POLİTİKA TOPLUM 

AZAMİYE ULAŞABİLMEK ÜMİDİ İLE…

Olsa bir dert, olmasa bin dert” diyeceğim de sadece olmaması insanların zoruna gider.

Olmayışı ile yuvaları yıkıyor.

Olmayışı ile hayatları söndürüyor.

Olmayışı ile kepenk kapattırıyor.

Olmayışı ile huzur bırakmıyor.

Elde edebilmek için ömrünü adıyor, saatlerce koşturuyorsun. Bir bakıma hafta içi her gün tükeniyorsun.

Olduğu, hem de çok olduğu zaman ne sorun kalıyor ne de öfke nöbetleri…

İş, olmayışında!

Çekilen kahır, edilen sitem hak edilenin alınamayışında.

Neyi tarif ettiğimi anlamışsınızdır. Dört harfli temel bir ihtiyaç…

Para… Para… Para…

Orhan Veli’nin ‘Bedava’ şiiri gelir aklıma:

Bedava yaşıyoruz, bedava/ hava bedava, bulut bedava/ dere tepe bedava/ otomobillerin dışı/ sinemaların kapısı/ camekânlar bedava/ peynir ekmek değil ama/ acı su bedava/ kelle fiyatına hürriyet/ esirlik bedava/ bedava yaşıyoruz, bedava!

Neden mi çok severim Orhan Veli’yi ve şiirlerini?

Hem geçmişteki hem şimdiki geçim sıkıntılarını düşünerek kaleme almış tüm şiirlerini…

Yolda yürürken trafikteki tüm arabalara bedava bakabiliyoruz. Araba almak isteyen insan hem alamayışına yanıyor, yetmiyor, “Her evde araba var” sözünü duyuyor.

Su da bedava değil ki artık!

Her şehirde ayrı ayrı zamlar yapılıyor.

Tatlı suyu, acı acı zamlar ile içiyoruz artık.

Esirlik bedava” diyor ‘Bir Garip Orhan Veli’, evet, hâlâ bedava…

Bedavaya karşılık, kazanımı da oluyor hem insanın bu esirlikten.

Yoğun bir stres, düzensiz uykular, ruhsal bozukluklar kazanımların sadece birkaçı…

Huzurun bedava olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

Bedava görünümlü maddiyat düşkünü bir his midir, nedir?

Hafta sonu doğa ile iç içe olalım” derseniz bile bunun bedava olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Yürüme mesafesinde gidebileceğiz bir doğal alan varsa amenna… Ama diğer türlü ulaşım gerekiyor. Ulaşım için de araç, araç için de yakıt… Yakıtı da imece usulü alamayacağımıza göre para tabii ki şart!

Bugün sağlık için bile paran olmalıyken, “Olmasa da olur” muhabbetinin gereği yok.

Evlere giren bütçeler oldukça düşük ve giderler günden güne artıyor. Yenilen ekmeğe, şekere zam üstüne zam gelmeye devam ediyor.

Dur durak bilmiyor!

Bileceğe de benzemiyor!

İnsanın ekonomik hürriyetini kazanabilmesi de bir o kadar önemli. Cebinin huzursuzluğu işte böyle ev ahalisine yansıyor…

Ve asgari ücret…

Ya açlık sınırının üstünde bir fiyat belirleyin ya da açlık sınırını dalga geçer gibi açıklamayın artık!

Asgari ne demektir?

En düşük, en az…

Asgari ücret belirlenirken, dibi yaşayan insana “İlk tabakayı da gör” der gibi komik bir tutar çıkarmayın ortaya.

Azami trafikte zararlıdır, parada değil…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar