YAŞAM 

GİDEN ÖĞRENCİLERİMİN ARDINDAN VE LİMONLU ÇAY

Bir yere sığamadığım geceler öylesine çoğaldı ki… İsterdim aklımı ve kalbimi genişçe bir sofaya bırakayım. Uzun uzun, geçen ömrüme bakıp içimdeki zehri boşaltırcasına ağlayayım, ağlayayım. İnsan bazen sevdiklerinden ve kendisini sevenlerden ayrı düşer. Seven ve sevilenlerin birbirinden ayrı kaldığı süreler uzadıkça başka başka formüller üretir akıl. Unuturmuş gibi yapar sevdiklerini, mantığa bürür ayrılığı. Ben hepsini denedim. Hâlâ da deniyorum; ama bir fotoğraf çıkınca karşıma sevdiklerimle yan yana, gönlüm yerinden oynuyor, gözlerime yaşlar doluyor. Vedalara alıştığımı zanneden ben, her defasında tekrar başa sarıyorum. Her sene, her sene gidenlerin arkasından gözyaşı döküyorum. Kalbim bağırıyor; ama özlemlerimi duyuramıyorum.

Yıllar, yıllar önce yine ayrılıktan yakınan ben şöyle bir söz yazmıştım: “Ben ayrılığı sevmiyorum, sen bana gitmekten bahsediyorsun.” Hiç kimsenin ayrılık karışında takındığım hüzünlü bakışlara laf etmesine tahammül edebileceğimi sanmıyorum. Gidenler kim, biliyor musunuz? Benim dört yıllık çocuklarım, bu sene liseden mezun olacaklar. Dokuzuncu sınıftan on ikinci sınıfa kadar öğretmenleri oldum. Küçücüklerdi geldiklerinde.

Ben de küçüktüm. Onları nasıl sevmeye başladığımı hatırlamıyorum. Her şey öyle derinden ilerlemiş ki, ben fark etmeden kalbime öyle kök sarmışlar ki elim, kolum, bakışım, düşüncem olmuşlar. Abarttığımı biliyorum. Ancak sevginin her zaman abartılması gerektiğini düşünmüşümdür. Bu dünyada sevgiden başka ne var ki gerçek ve iyileştirici olan… Onlar benim yaralarıma iyi geldiler. Beraber çok güldük. Beraber hüzünlendik, oyunlar da oynadık. Yeri geldi onlara küstüm, daha çok ders çalışsınlar diye. Bana hep sevgiyle baktılar. Hata yaptıklarında inatla yanımdan gitmediler, özür dilediler. Ben onları sevmekten hiç vazgeçmedim. Şimdi karanlık odamda Ay Işığı Sonatı’nı dinliyorum. Bir fotoğraf gördüm yine, çocuklarımla bir aradayız. Pansiyondayız, mevsimlerden kış, hava soğuk… Bir battaniye var üstümüzde masamızda limonlu çay. Grip olmayalım, hastalıklardan korunalım diye limonlu çay… Limonlu çayı onlarla sevdim.

Biliyorum, sevgileri hiç eksilmeyecek, onları görmesem de hep sevgiyle bahsedeceğim onlardan. Gözyaşlarımı ılık ılık içime akıtacağım. Ay Işığı Sonatı çok vicdansız, ne zaman sesini duysam gözlerim doluyor. Bir de ayrılık düşüncesi eşlik etti mi müziğe, kalk yerinden kalkabilirsen.

Ben haziran ayında dünyaya geldim. Adana sıcaklarına doğuştan alışığım. Ancak alışık olmadığım, yaz mevsiminin bana hep ayrılıkları ve zorlukları yaşatması. Ortaokuldaydım. Karne günü… Ortaokul bitiyordu. Arkadaşlarımdan ayrıldığım için öyle çok ağlamıştım ki… Sonra ailem beni çırak olarak vermek istedi bir dükkâna. Meslek öğrenmeliydim. Dünyanın türlü türlü hali vardı. Kolumda altın bir bilezik olmalıydı. O gün de çok ağladım. Çalışmak istemiyordum. Ben okuyacaktım ve tatili fazlasıyla hak ettiğimi düşünen çocuk aklımla haksızlığa uğradığımı düşünerek günlerce anneme kırgın kalmıştım. Sonra babam mayıs ayında kalp krizi geçirdi, haziranın sonuna kadar annemi görmedim. Liseden mezun olurken çok üzülmedim; fakat içimi acıtan şey, ayrılığın kendisiydi. Üniversiteden mezun olurken yine Adana’nın en sıcak günleri… Edebiyat bölümünün duvarlarına, sınıftaki tahta ve sıralara dokundum tek tek. Bir daha öğrenci olamayacaktım. Artık bir dönem kapanmıştı hayatımda böylece. Ve benim bu hayatta en çok keyif aldığım görevdi öğrenci olmak. Sonra memuriyet sınavları, telaşlar, koşturmacalar yine hep yaz aylarındaydı. Öyle çok dua ettim ki tanrıya öğretmen olmak için. Yarım kalan öğrenciliğim böylece devam edecekti. Okuldan, öğrenciden, zilin sesinden böylece kopmayacaktım.

Sonra öğretmen oldum; ama hep öğrenciydim aslında. Öğrencilerimden öyle çok şey öğrendim ki meğer ben ne toymuşum. İşte, gidiyorlar, yine bir yaz mevsimi. Yine doğum günüm ayrılıklara gebe. Giderken kalbimi de alın, çocuklarım. Sizler benim içtiğim limonlu çay, yediğim nohut yemeğisiniz. Çünkü biz sizle yemeği de paylaştık. Beni unutmayın. Sizleri çok seviyorum.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar