POLİTİKA TOPLUM 

SOSYAL HABİS

Sıcak bir ağustos akşamıydı. Bıçaklı saldırıya uğrayan asistan doktor, ilk müdahaleyi kendisi yaptı. Plastik cerrahi asistanıydı. Sol kolunda dirsek bölgesinden aldığı yara ile “radial sinir” tamamen kesilmişti. Uzman doktor olmasına bir yıl kala, tüm mesleki geçmişi yok olabilirdi. Çünkü sol bileğini kullanamıyordu. Hemen ameliyata alındı. “El mikro cerrahı” hocası tarafından yapılan ameliyatın sonucu, aylar sonra belli olacaktı. Sonraki süreç belirsizlik, korku ve endişeyle geçti. Altı ay süren meşakkatli bir tedavi programı ile sol bileğini yavaş yavaş kullanmaya başladı. Yeniden doğmuş gibiydi. Ancak sekizinci ayda kliniğine ve ameliyatlara geri dönebildi. Şimdi…

Devamını Oku
POLİTİKA 

BAĞNAZLIK VE ÇÖKÜŞ

Osmanlı Devleti’nin çöküş tarihi, 1699 Karlofça Antlaşması ile başlatılır. Sonra 1718 Pasarofça anlatılır. Tarih kitaplarında hep aynı düzen ve şekil vardır: Savaşlar, antlaşmalar ve kaybedilen topraklar… Oysa çöküşün nedeni şekil değil, zihniyettir. Osmanlı’nın çöküşü, 1440’da Gutenberg’in Almanya’da ilk hareketli matbaayı kurması ile başlamıştır. Zira aynı matbaanın Osmanlı’ya kurumsal olarak girmesi 1727’yi bulacaktır. Yani 287 yıl sonra! Dikkat edilirse, Osmanlı Devleti’nin İstanbul’u fethettiği yıllarda, Avrupa matbaayı tecrübe etmeye başlarken, Osmanlı çağı takip edememiş ve geri kalmıştır. II. Mahmut Dönemi, geri kalmışlığın farkına varıldığı ve artık çare aranmaya başlanan bir dönemdir. Yani…

Devamını Oku
POLİTİKA 

REFORM MU, YAPISAL DÖNÜŞÜM MÜ?

AKP iktidarının 19’uncu yılındayız. 18 yılın sonunda, ekonomi başta olmak üzere eğitim, adalet, tarım, çevrenin korunması, işçi hakları, dış politika ve başka alanlarda eleştiriler ve tartışmalar bitmiyor. Eleştiriler; aşırı yetkilerle donatılmış cumhurbaşkanının tek karar verici olması, yasama erki TBMM’nin büyük oranda işlevsiz kalması, yürütmeyi oluşturan bakanların yüksek bürokrat düzeyine indirgenip çalışma özerkliği ve karar yetkilerinin kısıtlanması ve yargının hiyerarşik olarak siyasi otoriteye bağlı kalması konularında yoğunlaşmaktadır. Yani yapılan eleştirilerde ortak bir nedensellik vardır: Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi! Kısa süre önce, Türk lirasının yabancı paralar karşısında yaşadığı hızlı değer kaybını, ekonomi…

Devamını Oku
POLİTİKA 

SAVAŞI OKUMAK

Bir yanda “Mavi Vatan” mücadelesi, diğer yanda kardeş Azerbaycan’ın Karabağ’da “Azatlık” operasyonu. Aklımız bir Akdeniz’de, bir Karabağ’da… Anlamaya çalışıyoruz. Ekranlarda gördüğüm diplomatlar çok yükseklerdeler, sahaya inemiyorlar; kurmaylar ise taktik seviyeden yukarı çıkamıyor. Ne olduğunu anlamak için, ikisini birleştirip anlatalım. Bir savaşı okumak için önce, en üstte yer alan “politik katmana” bakmak gerekir. En üst katmandaki siyasi/diplomatik mücadelede, hasım tarafın tecrit (yalnızlaştırma) edilmesi amaçlanır. Yalnız kalmış hedef ülke, çoğu kez kararlı bir mücadele veremez. Yani mücadeleye en üst katmanda ya üstünlükle başlarsınız ya da yalnızlığın sıkıntısı gücünüzü azaltmaya başlar. Mavi Vatan’a…

Devamını Oku
POLİTİKA 

BİRİNCİ VAZİFE

Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkıp “Milli Mücadele”yi başlatması (19 Mayıs 1919)… Cumhuriyet’in ilanı (29 Ekim 1923)… Hakkâri bölgesinde Nasturi Ayaklanması (12-28 Eylül 1924)… Şeyh Sait Ayaklanması (13 Şubat – 31 Mayıs 1925)… Takrir-i Sükun (Yurt Genelinde Olağanüstü Hal) Kanunu’nun kabul edilmesi (4 Mart 1925)… Silvan ve Sason bölgelerinde Raçkotan ve Raman ayaklanmaları (9-12 Ağustos 1925)… Birinci Sason Ayaklanması (Şubat 1925 – Eylül 1930)… Birinci Ağrı Ayaklanması (16 Mayıs – 17 Haziran 1926)… İzmir’de Atatürk’e karşı suikast planlanması (14 Haziran 1926)… Aliboğazı (Çemişgezek/Tunceli) bölgesinde Koçuşağı Ayaklanması (7 Ekim – 30 Kasım…

