TOPLUM 

KALEM KIRILMASIN, BÜKÜLMESİN

Yazan kalem kırılırsa yerine daha iyisi gelmez. Çünkü kırılan kalem yenilere güven vermez… Bugün onun kalemi kırıldıysa yarın senin kaleminin kırılmayacağının garantisi yoktur. Kalemine dört elle sarılanlara selam ederim… 1923’te Türk basını üzerindeki sıkıyönetimin kaldırılmasıyla başlayıp 2025 yılına uzanan günümüz basını; eskisi gibi saygın değil… Ve bunu çoğumuz kendi elimizle yaptık. Haber değeri olmayan mevzuları bile çıkar uğruna ekranlara, köşelere taşıdık. Bunu yaparken de basının güvenirliğini kendi elimizle sarstık. Gazete kupürlerini saklayan bizler; şimdilerde tirajı umursamaz olduk. İki cümle yazabilene “gazeteci” sıfatı yükledik. Gerçek gazetecileri es geçtik de sözde olanları…

Devamını Oku
TOPLUM 

ZİHİNSEL GÜRÜLTÜLER

Bugünlerde yaşamıyor gibiyiz. Ortam o kadar kötü ve üzücü ki… Sözcükleri aşan bir güç var etrafta. Zihinler sorunlarla boğuluyor. Düşüncelerimiz karman çorman. Dinginliğimiz kalmadı. Özgür bir yaşam yok. Özgür bir yaşam yaratabileceğim bir yere bile zihnimi götüremiyorum. Aydınlanmış bilincimi geri istiyorum. Zihnimi tekrar aydınlanmış düşüncelerle dolu dolu istiyorum. Zihnimi günlük yaşantısına geri döndürmek istiyorum. Sizler de istiyorsunuz, biliyorum. Acılarla dağlanan yüreklerimiz nasıl kendine gelecek, bilmiyorum. Tüm silahları, kurşunları, dinamitleri, mayınları, bombaları yapanlara, insanları öldüren acımasız insanlara, milletlere öfkem daha da artıyor. Neden doyasıya yaşamak varken ölmek/öldürmek niye? Eckhart Tolle, “Siz…

Devamını Oku
TOPLUM 

HÜMANİZMİN ÇAĞLAYAN SESİ, MİSTİZMİN PARILDAYAN GÜNEŞİ: MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ

Sekiz asırdır gönülleri aşkla yıkayan, derin ilmiyle çorak zihinleri yeşerten büyük din âlimi Hz. Mevlana bu dünyadan göçeli 751 yıl oldu. O, ölüm gününü “şeb-i arus”, yani düğün gecesi olarak nitelemiştir. Ölüm; sevgiliye kavuşmak, ayrılık acısının sona ermesi, gerçek vuslata erişmektir. “Bişnev in ney çün şikâyet mî küned,/Ez cüdâyîhâ hikâyet mî küned.” (Şu neyin nasıl şikâyet etmekte olduğunu dinle./ Onun feryadı ayrılıkların hikâyesidir.) Çünkü Mevlana’ya göre insan bir neydir. Nasıl ki ney kamışlıktan koparılıp getirilmiştir, insan da gerçek vatanından dünyaya atılmıştır. Kamıştan ses çıkarabilmek için içini oymak ve ona üflemek…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

FETİH ÇILGINLIĞI SARDI MEDYAYI

Galiba yaygın medya; âlemi kör, sağır sanıyor ve hep beraber “ahali kandırmaca” oyunu oynuyorlar. Türkiye’nin, HTŞ ve Suriye Milli Ordusu’nun saldırılarında hiç payı yokmuş, onlar tamamen bağımsız hareket ediyorlarmış gibi anlattılar Suriye’de iç savaşın alevlenmesini. Fakat öte yandan haritadaki değişimi ve Halep kalesine Türk bayrağı asılmasını ülkemiz adına kazanç saydılar. Soğukkanlılığını yitirmiş ve –Mehmet Ali Güller’in deyimiyle– “fetih çılgınlığına” kapılmış bir gazetecilik yürüttüler. 12 yıl önce Türkiye’nin, Suriye’deki iç savaşa müdahil olmasını sorgusuz sualsiz destekleyen medya gücü, yine çizmelerini kuşandı. Akşam gazetesi, Mehter marşıyla Halep’e yürümeye başladı bile. “Mehter marşıyla…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

“LÜKS HARCAMA YAPMAZSAN MAAŞIN YETER”

“Biz bu kadar eğilmezdik çocuklar olmasaydı” diyordu Behçet Necatigil bir şiirinde. Öyle miydi gerçekten? Eğilmez miydik çocuklar olmasaydı? Behçet Necatigil bu şiiri yazdığında 1950’lerin sonlarıydı. Memlekette demokrasi mi “demirkırasi” mi öyle bir şey vardı. İktidardakiler hep eski Türkiye’yi kötülüyordu. Kendileri iktidar olunca halkın cebinin para, sofrasının et gördüğünü söylüyorlardı. “Memleketimiz dâhilinde fukaralık yoktur” diyorlardı. Yoksul olduğunu, geçinemediğini anlatmak isteyen olursa onları azarlıyorlardı. Tuzu kuru olanlar, keyfi yerinde olanlar, geçimi iyi olanlar, sofradaki ekmeğin hesabını yapmadan gönüllerince yaşayabilenler; fukaralara kızıyorlardı. “İş beğenmiyor bunlar” diyorlardı. “Çalışana iş mi yok?” diyorlardı. “Lüks harcama…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

‘BAŞKANIN ADAMLARI’NIN ELİ ARTIK ÇOK GÜÇLÜ!

