EDEBİYAT 

ÜZERİNDEN NEHİR GEÇEN KÖYÜN HİKÂYESİ

Bu, üzerinden nehir geçen bir köyün hikâyesidir. Şaşırdınız mı? Şaşırmayın. Gerçekten nehir geçerdi bu köyün üstünden. İnsanlar, nehrin azgınlığından korunmak için taşlara tutunur, öylece yaşar giderdi. Nehir durgun akardı akmasına da, ortada bir şey yokken birden azgınlaşır, deli akar, sonra durulurdu. Anlayacağınız, ne yapacağı belli olmazdı. Nehrin altında yaşayan insanlar kayalara tutuna tutuna birbirlerine zor gider gelirdi. Nehir durgunlaştığında birbirlerine seslenir, sohbete, halleşmeye gayret ederlerdi.

‘Bizim oğlan’ genellikle konuşmaz, kimseyle dertleşmez, suların akışına dalar giderdi. Adı da deliye çıkmıştı bu yüzden. Arada, hem de suların en azgın olduğu zamanlarda, bir kayadan diğerine atlama denemeleri yapar, çoğu kez nehir bunu savurur, kafası gözü yara bere içinde bir kayaya tutunana kadar sürüklerdi. Bu denemeleri neden yapar, kimse bilmezdi. Kimseye anlatmazdı.

Bir gün bizim delinin konuşası tuttu. “Ben,” dedi, “bırakacağım kayayı”.

– Bırakacağım kendimi suya.

Abovv!” dedi ilk duyan.

– Hepten kafayı sıyırmışsın sen. Hiç nehirle alay geçilir mi? Canını çıkarıverir, alimallah. Delirme. Tut tuttuğun yerde kayayı!

Salak dediydim de yok dediydiniz bana, salak işte” dedi ikincisi.

– Bırak, ulen. Bırak da gör gününü.

Nehir bunları duydu mu, bilinmez. Ama bir başka hırçınlaştı. Kayaları sökercesine coştu. Taştı. Homur homur homurdanır gibi kükredi. Sesler seslere karıştı. Nice sonra duruldu. Konuşmaya misafir olan üçüncüsü uzaktan haykırdı.

– Ulen, deli! Atacaksan at kendini. Bizi ne ortak edip durursun deliliğine. Bak kızdırdın nehri. Elimizdeki taştan mı edecen bizi? Defol, git nereye gideceksen.

‘Bizim oğlan’ sustu. Bir şey diyesi vardı ama sustu. Suskunluğuna nehrin suskunluğu katıldı. Birlikte sustular. Su karardı. Su karardığında herkes tutunduğu kayanın kuytusuna girdi. Kuytularda sesler suskunluğu çoğalttı. Çoğalan sessizlikte ‘bizim oğlan’ın anası ağladı.

Ana!” dedi.

– Anam. Can parçam. Ellerim nicedir tuttuğum kayayı istemez oldu. Bir başka âlem var. Bilirim. Bilirim de içim eksik. Bi’ yol ver, gideyim. Rızan olmasa yüreğim eksik, bağım kopuk giderim. Bi’ yol ver, hele. Hele üstüme ağırlık koyma.

Anası bir şey dedi ama nehrin homurtusundan duymadı bizimki. Kuytusuna girdi. Uyudu uyumadı derken baktı su aydınlanmış. Kuytusundan çıktı. Tutunduğu kayaya baktı. Anasına dönüp bakmadı. Sevdalısı yoktu zaten. Bırakıverdi kayacığını. Yıllarca ona yarenlik eden, kuytusunda korunduğu, tutunarak yaşadığı kayayı öylece bırakıverdi. Habersiz.

Nehir bu. Öfkeden delirdi. Hem de ne delirme… Taşlar zapır zapır titredi öfkesinden. Herkesi bir korku saldı. Herkes bir ağızdan nehre yalvarmaya, ‘bizim oğlan’a küfürler yağdırmaya başladı. Üçüncü:

– Bırakın len ilenmeyi, ünlemeyi. Kurtulduk deliden. Nehir nasılsa sakinleşir. Bizi rahat bırakır. Köyden bir uğursuz eksildi. Şimdi köy huzur bulacak.

Ben dediydim de inanmadıydınız. Gördünüz işte salaklığını” dedi ikinci.

Abovv!” dedi birinci.

Anası bu sefer ağlamadı. Daha bir sıkı tutundu kayasına. Bir şeyler söyledi. Yine duyulmadı ne dediği. Kimse de ilgilenmedi zaten. Baktı kaldı giden oğlunun ardından. “Güle güle” diyemeden gidişine içerledi biraz. Sonra daha sıkı tutundu kayasına. Bir şeyler söyledi. Tutunduğu kayada kayboldu sesi.

‘Bizim oğlan’ı nehir önce bi’ çevirdi, hoplattı. Yürekleri kusturan, mideleri kanatan bir çevirmeyle döndürdü. Oğlanı kayaya öyle bir savurdu, oğlan kayaya çarpınca kafasını korumasa kafası kopacaktı. Nehir baktı, oğlan yaşıyor. Bu sefer içine çekti. Öyle derine çekti, öyle çekti ki, ‘bizim oğlan’ nefessiz kaldı. Belki de öldü. Ölüp ölmediğini o da bilemedi, nehir de…

Nehir, ‘bizim oğlan’ öldü diye rahatladı. Sakinledi. O zıpırın ne haddineydi kayayı bırakmak? Nehrin kanunlarına karşı gelmek onun haddine mi? Bak sen hadsize. Geberdi gitti işte, puşt! “Keşke biraz daha savurup zevkini çıkarsaydım, çabuk öldü” diye hayıflandı. Bu hayıflanmayı bütün nehir duydu. Duyanlar kayasına daha bir sıkı sarıldı.

Abovv!” dedi birinci.

Öldü gari, öldü” dedi ikinci.

Gebersin, puşt!” dedi biri.

Anası bir şey demedi. Sadece dinledi. Gözünden akan yaş nehrin suyuna karıştı. Sessizce “Öldü” dedi. Herkes duydu.

– Çocuk öldü.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar