BIRAK VE GİT
Herkes ruhumu bırakıp gitmemi söyledi. Soğuk ve anlamsız yüz ifadeleriyle bana bakıyorlardı. Bir ruh nasıl bırakılırdı, bilmiyordum. Ne demek istemişlerdi, onu da anlamamıştım. Çok şey anlamamı istiyorlardı. Oysa onların anlamadığı benim bozkır gibi çorak gönlümün ve aklımın sınırlarıydı. Hiç sürülmemiş, sulanmamış, tohum serpilmemiş, taş yığınına dönmüş topraktan sulu elmalar beklemelerini aklım almıyordu. “Ruhunu bırak ve git.” Bana söylendiğinden beridir aklımda bu söz. Yatarken, yürürken, yemek yerken… Bu kadar çok düşündüğüm bir sözü anlayamamanın yarattığı sıkıntı kalbimi kaplıyor, nefes alamıyorum. Son moda virüslere ihtiyacı yok benim nefes alamayışlarımın. Anlamlandıramamak kahrediyor beni.…
Devamını Oku