Televizyonda ya da sosyal medyada karşımıza çıkan içeriklerin ne kadarı gerçek? Yıllar yıllar önce ‘Başkanın Adamları’ (Wag The Dog) isimli bir film izlemiştim. Google’a yazdım, merak edenler için kısa birkaç bilgiyi ‘Beyazperde’ sitesinden aldım: Barry Levinson’ın yönettiği 1998 yapımı filmin başrollerini Dustin Hoffman ve Robert De Niro oynuyordu. ‘Beyazperde’ sitesi, filmin kısa özetinde de şunları yazmış: “Amerikan başkanlık seçimlerine iki hafta kalmıştır… İsmi verilmeyen Amerikan başkanı, odasında küçük yaştaki bir kızla arasında geçenler nedeniyle büyük sansasyonlara neden olmuş, yeniden seçilebilme şansını sıfıra indirmiştir. Olaylar geniş çevrelerce duyulmadan önce önlem almak…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

5 ÇOCUK, 1 ANNE VE YOK(SUL)LUK

Pir Sultan Abdal, yanına alıp yetiştirdiği Hızır Paşa’nın bir gün devlet kademesine gelerek elindeki yetkilerle kendisinin sonunu hazırlayacağını bilerek onu yetiştirdi. Yakın zamana kadar Hızır Paşa’nın gerçekte var olup olmadığı ile ilgili fikir ayrılıkları olsa da araştırmacı-yazar Ali Haydar Avcı, ünlü ozan ile aynı çağda bölgeye atanan yeni bir Hızır Paşa’nın varlığını Osmanlı arşivlerinde ‘Mühimme Defterleri’ kayıtlarında bulduğu belgelerle ispatladı ve tarihi belirsizliği ortadan kaldırdı. Bu topraklarda yöneticiler ile halk arasındaki durum Hızır Paşa ile Pir Sultan Abdal arasındaki durumla birebir örtüşür. Halkın kaygıları ile yönetenlerin kaygıları hiçbir zaman örtüşmez.…

Devamını Oku
TEKNOLOJİ TOPLUM 

SOSYAL MEDYA ZAMANI KISALTIYOR MU?

Toplanın! Zaman konusundaki çok büyük keşfimi anlatıyorum! Yürüyen merdivenlerden koşa koşa indim, perona girdim, ortalık metronun “dıııt dıııt dıııt” diye öten kapılarının kapanma sesi ile çınlıyordu; “Tüh,” dedim, “birkaç saniye ile kaçırdım!” Böyle az farkla otobüsü, metroyu, vapuru kaçırdığımda zaman sanki yavaşlar da yavaşlar, yeni sefere kadar geçen süre bana yüz milyon saat gibi gelir, geçmek bilmez! Perona geldiğimde metroyu kaçırmış olayım, hiç sorun değil ama kapıların benim önümde kapanması, birkaç adım ilerideki, uzansam tutabileceğim bir şeyin avuçlarımdan uçup gitmesi gibi durumlar beni sinir eder! Bu durumu çok yaşadığım için…

Devamını Oku
TOPLUM 

KARA KIŞ

Mülayim Bey erken kalkar. Evvela evi havalandırır. Sonra çay suyunu koyar. Sofrasını hazırlar. Mütevazı kahvaltı sofralarını sever, öyle çeşit çeşit yiyecek koymaz sofraya. Ekmeğin dinlenmiş olanını tercih eder. Çay demini alınca demliği ocaktan indirir, masaya koyar. Televizyonu da tam kahvaltıya başladığı anda açar, “İzlemediğim televizyona niye elektrik parası vereyim” der. Huyudur, okumadığı gazeteye de para vermez. Kafası eserse, mahalledeki gazete bayiinde, tezgâhtaki gazetelerin üst manşetlerine şöyle bir göz ucuyla bakar. Bazen de mahalle berberindeki gazetelere bakar. * * * Her gazeteye bakmaz. Sadece hükümet yandaşı gazetelere bakar. “Emekliye müjde” başlıklı…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

SORAMADIKLARI GİBİ SAVUNAMADILAR DA!

Ne kadar acı! Kendinize “gazeteci” diyeceksiniz ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağında olmanıza rağmen bütün ülkenin merak ettiği soruyu ona soramayacaksınız. “Erdoğan’a soru soramadılar” diye haber sitelerinde, gazetelerde haber olacaksınız, cevap bile veremeyeceksiniz. Sosyal medyada sizinle dalga geçilecek ağzınızı açamayacaksınız. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Uçakta gazeteci yokmuş, sormamışlar” diyecek yine susacaksınız. Tataristan’dan dönerken uçakta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile konuşan iktidar yanlısı seçilmiş gazetecilerin (!) hali buydu. Ne gazetecilik yapabildiler ne de kendilerine söylenen onca sözü, onca eleştiriyi yanıtlayabildiler. Kendilerini savunamadılar bile. O uçaktakilerden bir tek Türkiye yazarı Yücel Koç, “Erdoğan bu soruya…

Devamını Oku