YAŞAM 

MIŞIL MIŞIL ‘BUZ YUDUMLARI’

“Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim” diyen şair gibiyizdir belki de… İçimizdeki yazma tutkusu gecenin ayazında, deli esen yelin avazında sabahı bekletmemiştir bizlere. Elimiz titreye titreye mutlaka bir şeyler yazacağızdır. Battaniyeler alt altadır şimdi, yorganlar üst üstedir. Minderler, nevresimler, alezler üstlü altlıdır, altlı üstlüdür. Yazmaya ramak kalmıştır. Yağmursuz bir kış, bir şubat gecesi kapımızı gümbür gümbür çalmış; yeşeremeyen toprağımızda neyimiz var neyimiz yoksa almıştır. Ovamızda üşüyoruzdur. Dolunay kaskatı kesilmiş, yıldızlar buz mavisine dönmüştür. Gecenin avaz avaz ayazı, dağların geceyi hüzne boğan beyazı şairi de şiiri de tir tir titretmiştir. Şair…

Devamını Oku
YAŞAM 

İNSAN UNUTUR; BEYİN UNUTMAZ!

80’li, 90’lı yıllarda çizdiğim karikatürlerin arasında aşağıdakilere rastladım… Karikatürlere bakarken, Turgut Özal iktidarı zamanında “Düşünce suçlarına hapis cezası verilmesin; para cezası verilsin.” gibi bir mevzuun konuşulduğunu hatırladım. Bu karikatürleri de o tartışmaların olduğu günlerde çizmiş olmalıyım. Üzerinden 30-40 sene geçince, o zamanın mevzuları bazen komik, bazen trajik, bazen de saçma sapan geliyor. Bizi üzen, kafamızı ve yüreğimizi gereksiz yere meşgul eden mevzuları unutmaya eğilimliyiz. “Zaman her şeyin ilacıdır.” diye bir söz vardır ya… O ilaç, uyku ilacı sanırım. Bizi uyutuyor. Uyutuyor ama yıllar sonra bu karikatürlere bakınca olduğu gibi… Bir…

Devamını Oku
YAŞAM 

AĞLATAN ŞARKI

“Eskiden kar yağardı adam boyu./ Kar sendin… Kar bendim… Kar bizdik…/ Eskiden kar yağardı./ Henüz ayrılmamıştık, henüz bölünmemiştik…/ Aynı mahalledeydik…/ Zengini… Fakiri… Esnafı… Bir arada, birliktik…/ Eskiden kar yağardı lapa lapa, kar yağardı bembeyaz./ Çünkü karın beyazlığı yüreğimize vurmuştu./ Karın rahmeti, karın bereketi…/ Adam boyu adamlar da adamlardı o zamanlar…/ Eskiden kar yağardı adam boyu./ Kar sendin… Kar bendim… Kar bizdik…/ Şimdi…/ Eridik… Eridik… Eridik…” Şiir daha uzun, beni duygulandıran kısımlarından alıntı yaptım. Google Amca’dan bakarsınız. Google Amca’nın her dediğine de inanmayın bence! Çünkü şiir, onun da dediği gibi Sabahattin…

Devamını Oku
PSİKOLOJİ YAŞAM 

ÖZGÜR ADIMLARA DOĞRU

Rekreatif terapi, bireylerin daha özgür yaşayabilmeleri için bireye özel yapılan çalışmaları anlatır. Daha özgür derken de, fiziksel, zihinsel, psikolojik tüm yönleri kapsar. Bu açıdan rekreatif terapi, örneğin down sendromlu bir bireyin daha akılcı düşünmesine yönelik bir program tasarlarken, teknoloji yoğun yaşayanlara da empatinin geliştirilmesine ilişkin program düzenler. O halde biz rekreatif terapistler özgür birey derken, o bireyin bedensel özgürlüğünden başlamak üzere, insanı insan yapan her açıdan; duygusal, düşünsel, sosyal vb. konularda bağımsız veya daha az bağımlı olmasından söz ederiz. Örneğin fiziksel engeli olan bir bireyin tam bağımsızlığı mümkün olmamakla birlikte,…

Devamını Oku
YAŞAM 

‘ILGAZ ILGAZ’ MUHABBET, MATEMATİK, GAZETECİLİK, ŞİİR VE BENZERİ ŞEYLER ÜZERİNE

“Sen otellerde benim konuğum/ bense dar günlerde senin evinde/ kim ne derse desin/ saltanatımız baba oğul/ sürüp gidiyor işte! // Ne saray, ne yalı, ne köşk,/ ne bir dairecik, kooperatiften/ ne Bebek sırtlarında bir çadır,/ bir gecekondu da yok, memleket işi/ Taşlıtarla’larda. // Diyelim ki, elden düşme bir Ford,/ kilometresi üç kez silinmiş/ dört tekerim de olmadı bugüne kadar,/ ayaklarımı yerden kesecek! // Her saltanatın bir sonu var, oğlum,/ buna musalla taşları şahit! // Son sözümü henüz söylemeden/ işte geldim, gidiyorum,/ altımda bir kuru tabut! // Tacım, tahtım sana emanet!”…

