TÜNELİN SONU
Saçları dumandan trenler vardı, çocukluğumun en güzel maceralarını yaşadığım. Köye gideceğimiz gün ailecek sabah namazı vaktinde uyanıp üzerimizi giyer, karanlıkta, ellerimizde çantalarla istasyona kadar yürürdük. O çantalardan biri de benim payıma düşer, yolculuk hevesiyle bileklerim ağrısa da sesimi çıkarmadan taşırdım. Sıraya girip biletimizi alır, telaşla perona koşardık. Tren, çığlık çığlığa sokulurdu istasyona. Büyük abim beni kollarımdan kaldırırdı, heyecanla vagonun kucağına atlardım. Babamın “kompartıman” dediği odaya yerleşirdik. Ağzımız kulaklarımızda, gözlerimiz ışıl ışıl bakardık birbirimize. Türkçe dersinde mutluluğu cümle içinde hiç kullanmasam da o an bilirdim nasıl güzel bir şey olduğunu. Annem…
Devamını Oku