HABER PSİKOLOJİ 

KORKUNUN ARTÇI SARSINTILARI

Türkiye’yi sarsan deprem felaketi sonrası enkaz altında kalan vatandaşları arama ve kurtarma çalışmaları devam ediyorken deprem korkusu toplumu tekrar etkisi altına aldı. Uzmanlar, deprem korkusunun nasıl oluştuğu ve etkileri hakkında değerlendirmelerde bulunurken, mücadele etme yöntemleri ile ilgili tavsiyelerini paylaşıyor. Deprem korkusunun ‘Seismophobia’ olarak adlandırıldığını belirten uzmanlar, “Deprem korkusu, Yunanca kökenli ‘seismo’ (deprem) ve ‘phobia’ (fobi) kelimelerinin birleşimi ile oluşan ‘deprem fobisi’ olarak Türkçeye çevirebileceğimiz ‘seismophobia’ kelimesi ile ifade ediliyor. Deprem fobisi, diğer fobilerin tersi olarak kişinin kendisinin tehlikeyle karşı karşıya olduğu bir meseleyle değil; ailesi, yakın çevresi, hatta dünyayı içerisine…

Devamını Oku
PSİKOLOJİ YAŞAM 

ÖZGÜR ADIMLARA DOĞRU

Rekreatif terapi, bireylerin daha özgür yaşayabilmeleri için bireye özel yapılan çalışmaları anlatır. Daha özgür derken de, fiziksel, zihinsel, psikolojik tüm yönleri kapsar. Bu açıdan rekreatif terapi, örneğin down sendromlu bir bireyin daha akılcı düşünmesine yönelik bir program tasarlarken, teknoloji yoğun yaşayanlara da empatinin geliştirilmesine ilişkin program düzenler. O halde biz rekreatif terapistler özgür birey derken, o bireyin bedensel özgürlüğünden başlamak üzere, insanı insan yapan her açıdan; duygusal, düşünsel, sosyal vb. konularda bağımsız veya daha az bağımlı olmasından söz ederiz. Örneğin fiziksel engeli olan bir bireyin tam bağımsızlığı mümkün olmamakla birlikte,…

Devamını Oku
PSİKOLOJİ 

GEÇ KONUŞAN ÇOCUKLAR

Bir süredir, özellikle 2018 sonrası doğan çocuklarda, konuşmanın geciktiğine dair bilgiler alıyorum. Bu o kadar çok dile geliyor ki, bu konudaki düşüncelerimi, psikoloji ve sosyoloji okumuş bir eğitmen olarak dile getirmeyi istedim. Öncelikle iletişim, beynimizin önkorteksi geliştikten sonra stratejik düşünmeyi de sağlayan müthiş bir araçtır. İnsanın bilinçli olması, bilgeliği, sorgulayan, zeki bir varlık olması önkorteksiyle doğrudan bağlantılıdır. O halde şu sorulabilir: İnsan iletişim ve önkorteks öncesi nasıldı? Evrimsel açıdan önce sürüngen beynimiz vardı. Bu beyin yer, içer, ürer, kalp atışı ve nefes gibi yaşamsal fonksiyonları gerçekleştirir; kısaca varlığın devamını sağlardı.…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT PSİKOLOJİ 

SAPLANTILAR, KORKULAR VE SIRLARLA DOLU İNSAN BATAKLIKLARI

“İfade edilmemiş duygular asla ölmez; sadece diri diri gömülür ve sonradan daha korkunç şekillerde tezahür ederler.” – ‘Her İnsan Göründüğü Rüyanın Tabiridir’, Sigmund Freud “İnsan hayattaki en büyük kaçışını kendi karanlık benliğine yapar.” Bu çıkarım benim hayata ve yaşama dair edindiğim en “herkesçe” tecrübelerden biri… Hepimiz kendi içimizde açığa çıkmaya yüz tutmuş ama sürekli bastırılmak zorunda bırakılmış duygular, korkular, sırlar taşıyoruz. Geçmişteki hayal kırıklıklarımızı, sevgilerimizi, hiç sevilememişliğimizi bir türlü geride bırakamadığımız için sağlam ve aydınlık bir gelecek inşa edemiyoruz. Tüm bunları dile getirmeye utandığımız ya da toplum tarafından dışlanmaktan korktuğumuz…

Devamını Oku
EĞİTİM PSİKOLOJİ 

NEDİR BU “OLGUN BİR İNSAN GİBİ DAVRAN” MESELESİ?

İnsan canlısı, büyüyebilmek ve gelişebilmek için ilk desteği anne rahminden alır. Daha sonra fiziksel, zihinsel, psikolojik ve sosyolojik gelişimi için gerekli olan desteği anne sütünden ve etrafında onun bakımını üstlenen kişilerden sağlar. Bu temel ihtiyaçların karşılanmaması ya da eksik karşılanması durumunda yaşamak için geldiği ya da fırlatıldığı bu bilinmezlerle dolu ve hep öğrenmek zorunda kalacağı dünya ile baş edebilme becerisi zayıflar. Uygun koşullarda (en azından minimum düzeyde) doğup büyüyen çocuk, zamanla bilgi ve becerisi arttıkça “kendi ayaklarının üzerinde” durma yolculuğuna geçiş evresine girer. Giremediği ya da izin verilmediği zaman göbek…

