TOPLUM 

SARI SAÇLI, KISA ETEKLİ VE GERİCİ!

Girizgâhı uzatmaya gerek yok, özet geçiyorum:

İstanbul’da iki polis; sarı saçlı, dövmeli, kısa şortlu bir kadını gözaltına almak için kolunu büküp künde ile yere devirseydi, olay bunla sınırlı kalsaydı bir şey olmazdı.

Alışkınız bu tür işlere…

Ama polisler göstermelik olarak açığa alınınca kıyamet koptu.

Sosyal medyada o sarı saçlı kadına karşı bir linç kampanyası başladı.

Giderek bir kadın düşmanlığına, kadının şort giyme, dövme yaptırma hakkına karşı lince dönüşeceği baştan belli olan bu linçte ilk taşı atanlar sarı saçlı, kısa etekli, dövmeli kadınlar oldu.

Sakallı, sarıklı, silahlı, külahlı erkekler de kadınların açtığı yolda ilerleyip işi İstanbul Sözleşmesi’ne kadar götürdü.

Olay sosyal medya linci ile kalsaydı iyiydi.

Alışkınız bunlara.

Ama orada kalmadı.

Bir kargo şirketi çalışanı, polisle tartışan kadının ev adresini, telefonunu buldu.

Bunu sosyal medyadan ilan etti.

Yüzlerce kişinin “Haydi, gidip o kadını evinden alalım” dediğini de duyurdu.

Üstü örtülü filan değil, bildiğin açıktan, gizlemeden ölümle tehdit etti kadını.

Ölüm tehdidi sosyal medyadan kuru sıkı sallamakla kalsa iyiydi.

Alışkınız buna.

Ama ölüm tehdidi de sosyal medya ile sınırlı kalmadı. İş gerçek hayata girdi.

Kargocu, o kadına bir saat süre verip eğer Türk milletinden özür dilemezse ev adresini herkese vereceğini ilan etti.

Dediği gibi yaptı.

Bir kadının ev adresini ve iletişim bilgilerini sosyal medyadan deşifre etti.

Haydi, gidip onu evinden alalım, öldürelim, dövelim” diyenlerin ön sırasında yine sarı saçlı, kısa etekli, dövmeli kadınlar vardı!

Türkiye, bir kadının sırf şortlu, dövmeli olduğu için polis tarafından şüpheli görüldüğü bir ülke haline geldi.

Polis, şu salgın günlerinde niye herhangi bir erkeği ya da kadını değil de dövmeli, kısa şortlu bir kadını maske markajına alır?

Niye sadece o kadının maske takmaması polisin gözüne batar?

Haydi, bunlar olmadı diyelim…

Haydi, o kadın haksızdı, polis de gözaltına aldı diyelim…

Türkiye’nin, bir kadının kıyafetinden, dövmesinden, saç renginden dolayı sosyal medyada linç edildiği bir ülke durumuna geldiği gerçeğini inkâr edebilir miyiz?

Haydi, burada da tepkiler duygusaldı, amaç kadın düşmanlığı değildi, kadının polise mukavemet ederken tekme atmaya çalışması insanları kızdırdı diyelim…

Türkiye’nin, sırf polisle tartıştı diye bir kadının ev adresinin deşifre edildiği, yüzlerce kişinin o kadını tehdit edebildiği bir ülke haline geldiği gerçeğini nereye saklayalım?

Kadıköy kündesi” diyorum bu olaya.

O kadın, iki polis tarafından darp edildiği gün, Facebook’ta binlerce üyesi olan bir grubun yöneticisi o kadını hedef göstermişti.

Halkla ilişkiler mezunu, sarı saçlı, kısa etekli bir kadın da o kadına hakaret etmiş, ben karşı çıktığım için beni polis, asker, öğretmen, doktor katili olmakla suçlamıştı.

Bu iftira ve hakaretlere de alışıktık, o nedenle doğru bildiğimizi söylemekten vazgeçmedik.

Acaba genç bir kadının ev adresinin yüzlerce kişiye verilmesini ve o kadının tehdit edilmesini o diş hekimi bey ile halkla ilişkiler uzmanı hanım nasıl karşılıyorlar?

Katkı sundukları, destek verdikleri bu linç ortamından dolayı mutlular mı?

Bugün kısa etek giyinme, saçlarını sarıya boyatma, dövme yaptırma, dövmeli omuzlarını ve bacaklarını gösterecek kıyafetler giyebilme özgürlüğüne sahip kadınlar, kendi hemcinslerinin en büyük düşmanı kesildiler.

Özgürlükler küçülse de, demokrasi küçülse de, haklar küçülse de kendilerine bir şey olmayacağını sanıyorlar.

Polisin güç kullanma yetkisini devlet kutsiyetiyle doğru orantılı görüyorlar.

Oysa kaçırdıkları şu:

Bir yerde özgürlükler, demokrasi, haklar daralırsa, kadın düşmanlığı artarsa, kişinin özel hayat gizliliği ve konut dokunulmazlığı hakkı çiğnenirse buna ilk sevinen polisler olmaz.

Buna ilk sevinen, “Haydi, gidip o kızı evinden alalım” diyen kargocular, her meslekten gericiler olur.

Bakalım, bu işin sonu nereye varacak?

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar