TOPLUM 

MUHABİRLİĞİ ÖLDÜRÜYORLAR

Artık alışkanlık oldu, genel başkanların, bakanların, çeşitli kuruluşların basın toplantılarına sürekli olarak basın-yayın kuruluşlarının Ankara temsilcileri ve yazarlar davet ediliyor. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da bu modaya uydu; son basın toplantısına medya kuruluşlarının Ankara temsilcilerini davet etti. Önceki bakan Süleyman Soylu dönemine göre tek fark vardı; o da, Sözcü’den Saygı Öztürk’ün de toplantıya çağrılması. Hâlbuki Öztürk, Soylu’nun sık sık hedef aldığı gazetecilerden biriydi. Ama Yerlikaya da BirGün, Cumhuriyet, Evrensel, T24, Gazete Duvar, Diken gibi eleştirel medya kuruluşlarının temsilcilerini çağırmamıştı toplantıya. Onlara da uzman polis muhabirleri gibi toplantıyı uzaktan izlemek düştü.…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT TOPLUM 

ORHAN KEMAL’İN “IŞIK”INA BÜYÜK VEFASIZLIK

Altın Koza, Adana’nın sahip olduğu en önemli değerlerin sahiplenilmesi ve tanıtılması noktasında çok büyük bir öneme sahiptir. Filmleri, belgeselleri, fotoğraf arşivleriyle de bu kentin bir noktada hafızasıdır. Yıllarca bazı değerleri hafızalardan silmeye çalıştılar ama olmadı. Ne bu şehrin insanlarının sol göğsünün altındaki cevahirden ne de akıllardan o değerleri silebildiler, unutturabildiler. Bu bereketli topraklara ismini veren Orhan Kemal’in adının içinde hiçbir şekilde yer almadığı bir kültür-sanat festivali acaba ne kadar anlamını bulabilirdi? Maalesef bu kent yıllarca Orhan Kemal, Yılmaz Güney ve nice değerlerin yok sayıldığı içi boş festivallere de âdet yerini…

Devamını Oku
PSİKOLOJİ TOPLUM 

BİZLER NASIL ZOMBİLEŞTİK?

“Okumak ve yazmak şu ana kadar bulunmuş en besleyici meditasyon yoludur.” – Kurt Vonnegut Sevgili dostlar, bu yazım biraz uzun oldu ama aslında anlatacak çok daha fazla şey var, bilmenizi isterim. Sıkılmayıp okumanızı tavsiye ederim. Yeni bir şeyler bulacağınızdan eminim. Takıntı, psikiyatride, “yanlış olduğunu bildiğimiz halde kafamızdan atamadığımız, mantık ve muhakeme ile uzaklaştırılamayan, arzu edilmeyen saplantı halindeki fikirler” olarak tanımlanır. Bazı insanlar sabit fikirli, tekdüze ve yıkıcı davranışlardan kendini alıkoyamaz. İnsan ilişkilerine ket vuran yüksek ego ile narsistik kişilik bozukluğu bir arada dayanılmaz ve yıkıcı bir ilişki bozukluğu ile karşınıza…

Devamını Oku
TOPLUM 

ÇOCUĞUM, BU YÜK AĞIR…

Çocuk olmak vardı… Sırt çantan omzunda… Dünyanın yükünü çekmeye başlamadığı zamanlar çocukluğudur insanların çoğunun… İstisnai çocukluklar da var. Ufacık yaştan büyümeye başlayan, hem okuyan hem çalışan, aile içindeki kaostan dolayı erkenden olgunlaşan… Böyle çocuklarla sohbet edince ne deriz? “Büyümüş de küçülmüş…” Hayır, efendim, o çocuk büyümeye zorlanmış! Annesinin ve babasının aynası olmaya çoktan başlamış. Ayna kırıksa acıtır, aydınlıksa göz kamaştırır… Tamamen şans… Okul bitiminde, arkadaşı top oynar, o tamirhaneye gider. Arkadaşının ailesi hafta sonu tatili için plan yapar, o biraz daha çalışıp ailesine katkı sunmak ile meşguldür. Hâlâ denize girmemiş…

Devamını Oku
TOPLUM 

KİMONO DEĞİL ENTARİ!

Geçenlerde fark ettim ki en son tatilimi oğlumla ve tam 19 sene önce yapmışım! Kendime inanamadım. Ve bu sene ekim ayında yapmayı düşündüğüm tatil için “Kendime bir de ödül vereyim ve yeni bir şey alayım” dedim. Fakat hangi mağazaya girersem gireyim, kimono adı altında bildiğiniz entarileri; kimi düz renk, kimi desenli, kimi nakışlı, kimi düğmeli, kimi taş baskılı vs. olmak üzere satmaktaydılar! Ardından bir reklama denk geldim; Şamanizm’le dolu bir hafta denilen ilanın içeriğine baktığınızda Sufizm’den Tai Chi’ye kadar ortaya karışık bir sürü şey vardı ve ilan verene dayanamayarak cevap…

