POLİTİKA TOPLUM 

UÇURUM FİYATLAR

Eskilerin anlattığı ekmek kuyruklarını yaşıyor olmak garip olduğu kadar da ürkütücü. Hani dönem dizilerinde anlatılırdı da izlerken “Vay be, geçmiş nasıl da zormuş” dediğimiz cümlelerimizin yerini “Geçmişe mi dönüyoruz?” gerçekliği alıyor. Bir de karne varmış, değil mi? Ben bilmem ama büyüklerimin yaşamış olduğu tecrübelerini anlatmalarından kulak aşinalığım var. Karne ile ekmek, karne ile yağ, karne ile tüp… İkinci Dünya Savaşı’na denk gelen 1942-1946 yılları arasında fiyatların dengesizce yükselmesinden dolayı karne ile dağıtılmış temel ihtiyaç olan ekmek! O kadar da geçmişe gitmeyiz, sanıyorum… Oluşan kuyruklar için “Kurgu” diyen bir kesim de…

Devamını Oku
TOPLUM 

YASAĞIN AYAZI

Kirlenmemeliydi o dağların etekleri… Göçenlerin bastığı toprak, ufacık bir bedeni bizden koparıp almamalıydı… Birilerinin mezar kazmasına izin vermemeliydi vicdanlar… 3 yaşındaki bir çocuğu milyonlar hiç ölü bulunmayacak gibi günlerce umutla beklemişti. O yüzündeki tebessümü bize her geçen gün umut olmuştu. Ama Müslüme’nin kara haberi hepimizin yüreğini dondurdu. Bakın yaktı demiyorum, dondurdu diyorum; çünkü olayın içyüzü karmakarışık ve kan dondurucu. “Kendini bilmezlerin yaptığı pislikleri, yanlışları hep masum çocuklar çekmek zorunda mı?” dedirtti bize bu olay. İstismar, taciz, tecavüz, cinayet… Bu hadiseler içinde bulunduğumuz çağa dost, insanlığa dehşet… Söz konusu cana kıyılan,…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

AZAMİYE ULAŞABİLMEK ÜMİDİ İLE…

“Olsa bir dert, olmasa bin dert” diyeceğim de sadece olmaması insanların zoruna gider. Olmayışı ile yuvaları yıkıyor. Olmayışı ile hayatları söndürüyor. Olmayışı ile kepenk kapattırıyor. Olmayışı ile huzur bırakmıyor. Elde edebilmek için ömrünü adıyor, saatlerce koşturuyorsun. Bir bakıma hafta içi her gün tükeniyorsun. Olduğu, hem de çok olduğu zaman ne sorun kalıyor ne de öfke nöbetleri… İş, olmayışında! Çekilen kahır, edilen sitem hak edilenin alınamayışında. Neyi tarif ettiğimi anlamışsınızdır. Dört harfli temel bir ihtiyaç… Para… Para… Para… Orhan Veli’nin ‘Bedava’ şiiri gelir aklıma: “Bedava yaşıyoruz, bedava/ hava bedava, bulut bedava/…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

FERYATLAR HER DEFASINDA TOPRAĞA GÖMÜLÜYOR

Hiçbir feryat fayda etmiyor kadınların kanının akıtılmasını durdurmaya! Yolun ortasında kendince yürürken yaşamının vahşice son bulacağını bilsen ecele koşar mısın? Ecele koşmak mı? Hayattan koparılmak mı? Böyle alçakça savunma olamaz! “Filmden gördüm, etkilendim, birini öldürmem gerekiyordu. Rastgele samuray kılıcımı savurdum. Bunu bir erkeğe yapamazdım. Kadın savunmasız olduğu için ona yöneldim.” Kadının savunmasız olduğunu iddia edip kalleşçe defalarca savurdu kılıcını! Bu şahsın akli dengesi yerinde değilse neden o sitede bir başına kalıyor? Avukat olan annesi bu caniyi savunacağını söylüyor. Hangi yüzle? Hangi gönülle? Hangi vicdanla? Eli kanlı katili savunurken Başak Cengiz’in…

Devamını Oku
TOPLUM 

İŞ BİTTİĞİNE GÖRE TÜM DEVAMLAR ÇÖP

Yaşamı zor olanın ne düşünme süresi azalır ne de evdeki hesabı çarşıya uydurulabilir. Ne kadar iyileştirmeye çalışırsa çalışsın kendini, bir noktada yeniden film kopuyor. İnsan bazen yaşadığı her şeyin rüya olmasını istiyor ama gerçekler görmezden gelinmeyecek kadar bedel ödetici. Hepimizin ödediği bedeller ayrı… Hepimizin bedel sonucu toparlanma dönemi farklı… Yaşadığınız ülkede, şehirde bir bedel ödemeden kazanç elde edemiyorsanız, nasıl bir çıkmazda olduğunuzu oturup bir yeniden düşünün derim. Karşılıksız iş yapan insanların sayısı artık o kadar az ki… Herhangi bir bedel istemez, çıkarsız yapar iyiliğini. “Ne olacak ki, senin varlığın yeter”…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN, TÜRKİYE’M!

