EDEBİYAT 

GERÇEKLİK VE KURMACA BAĞLAMINDA ‘SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ’

Bir edebi metni sağlıklı değerlendirmenin başat faktörlerinden biri o edebi metnin içerisinde oluştuğu dönemi ve o dönemin şartlarını iyi anlamaktan geçer. Öyle ki Emile Zola’nın ‘Germinal’ini Alsace-Lorraine bölgesinden, Dostoyevski’nin ‘Suç ve Ceza’sını Petersburg’dan ve Yaşar Kemal’in eserlerini Anadolu ikliminden ve Çukurova’dan bağımsız düşünmenin/değerlendirmenin sağlıksız olacağı düşüncesini taşımaktayım. Bu bağlamdan yola çıkarak edebiyatımızda önemli bir yerde bulunan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ adlı romanını tahlil etmenin daha sağlıklı olacağının kanısındayım. Her ne kadar genel görüş ‘Huzur’ adlı romanının gölgesinde kaldığını iddia ediyor olsa da böyle düşünmenin doğru olmadığını savunanların safında…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

POSTMODERNİZM VE ‘BİR KIŞ GECESİ EĞER BİR YOLCU’

“Bağıntılar hep vardır, yeter ki insan onları bulmak istesin.” – Umberto ECO Modernizm akımının II. Dünya Savaşı’ndan sonra gün geçtikçe etkisini kaybetmesi, birçok sanat dalında olduğu gibi edebiyatta da mevcut anlayışların değişerek yerini yeni anlayışlara bırakmasına neden olmuştur. Modern dönemlerden kalma realist ve modern akımının ürünleri olan romanların ders verici, ciddi, olgun, çizgisel zaman akışına bağlı ve “mutlak doğrucu” roman anlayışı değişmiş; yerini kurmacanın altını çizen, metinlerarası ilişkileri belirginleştiren, aklın sınırlarını allak bullak eden, metinde zaman ve anlatımda geri dönüşleri merkeze alan, çoğulculuğu ve oyunu, üst kurmacayı romanın ana unsurları…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

‘ÜLKER ABLA’YI BARINMA HAKKI BAĞLAMINDA OKUMAK

“Çevrene iyi bak, söylense inanmayacağın şeyler göreceksin.” – Dante “En çok gülerken üzülüyorum. Burayı, Cennet ve Cehennem’den bir önceki durak gibi düşünün. Sırat Köprüsü’nden de önce. Genelde, ölümden de önce. Hayat değil. O kadar da mübalağalı düşünmeyin, canım, siz de… Hayattan yalnızca bir şekilde çıkılıyor, malumunuz: Ölü. Buradan iki şekilde çıkılır: Ölü ya da diri. Burası: Hastane Ben: Ülker. Diriyim. Şimdilik. Şimdi, en büyük ıstıraptır. Şimdinin arka kapısı yok mu?” (s.9) Seray Şahiner’in ‘Ülker Abla’sı yukarıda alıntıladığım ilginç ve bir o kadar da ironiyi çağrıştıran cümlelerle başlıyor. Bazen kitap veya…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

ÖZCAN ERGÜDER ÖYKÜCÜLÜĞÜ VE ‘MASKELİ BALO’

Türk edebiyatının “tek kitap”la efsaneleşen yazarları arasında akla ilk gelenidir Özcan Ergüder. Sait Faik’in 1949’da “İngiltere’den bir arkadaşım var, ne güzel yazıyor” sözleriyle müjdelediği; Vedat Günyol, Erdal Öz, Oktay Akbal gibi isimlerin öykülerinden övgüyle söz ettiği bir kalem. (Kitabın arka kapağından…) İlk öykülerini daha Robert Koleji’nde öğrenciyken yazan Özcan Ergüder, sıkı bir Sait Faik hayranıdır. Bu hayranlıkla S. Faik Abasıyanık, O. Veli Kanık ve B. Rahmi Eyüpoğlu jürisinde bir öykü yazma yarışmasında ‘Balıkçı Kâmil’ öyküsüyle birinci olarak çıkar. Edebiyat mecrasında yazdığı tek eserle adından söz ettirebilmiş ender kalemlerden olan Özcan…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

BİR TÜKENİŞİN VE TUTUNAMAMANIN SERENCAMI: ‘OSMAN’

Bir roman hakkında yazmaya ya da bir yazıyı kaleme almaya başladığımızda yazının giriş cümlesine karar vermek sanırım meşakkatli bir iş oluyor. Hele bu yazı sevdiğiniz yazarın romanı ise bu meşakkatlilik ve duraksama süresi biraz daha artabiliyor, şüphesiz. Ayfer Tunç benim için ayrı yeri olan yazarlardandır. Özellikle 1950 sonrası çağdaş edebiyatta fikrimce hak ettiği yerde olmayan, iyi metinler yazmasına rağmen geminin önemli ama görünmeyen çok iyi mürettebatındandır. Türk edebiyatının verimli yazarlarından olan Ayfer Tunç’un son romanı ‘Osman’, eylül ayında yayınlandı. Dünya salgın sessizliğinde daha da içlere çekilmişken sessizce yayınlandı; ama heyecanla…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

DÜNYA EDEBİYATINDA FANTASTİK/BÜYÜLÜ GERÇEKÇİLİK

Fantastik, 17’nci yüzyıldan sonra edebi eserlerde yer almaya başlamış bir kurgulama türdür. İngiliz korku romanlarında yer alan doğaüstü varlıklar, canavarlar, hayaletler roman kurgularının içine geçmiş ve böylece gerçekliğe aykırı durumlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Tam anlamıyla 18’inci yüzyılda Fransa’da edebi bir tür olarak kabul edilmiştir. 20’nci yüzyılda ortaya çıkmaya başlayan ve yeni edebiyat biçimlerine uyum sağlayarak değişikliğe uğramış ve sadece perili evleri, şatoları, şeytanları anlatan bir tür olmaktan uzaklaşmıştır. Bu kurgulama türün yaygınlaşması, 1634’te Kepler Samnium’un ‘Rüya ve Cyrano de Bergerac’ın Öteki Dünyası’ adlı eserinde Nodier’in 1920’li yıllarda kurduğu çılgınlar okuluyla…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

DIŞLANMIŞLIĞIN RUHSAL YANSIMASI: ‘MAHCUBİYET VE HAYSİYET’

Kuzey Avrupa ve Norveç’in yetiştirdiği en önemli yazarlarından biri olan Dag Solstad tarafından yazılan kısa ama bir o kadar da çarpıcı olan roman. Solstad, bu eserini 1994’te kaleme almış ve ülkemizde de Temmuz 2018’de Yapı Kredi Yayınları tarafından çevirisi yayımlanmıştır. Dag Solstad 16 Temmuz 1941’de Norveç/Sandefjord’da dünyaya gelmiştir. Edebiyat dünyasına 1965’te yazdığı ve yabancılaşma ile kimlik temalı ‘Spiral’ adlı kısa öyküsüyle adım attı. Dag Solstad birçok roman, öykü, deneme ve oyun kitabı yayımladı. Yazar, Norveç’in en prestijli edebiyat ödülü olan ‘Norveç Eleştirmenler Ödülü’nü 3 defa alma başarısını göstermesinin yanı sıra…

Devamını Oku