Devamını Oku
TOPLUM 

İYİ GEZDİNİZ, BİR DE SORU SORSAYDINIZ

Almanya’ya gidip, üç-dört gün oralarda dolaşan gazetecilerin gezisinden geriye kalan, sosyal medya hesaplarına koydukları bir kanal kenarında ya da bir antika otomobil önünde poz verdikleri turistik fotoğraflar ve Tarkan ile çekilmiş anı fotoğrafları. Bir de “Almanya tamam, sırada Körfez var”, “Anadolu’dan Berlin’e 5 günde teslimat” ve “Körfez’de ‘Trendy’ ihracat başlıyor” gibi başlıklar taşıyan metinler var gazetelerde ve sitelerde yayımladıkları. Ama bunlara haber diyemiyorum maalesef. O metinlerin hepsi birbirinin benzeriydi. Çoğu cümle, ara başlıklar bile aynıydı. Ayrı fotoğraf çekme zahmetine bile girişilmemiş, şirketten verilen fotoğraflar kullanılmıştı. Habertürk’ten Çimen Çetin, Hürriyet’ten Şenay…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

KADINA SET

Metroda karşısında oturan genç kadının yüzüne nefretle baktı yaşlı erkek. “Yan koltuğa geç,” dedi kıza, “şort giyip karşımda oturma.” Köşeyi dönünce birden karşısına çıkan genç kadının arkasından baktı yaşlı erkek. “Tüh sana,” dedi, “şunun kıyafetine bak.” “O etek ne o öyle, kızım,” dedi yaşlı kadın parktaki genç kadına, “böyle giyinip bizim erkeklerimizi de tahrik ediyorsunuz.” Otobüs durağında bekleyen trans kadının yüzüne su ve taş dolu bir balon atıp kaçtı genç erkek. Polis gözaltına aldı. “Kıyafeti çok açıktı,” dedi oğlan, “öyle giyinmesi gıcığıma gitti.” Dolmuşun arka koltuğunda bacak bacak üstüne atıp…

Devamını Oku
TOPLUM 

VOLEYBOL VE ÖTESİ

Boş, bomboş insanların yeteneklerinde zirveye çıkan insanları aşağılaması sıradanlıktır. Çünkü onun zirveye çıkarken verdiği emeğin, harcadığı enerjinin, yaşamında gösterdiği özverinin değerini anlayacak kapasiteden yoksun olmasıdır. Zekâ seviyesi yaşadığınız şeylerden ders çıkarabildiğiniz ölçüde gelişir. O insanlar hiçbir şey yapmaz, suya sabuna dokunmaz ve insan potansiyelini bilmekten, anlamaktan uzak, çok alt seviyelerde yaşarlar. Ama kibirleri de o ölçüde yüksektir. Çünkü inançlara itaat etmek onlar için tembelliğin, geri kalmışlığın sığınağıdır. Bir vadiden yüksek dağlara baktığınızda dağın en yüksek noktasını gördüğünüzü sanırsınız. Zirve size çok yakınmış gibi gelir ancak tırmanmaya başladığınızda o zirve aslında…

Devamını Oku
TOPLUM YAŞAM 

TABİAT ANA ÇOK ÜZGÜN

Ben yüzyıllık bir çınarım. Köklerimin uçları yerin altına doğru, onlarca yılda uzandı; dallarımın her biri ayrı bir yılı uğurladı. Binlerce insan yazın gölgeme sığındı, binlerce kuş, dallarıma yaptığı yuvada yavrusunu doyurdu. Minik serçeler benim dalımdan ilk kanatlarını çırpıp hayata uçtu, binlerce arı, dallarımın arasında kovanlarını doldurdu. İnsanlar doğdu, ömrünü bitirdi, öldü; bense yaşadım. Ta ki oteller, köprüler yapılacak diye ateşe verilip yakılana kadar. Dallarım cayır cayır yanarken ormandaki yoldaşlarımın yanışını görmekti asıl yüreğimi yakan. Saatler içinde orman yok oldu, saatler içinde ‘bir tarih’, ‘bin hayvan’, ‘bin ağaç’, ‘bin ömür’ kül…

Devamını Oku
TOPLUM YAŞAM 

YANARKEN ÜŞÜMEK

Birine insan eli balta vuruyor, diğerine su taşıyor. Akbelen’in çok mu canı yandı ki Çanakkale har har kavruluyor? “Türkiye Yüzyılı”, afetin yılı oldu adeta. Öldük, yıkıldık, yakıldık, nefesimiz kesildi… Yok mu artıran? Şehitler diyarı Çanakkale tarihinin “en kan dökülmeyen” savaşını yaşıyor gibi… Binlerce canlı ölüyor o yangında. Köpek ile kedinin çaresizce bir tahta yığınının altına saklandıkları videoyu belki çoğunuz görmüşsünüzdür. İçimiz inliyor acıdan da elden bir şey gelmiyor. Bizim bürokratlarımızın en büyük sorunu uzmanları zamanında dinlememek. Olanın ardından ah etsen ne, vah diye haykırsan ne? “Ormanları ellemeyin” dedikçe suiistimalle karşılaştı…

Devamını Oku