TOPLUM 

KRİZİN “KADIN HÂLİ” VE KADIN MÜCADELESİ

“Kadınların emeğini kapitalistler için çekici kılan, yalnızca daha düşük ücretli olması değil, aynı zamanda kadınların daha itaatkâr olmalarıdır.” [1] Farkında mısınız, biz kadınlar, son zamanlarda krizden daha az söz eder olduk… Arşivleri bir karıştırın, 2001, 2009 ve en son da pandemi dönemi 2020’de krizin kadınlar üzerindeki etkisi üzerine tartışmalar dolduruyordu gazete-dergi sayfalarını, ekranları, sosyal medyayı ve salonları. Sendikaların, kadın örgütlerinin başlıca gündem konusu buydu… Covid-19 pandemisinin sonu ilan edildikten sonra bu tartışmalar duruldu, kriz adeta gündemden düştü. Peki, bitti mi? Bu sorunun yanıtını vermek için ekonomi uzmanı, borsa simsarı, yatırım…

Devamını Oku
POLİTİKA 

İHMAL, RANT, CİNAYET…

“Önlenebilir her ölüm cinayettir.” [1] Öğretmen kızı, 6 yaşındaki torunuyla birlikte şu şom namlı “Rönesans Rezidans”ta yaşıyormuş dünya başlarına yıkıldığında… Karı-koca “cennetten bir köşe” olarak lanse edilen rezidansın son tuğlası kaldırılana dek gözlerini ayırmadan beklemişler enkazın başında, “Kızımız, torunumuz çıkartılırsa teslim alalım, en azından gömdüğümüz yeri bilelim” diye… Olmamış. Bunun üzerine DNA örneklerini verdikten sonra geçici olarak Bursa’ya göçüp bir misafirhaneye yerleşmişler. Altı ay sonra bir telefon… Kızları Hatay Şehitler Mezarlığı 915 numaralı mezarda, torunu ise 369 numaralı mezarda “bulunmuş”. “Bizim haberimizin olması 6 ay sürdü ama buna da şükür”…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

ACI TAŞLARINDAN UMUDU YAZMAK

“Birkaç kişi için sanat ya da birkaç kişi için özgürlük istemiyorum.” [1] “Sanat bir ayna değil, bir çekiçtir,” der Leon Trotsky, “yansıtmaz, şekillendirir.” [2] “Sanatçılar huzuru bozmak için buradalar” diye ekler, James Baldwin… Adil Okay ve Özcan Yaman, tam da bunun için buluşmuş… Huzuru bozmak, toplumsal gerçekliği yeniden şekillendirmek için ellerine çekiç almışlar… “Çekiç” mi dedim? Yok, hayır, birinin (Okay) elinde kalemi, berikinin (Yaman) elindeyse fotoğraf makinesi… Biri bir sayfaya yerleşmiş, beriki, karşısındakine… Birlikte ‘Sözlerin İzleri’ni [3] dökmüşler kâğıda. Ardışık ama kimin kimi izlediğini söylemesi zor… Kimi zaman bir imge…

Devamını Oku
TOPLUM 

YERKÜRE KAVRULUYOR

“Düşünülemez olanın/ düşünülür hale geldiği/ ve imkânsız olanın/ gerçekleştiği zamandı.” [1] “Küresel ısınma” dediğimiz görüngüyü “faili belli” kılmak gerek. Kapitalist sistem, özellikle sınai kapitalizm 19’uncu yüzyıldan itibaren insan iş gücünün olduğu kadar, doğal kaynakların sömürüsünü de insanlık tarihinde misli görülmemiş ölçüde yoğunlaştırdı. Sınai faaliyetler enerji gereksiniyordu, enerji ise fosil yakıtların (önce kömür, ardından petrol ve nihayet doğal gaz) hesapsız-sınırsız tüketilmesiyle sağlanabilmekteydi. Fosil yakıtların tüketilmesi sürecinde salınan “sera gazları” ise atmosferde bir sera etkisi yaratarak ısının tutulmasına, dolayısıyla da sıcaklıklarda hızlı bir artışa neden oluyor. Sanayileşme, yani üretim kapasitesindeki görülmemiş misli…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

ROSA LUXEMBURG, ÖZGÜRLÜĞÜN TA KENDİSİYDİ!