Devamını Oku
PSİKOLOJİ 

HAYALLERİN KONTROLDEN ÇIKMASI

“Görünen o ki hikâyeler, benim kızlarım için psikolojik olarak zorunlu. Sanki yemek yeme ve sevgiye ihtiyaç duydukları gibi hikâyelere ihtiyaç duyuyorlar. Onlara masal diyarını yasaklamak gerçekten de bir şiddet suçu olur. Aslında bu açıdan, benim çocuklarım diğerlerinden daha özel değiller. Dünyanın her köşesindeki çocuklar, benim kızlarım gibi hikâyelere bayılırlar ve ilk adımlarıyla birlikte kendi hayal dünyalarına da şekil vermeye başlarlar.” – Jonathan Gottschall, ‘Hikâye Anlatan Hayvan’ Hikâye, çocukların varoluş sebepleri halini alır. Küçük çocuklar ne yaparlar? Onlar hikâye yaratırlar. Tabii ki durum yetişkinler için farklıdır. Oyun, çocukların önünde sonunda yetişkin…

Devamını Oku
EĞİTİM PSİKOLOJİ 

ÇOCUKLAR NEDEN BİLGİSAYAR OYUNLARI OYNAR?

“Bu aptal kutusu doymak bilmeyen ticari kaygılarla körpecik beyinlere şiddet tohumları ekiyor durmadan.” Televizyon için söylenirdi bu. Şimdi onun yerini oyunlar, sosyal medya platformları aldı. Özellikle de oyunlara bakıldığında durum vahim. Çocuğa “Neden savaş oyunları oynuyorsun?” diye sorulduğunda, “Orada kendimi güçlü ve kahraman gibi hissediyorum” demişti. Doğal ortamının içerisinde çocuk, ihtiyacı olan duygularda doyurulamadığında sanal ortama daha çok eğilim gösterir. Zaten hep hatırlanması gereken husus: Çocuk ve gençler, ailelerinin ve okulun açtığı duygusal boşluğu gidermek için bu platformlara yönelirler. Peki, ne yapmalı? – Her gün en az bir saat sohbet…

Devamını Oku
PSİKOLOJİ 

İLETİŞİM KİM OLDUĞUMUZU BELİRLER

İletişim varoluşun temellerinden biridir ki bence en önemlisidir. İletişim şeklimiz yaşamdaki duruşumuzu, bir diğer deyişle “var olma tarzı”mızın göstergesidir. İletişim psikolojisini bilmeyen, bunun üzerine kafa yormayan bir insan canlısı hem sosyal-kişisel yaşam hem de meslek yaşamı içerisinde eksik ve başarısızdır. Bu başarısızlık üzücüdür ki çoğu zaman kişinin kendisinden ziyade etrafındaki insanlar için yıkıcıdır. İletişimde “çatışmacı” yaklaşımı tercih eden bir patron, öğretmen, ana-baba ile yaşamak durumunda kalan her canlı bu yapay otoriteden nasibini çok acı alır. Bu deneyim kişinin yaşama isteğini baltalar ve onu çaresiz hissettirir. Kurduğunuz iletişim şeklinde kişiliğimizin, büyüme…

Devamını Oku
PSİKOLOJİ 

HAYALET TİTREŞİM SENDROMU VE NOMOFOBİ NEDİR?

Hızla içimize işleyen teknolojik aletlere karşın geliştirdiğimiz bağ, bir bağımlılığa nasıl dönüştü? Telefonlarla hayatımıza giren, adını sinir bilimindeki Hayalet Uzuv Sendromu’ndan alan “Hayalet Titreşim Sendromu”, yani cep telefonu çalmadığı halde çantada, cepte titreşim hissettiğimizi düşünüp sürekli telefonumuza bakmamıza sebep olan sendrom. Hangimiz yaşamıyoruz ki! “Nomofobi” ise, cep telefonu ile şarjının bitmesinden veya evde unutmaktan kaynaklanan bağlantıyı kaybetme korkusu. Biz, neden bu hale geldik? Ulaşılamama kaygısı ile ulaşılabilir olma stresi arasında sıkışan ruhumuz, şizofrenik bir hal mi aldı? Pek çoğumuz hem kendine erişilmemesini hem de ulaşılabilir olmayı istiyor. Günümüzde pek çok…

Devamını Oku
PSİKOLOJİ 

NEDİR BU AFFETME MESELESİ?

Görünmeyenin anahtarını elinde tutan beş gizem vardır: “Âşık olmak”, “bir bebeğin doğumu”, “büyük sanatın tasarlanması”, “ölüm ya da bir felaketle yüz yüze gelmek” ve “insan sesinin şarkı söylerken yücelişini duymak”. İşte, bunlar evrenin cıvatalarının açıldığı, bizlerin de gizlenmiş olana anlık bir bakış atabildiğimiz durumlardır; “açıklanamaz olana dair bir açıklama” der Salman Rushdie, ‘Ayaklarının Altındaki Toprak’ta. Son zamanlarda “affetme” üzerine yeniden epey yazı çiziye rastlıyorum, ya benim gündem dışılığımdan ya da bu konunun bir zaman olduğu gibi yine gündeme geliyor oluşundan. Klasik psikoloji yaklaşımı, “affetme” kavramına iyileşmenin ya da yola devam…

Devamını Oku