Devamını Oku
YAŞAM 

DOĞAYI SEVİYORUM

Doğanın kaynakları tükeniyor! Tüketiyoruz! Doğanın bir parçası olduğumuzu düşünüyorum. Doğanın yok edilişine seyirci kalarak hayatını devam ettirebileceğini düşünmek ne büyük aptallık! Ağaçlar azalıp betonlar hızla çoğalıyor her geçen gün. İnsanların çoğunluğunun bu konudaki şuursuzluğunu, duyarsızlığını aklım almıyor, gelecek nesiller için endişeliyim. Evrende tüm canlılarla bir bütün olduğunun, biri olmadan diğerinin dengesinin bozulacağının nasıl farkında değil insanlık, şaşırıyorum. İnsanlık kendi sonunu kendi getiriyor, hızla yok ediyoruz kaynakları hiç hız kesmeden! Pandemi koşulları durup düşünmemize vesile olur, bir şeyler değişir diye ummuştum ama maalesef değişen bir şey olmadı! Kaldığımız yerden devam. Doğaya…

Devamını Oku
TOPLUM YAŞAM 

YALNIZ DEĞİLSİNİZ

“Ateşi ve ihaneti gördük/ ve yanan gözlerimizle durduk bu dünyanın üzerinde.” diye başlar Nâzım Hikmet, ‘Kuvayi Milliye Destanı Birinci Bap’a. O günden bu yana da çok şey gördü geçirdi insanlık. Hep olduğu gibi… Hâlâ nelerini görmekteyiz. İki yıl devam eden bir salgın, sürekli yeni varyantlar vardı hayatımızda, aşı polemikleri, tüm bunların ortasında yitip giden canlar ve belki ailemizden, yakın çevremizden kaybettiklerimiz oldu. Bunların hiçbirini umursamayıp gönül rahatlığı ile yaşantısına devam edenler de oldu. Daha düne kadar bu salgının hayatımıza vurduğu ket, sağlığın ve nefes almanın bu denli kıymetini tokat gibi…

Devamını Oku
YAŞAM 

DÜNYA YILDIZI OLACAKTIM

Sağ–sol olayları durmak bilmiyordu. Her gün kavganın içinde buluyordum kendimi. Ara sıra dayak da yiyordum. Bizimkiler “Böyle olmayacak, seni dışarıya gönderelim, orada oku” dediler. Liverpool’da bir okul buldular. Yağmurlu bir gün “şemsiyeli adamlar” ülkesine ayak bastım. Hava hep kapalı ve hep yağmurluydu. Hatta bir gün birisine “Burada güneş var mı?” diye sormuştum da bir tuhaf bakmıştı yüzüme. Her neyse… Okula yakın bir sokakta bir pub keşfetmiştim. Sık sık oraya takılıyordum. Pencere kenarındaki masaya oturuyor, biramı yudumlarken kitap okuyordum. Bir akşam içeriye benim yaşlarda, saçları omuzlarında, sırtlarında gitarlarıyla üç kişi girdi.…

Devamını Oku
YAŞAM 

25 RUBLE

Moskova’ya 1919’da Vladimir Gardin tarafından kurulan ve dünyanın ilk sinema okulu olarak kabul edilen Sovyetler Birliği Devlet Sinematografi Enstitüsünde sinema okumaya gitmiştim. Kararım tepkiyle karşılanmıştı. Gidip de komünist mi olacaksın demişlerdi. Gidip adam oldum. Okulu ve arkadaşlarımı çok sevmiştim. O sıralar Nâzım da Moskova’daydı. O’nu görmeyi çok istiyordum. Ama mümkün görünmüyordu. Bir gün Nâzım’ın okula gelip söyleşi yapacağını öğrenince sevinçten havalara uçtum. Moskova’da tanışıp âşık olduğu Vera Tulyakova ile birlikte geldi. Genç kadının evli ve bir kızı olduğunu bir yıl sonra öğrenecekti Nâzım. Uzun bir söyleşi oldu. Edebiyattan, sinemadan ama…

Devamını Oku
YAŞAM 

NARSİZM

Hayatımın son yarısında öylesine çok narsist insanla karşılaştım ki bu durum konuyu çok araştırmama neden oldu. Son derece cahil ve yetersizliği görülebilecek seviyedeki insanların kendini abartan, başkalarını değersizleştiren davranışlarının sebebini araştırmak benim için çok ilgi çekiciydi. Çünkü yaşadığım bu tarz ilişkileri sanki birebir anlatıyordu. “Cahil” derken okumamış insan olarak değil, bilgiyi özümsememiş ve davranışına yansıtmayan kişi, medeni ölçütleri benimsemeyip egoları ve güdüleri ile hareket eden insanları kastediyorum. Duygusuz, saplantılı, her an kendine yönelik abartılı değer atfeden ve karşısındakini değersizleştiren davranışlarına tahammül etmek çok zor. Narsizm düzeyi yüksek olanlarla iletişim neredeyse…

Devamını Oku