TOPLUM 

HOROZLAŞAN TAVUK

Çocukluğumun geçtiği bahçeli evimizin en güzel tarafı, hayvan yetiştirme olanağına sahip olmaktı; bazen ördek, bazen kaz, çoğunlukla da civciv halinden başlayıp tavuk-horoz besler, büyütürdük. Yetişkin hale gelip yavru sahibi olur, hem sayıları artardı hem çocuk ruhumuzla civciv olarak bakıp büyüttüğümüz tavuk ve horozlar arkadaşımız, dostumuz, vazgeçilmezimiz olurdu. Onların üzerinden, davranışlarını izleyerek ve ayrıntıları gözlemleyerek doğanın prensiplerini öğrenmek mümkündü. Bir tavuk, kuluçka dönemlerinde inanılmaz özverili davranır. Günlerce yumurtalarını sıcak tutmak uğruna onların üzerine oturur. Diğer tavuklarla uğruna rekabet ettiği horozdan aylarca uzak kalır, hatta yanına bile yaklaştırmaz. Asla çiftleşmez. Sanki aralarında…

Devamını Oku
TOPLUM 

KÖTÜLÜK–İYİLİK

Kötülük nedensiz olmaz, iyilik ise neden gerektirmez. Kötü niyet taşıyanlar niyetleri için çok gerekçe bulur. Bu, insan doğasından gelen vicdan dürtüsünün bastırılması içindir. Aksi halde kişi başkasına zarar verebileceği eylemleri yapmaktan kendini alıkoyar. Kötülük gerekçeleri; “Ben yapmasam bir başkası yapacak”, “Doğanın kanunu böyle”, “Bu hayatta ancak böyle ayakta durabilirsin”, “İyilik saflıktır”, “Güçlü insanlar herkesin korktuğu çekindiği insanlardır” düşünceleridir. “Ben enayi miyim?” gibi daha pek çok genel gerekçelere sığınıldığı gibi özel gerekçeler de vardır. Sürekli paranoya yaşayan insanlarda “Ben yapmasam o bana yapacaktı” duygusu vardır. Kimi, sıradan bir konuşma ya da…

Devamını Oku
TOPLUM 

SELAMİ

Tanıdığım bir insandı Selami. Onun yükselişine tanıklık etmek, insanın doğru dürüst biri olmak için uğraşmasının anlamsız olduğuna dair bir hisse kapılmamıza neden oluyor. Anlama ve algılaması kıt, çevresindeki insanları ezici ve küçültücü bir davranışı vardı Selami’nin. Ancak ailesi tarafından çok abartılı bir şekilde çok mükemmel bir insan olduğuna dair yapılan telkinle kendini herkesten daha zeki, hatta dünyada kendisinden daha zeki bir insanın olmadığına inanıyordu. Çevreden kendisine yapılan eleştirilere kulak asmaması gerektiğini, onu kıskandıkları için bu eleştirilerin yapıldığına dair telkinler de çok etkili olmuştu, yapılan eleştirilere gerçekten de kulak asmıyordu. Derslerindeki…

Devamını Oku
TOPLUM 

SELAMÜNALEYKÜM SEFERBERLİĞİ

Yaşadığım çevrede artık çok sık olarak kadınların, çocukların, gençlerin birbirleriyle “Selamünaleyküm” diye selamlaştığına tanık oluyorum. Hatta toplumun daha dindar olan kesimleri ise başka selamlaşma biçimlerini uygunsuz bularak, özellikle erkeklerin “Selamünaleyküm” şeklinde selamlaşmaları gerektiğine dair söylemde bulunuyorlar. İlginç olan şey ise, metropollerde ve modern hayat tarzını benimsemiş insanlarda bile böyle bir eğilimin olduğunu gözlemlemekteyim. Ben çoğu yazımda eğitim süreçlerinde kavramların netleşmesi gerektiği savundum. Anlamlandırmanın hem konuşma dilini zenginleştireceğini, hem dilde gereksinim duyulacak yeni sözcükler ilave edilmesi gerektiğini, hem de anlama kapasitesini artıracağını düşünüyorum. Aşağıda vereceğim güncel örnek ışığında pek çok kelime…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT YAŞAM 

MÜZİK VE ZİHİN

2009 yılında Çukurova Kalite Derneği bünyesinde organize ettiğim ‘Mükemmelliğe Doğru Kalite Yolculuğu’ adlı konferansın esas konusu işletmelerin yönetimine örnek model olacağını düşündüğüm “senfoni orkestrası” modellemesiydi. 70-100 kişilik müzisyen ve 22 farklı enstrümanın bir arada uyum içerisinde çalması için gereken disiplinin işletmelerin yönetim prensipleri için bir model olarak tanıtılması amaçlanmıştı. Bununla ilgili konferans vermesi için görüşmüş olduğum Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası Flüt Sanatçısı Nevin Apaydın’ın verdiği konferansta anlattıklarından izleyiciler çok etkilenmişti. Konferansta anlatılanlar, müziğin hayatımızı ne kadar geliştirebileceğine dair önemli bilgiler içeriyordu. Zihinsel gelişimi ve estetik anlayışına katkısı, beynin matematik ve…

