FELSEFE 

BUGÜNÜMÜZÜN DERİN GEÇMİŞİ (2)

Müslümanların inancına göre peygamberlerin tanrının elçileri olduğu belirtilir. Oysa Tevrat’ta tanrı tarafından mesh edilen krallar aynı zamanda tanrının da elçisidir. Peygamberler, kralların üçüncü kademe yardımcılarıdır ve krala hizmet etmektedirler. Tevrat’ta geçen olaylara bakıldığında peygamberler krallara bildirilen tanrının emirlerini halka duyuran ve onların Rab Yaheva’ya bağlılıklarını sağlayan görevlilerdir.

Tevrat dikkatle okunduğunda görülebileceği gibi dört kitabın kaynağı aynı tanrı değildir. Ayrıca Tevrat tanrının müdahil olduğu belirtilen olayların insanlar tarafından anlatılış biçimi olduğu görülmektedir. Tek tanrılı dinlerin ilk kitabı denmesine rağmen Yaheva’nın dışında Baal adında rakip bir tanrıyla sık sık bir çatışma halindedir. Yani tanrının tekliği bizim anladığımız tek tanrı inancından farklıdır. İsrailoğulları halkı zaman zaman Yaheva’nın Baal’a inanmayı seçen kendi halkını katletmesine neden olan kıskançlıkları ortaya çıkmaktadır. Yaheva halkına bir seslenişinde halktan bazı putlara tapınmaları nedeniyle “Ben kıskanç bir tanrıyım” diye hitap etmektedir. (Tevrat Çıkış 20/4)

Bu açıklamadan görülebileceği gibi tanrı kitabı olduğu söylenen Tevrat’ta İsrailoğulları’nın tanrısı başka bir tanrı ile rekabet ettiğini yazarken, onun varlığını da kabullenmiş oluyor. Oysa sadece “Bana yönelin” demesi yeterli iken binlerce insan Baal’a inanması nedeniyle katlediliyor.

Bir diğer efsane olan ve Tevrat’ta yer alan Nuh’un ‘Tufan’ının Sümer, Babil ve Asur tabletlerinde yer alması fakat farklı isimler altında bulunmasıdır.

Babil efsanesine göre, tanrılar insanların çoğalması dolayısıyla gürültülerinin artarak kendilerini rahatsız ettikleri için tufan yapmaya karar veriyorlar. Sümer ve Tevrat’ta insanların fena olması yüzünden; Sümer ve Babil metninde bu kararı gizlice bildiren bilgelik tanrısı, Tevrat’ta ise tanrının kendisi. Tufan, Sümer’de 7 gün sürüyor; Babil’de 6 gün 6 gece, 7’nci gün bitiyor. Tevrat’ta 40 gün, gemiden çıkmaları için de aylarca bekliyorlar. Babil’de tufanı başlatan Tanrı Enlil kurtarıldıkları için çok kızıyor; fakat bilgelik tanrısı onu yatıştırıyor ve kurtulana ölümsüz bir yaşam verilerek tanrıların bahçesine gönderiliyor.

Sümerce, Asurca ve Tevrat’ta anlatılan ‘Tufan’ olayı, kişi adları dışında temelde birbirinin aynıdır. Gemiyi yapan kişi Sümerce metinlerde Utnapiştum, Asurca yazılı metinlerde Ziusudra, Tevrat’ta ise Nuh adıyla anılıyor.

Görüleceği üzere, bu küçük farklılıklara rağmen, olayın aynı olay olduğu kolayca anlaşılabiliyor.

Ara not: Günümüzden 3500 yıl önce İsrail halkının köle oldukları bilgisi ‘Mısır’dan Çıkış’ kitabının girişinde belirtilmektedir. Yani bu aynı zamanda Musa’nın yaşadığı anlatılan yılları da ifade eder.

Tevrat’ın yazılması günümüzden 3000 yıl önce başlayıp 1100 yıllık sürede (M.Ö. 1000 ila M.S. 100 yıl) yazılmıştır. (Ref: Tevrat Metinlerinin Günümüze Gelişi –  Bahaeddin Sağlam)

Ali Narçın’ın ‘Babil’ isimli kitabında tufanın, bütün dünyayı değil bölgeyi kapsadığı anlatılmaktadır.

Aslında diğer yandan da Müslümanların söylediğinin tam tersine, Tevrat, bir tanrının vahiy kitabı olmayıp içinde geçen kralların tanrı elçisi olarak mesh edildikten sonra yaptıklarını ve olaylarını anlatan, gerçekliği şüphe yaratacak bir tarih kitabı niteliğindedir. “Hz. İbrahim’in hiç var olmamış efsanevi bir kahraman olduğu şüphesi neredeyse gerçeğe en yakın yorumdur” denmektedir. (‘Sümer Yazılarına ve Arkeolojik Bulgulara Göre’ alt başlığıyla ‘İbrahim Peygamber’ kitabı, Muazzez İlmiye Çığ)

Alman ve Avrupalı pek çok arkeolog Hz. İbrahim ile ilgili geçen olayların anlatıldığı mekânlarda yaptıkları inceleme ve kazılarda yüzlerce yıl hiçbir kalıntıya rastlanmamış olması bu sonuca ulaşmalarına neden olmaktadır.

İnsanlar birbiriyle böylesine çelişen fakat birbirinin devamı olduğu söylenen inançlar uğruna yaşamlarını dar kalıplara sıkıştırıyor. Başka inançtan insanlara karşı nefret duymak yerine kendi inançlarının mantıksal gerçekliğini irdelemelidir. Herkes kendi dininin barışsever olduğu iddiasındadır. Bu iddiada bulunanların inandığı kitabı okumadığı çok açıktır. Çünkü tanrı; kitabın çok büyük bölümünde iyi bir insan olmayı değil, kendisi için savaşmayı emrediyor. Sonra ki yazılarımda birkaç örnek vereceğim.

Her inançlı, başkasının gaflet içinde olduğunu kendi dininin en doğrusu olduğuna inanıyor ve söylüyor.

Ama bizler hâlâ herkesin inancına saygı duyarak barışın sağlanacağını düşünüyoruz.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar