KÜLTÜR-SANAT TOPLUM 

İNSANLIĞIN SINIRLARI / ‘BORDER’ FİLMİ ÜZERİNE

İranlı yönetmen Ali Abbasi’nin İsveç’te geçen 2018 tarihli ‘Border’ filmi, Harari’nin ‘Sapiens’ çalışmasından etkilenmiş gibidir. Film, Homo Sapiens gibi insansılardan veya antroposen türlerden birisinin, diğer hayvanlar, bitkiler gibi Neanderthal türünün de sonunu hazırladığı üzerine tezini sahneye koyar. Filmde günümüzde de bu çatışma sürer. Yine antropolojik tezlere göre soğuk iklimlerde, İskandinav coğrafyasında toplanan Neanderthal soyunun iki temsilcisi İsveç’te ortaya çıkar. Fakat gümrük muhafaza memuru Tina, ayrı bir türden olduğunu bilmez. Aklı erdiğinden beri kendisini “çirkin” bir insan olarak görür. Ama diğer yandan başka insansılarda olmayan bir yetiye sahiptir; kötü duyguların kokusunu…

Devamını Oku
TEKNOLOJİ TOPLUM 

YENİ MEDYADA KİMLİK SAVAŞLARI VE KARAKTER SUİKASTI

Sosyal medyaların birbirine eklenerek yarattıkları çift taraflı etkileşimin uzayı olarak yeni medya tüm yaşam alanlarını kuşatmaya başladı. Bu ortamın sakinleri için tek taraflı etkileşim katlanılmaz sayılır. Televizyon bir yana, buzdolapları, fırınlar da internete girilen, Netflix izlenmeye uygun platformlar oldular. Kafasını ekranlardan kaldırmayan bir zamanın sakinleri, bu dünyaya tüm uzuvları ve aletleriyle kaydolurlar. Yeni medya bu sırada ekrana bitişik yaşayan ses, yazı ve fotoğraf tüketicilerini kendi muhabirlerine dönüştürür. Fakat haberin kaynağı ve alıcısı aynı kişi olur çoğunlukla. Haber kuşakları, Whatsapp ihbar hatlarıyla muh(a)birlik işlevini aynı anonim kullanıcılara terk eder. Her kullanıcı…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

BUTİK DEVLETLER, ALTYÜKLENİCİ YURTTAŞLAR

Altyüklenici ya da taşeron, sözlük anlamı gereği, kendisinden daha büyük bir organizasyon tarafından belirli bir işi vekâleten yürüten ara bir kademeyi işaret eder. Kendisinden daha büyük olan her ne ise, onun daha başka, daha büyük veya önemli işleri olduğu için, ana yüklenicisi bu işi beğenmediği için ya da o birikime, beceriye sahip olmadığından böyle bir altyükleniciye başvurabilir. Ana yüklenici bu amaçla yaptığı hizmet karşılığında kendisine bir ödeme yapar. Bu iş ve çalışma modelinde altyüklenicinin türlü faydaları vardır. Öncelikle ana yüklenicinin gereksiz görülen bir işgücünü istihdam etmesine gerek kalmaz. Altyüklenici, iş…

Devamını Oku
FELSEFE 

VARLIĞIN PARALEL GÖRÜNÜMLERİ: DOĞRU, İYİ VE GÜZEL

Immanuel Kant, biraz indirgemek gerekirse, sanki “Varlığın paralel boyutlarını kendi içerisinde nasıl anlarız?” gibi bir soruya cevaben üç farklı “eleştiri” kaleme alır. Adeta “saf akıl”, “pratik akıl” ve “yargı yetisi” içerisinden temas edilebilecek üç paralel âlem tarif eder. Bu yetiler sırasıyla (meta)fizik, etik ve estetik dünyalara temas eder. Bununla birlikte paralel gibi görünen dünyaları nihai olarak saf aklın belirlenimlerine ve sağduyulu bir zihnin görüsüne tabi kılar. Ama estetik sahada “yücelik” gibi bir kavramı, aklı aşan, görkemli bir görüngü olarak bir kenara ayırır. Görkemli doğa olayları ve manzaraları “aklı aşan” bir…