“Hareket etmeyenler, zincirlerin ne kadar ağır olduğunu bilmezler.” [1] “(…) Bu zehirli kaltak, bir maymun kadar zeki olmakla birlikte sorumluluk duygusundan tümüyle yoksun olduğu ve tek motifi kendini haklı çıkarma yolunda neredeyse sapkınca bir istek olduğu için daha çok zarar verecek.” diye yazıyordu Victor Adler, August Bebel’e, 5 Ağustos 1910 tarihli mektubunda. Bebel ise, 16 Ağustos 1910 tarihinde şöyle yanıtlıyordu Adler’i: “Bütün o rezil kadınca zehir püskürtmelerine karşın, partiyi onsuz bırakamam.” [2] Alman Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin bu iki ağır topunun sözünü ettiği “zehirli kaltak”, Rosa Luxemburg’dan başkası değildi. Alman…

Devamını Oku
POLİTİKA 

6 ŞUBAT 2023 DEPREMİ’NİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

“Acı çekmiş hiç kimse artık eskisi gibi değildir.” [1] Deprem oldu: “Mücahitler”in müteahhit olduğu coğrafyamızda “Geliyorum” diye haykıran felaket, “kader” falan değil, faili hiç de meçhul olmayan bir cinayetti. Yüksel direnişçisi mimar Alev Şahin’in “kalitesiz beton kullanan şirkete ceza kestiği” için işten atıldığı coğrafyamızda, 6 Şubat 2023 günü saat 04.17’de 7,7 şiddetinde ve saat 13.24’te 7,6 şiddetinde iki depremin etkisi 80 bin kilometrekareden fazla bir alana yayıldı, 13,5 milyon nüfusa sahip 10 kent ağır şekilde etkilendi. Oysa yerbilimcilerin yıllardır dile getirdiği ve iktidarın şaşmaz biçimde sürekli kulak ardı ettiği uyarılar…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

“TECAVÜZCÜ SENSİN!”

“Kötülüklerin büsbütün egemen olduğu namussuz bir çağ bu, biliyorsun.” [1] 1981’de Karayip ada ülkelerinden Dominik’te düzenlenen Birinci Latin Amerika ve Karayip Kadınlar Kurultayı, bu ülkede diktatör Trujillo’ya karşı direnen Mirabal kız kardeşler Patria – Minerva – Maria Teresa’nın katledildiği 25 Kasım’ı, ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü’ ilan etti. Mirabal kardeşlerin katli, bir “aile içi şiddet” ya da “kadın cinayeti” vakası değil, bir devlet şiddetiydi. [2] Rafael Leónidas Trujillo… 1930’da sahte seçimlerle iktidarı ele geçirip 1961’e kadar Dominik’e kan kusturan diktatör. Verimli topraklarının yüzde 60’ının, şeker sanayiinin…

Devamını Oku
TOPLUM 

‘DEVRİM’ VE ‘KÜLTÜR’ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

“Büyükler neden büyüktür, bilir misiniz? Biz, dizlerimizin üstüne çökmüşüz de ondan. Artık kalkalım!” – Max Stirner Değişimsizliğin sosyoloğu Talcott Parsons, bir makalesinde, “Amerikan toplumunu bütünleştiren en yüksek değerlerin (enstrümantal aktivizm, Weber’in münzevi Protestanlığı), yani Amerikan kültürünün Amerikan tarihi boyunca hiç değişmediğini” yazabilmişti… (akt. Applebaum, 1970: 71) Benzer bir iddiayı İngiltere için, farklı bir bağlamda Britanyalı tarihçi Alan Macfarlane (1993: 178-189) de dile getirmekte, “İngiliz toplumsal/hukuksal, hatta siyasal kurumlarının (hükümet biçimi, hukuk sistemi, sosyal sınıflar, toprak rejimi, akrabalık, evlilik, aile yapısı…) en azından 13’üncü yüzyıldan bu yana temelde aynı kaldığını” söylemektedir.…

Devamını Oku