POLİTİKA 

BİRKAÇ “HIYAR” YÜZÜNDEN

Müsilaj… Geçen seneye kadar müsilaj nedir hiçbirimiz bilmezdik. Bu sene Marmara Denizi’nde bir felaket oldu, maşallah hepimiz hidrobiyolog olduk, müsilaj deyip geziyoruz. Hıyardı mıyardı diye tartışmaya girenler sayesinde konu daha da ilgimizi çekti. “Hıyar mı? Ne hıyarı?” dedik, daldık konuya çoğumuz. Fakat bu mesele hıyarla, denizhıyarıyla sınırlı kalmadı, birileri hıyarlık yapmak isteyince mesele birdenbire güncel siyasi malzeme oldu. * * * Mesele siyasi olunca tabii toplum olarak hıyarın bölünmesi gibi ikiye bölündük: Birinci grup; “Marmara Denizi’nin içine CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi etti” diyenler… İkinci grup, “Marmara Denizi’nin içine AKP hükümetleri…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

KÖY SEYİRLİK OYUNU

Belediye meclisleri eskiden bu kadar renkli, kavgalı, gürültülü değildi. Bırakın meclis üyesini, ilçe belediye başkanları bile konuşmazdı. “Kabul edenler?” “Etmeyenler?” Daha kabul edenler elini indirmeden, reddedenler elini kaldırmadan kürsüden bir ses: “Oy birliğiyle kabul edilmiştir!” Oysa oy birliği de yok, kabul etmeyenler de var ama… O zamanın ilçe belediye meclisi üyeleri ona bile itiraz etmezlerdi, sandalyeye yaslanıp, yanındakiyle göz göze gelirlerdi: “Boş ver…” * Niye öyleydi? O zamanın belediye meclisi üyeleri çok mu cahildi? Bir şeyden anlamaz mıydı? Dili yok muydu? O zamanın ilçe belediye meclisi üyeleri konuşmazdı da bugünün…

Devamını Oku
POLİTİKA 

ÇÜNKÜ BİLMEZ HARAM İLE HELALİ!

“Hakkımızı helal edelim mi, ne dersin?” diyorlar. Ne diyeyim? Hakkını helal etme ya da etmeme iradesinin dinsel bir yanı var. Dünyevi bir şey değil. Haliyle sonucunu bu dünyada alman, sonucu bu dünyada görmen mümkün değil. Öbür dünyayı bekleyeceksin! Mesela “Hakkınızı helal edin” dediler. “Helal olmasın” dediniz. Ne olacak? Bir şey olmayacak, bekleyeceğiz. Bakacağız, mahşer günü hesap sorulacak mı, sorulmayacak mı? Yok, ben o kadar bekleyemem diyorsan… Seçim var… Sandık var… Oy var… Demokrasi diyor adamlar bu sisteme. Helal olsun mu, olmasın mı, sandıkta karar veriyorsun. Fakat bizim demokrasi son yıllarda…

Devamını Oku
TOPLUM 

ÇOCUKLARA HÜRRİYET!

–Aylardır evde kalan bir çocuğun büyük baylara mektubudur– Bahar da geldi geçiyor, bayım. Yaza ne kaldı şunun şurasında. Biz hâlâ evdeyiz! Salgın hastalığa karşı tedbirler almanız ne güzel. Kapanma filan… “Evde kal!” sloganları… Fakat herkes dışarda, bayım. Fark ettiniz mi? Anneler babalar, abiler ablalar, halalar teyzeler, dayılar amcalar… İktisadi dille söylersek, “aktif nüfus”… Yani işçiler… Memurların büyük kısmı… Çiftçiler… Esnafın bir kısmı… Bürokratik dille söylersek, “çalışma muafiyet belgesi olan” herkes dışarda. Arabalar vızır vızır… Yayalar gürül gürül… Zaten “çalışma muafiyet belgesine” de gerek yok, mahallerimizde herkes dışarda, bayım. Sokaklar, caddeler,…

Devamını Oku
TOPLUM 

FAİZE HÜCUM!

Genco Erkal’ın başrolünde harikalar yarattığı, ‘Faize Hücum’ filminden bir sahne var aklımda. “Yüksek faiz”, “Oturduğun yerde bir memur maaşı” vaatleriyle paralarını bankere yatıranlar, bankerin kaçtığını öğrenince bir haber almak umuduyla ofise gidip gelmeye başlar. Banker ortalıkta yoktur ama ofistekiler durmadan mağdurları oyalar. Bir gün, iki gün, üç gün derken… Birden mağdurlar ofiste ne var ne yok yağma etmeye başlar. Eşya kapanın elinde kalır. Genco Erkal, o karmaşayı izler biraz. Kapacak bir şey kalmamıştır ona. O da kapıyı söker, sırtlar, getirip evinin salonuna koyar. * * * Zeki Ökten’in filmine yansıyan…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

