TOPLUM YAŞAM 

SALGIN YORGUNLUĞU

Yorulduk…

Yorulduğumuz kadar da yorduk…

Savaştık…

Savaştığımız kadar da savaştırdık…

Yenik düştük…

Yenik düştüğümüz kadar toprağa da yenik düşürdük…

Maskeden sıkıldık…

Oksijen tüpüne sarıldık…

Kurallara uymadık, kimimiz atlattı, kimimizin başıboşluğu yüzünden bazılarımızın sonu oldu. Sarılmalar ertelendi, gönül selamı verildi.

Hastası hayata tutunsun diye yazın sıcağında saatlerce koruma tulumu içerisinde koşturdu durdu sağlıkçı.

Her zaman yolunda gitmiyor tedaviler. Hastasını kaybeden sağlıkçılar bunun burukluğunu yaşadı, yetmedi, şiddet gördü.

İş yoğunluğunun stresi ile pandemi süreci birleşince ruhsal buhran başladı sağlıkçılarda.

Virüsle mi mücadele etsinler, beyinlerini kemiren psikolojik çıkmazlar ve hırgür ile mi mücadelelerini sürdürsünler?

Hır, gür…

İnsanın nefes aldığı her yerde hiç bitmeyen bir durum.

Toplumun büyük bir kısmı çözüm olarak bağırış-çağırışa, kavga-gürültüye başvurmuyor mu?

Sesini her yükselttiğinde haklı, kaba kuvvet uyguladığında ise güçlü hisseder böyle acizler.

Tedaviniz için mesai başındaki bir doktora, sözlü ya da fiziki bir müdahalede bulunduğunda hastan veya sen iyileşiyor musunuz?

Hayır!

Pandeminin ağırlığını taşı, bir de tartaklan…

İstifa eden, giden, bazı ülkelerde grev başlatan binlerce sağlıkçı var. Yorgunlukları bir nebze de olsa giderilse yıllarını verdiği mesleğini bırakmaz ki.

Sağlık çalışanlarından kastım sadece doktor ve hemşire değil, buna da açıklık getireyim.

Kat görevlisi, temizlik personeli, aşçı, güvenlik… Bu insanlar da tehlike altında.

Hastaneye ya da aile hekimliklerine gelen insanların hangisi pozitif, hangisi riskli, bilemezler. Çöp boşaltırken gözüne değse, yemek tabağını yıkarken çatal eline dokunsa virüsü alacaklar vücutlarına.

Psikolojik mücadele oldukça ağır…

Hasarların bazıları kalıcı…

Hastalığı yenen ama ruhsal açıdan iyileşemeyen çok fazla insan var. Kaygı arttı…

Tekrar aynısını yaşar mıyım?” sorusu sürekli sorulur hale gelir. Korku azalmak yerine daha da baş gösterir oldu.

Endişenin insanı ele geçirmemesi için tedbirlerin tam alındığından emin olunmalı.

Kişisel tedbirden kasıt maskenin kola takılması değil.

Aşı oldum, bir şey olmaz, gel sarılalım” tutumu hiç değil…

Her gün dünya genelinde binlerce insan bu illete yenik düşüyor. Ve belki onlar da “Bir şey olmaz” diyen kesimdir. Bir değil, birçok şey oluyor kurallara uyulmadığı zaman…

Yoğun bakım, entübe, ölüm, sağlıkta şiddet, mezarlıkların dolması, cenazen ile vedalaşamamak…

İnsanın nasıl içi kararmasın?

Sert bir rüzgâr gibi esiyor salgın gerçeği…

O rüzgâra karşı koymak mümkün…

Tek bir dalının kırılmasını istemiyorsan rüzgâr karşısında sen de hazırlığını ona göre yapacaksın.

Kökünden söküldü mü ağacın, ne sağlığın kalır ne de umursamayışların!

Bir salâ kalır…

Gelenin bile olmaz…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar