EDEBİYAT 

OĞUZ ATAY’IN SATIRLARINDA KENDİNİ BULMAK

“Aman felsefe yapma”cılara “Ülkemizde suç sayılan ne kadar şey varsa hepsini yapacağım” karşılığını mı verirdik hep? Düşünmek, zincirlerinden kurtulmanın ilk aşaması. Olur da abartılırsa bu eylem, tutsak etmek için sizleri ellerinden geleni ardına koymaz onlar. “Düşünüyorum, öyleyse tutukluyum!” diye sesleniyorum kalabalıklara tekrardan. Sonra bir de, “Artık hayatta yeteri kadar acı var, insanlar bunu görmek için tiyatroya gitmezler artık” derler. Hayır, efendim! Körü körüne bağlandık bir kere acıklı güldürülere. “Hem artık romantik hisler ve acılar öldü, gerçek acılardan yana insanlar” diye söylenip dururlar ya hani… “Hayır!” diyelim onlara, efendim. “Hayır, romantikler…

Devamını Oku
EDEBİYAT YAŞAM 

‘HEP SONDAN BAŞLAR’, TEVFİK FİKRET, ANILAR…

“Babam biz Paris’e giderken okulu bıraktığım için kırgın olsa da, bana Tevfik Fikret’in şiirlerini hediye etmişti. Bu bana o zamana kadar verdiği ilk hediyeydi. Annem ikisi adına bazı hediyeler verirdi, bayramda seyranda. Babamın bu yegâne hediyesi hep dolaştı durdu benimle. Şimdi sarı kapağı iyice eskimiş, sayfalarının içlerine kadar sirayet etmiş. Sanki o da yaşlanmış, hatta hasta olmuş. Acaba bir kitap ne zaman ölür?” (Hep Sondan Başlar, s.140) Sahi, bir kitap ne zaman ölür? Taçlı Yazıcıoğlu’nun ilk romanı ‘Hep Sondan Başlar’da okurların en beğendiği kahraman, bir “kahraman” olarak gördükleri Zerrin, babasının…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

‘SABAH, MAYIS SABAHI; BİLET ZIMBALIYOR BİLETÇİ…’

“Söz vermiştim kendi kendime. Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka ne idi? Burada, namuslu insanlar arasında, sakin, ölümü bekleyecektim; hırs, hiddet neme gerekli? Yapamadım, koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum. Ada’nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum, öptüm. Yazmasam deli olacaktım.” – Sait Faik ABASIYANIK, ‘Haritada Bir Nokta’ adlı öyküsünden… Sait Faik, bir mayıs sabahı, yazamamaktan dert yanıyordu. “Sis vardı denizde,/ tepelerde, evimizin üstünde./ Bahçede yapraklar buğulu,/ su akıyordu demir parmaklıktan,/ el değince./ Ağaçlar puslu”…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

SANATIN YARATIM GÜCÜ VE ‘AKDENİZ EFSANELERİ’

Talip Apaydın, “Günler nisandan mayısa doğru gidiyor” dizesiyle başlıyor ‘Bahara Doğru’ şiirine. Yeni bir hayatın ucuna doğru ilerlerken, her şeyin daha iyi olması beklentisi içerisinde, “Son kez olur, sonra her şey düzelir” umuduyla bir kez daha kapandığımız evlerde iyi edebiyata, iyi sanata sarılarak; “İyi ki edebiyat, iyi ki sanat var” diyerek yaşıyoruz günlerimizi pek çoğumuz. Kitaptan, sanattan ve edebiyattan bağımsız bir yaşam düşünemiyorum. Nitelikli kalemleri, tüm heyecanımla ve tüm merakımla okumak, okumak ve okumak istiyorum. Okumak, onlar üzerine düşünmek, notlar almak ve paylaşmak istiyorum. Yaşasın edebiyat, yaşasın sanat! Çünkü yaşamalı…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

BİR GÜN BAHAR

Bir gün baharken, güneşe sığınmıştık. Biz, yani vızıldayıp çevremi tavaf eden –biraz da ürküntü veren– bal arısı, tazecik yaprağa durmuş zerdali, bir de aklı yuvasındaki yumurtada kalmış serçenin ürkekliği… Bir de etrafa şaşkın bakışlar atan ama coşmuş papatya öbeğinin gölgesinde yuvarlanan uğur böceği, hani şu sarı üzerine siyah noktalı olanlarından… Bir de ben. Şu aşağıdaki çalının dibinde bir kütürtü peyda oldu, az önce. Bildim, tosbağaların mevsimi. Teey uzakta, karşı tepelerin oralarda köpeklerle eşeklerin sesleri birbirine karışıyor. Rüzgâr biraz sert esince ürpertse de sığındığımız güneş üstün geliyor. Berhava! Yamaca doğru kızıl…