Devamını Oku
TOPLUM YAŞAM 

BİR YUDUM SEVGİ

“Bana,/ bir yudum sevgi gerek sadece/ ama ön koşulsuz./ Sen öyle sanmasan da dostum/ eşitiz biz,/ sonsuz değil ömrümüz,/ hem sen, hem de ben./ Bugün varız, yarın belki de yokuz.” – S. T. İlişkilere mütevazı, ılımlı, insani ihtiyaçlar boyutunda baktığınızda farkındalığımız artıyor ve hayatı daha berrak görüyoruz. Gördüğümüz şeyler sıradanlaşmış gibi görünse de aslında içimizi çok acıtıyor. Bunu kanıksıyoruz sadece; ancak gerçek değişmiyor. Bu çerçevede gördüklerimiz, büyük bir çoğunlukla insanların hayatlarının ne kadar yıkıcı çalkantılar içinde yaşandığıdır. Sosyal yaşam; sözüm ona baskın olma adına aşağılayıp, küçümseyici tavırlar takınıp, karşısındakini değersizleştirip…

Devamını Oku
ŞİİR 

İLLAKİ!

Şaşırıyor insan Şaşırıyor ahvaline Ne kadar da ket vuruyor Bunca uğraşıp didindiği, yegâne istikbaline İster kılçık diyagramı yap İstersen Pareto analizi Ya da standart sapmasını hesapla Türevini al istersen hayatın Log. Ln > 0’a giderken çarptığı kayalarda parçalanıyor yaşam Şaşırıyor haline Anlamıyor ya da anlatamıyoruz Mühendislik yetmiyor Yetmiyor üniversite eğitimi Anlayamıyoruz Yeteneklerimiz yetmiyor Tekâmül edemedik belki bizde tersine işliyor evrim Ama Müslüman’ız, elhamdülillah Bizimki en çağdaşı Farkında değiliz belki, Belki de zekâmız düşük Evet! Evet! Sorun bizde Kesinlikle bizdedir İllaki!

Devamını Oku
TOPLUM 

ZAVALLI İNSANLIK

İnsanların “vahşi yaşam” söylemi yırtıcı hayvanlar ya da uygar(!) denilen, dünyadan kopuk, teknolojiden ve tarihsel süreçlerden uzak yaşamış klan topluluklar için kullanılır. Kastedilen; canlılara karşı hassasiyet duymayan, yaşamak için öldüren, öldürdüğü canlıyı parçalayıp yiyen ve bu şekilde hayatını sürdüren hayvanlardır. Hayvanlar âlemine insanlar da dâhildir. Çünkü insan da biyolojik sınıflandırma hiyerarşisine göre hayvandır. Ama insanlar bunu hakaret sayarlar. İnsanın kendini ayrıcalıklı saymasının temel nedeni duygusal zekâsıdır. Oysa her hayvanın kendi sınıfında gelişmiş özellikleri vardır. Her hayvan kendine ayrıcalık atfedecek gelişmiş özelliklere sahiptir. Kimi hayvanların yüksek hareket kabiliyeti, kiminin gücü, kiminin…

Devamını Oku
TOPLUM 

GÜVENİLMEK VE GÜVEN DUYMAK

Başka insanlar ne ölçüde önemser, bilmiyorum. Benim için güvenilmek ve güven duymak hayati bir konudur. Çünkü güven duymak ve güvenilmek, doğadaki en nitelikli motivasyondur. Güvenilmek değerler hiyerarşimin en başında gelir. Bana duyulan güvende bir erozyon meydana gelmişse eğer; bu, kendimi çok kötü hissetmeme neden olur. Her zaman güvenilmeye layık olmaya özen gösteren bir insan olarak güvenilmediğimi hissettiğim kişiyle olan ilişkimi sorgularım. Bu erozyona yol açan sebepleri irdeler, benden kaynaklanan durum var ise gidermeye çalışırım, olmadığını düşünüyorsam bu kişi ile arama bilinçli olmayan derin bir psikolojik soğukluk girer ve karşımdaki kişinin…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

DELİDİR, NE YAPSA YERİDİR!

‘Toplam Kalite Yönetimi ve Sedat Peker Videoları’ başlıklı yazımda bahsettiğim toplum-yönetim ilişkisi, işletmelerde yönetimi oluşturan kültürel anlayışa etki ediyor. Edilgen toplum yapısı baskıcı yönetici talep ediyor ve seçimlerini bu doğrultuda kullanıyor. İşletmelerde şüphesiz ülke siyasi seçimleri gibi bir seçim yapılmıyor. Yöneticiler en üst kademeden en alt kademe yöneticilerine kadar bir üst yöneticinin seçimiyle atanıyor. Burada kültürel etki yöneticiye gösterilen tepkiyle şekilleniyor. Alt çalışan, yöneticisinin davranışlarına verdiği tepki sonucu üstünün yönetme prensiplerine onay veriyor ya da sorun çıkarıyor. Alt çalışan, üstünün davranışlarına verdiği olumlu yanıt yöneticinin başarısını belirliyor. Edilgen kişilik özelliğine…

Devamını Oku