Devamını Oku
FELSEFE 

YERİNDEN ÇIKMIŞ ZAMAN: DİSKRONİ

İnsanın veya başka canlıların “iyi bir uyku” çekmesi için, Bilge Karasu’nun “dirim ortağı” dediği tüm diğer varlıkların da zamanında uyuyup kalkmaları zorunludur (2001). Yeryüzünün de, uyuduğu ve uyandığı mevsimlerin döngüsünün, insanca bulunma sanatına uygun bir düzende olması beklenebilir. Bir ayının zamansız kış uykusu ile insanın insomniası arasında doğrudan bir bağ olduğu düşünebilir. Emmanuel Levinas da uykusuzluğu, başkasının beni uyanık tutması gibi anlar (1961). İçerisinde dingin yaşam biçimlerinin olduğu bir sürem eğer yakalanacak ise, bunun ben ve başkalarının topluca ulaşacağı bir eşref saati (bonne heure) içinde olabilir. “Zamandaki yırtılmayı” dikmek, bu…

Devamını Oku
FELSEFE TEKNOLOJİ 

VİRAL AĞLAR: HERKESİN HER ŞEYLE BAĞI

Alman Romantikleri, herkesin birbiriyle görünmez ve derin ağlar üzerinden bağlı olduğunu kararlı bir şekilde dillendirirler. Onlar veya başka milletlerden diğer romantikler, kendi kavimlerini, coğrafyalarını, hazır simgesel dünyalarını, dillerini veya zihinsel rahatlıklarını sürekli terk etmeye yönelik itkiler taşımalarından, daha uzaktakiler ve geçmiştekilerle beraber hemen yakınlarındaki başka dünyaları ve varlıkları da anlatmaya çalışırlar. Bu derin başkalık, bir çeşit virüsten dolayı olmasa da, bilmedikleri, bağışık olmadıkları nedenlerle birçoğunun erkenden ölümüne ya da zihinsel olarak geri çekilmesine sebep olur. Başkası, sadece bedenimdeki bağışıklığın değil, zihnimdeki duvarların da dirençlerine yabancıdır. Ondan kaynaklanan bir parçanın bedenimden…

Devamını Oku
FELSEFE 

DÜŞÜNCE VE VİCDAN

Vicdan, başkası bana kendisini gösterdiğinde, işitilir kıldığında veya aşina olmadığım şekilde temas ettiğinde ses veren, ayaklanan bir duygulanım veya düşünce sayılabilir. Herhangi bir konuda düşünen kişi, “aklından geçmek” deyiminin de dile getirdiği gibi, ona uğrayan, rast geldiği veya maruz kaldığı bir etkiye cevaben vicdani eylemini gerçekleştirir. Yani kendisine seslenen bir varlığın, başkalığın, dışarısının bakışına, nazarına açık bir edimde bulunur. Vicdan, tesadüf ettiğim bir varlığın bendeki bazı değerleri ayaklandırması, belirli bir muhakemeye, akıl yürütmeye, sorumluluğa ve eyleme zorlamasıyla açığa çıkar. Yarattığı tepkiye göre o varlığa merhamet edebilir veya şiddet uygulayabilirim. Ama…

Devamını Oku
FELSEFE 

DÜŞÜNCE DÜNYASINDA KARŞILAŞMALAR

Herhangi bir düşünce veya edebiyat eserini okuduğumuzda, üç farklı karşılaşma türünü fark edebiliriz sanırım: – Olumsuz ile olumlunun karşılaşması En bilinen ve en yaygın karşılaşma türüdür. Aynı zamanda en eskisidir. Tanrı ve şeytanın, iyi ve kötünün, güzel ve çirkinin çatışması, romantik çekişmesi gibidir. Olumlu ve olumsuz ilkeler birbirleriyle savaşıp uzlaştıkça iki farklı ilkeden ilham alan hakikatler, varlık manzaraları açığa çıkar. Değişmenin, ilerlemenin en bilinen yoludur. Aralarında doğa farkı olan iki büyük ilke savaşırken, bazı canlılar, fikirler veya duygular yok olur, yenileri ortaya çıkar. Platon, Descartes, Romantikler, Hegel, Marx ve sayısız…

Devamını Oku