Devamını Oku
EDEBİYAT YAŞAM 

NİSANLAŞMAK

“Nisanlaşmak” dedim kendi kendime. Ne anlama gelir diye de düşünmedim. “Nisan” dedim, “nisanla” dedim, “nisanlaş”, “nisanlaşma”, “nisanlaşmak” dedim. Yazdım da yazdım. Yan yana, alt alta, üst üste sıraladım. Evet, belki bir nisandım, nisan geldi nisanlaştım, nisanın ilerleyen günlerinde daha da çok nisanlaşacaktım. “Nisan” yazmayı sürdürdüm. “Nisan”ın ortasına bir yerine “y” yerleştirdim. Alladım, pulladım. İşte, şimdi de bir “nisyan” oluverdim. Unutuldum, unutulmaya yüz tuttum. Bellek yitmişti sanki. Saatin akrebiyle oynadım, yelkovanına diller döktüm; yine de kendimi hatırlatamadım. Unutuldukça heyheylendim ve “nisyan”la da oynamaya başladım. Başındaki “n”yi attım, “isyan” oluverdim. İsyan ettim;…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

FANTASTİK EVRENİN KURUCUSU TOLKIEN VE YAZMA EYLEMİ

“‘Yine de ağızdan çıkmış bir yemin titreyen yüreğe güç verebilir’ dedi, Gimli. ‘Ya da çökertebilir o yüreği!’ dedi, Elrond.” – J.R.R. Tolkien, Yüzüklerin Efendisi, Yüzük Kardeşliği Yazmak, üretmek, yepyeni bir dünya yaratabilmek büyük bir yetenek ve büyük de bir özveri gerektiriyor. Yaşadığı dönemde “edebiyat ve yazarlık üzerine tüm kalıpları yıkarak” bambaşka bir evren yaratan ve fantastik-epik tarzın ilk örneklerini veren J.R.R. Tolkien, kendisine yöneltilen hiçbir olumsuz eleştiriye kulak asmamış ve kalemini en doğru bildiği şekilde kullanmaya devam etmiştir. O dönemde ürettiği her eser, bugünlerin fantastik edebiyat okurları tarafından, 2021’in ‘J.R.R.…

Devamını Oku
EDEBİYAT YAŞAM 

GÜN DÖKÜMÜ

Sabah saat çok erken, gün dökmedi yüzünü şehre, ben dayadım yüzümü cama. Yolları izleyesim tuttu, yollar sert ve ortalık alacakaranlık. Yaşamın ilk gölge oyunları düşmeye başladı yollara, yanan sönen lambalarla ışıkların oyunu düşmeye başladı. Yıllar öncesinde gece vardiyasından bu saatlerde evine dönen Hikmet Amca’nın hayali zihnime düşmeye başladı. Gece vardiyasında çalıştığı içindir ki gündüz, sessiz olmamız gerektiğiyle uyarılırdık biz çocuklar. Bugün anladığım ve fakat anlıyor olmamın geçmişteki hissedişin izini silmeye yetmediği, bir işe yaramadığı sebeple, susturuluyor olma sebebiyle, hep ürkerdim, hep bir tarafım uzak kalırdı Hikmet Amca’ya, bir tarafım da…

Devamını Oku
EDEBİYAT KÜLTÜR-SANAT 

KİTAPLARDAN EKRANLARA GÜÇLÜ KADIN FİGÜRLERİ

“Ben sıradan bir kadın değilim, benim hayallerim gerçek olur!” – Danerys Targaryen İstanbul Sözleşmesi’nin tamamen yok sayıldığı şu günlerde aklım da kalemim de, merkezine kadınları alan bir yazı yazma düşüncesine itti beni. “Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmemek lazım” diyen zihniyetlerin, kadını gerek iş hayatında gerekse sosyal ve kültürel hayatta itibarsızlaştırma ve yok sayma eylemlerinde olan kişilerin karşısında varlığımızla, fikirlerimizle, başarılarımızla dikilmeye devam edeceğiz. Bu yolda en büyük destekçilerimiz ise sanat ve edebiyat olacak! Birçok yazar, eserlerinde o kadar güçlü ve farklı kadın figürleri yarattı ki film ve dizi…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

AVANTA RECEP

“Avuçlarımda nice anılar/ evleri gezer ayrılık/ ne kuşlar biriktirmiştim/ kanatları hep kırık/ yaşlanarak unutulan/ yol geçer mi bıçak sırtı zamandan/ ah/ ne seneler aktı o kıyısız hayatlara/ kimseler yok şimdi/ taşralar huzursuzluk” – Salih Gözek Üniversite bitti. Yepyeni bir hayat seni bekliyor, diyorlar. Oysa ben yepyeni bir hayat arzusunda değilim. Eskisinden çok memnundum. Burada sıkılacağımdan korkuyorum. İş başvurularımı yaptım. Üzerimde bir acemilik… Kim ne derse kulak kesiliyorum. Bir an önce başlamak istiyorum. Neresi olduğu bile çok önemli değil artık. Beklemek çok keyifsiz… Miskin miskin oturmaktan, gelen konuklara hizmet etmekten sıkıldım.…

Devamını Oku