FELSEFE 

BUGÜNÜMÜZÜN DERİN GEÇMİŞİ (2)

Müslümanların inancına göre peygamberlerin tanrının elçileri olduğu belirtilir. Oysa Tevrat’ta tanrı tarafından mesh edilen krallar aynı zamanda tanrının da elçisidir. Peygamberler, kralların üçüncü kademe yardımcılarıdır ve krala hizmet etmektedirler. Tevrat’ta geçen olaylara bakıldığında peygamberler krallara bildirilen tanrının emirlerini halka duyuran ve onların Rab Yaheva’ya bağlılıklarını sağlayan görevlilerdir. Tevrat dikkatle okunduğunda görülebileceği gibi dört kitabın kaynağı aynı tanrı değildir. Ayrıca Tevrat tanrının müdahil olduğu belirtilen olayların insanlar tarafından anlatılış biçimi olduğu görülmektedir. Tek tanrılı dinlerin ilk kitabı denmesine rağmen Yaheva’nın dışında Baal adında rakip bir tanrıyla sık sık bir çatışma halindedir.…

Devamını Oku
FELSEFE 

BUGÜNÜMÜZÜN DERİN GEÇMİŞİ (1)

Bu başlığı koymamın nedeni; bugün uğruna hayatımızı sıkıntıya soktuğumuz ve daha kim bilir nice yıllar sürecek olan katliamların savaşların işkencelerin yaşandığı inançları anlatmak, insanı böylesine körleştiren köleleştiren canavarlaştıran inançların günümüzde hâlâ ne kadar etkin olduğunu ortaya koymak ve bilinçaltımızda vazgeçilmezmiş gibi görünen güçlü etkisinin yarattığı gerçekliği vurgulamak içindir. Koronavirüs salgınından başka hiçbir şeyin konuşulmadığı bugünlerde hayatın olmazsa olmazıymış gibi görünen şeyler hakkında bu yazdıklarım aslında bugün yaşadığımız gerçekleri destekleyecek niteliktedir. “Dindarlık, takıntılı bir nevroz halidir” diyor Sigmund Freud (1921). Antik çağlarda kralların yönetim gücünün kaynağı dinsel inançlardı. Krallar, yönettikleri topluma…

Devamını Oku
TOPLUM 

KARA ÖLÜM VEBADAN KORONAVİRÜSE

Dünyayı yine bir ölüm korkusu sardı. Nasıl sarmasın ki… Tarihe şöyle bir baktığımızda salgınlarda ölen insan sayısının korkutucu boyutlarını görebiliyorsunuz. Dünya bunu çok ciddiye alıyor. Çünkü tarihsel bilgi birikimi, özellikle de ülkeyi yönetenlerin olmazsa olmazıdır. Bu salgın bize şunu gösterdi: Ciddiye alınmayan bir sorun katlanarak büyüyor. Bilimden uzak tevekkül anlayışının umursamazlığı nedeniyle çağdaş değerleri benimsemiş olan toplum kesimi korkulu bir bekleyişte. Tarihsel olayları bile algılayıp ders çıkartmak gibi bir niyeti olmayan, insana değer vermeyen, kaderci bir kültürel altyapıyı barındıran zihin yapısındaki insanların kayıtsızlığı başımıza gelecek felaketin ağır bir bedelinin olacağı…

Devamını Oku
ŞİİR 

ERDEMLİ OLACAKSIN

Hissederek yaşayacaksın her anını Yüreğini acıtacak soğukta titreyen yavru bir kedi Kendini canlılar âleminde bütünün bir parçası hissedeceksin O bedenin kanserli hücresi olmayacaksın kibrinle Aşk ile sarılacaksın evrensel uyuma Kibrin yenemeyecek insanlığını Saltanat hayal etmeyeceksin insanların acısı pahasına Yüreğinde ta derinlerden çıkarıp hissedeceksin insanlığını Bir köpek kadar merhametin olacak, bir kedi kadar masumiyetin Bir kuş gibi neşe içerisinde hayat vereceksin etrafına Karınca gibi çalışkan olacaksın, yardımlaşacaksın Yükün ağır olsa da sevgi dolu yüreğinle hafifleteceksin yükünü Can vereceksin yaşama, etrafına huzur verecek varlığın İnsanlığının bedeli bir gül bahçesi gibi saracak seni…

Devamını Oku
FELSEFE 

SEÇİMLERİMİZİN KAYNAĞI: AİDİYET

Uygarca bir seçim yapmadıkça bir gün kendimizi köleleştirilmiş bir toplumun “zombi” bireyleri olarak bulabiliriz. Kişi, bireysel olarak kendini güçsüz hissediyor. Bu amaçla bir bütünün parçası olmak ve kendini güçlü hissetmek istiyor. Karar vermek, kendini ifade etmek, dış tehditlere karşı koymak için bir gruba ait olmak ihtiyacında. Bir tanrıya bağlanmak, ona sığınmak, bir dine, bir mezhebe ya da bir tarikata sığınmak da bu ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Bir toplumun, bir milliyetin, bir milletin parçası olmak, etnik aidiyet, aynı inanca sahip insanlar topluluğunun parçası olmak, ırk, tarihsel ortaklık, akrabalık, daha pek çok toplumsal gruba…

