POLİTİKA TOPLUM 

KÖTÜ GÜNLER GERİDE KALDI; ÖNÜMÜZDE DAHA KÖTÜLERİ VAR

20’nci yüzyılı nasıl bilirdiniz? Ya da 20’nci yüzyılın bir güncesini çıkartmak isteseniz neleri sıralardınız? Buluşlar? Teknolojik gelişmeler? Siyasal olaylar? Ünlülerin doğum günleri? Sosyal mücadeleler? Savaşlar? Yaklaştınız… Ama İlyas Tunç (*) daha çarpıcı bir döküm yapmış. Yıl yıl 20’nci yüzyıl boyunca gerçekleşen soykırımları, katliamları sıralamış. Çoğumuzun aklına sadece ikisi, Ermeni ve Yahudi soykırımı ya da Halepçe’yi de katarsak üçü gelirken yüzlerce katliamın, yüzlerce soykırımın yüzyıl boyunca nasıl peş peşe dizildiğini insani öykülerle izliyorsunuz kitabın sayfalarında dolaşırken… Çoğunlukla yaşayanların tanıklıklarıyla; daha ilk satırlardan itibaren: – “Bize zorla kauçuk toplatmak için köyümüze geldiler.…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

İLERİCİ GERİCİLİK – İKTİDAR

Felsefi sistemi idealist düşünceler üzerine inşa eden Platon, maddi olmayan ilkelerin daha sağlam ve asli bir varlığı olduğunu söyleyerek maddi gerçeklerin bu idealizmden türediğini ileri sürer. Devleti de bu idealizm içerisinde kurgusal bir yere konumlandırır. Devlet; toplumdaki en kapsayıcı sosyal kurum olması, iş bölümünün ileri derecede olması ve silahlı gücü tekelinde tutması nedeniyle diğer kurumlardan ayrılır. Bir diğer önemli değişim egemenlik anlayışıyla ilgilidir. İlk Çağ’da devlet düşüncesinin temelinde  (teoloji ile şekillenen) asli unsur olarak tanrılar vardır ve tanrılar her şeyin mutlak sahibidir. Zamanla evrilen devlet düşüncesinde ise bunun yerini millet…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM YAŞAM 

KORONA GÜNLERİ, ÇAĞ YANGINI, GÜNAHKÂR DÜNYA, CAZ MÜZİĞİ VE BENZERİ ŞEYLER

“Bir caz müziği” gibiydi her şey, o kadar kısa, o kadar çabuk; ama etkisi uzun yıllar sürecek kadar büyüktü. Hüzünlü bir senfoni gibiydi hissettiklerimiz; bir cenaze müziği gibi kederli, ağlamaklı. Şairin dediği gibi: “Dağılmış pazaryerlerine benziyordu şimdi istasyonlar”, “gelmiyordu içimizden hüzünlenmek bile”, “gelse de öyle sürekli değildi”… Ne olduğunu tam ayrımsayamadığımız bir duygu durumundaydık. * * * 2019’un Aralık ayında Çin’in adını daha önce duymadığımız Wuhan kentinde ortaya çıkan ölüm virüsünün, kısa sürede dünyayı öylesine kasıp kavuracağını elbette kimse tahmin edemezdi. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 11 Şubat 2020 günü virüs…

Devamını Oku
TOPLUM 

ŞAŞIRMAMAYA ŞAŞIRIR OLDUK!

Anormalliklerin çoğalarak normalleştiği bir dönemi yaşıyoruz. Hâlâ kullanılıyor mu, bilmiyorum… Bir zamanlar, “Burası Türkiye” diye bir söz vardı. Olumsuz ya da saçma bir durumla karşılaşıldığında bu saçma durumun normal karşılanması gerektiğini, böyle durumların başka ülkeler için saçma olsa da Türkiye için çok normal olduğunu ifade eden bir sözdü. “Hâlâ kullanılıyor mu?” diye sormamın sebebi, kullanılıp kullanılmadığını bilmememden değil tabii ki. Çünkü eskiden sıra dışı olan o “saçma” durumların, günümüzde fazlasıyla olağanlaştığını ve o sözün anlamını çoktan yitirdiğini düşünüyorum. Siyasette, ekonomide, devlet yönetiminde, sporda, eğitimde, kısacası günlük yaşamın her alanında, bu…

Devamını Oku
POLİTİKA PSİKOLOJİ TOPLUM 

ATEŞİN DÜŞTÜĞÜ YER: YAS, UTANÇ VE SOSYAL İYİLEŞME ÜZERİNE

Kartalkaya’daki otel yangınında kaybettiğimiz insanlar, çocuklar, sadece birer isim ya da haber satırı değil; hayallerin, sevgilerin, umutların beden bulmuş halleriydi. Bu büyük felaket, yüreğimizde derin bir yas bırakırken bazı insanların umursamaz tavırları ve hayatlarına hiçbir şey olmamış gibi devam edebilmesi, ar duygusunun ne kadar zedelendiğini gösteriyor. Bu acı, yalnızca ailelerin değil, hepimizin acısıdır. Çünkü ateş, sadece düştüğü yeri değil, vicdanlarımızı da yakar. Ne var ki yangının ardından çevredeki otellerde, çocuklarıyla birlikte eğlenmeye devam eden insanlar vardı. Bu, yalnızca bir duyarsızlık değil, aynı zamanda bir değerler sistemi problemidir. Çocuklar, bu tür…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

