YAŞAM 

HER ANNELİK BİR ROMANDIR

Annem babasını kaybettiğinde üç yaşındaymış. Büyük dayım dört yaşında ve küçük dayım yeni doğmuş bir bebekmiş. Anneannem, kız kardeşinin de baskısıyla, kız kardeşinin erkek kardeşiyle evlenmiş ve koşul olarak da ölen eşinden olan üç çocuğunu babaannelerine bırakmış. Babası köyün ilk okuyanı, dedesi de köyün ağası imiş. Çok varlıkla büyümüş annem; her dediği olurmuş. Ama babasız ve anasız… Bir gün, o zaman beş yaşlarındaymış, hamama gitmişler. Hamamda annesini, etrafında yeni ailesinden kadınlarla görmüş ve koşarak “Anne,” diye sarılmaya gitmiş. Anneannem suratına bir tokat atıp, “Git yanımdan” demiş… Annem, anneannemin kendilerini bırakmasını…

Devamını Oku
POLİTİKA 

2024 YEREL SEÇİMLERİ MİLATTIR

Dışarıdan siyaseti izleyip zaman zaman da eleştirmek dışında içine girdiğinde insan bazı şeyleri çok net anlıyor. Bir siyasetçinin iki temel görevi var ve bu görevler şunlar: 1- Yaşanılan sorunların çözümünde çalışmak 2- Olanı geliştirmek Bu ikisi birbirine paralel olmak zorunda; olmazsa bir devletin sürdürülebilirliği ve vatandaşlarının refahı mümkün değil. Ben Adalar Belediye Başkanlığı Bağımsız Adayı olduğumdan beri Adalar’ımıza ve Adalarlılarımızın yaşamına daha bir yakından bakar oldum. Bu yakınlık, Adalarlılarla selamlaşıp onlarla sohbet etmek değil; gerçekten dediklerini duymak şeklinde. Adalar’ımıza yakından bakarken de kullanılmamış ve kullanılabilecek potansiyeli keşfetmek mümkün oluyor. İnsanlarla…

Devamını Oku
POLİTİKA 

HER UMUT GİBİ

Gökyüzündeki koyu gri bulutlar, önümde göl gibi durgun uzanan denize renklerini vermişti. Öyle ki ufka baktığımda nerede deniz bitiyor, nerede gök başlıyor, belli değildi. İleride sağda Kınalıada’dan başlamak üzere ardı sıra Adalar görünmekteydi ve daha da sağda, bir zamanlar yemyeşil görünen ve artık bu mesafeden taş ocağını andıran Yassıada ve yanında Sivriada vardı. Fenerbahçe Burnu nispeten yeşil kalmıştı ama Bostancı’ya doğru uzanan ve o an gözlerimin göremediği fakat bildiğim o güzel sahil, yüksek binalarla çevrelenmişti. Son 25 senede bu çok sevdiğim şehir ne kadar da kötüye doğru değişmişti! Olası bir…

Devamını Oku
YAŞAM 

GERÇEKLER MUTLAKA ORTAYA ÇIKAR

Benim hayatımın tuhaf bir tarafı vardır: Tavsiye veya yaşama dair bilge sözleri hemen hep erkeklerden, dersleri de hemen hep kadınlardan almışımdır. Bu okuyacağınız yazı, bir ders ve bir tavsiye hikâyesidir. Her şey bundan birkaç ay önce başladı. O zaman tam kavrayamadığım farklı insanlar ve iş hayatımda yepyeni roller yaşamıma girmeye başladı. Bu kişilerden biri, o zaman şahsen tanımadığım ama gıyabında çok farklı şeyler duymaya başladığım bir kadındı. Bir grup olumlu, bir grup olumsuz konuşmaktaydı. Ben o dönem hiç önemsemedim bunu; çünkü insanlar başkaları hakkında konuşurdu, konuşabilirdi. Aradan zaman geçti, hiç…

Devamını Oku
TOPLUM 

KİMONO DEĞİL ENTARİ!

Geçenlerde fark ettim ki en son tatilimi oğlumla ve tam 19 sene önce yapmışım! Kendime inanamadım. Ve bu sene ekim ayında yapmayı düşündüğüm tatil için “Kendime bir de ödül vereyim ve yeni bir şey alayım” dedim. Fakat hangi mağazaya girersem gireyim, kimono adı altında bildiğiniz entarileri; kimi düz renk, kimi desenli, kimi nakışlı, kimi düğmeli, kimi taş baskılı vs. olmak üzere satmaktaydılar! Ardından bir reklama denk geldim; Şamanizm’le dolu bir hafta denilen ilanın içeriğine baktığınızda Sufizm’den Tai Chi’ye kadar ortaya karışık bir sürü şey vardı ve ilan verene dayanamayarak cevap…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT 