EŞEKLER ADASI

Zeynep Gül Yılmaz… AKP Mersin Milletvekili… Hayli zamandır ortalıkta yoktu; parti kongrelerini saymazsak varlığı yokluğu belli değildi. Parti kongrelerinde birkaç cümle konuşuyor, gidiyordu. Yeterince popülerlik yakalayamamış olacak ki son bir aydır şişirme, ısmarlama, parasına mukabil yaptırılmış haberlerle basında yer almaya çalışıyordu. ‘Millet Bahçesi’ni gezdikten sonra “En güzel Millet Bahçesi bizde” demek gibi haberler mesela. E, bunları da ajansların parayla servis ettiğini düşünürsek… Çok da lüzumlu, haber değeri olan işler değildi. Yerel gazete ziyaretleri, yerel televizyon ziyaretleri, televizyon programlarına konukluk filan. Yok, bunlar da sayın vekili popüler edemedi. Ne yapsın, vekil…

Devamını Oku
POLİTİKA 

İLERİCİLİĞİN KALESİNDE GOL TEHLİKELERİ

Son 20 yılda yediğimiz kaçıncı gol bu? Saymadım, 100 oldu mu? Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılma şekli hukuka uygun olmayabilir, meclis kararı gerekiyor olabilir, söz konusu kararname hukuken geçersiz olabilir, onlar ayrı konu. Ama bu hamlenin yapılması… Yanında Osmanlı şehzadesi denen bir zatla gezen Fatih Erbakan’ın bu hamleye teşekkür etmesi… Ayasofya Başimamı denen zat ile onun yeğeninin “Şimdi sıra İslami hükümlerde” diye fetva vermesi… Gericiliğin, ilericiliğin kalesine attığı onlarca golden biri. Bir de ilericiliğin kalesinde yaşanan gol tehlikeleri var ki, onları da sayarsak maçın bu saatten sonra dönmesi kolay değil. Mesela……

Devamını Oku
TOPLUM 

EVİ TAŞIMAK

Necmi Bey’in hayali bu değildi aslında. Tamam, öyle büyük, ahım şahım hayalleri yoktu, büyük beklentileri yoktu ama böyle bir yaşamak da değildi hayal ettiği. Kışın çilesini çok çekti Necmi Bey gençliğinde. Doğup büyüdüğü Kars’ta… Tahsil yaptığı Erzurum’da… Memuriyete adım attığı Erzincan’da, sonra Sivas’ta… Memuriyetinin son 25 yılında da Ankara’da. * * * Hele o Ankara… Hele o kömür sıraları, akşamları kömür dumanlı caddelerde otobüs beklemeler… Soğuktan içi titrerdi. Paltosunun, atkısının, şapkasının düzenine, temizliğine bakanlar Necmi Bey’in içinin titrediğini bilmezdi tabii, nereden bilecek. “Valla üstadım,” derdi Necmi Bey dairenden arkadaşlarıyla otobüs…

Devamını Oku
TOPLUM 

TURUNÇ

Gerçek adı bende saklı Hayriye’nin. Yeşil gözlerinin ışıl ışıl olduğu yıllardı. Yaşı ya dokuz, ya on Hayriye’nin. Bir bayram sabahı, bir bayram kalabalığı, dolmuşta karşılaştık. Giyinmiş, kuşanmış, saçını bağlamış, bir de taç takmış başına. Tacında kocaman, pembe bir kurdele. Eli hep omzuna astığı simli çantasında. Titrek. Dolmuşa biniyor olmanın, Atatürk Parkı’na gidiyor olmanın, deniz kıyısında yürüyecek olmanın heyecanı ellerinden okunuyor Hayriye’nin, yüzünden okunuyor. * * * “Parka mı gidiyorsunuz?” dedim. “Evet, amca,” dedi, “denizin oradaki parka”… Sustu birden. Bir yabancı ile konuştuğu için kendini mi yadırgadı, yoksa arkadaşları gülerek ona…

Devamını Oku
TOPLUM 

DURUP YÜZÜNE BAKIYORLAR MENEKŞE’NİN

Bu, Menekşe’nin hikâyesidir. Gerçek adı bende saklı Menekşe’nin. Nereli olduğu, nereden geldiği de… * * * Erken evlendirdiler Menekşe’yi. “Kız çocuğunun çok beklemesi iyi değildir” dedi ana babası. 17 yaşına değer değmez İstanbul’da yaşayan bir köylüleriyle evlendirdiler. * * * Evliliğin daha ilk aylarında ezildi Menekşe. Küfür, bağırma, itekleme… Vurma… Odaya kapatma… Kışın dışarda, bahçede bekletme… Odunla başına vurma… Sıcak ütüyü kolunu basma… Dişini kırma… * * * Menekşe sonradan anladı, sustukça şiddetin dozunun arttığını. Anladığında geç miydi? Değildi, hâlâ kaçıp kurtulmak için şansı vardı. Ama 3 çocuğu vardı gerçeği…

Devamını Oku