Devamını Oku
POLİTİKA 

ÇARE

Hep bir çare aradık. Neredeyse 200 yıl oldu. “Tanzimat Fermanı” ilan edildi 1839’da. Ders kitaplarında hâlâ genişçe yer alır. Kaynağı ve içeriği milli değildi oysa. Yani bir çeşit “demokrasi kılıflı IMF programı” gibiydi. Hâlbuki bir yıl önceki “1838 Türk-İngiliz Serbest Ticaret Antlaşması” daha önemlidir. Ders kitaplarında, çoğunlukla, kısa bir bölüm olarak “Baltalimanı Antlaşması” olarak geçer. Aslında Osmanlı’nın mali olarak yıkılması antlaşmasıdır. Kapitülasyonlardan çok ötedir. Gümrük vergilerini düşürüp memleketi İngiliz pazarı ve sömürgesi yapmıştır. Benzer antlaşmalar, diğer Avrupa devletleriyle de yapılınca sadece 35 yıl sonra devletin mali yapısı tamamen çökmüştür. Atatürk…

Devamını Oku
POLİTİKA 

PANDEMİYİ YENMEK

“Corona” (Cov-19) pandemisi hayatımızı nasıl da değiştirdi! Söyleseler inanmazdık yaşadıklarımıza… Bu yazıda amacım, size bilinenleri sıralamak değil! Ben bambaşka bir açıdan bakacağım konuya. Pandemiyle yapılan mücadeleyi, “strateji penceresinden” irdeleyeceğim. Gözümüzle göremediğimiz bu sinsi düşmana karşı verilen “savaşı” analiz edeceğim. Önce tarihe bir göz atalım: Napolyon… Büyük bir komutandı. Müthiş bir taktik üstadıydı. Ordularıyla Avrupa’yı kasıp kavurdu. Ama berbat bir stratejisyendi: Önce Mısır’a saldırdı, sonra Rusya’ya. Derken sıfırı tüketti ve ülkesini felakete sürükledi. Onca askeri zafere rağmen ülkesini yıkıma uğrattı. İngilizler de benzer kaderi paylaştı: Birinci Dünya Savaşı’ndan galibiyetle çıktı; ama…

Devamını Oku
POLİTİKA 

SİYAH-BEYAZ ÇANAKKALE

18 Mart Çanakkale Zaferi… Farkında mısınız? Çanakkale Savaşı dendiğinde, hep şehitlerimizi yâd ederiz, yüreğimiz yanarak! Peki, niçin bu kadar çok şehit verildiğini sorguladık mı hiç? Ya da çok daha az kayıpla, yine zafer kazanılamaz mıydı? En son söylenecek olanı, en başta söyleyelim: Çanakkale’de bu kadar ağır zayiat verilmeyebilirdi! Bakın anlatayım: Çanakkale Savaşları iki bölümdür: ‘Deniz Harbi’ ve ‘Kara Muharebeleri’. Pek bilinmez, Boğaz’daki ilk savunma 1912’de İtalyanlara karşı verilmiştir. 1915’in provasıdır adeta. 1915 Boğaz Savunması ise Cevat Çobanlı Paşa idaresinde yapılmıştır. Kararlar millidir. Boğaz Savunması, ateş ve engellerin muhteşem koordinesi ile…

Devamını Oku
POLİTİKA 

1283, İÇİMİZDE!

Harbiye’de, her 13 Mart’ta yapılan geleneksel yoklamadır: – 1281! – Burada! – 1282! – Burada! – 1283! Bütün öğrenci alayı hep birlikte ayağa kalkarak: – İÇİMİZDE! Bugün 13 Mart. 1985 mezunu 4479 apolet numaralı bir Harbiyeli olarak; 1902 mezunu 1283 apolet numaralı Harbiyeli Mustafa Kemal’i anlatmak istedim size… 13 yaşında, kocaman yürekli bir delikanlı olarak girdi Selanik Askeri Rüştiyesi’ne. Sert adam dediği matematik öğretmeni, ismine “Kemal” ekledi daha on beşinde. On altısında Manastır Askeri İdadisi’nden firar etti, Türk-Yunan savaşına katılmaya. Sonrasında, Girit’in kaybını da gördü, yüreği yanarak… Rumeli’deki vatan topraklarının…

Devamını Oku
POLİTİKA 

İDLİB VE DÜŞÜNCELER

İdlib’den gelen 33 şehit haberi yüreğimizi yaktı. Milletimizin başı sağ olsun! Hamaseti, şaşkınlığı ve kırgınlığı bir kenara bırakıp niye böyle olduğunu anlamaya çalışalım: İlk soru şu: İdlib’de kimle savaşıyoruz? Görünürde “Rejim” dedikleri Suriye ile ama perde arkasında Rusya ile savaşıyoruz. Çünkü İdlib çatışmaları başladığından beri “harekât alanında Rusya hâkimiyeti” var. Yani bir askeri operasyon yapılacağı zaman, harekât alanı, operasyon ihtiyaçlarına göre düzenlenir. Bu alanda mevcut “milli teknolojik yeteneğinizle”, tam ve emniyetli (şifreli) iletişim, keşif, gözetleme, hedef tespiti vs. altyapısı kurulur. Bu temel altyapı ve ilk katmandır. Sonra “harekât emniyeti” için…

Devamını Oku