Devamını Oku
FELSEFE 

KAVRAMSAL DERİNLİK

Genel anlamda kavram, insan zihninde anlamlanan, farklı obje ve olguların değişebilen ortak özelliklerini temsil eden bir bilgi formu ve yapısıdır. Kavramların anlamları ülkelerin kültürel kurumları, bilim insanları, yazarları, düşünen insanları ve literatürlerde kullanılması ile zaman içerisinde netlik kazanır. Soyut bir kelimeye atfedilen anlam, kullanım alanları ile zihinlerde şekillenir. Ancak netleşmesi entelektüel bir alan içerisinde sağlanabilir. Yani toplumsal seviyenin yükselmesinin kelimelerin kavramsal derinliğine büyük katkısı vardır. Toplumun entelektüel birikimleri, o toplumun hem sosyolojik hem de teknolojik gelişimine yol açar. Örneğin, her ne kadar bir liderin adı ise de “Atatürk”; artık bir…

Devamını Oku
POLİTİKA 

SON YILLARDA NELER YAŞADIK? (2019)

2014 yılından başlayarak 2019 yılı da dâhil olmak üzere ülkemizin gidişatını özetlemeye çalıştığım yazı dizimin sonuncusu olacak bu yazım. Her zaman olduğu gibi ülkemizin en önemli sorunlarından birisi olan kadın cinayetleri ile başlıyorum. Bunun ülkemizin gericileşmesinin, yozlaşmasının çok önemli bir parametresi olduğunu düşündüğümü daha önceki yazılarımda değinmiştim. Çünkü dinler tarihinin en önemli konusu kadının toplumdaki yeridir. Kutsal kitaplar, “erkek egemen” bir düzeni içeriyor. Din ve cinsellik, Sigmund Freud’un uzun araştırma konularından iki önemli unsurudur. Ona göre, uygarlığın temelini bu ilişkiler belirliyor. Freud, “Dindarlık ve takıntılı nevroz arasında bir benzerlik vardır.…

Devamını Oku
POLİTİKA 

SON YILLARDA NELER YAŞADIK? (2018)

Umursamazlık ve şiddet sonucu zamansız aramızdan ayrılan anneler, babalar, kardeşler, ekonomik kriz nedeniyle canına kıyanlar, hemen her gün şiddet, istismar ve tecavüz haberleriyle gündemi sarsan ve nefes almalarına dahi izin verilmeyen mağdur çocuklar, maruz kaldıkları işkencelerin dozunun her geçen gün arttığı hayvanlar, terör saldırılarında hayatını kaybeden canlar… – 2018’de kadın cinayetleri ve çocuk istismarları: 440 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. 317 kadına ölümle sonuçlanmayan cinsel şiddet uygulandı. En çok üzerinde konuşulan cinayet olan ‘Şule Çet’ davasında gerici basının çeşitli aleyhte yorumlarına rağmen toplumsal tepkiler damgasını vurdu. Mahkeme, sanıklardan Çağatay Aksu’ya müebbet…

Devamını Oku
POLİTİKA 

SON YILLARDA NELER YAŞADIK? (2017)

Bütün dindar ve muhafazakâr toplumların en fazla uğraştıkları konu kadının toplumdaki yeridir. Bu sadece Müslüman toplumları için geçerli değildir. Kadının toplumsal konumu dinlerin ana konusudur. İlk tek tanrılı dinin kurucusu olduğu bilinen Hz. İbrahim’den sonra kurulan ilk semavi din olan Yahudilik ve onun kitabı olan Tevrat’ta ‘kadın’ savaş ganimetidir. İslamiyet’teki cariyeler de öyledir. Her insanda, her toplumda var olan egemen olma tutkusunun kontrolü toplumsal hiyerarşi için önemli bir gerekliliktir. Toplumsal barışı sağlayan şey sadece yasal zorunluluklar değil, medeniyet ölçütleridir. Bunun için de hayatın her aşamasında eşitlik ve hakları içselleştirme konusunda…

Devamını Oku
POLİTİKA 

SON YILLARDA NELER YAŞADIK? (2016)

Entelektüelliğin, düşünen, yargılayan ve yorumlayan kitlenin sayısal olarak düşük olması durumunda yöneticiler; akılcı stratejiler yerine binlerce yıllık geleneksel yönetim anlayışı olan baskı ve şiddet ile dogmatik inançları kullanarak toplumu kontrol altında tutar. Bu tarz yönetimlerin en büyük desteği kalıplaşmış inanç ve kabullerdir. Bu toplumlarda “milliyetçilik” ve “din” aidiyeti çok etkindir. Oysa çağdaş insan, ışığını evrensel ilkelerden, insanlığın tarihsel kazanımlarından ve bilimden alır. Çağdaş insan kendisini dünyadaki bütün insanlardan üstün değil, o insanlarla eşit görür. Cinsiyeti, ırkı ve inançları nedeniyle tanrının kendisini özel yarattığını zanneden insanlar ise ilkel ve çağdışıdır. Son…

Devamını Oku