Koşa koşa giderdik okula en güzel, tertemiz üniformalarımızla… Ellerimizde bayraklar, süsler poşetini sallaya sallaya girerdik sınıfa… “Öğretmenim, sınıfı ne zaman süsleyeceğiz?” sorusunun yanıtını bildiğimiz halde sorardık. Amaç, dersten vs. kaytarmak değildi, elbette ki… O sevinci doyasıya yaşamak ve kahkahalar ile karşılamak Cumhuriyet’i… Pencereye yapıştırırken şanlı bayrağımızı bir an önce yarın olsun isterdik. İş, tek sınıf süslemesi ile de bitmiyordu. Sunum… Evet, bu görev de benim olmalıydı. Böylesi önemli bir günde arkadaşlarıma, öğretmenlerime ben hitap etmeliydim. Genelde de ben olurdum… Öyle özenle hazırlardım ki sunum yazılarımı… Okulun kürsüsündeki o heyecan asla…

Devamını Oku
TOPLUM 

KESENE DOLAR MI EKMEK PARASI?

Fakirin karnını kuru ekmekle doyurduğu o günler de adım adım lüks sayılıyor… Zengin ya da fakirin belki de sofradaki tek eşit olduğu besin ekmek. Hani eskiler dermiş ya: “Ekmeğe de zam geldiyse vah halimize…” Vah edecek o kadar şeye zam geldi ki… Yaşam kalitesini iyileştirmeyi bırakın yaşamda tutunabilmek ayrı bir meziyet. Her yeni güne bambaşka zamlar ile uyanır hale geldik. Ekmek kazanmak zor… İş bulmak deseniz milyonların umudu ve serzenişi… Boğazından ekmek geçebilmesi için 2 lira vermen gerekiyor. Her gün 2 ekmek almak istesen aylık 120 lira kenara para ayırman…

Devamını Oku
YAŞAM 

AĞABEYİM, RUHUN ARTIK ‘ÖZGÜR’!

Sizi bilmem de ben yolda yürürken insanların yüz ifadelerine bakarım… İstemsiz değil ama bile isteye… Kafası eğik yürüyen onlarca insanın yanında tebessüm edeni gördüğümde içim açılır. Ben mi? Ben tabelalara bakarım, sonra gökyüzüne… Gökyüzü, trafik… Bu üçlem… Sonra bir bakmışım, iş yerimdeyim. Yürüme mesafesinde işe giden insanların da çoğunun çabucak işe vardığını bilirim. Düşünceleriniz de sizinle beraber sayar kaldırım taşlarını… Beraber beklersiniz ışıklarda. 15-20 dakika yürüseniz bile 2 dakika gibi gelir. Nasıl da doludur beyninizin içi… Herkesin derdi telaşı elbette farklıdır ama çoğu da dünyada bırakılacak tasalardır. Sizi yatırmayan sorunları…

Devamını Oku
TOPLUM 

İSRAF FATURASI

Çatlayana kadar yediğin yemeğin ağırlığını yaşarken sen, dünyada bir milyara yakın insanın aç olduğu aklına bile gelmiyor. Kahvaltı sofranın fotoğrafını çekip sosyal medyanda paylaşmazsan “Bu da fakir mi ne?” yorumları ile karşılaşmaktan korkuyorsun. Kuş sütünün eksik olduğu masandan bir tabak hazırlayıp mahallendeki ya da etrafındaki insanın açlığını yatıştırmak sana zor geliyor. Arkandan atlı kovalar gibi yediğin yiyecekleri israf ediyorken, miden de yavaş yavaş iflas ediyor. Hiç “Biz öyle değiliz” deme! Büyük bir çoğunluğumuz öyleyiz… Paylaşmaya dair tüm edebi sözleri karalar durur ama gerçekte sadece kendimiz için stoklarız. Açgözlüyüz! Biz neyi…

Devamını Oku
TOPLUM YAŞAM 

SALGIN YORGUNLUĞU

Yorulduk… Yorulduğumuz kadar da yorduk… Savaştık… Savaştığımız kadar da savaştırdık… Yenik düştük… Yenik düştüğümüz kadar toprağa da yenik düşürdük… Maskeden sıkıldık… Oksijen tüpüne sarıldık… Kurallara uymadık, kimimiz atlattı, kimimizin başıboşluğu yüzünden bazılarımızın sonu oldu. Sarılmalar ertelendi, gönül selamı verildi. Hastası hayata tutunsun diye yazın sıcağında saatlerce koruma tulumu içerisinde koşturdu durdu sağlıkçı. Her zaman yolunda gitmiyor tedaviler. Hastasını kaybeden sağlıkçılar bunun burukluğunu yaşadı, yetmedi, şiddet gördü. İş yoğunluğunun stresi ile pandemi süreci birleşince ruhsal buhran başladı sağlıkçılarda. Virüsle mi mücadele etsinler, beyinlerini kemiren psikolojik çıkmazlar ve hırgür ile mi mücadelelerini…

Devamını Oku