POLİTİKA 

BOĞAZİÇİ

Hava epeydir soğuktu. Sobayı yakmak için odun almaya üşendi. Bilgisayarın başına oturdu. Haberlere göz attı. Boğaziçi Üniversitesi’nde gençler ayaktaydı. – Kayyum rektör istemiyoruz! – Özgür üniversite! – Polis dışarı, bilim içeri! Sloganlarla, günlerdir yer gök inliyordu. “Ah, yaşadığım sürgünlük olmasa ben de orada olurdum” diye geçirdi içinden. 30 sene önceye gitti. Öğrenciydi. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’ne büyük bir kortejle yürümüşler, kortejin başı okul bahçesine girince polis ablukasına alınmışlardı. Dehşet bir polis saldırısıyla okulun dar ve küçük olan ön bahçesinden daha korunaklı olduğunu bildikleri ana binaya kaçmak zorunda kalmışlardı.…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

ÜZERİNDEN NEHİR GEÇEN KÖYÜN HİKÂYESİ

Bu, üzerinden nehir geçen bir köyün hikâyesidir. Şaşırdınız mı? Şaşırmayın. Gerçekten nehir geçerdi bu köyün üstünden. İnsanlar, nehrin azgınlığından korunmak için taşlara tutunur, öylece yaşar giderdi. Nehir durgun akardı akmasına da, ortada bir şey yokken birden azgınlaşır, deli akar, sonra durulurdu. Anlayacağınız, ne yapacağı belli olmazdı. Nehrin altında yaşayan insanlar kayalara tutuna tutuna birbirlerine zor gider gelirdi. Nehir durgunlaştığında birbirlerine seslenir, sohbete, halleşmeye gayret ederlerdi. ‘Bizim oğlan’ genellikle konuşmaz, kimseyle dertleşmez, suların akışına dalar giderdi. Adı da deliye çıkmıştı bu yüzden. Arada, hem de suların en azgın olduğu zamanlarda, bir…

Devamını Oku