. Gitsin mi, kalsın mı? * Öbür yanda ekmeğin 10 lira olması gündemde, et almış başını gitmiş, kiralar uçmuş, millet kiralık ev bulamıyor, ev bulabilen kirayı ödeyemiyor, bankalar sicili düzgün iş insanına bile kredi açmıyor, asgari ücret artık sadece…

Devamını Oku
POLİTİKA 

ŞARK EKSPRESİ CİNAYETİ

Agatha Christie’nin enfes polisiye romandır. Birkaç defa filme de alınmıştır. Özgün adı ‘Murder On The Orient Express’. Dilimize ‘Doğu Ekspresinde Cinayet’ olarak çevrildi ama ben “Doğu” kelimesi yerine “Şark” kelimesini kullanacağım. Bu not burada dursun, geleceğiz. * * * Kitabın ya da filmin konusunu bilmeyen var mıdır? Trende bir cinayet işlenir. Dedektif trendeki yolcuları sorgulamaya başlar. Katil kimdir? Soruşturma derinleştikçe şüpheli sayısı artar. Üstelik herkes sanki cinayetin aydınlanmasını istemiyormuş gibidir. Şüpheli ifadeler… Kaçamak ikrarlar… Çelişkiler… Gizleme çabaları… Derken dedektif ipuçlarını bulur. İpuçları üzerinden ilerler ve cinayeti çözer. Kimdir katil? Romanı…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT TOPLUM 

ORHAN PAMUK VE MERSİN KENTİ EDEBİYAT ÖDÜLÜ

1990’lı yılların ortaları… Orhan Pamuk henüz Nobel Edebiyat Ödülü almamış. O ödülü almasına şöyle böyle on sene var. Ama Türkiye’de çok popüler… Radikal gazetesi o zamanlar Radikal 2 diye bir ek çıkarıyor. O ekte, Orhan Pamuk’un bir yazısı yayımladı. İçeriği aklımda değil. Ama mealen şöyle bir sekans hatırlıyorum. Altı yaşlarındaki Orhan Pamuk, babasının arabasıyla birlikte Akdeniz’e tatile gelmektedir. Toros dağlarını aşınca beyaz bir deniz göreceğini hayal eder. Fakat gördüğü deniz ak değildir! Orada bir düş kırıklığı yaşar… (Bu not burada dursun, yazının ilerleyen bölümlerinde lazım olacak.) * * * Mersin Ticaret…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

BİR OH ÇEKSEM KARŞIKİ DAĞLAR YIKILIR!

Ekonomide epistemolojik bir kopuş deneyen malum eski bakan, görevi bir başka birine devrederken şöyle dedi: “Allah kolaylık versin!” Görevi devalan yeni bakan da şöyle dedi: “Rasyonel zemine dönme dışında şansımız kalmadı.” Eski bakan biraz daha rahatladı: “Oh be!” * * * Ankara’da, Hazine ve Maliye Bakanlığında bunlar olurken Mersin’de, ucuzun da ucuzu bir üç harfli markete giren Ahmet Bey, peynir tezgâhındaki fiyat etiketlerine bakıp şöyle dedi: “Yuh be!” Marketten biraz meyve biraz sebze alan Mukaddes Hanım, on beşli yumurta kolisinin fiyatının 40 lira olduğunu öğrenince şöyle dedi: “Ayıp be!” Aynı…

Devamını Oku
POLİTİKA 

ŞERBETLİ ADAY

Her seçim yenilgisinden sonra “Muhalefet nerede hata yaptı, CHP nerede hata yaptı, onu düşünmesi lazım” diyen partililer, belediye başkanları, eski vekiller çıkar ortaya. CHP bu mahallenin abalısıdır çünkü. O gün, o seçim şartlarında abanın altında yer bulamayan her kim varsa seçim yenilgisinden sonra hücum eder: “Vurun abalıya!” * * * Bir seçimi daha geride bıraktık. Ortalama 25 milyon 500 bin seçmen Kılıçdaroğlu’na oy verdi. Ortalama 27 milyon 700 bin seçmen de Erdoğan’a oy verdi. Aradaki fark bir İstanbul etmiyor. Ama CHP içindeki kimi kesimler kelle istemeye başladılar bile. “Bu sonuç…

Devamını Oku
POLİTİKA 

ŞANTAJ MONTAJ

İki aydır sosyal medyayı dikkatle izliyorum. Kılıçdaroğlu’na küfür, hakaret, iftira, yalan haber, montaj kaset gırla gidiyor. Sabah akşam Kılıçdaroğlu’na sövenler var. Dalga geçenler var. Her konuda lafı Kılıçdaroğlu’na getirip sövenler, lafı çarpıtanlar var. Sanki bir sayaç var, Kılıçdaroğlu’na söversen o sayaç atıyor, para kazanıyorsun! Kılıçdaroğlu’na sosyal medyadan hakaret etme işini seriye bağlayanları görünce aklına başka ne gelir? “Yevmiyeci misin, kardeşim?” demezler mi adama? “Kardeşim, işin gücün, ailen yok mu, meşgalen yok mu, sabahtan akşama kadar sosyal medyada Kılıçdaroğlu’na sövünce eline ne geçiyor?” diye sormazlar mı? * Gerçi düz vatandaş ne…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

GAZETE İÇİN FİLMİN SONU

1980’lerin sonlarında, 90’ların başlarında sayıları hayli azalmıştı ama yine de sağda solda görürdük ceketinin yan cebinde gazete taşıyan insanları. Vardiya çıkışında işçiler, mesaiden sonra memurlar, otobüs duraklarında ya da bir sigara içimi oturulan parklarda, ceket ceplerinde gazeteyle ne güzel görünürlerdi. Önce ikiye, sonra dörde, sonra sekize katlanmış o gazeteler ne güzel kokardı ayazdan çıkıp sıcak odalara girdiklerinde. * * * Bendeniz 1997 yılında gazeteciliğe adım attığımda, ceket ceplerinden çıkmıştı gazete. 2000’lere doğru gidiyorduk ve kimse pek de heves etmiyordu gazetelere. Video, özel televizyon, özel radyo, çanak anten, CD, VCD, DVD…

Devamını Oku