MEDYAMIZ YANGIN HABERLERİNDE BİLE KUTUPLAŞTI

Sabahın ilk saatlerinde Kartalkaya’da yanan Grand Kartal Otel’in önünden canlı yayın yapan muhabirlerin yüzleri ile sözleri birbirini tutmuyordu. “10 ölü, 32 yaralı” olduğunu söylüyorlardı ama yüzleri, durumun daha vahim olduğunu anlatıyordu. Saatlerce öyle devam ettiler yayına, “Bolu’da yangın faciası: 10 ölü, 32 yaralı” altyazısı saatlerce ekranlarda kaldı. Haber kanallarının yöneticileri ve muhabirler sorumluluklarının farkındaydı. Ölenlerin sayısını ve özellikle de isimlerini resmi açıklama ve doğrulanmış bilgi olmadan haberleştirmenin riskini almıyor; insanların acısına saygı gösteriyor, daha da üzmekten kaçınıyorlardı. Hatta öğleden sonraya kadar otelin adını bile vermediler yayınlarında. Sözcü yazarı Nedim Türkmen’in,…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

NE UCUZ?

Mazot pahalı… Elektrik pahalı… Doğalgaz pahalı… Su pahalı… Et pahalı, ekmek pahalı, bal pahalı, börek pahalı, süt pahalı, yoğurt pahalı, yumurta pahalı, zeytin pahalı, peynir pahalı… * Yeter mi? Yetmez ama evet, say baba! * Kiralık ev pahalı… Satılık ev pahalı… Sıfır araba pahalı… İkinci el araba pahalı… Televizyon pahalı, telefon pahalı, fırın pahalı, buzdolabı pahalı, klima pahalı, süpürge pahalı, çamaşır makinesi pahalı, bulaşık makinesi pahalı, ütü pahalı, ütü masası bile pahalı, çamaşır askılığı bile pahalı, çamaşır ipi, çamaşır sepeti, naylon leğen bile pahalı… * Yeter mi? Yetmez ama evet,…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

YAKAN SOĞUK, VALİZİ KÜL ETTİ

Karların arasında alev alev yanan bir otel… Birbirine bağlanıp yaşama tutunulan çarşafın beyazından eser yok, griye çalıyor. Tatiller, bayramlar, özel günler cana mal olmak zorunda mı? Milli yasımızın bu seferki durağı Bolu… Kartalkaya, kara bürünmüş olsa da alevleri söndürmeye yetmedi. 78 canı koparıp aldı bizden… Sırf o kar tatiline gitmek için can atan onlarca çocuğumuzun hayatı yarım kaldı ya da anne babası olmadan artık hayat onlar için eksik devam edecek. Tatile kan değil, kül bulaştı! Gelen yayın yasağından dolayı bazı sorular yanıtsız kalsa da cevabı net olan tek bir soru…

Devamını Oku
TOPLUM 

KALEM KIRILMASIN, BÜKÜLMESİN

Yazan kalem kırılırsa yerine daha iyisi gelmez. Çünkü kırılan kalem yenilere güven vermez… Bugün onun kalemi kırıldıysa yarın senin kaleminin kırılmayacağının garantisi yoktur. Kalemine dört elle sarılanlara selam ederim… 1923’te Türk basını üzerindeki sıkıyönetimin kaldırılmasıyla başlayıp 2025 yılına uzanan günümüz basını; eskisi gibi saygın değil… Ve bunu çoğumuz kendi elimizle yaptık. Haber değeri olmayan mevzuları bile çıkar uğruna ekranlara, köşelere taşıdık. Bunu yaparken de basının güvenirliğini kendi elimizle sarstık. Gazete kupürlerini saklayan bizler; şimdilerde tirajı umursamaz olduk. İki cümle yazabilene “gazeteci” sıfatı yükledik. Gerçek gazetecileri es geçtik de sözde olanları…

Devamını Oku
TOPLUM 

ZİHİNSEL GÜRÜLTÜLER

Bugünlerde yaşamıyor gibiyiz. Ortam o kadar kötü ve üzücü ki… Sözcükleri aşan bir güç var etrafta. Zihinler sorunlarla boğuluyor. Düşüncelerimiz karman çorman. Dinginliğimiz kalmadı. Özgür bir yaşam yok. Özgür bir yaşam yaratabileceğim bir yere bile zihnimi götüremiyorum. Aydınlanmış bilincimi geri istiyorum. Zihnimi tekrar aydınlanmış düşüncelerle dolu dolu istiyorum. Zihnimi günlük yaşantısına geri döndürmek istiyorum. Sizler de istiyorsunuz, biliyorum. Acılarla dağlanan yüreklerimiz nasıl kendine gelecek, bilmiyorum. Tüm silahları, kurşunları, dinamitleri, mayınları, bombaları yapanlara, insanları öldüren acımasız insanlara, milletlere öfkem daha da artıyor. Neden doyasıya yaşamak varken ölmek/öldürmek niye? Eckhart Tolle, “Siz…

Devamını Oku