‘SUDE’

Bu yazıyı yazarken ‘Bésame Mucho’yu Zoé’nin yorumundan dinliyorum. Bana göre en güzel ‘Bésame Mucho’ yorumlarından biridir ve bugün, bir süredir dinlemediğim halde en az 10 kez dinledim ‘Sude’yi… Bu yazıyı yazarken ise dinlemek istemedim. Çok duygusal olmaktan çekinerek! Bana göre Özkan Uğur’u en iyi anlatan şarkıdır ‘Sude’. Çoğuna anlamsız gelen sözler bana hep, evrensel gelmiştir. Evrensel olanda çünkü ne din ne milliyet ne dil vardır; o herkesin içinden taşan ve anlamı bilinmese de anlamın önemsizliğinde anlam kazanandır. Sanat böyledir. Sanatçı böyledir. Sanatçı kopyalamaz; herhangi şey moda diye onun peşinden gitmez.…

Devamını Oku
TOPLUM YAŞAM 

ROL MODEL OLAMADIK; DERS OLUYORUZ!

Dün sabah Gama Recycle Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kaplan’ın bir sorusuyla düşünmeye başladım. Soru şuydu: “Küresel ısınmanın olumlu tarafları da olabilir mi?” Bu konuya o kadar uzun süre sorun olarak bakmışız ki onun yepyeni bir yaşam modeline adım ve bu açıdan insanlık için olumlu bir aşama olabileceği fikrini göz ardı edebiliyoruz. Ya Nuh’un o bildiğimiz meşhur tufan hikâyesi vaktin bir döneminde yaşanmış bir başka küresel ısınma veya benzeri sorunun nesilden nesle aktarımı ise? Ya soruları tersten sormaya başlarsak? Örneğin: Küresel ısınmayla değişecek ekolojinin, Darwin’in Evrim Teorisi’nde de ifade ettiği üzere…

Devamını Oku
TOPLUM 

“ANADOLU BİLGELİĞİ”NE DÖNME ZAMANI

Dünyada sürdürülebilirlikle ilgili çalışmalar ve yapılanlar söz konusu olduğunda karşımıza birbirinden farklı bazı temel sebepler çıkar. Bunlardan ilki karşılanması gereken önemli bir ihtiyaç doğrultusunda yaratıcı olunan zamanlardır. Örneğin beton bir ev yapmaya parası olmayan ya da yaşadığı yerde ev yapmaya uygun veya yetecek kadar taş olmayan bir kişi, pet şişeleri sıra sıra ve üst üste dizerek ve aralarını da kerpiçle doldurarak bir ev yapabilir. Bu tür evlere Afrika’da rastlanır. Anadolu’da da yüzyıllardır yaygın olarak kullanılan kerpiç, hepimizin bildiği üzere, içinden minik taşları ve kökleri eleme yoluyla ayrıştırılmış temiz toprağın suyla…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

DEPREM SONRASI SÜRDÜRÜLEBİLİR YERLEŞİM ALANLARI

6 Şubat depremleri sonrası hepimiz büyük şok ve kayıplar yaşadık. Kış koşullarında bir tarafta kaybettiğimiz canlar, diğer tarafta yıkılan binalar ve durumu daha da vahimleştiren koordinasyonsuzluk derken hepimiz elimizden gelenin en iyisini yaparak bir uçtan destek olmaya çalıştık. 14 Mayıs’ta seçimlerinin yapılacağının açıklanmasıyla, durum daha bir acımasızlaştı. Depremzedeler ve yapılan, yapıldığı iddia edilen, yapıldığı söylenen ama yapılmadığı ortaya çıkan destekler tam anlamıyla siyasi bir şova dönerken hükümet apar topar inşaata başladı. Öyle ki; sanki bu deprem çok önceden bekleniyor, biliniyor ve planları da hazırlanmış gibiydi! Elbette büyük çoğunluk, evlerin, hemen…

Devamını Oku
YAŞAM 

MÜZİK VE DANS TERAPİ

Hepimiz doğuştan ritimle doğarız. Örneğin hangimiz rüzgârla uçan bir yaprağa özenip de onu taklit etmedi ki? Ya da hangimiz, sesini duysak da duymasak da sahile vuran dalgaların ya da gökyüzünde kayan bulutların akışında olmadı? En ufak bir melodide içimizde bir şeyler harekete geçer. Bu mutlaka dans olmak zorunda da değil; bir düşünce, duygu, ağlama veya gülümseme eylemi gibi farklı şeyler de olabilir. Çocukluktan hangi ritme alışkın gelişirsek, bedenimiz de ona alışkın bir ritim oluşturuyor. Örneğin Afrikalılar için davulun ritmi çok daha etkiliyken, Avusturya’da keman veya piyano insanları tetikleyebilir. Ben rock…

Devamını Oku