YAŞAM 

HER ŞEY GEÇER

Yaklaşın, size bir sır vereceğim: Her şey geçicidir. Geçer, gider, yok olur. Geride zerre kadar bir iz bile bırakmadan hiçliğin kucağına oturur.  Ne sonsuz sanılan zaferler, ne yüreklere işleyen acılar, ne de sandıklarda saklanan gözyaşları kalır. Hepsi bir gün uçar gider, fezanın sonsuz boşluğunda bir yerlere dağılır.  “Gamına gamlanıp olma mahzun/ demine demlenip olma mağrur/ ne gam bâki ne dem bâki.” Ne güzel özetlemiş Selimî! Ne mutluluk ne de gam ve keder kalıcıdır. Milyonlarca yıldır gökte yanıp sönen Güneş’in bile bir gün içindeki gazlarının söneceğini ve Güneş’in de öleceğini söylüyor…

Devamını Oku
YAŞAM 

YAZMAYACAĞIM

Dün gece bütün tanrılara yalvardım, iyi bir şeyler yazmam için, yardım etsinler diye, masamın üzerinde duran bütün müsveddeleri yırtıp yırtıp attım, kalemimi kırdım, oturdum, kalktım, yürüdüm, bağırdım, sesli sessiz düşündüm, yine fayda etmedi. Ağır günahlara aldırmadan isyan ettim aklımın parçası kutsal imgeye. İmgemden ses gelmedi. Çoğu kez böyle olurum. Ne zaman ülkemin görünmeyen kederli insanını yazmayı düşünsem, ne zaman gamdan tasadan ve hüzünden yazmaya çalışsam gelir kalemime dolanırsın, vicdansız sevgili, parmaklarıma pranga gibi takılırsın, çocuklar gibi yalvarırsın, “İnsanların acılarını yazma” diye. İşte, o an alevlenmiş anarşist duygularım sönüverir kendiliğinden ve…

Devamını Oku
YAŞAM 

FAİLİMİZ BELLİ; ADIMIZ MEÇHUL!

Yeryüzünün en büyük felaketine ramak kala, bir şubat gecesi, sabaha karşı yazmıştım; daha çok yeni. “Altlı üstlü, üstlü altlı battaniyelerden, yorganlardan, minderlerden” bahsetmiş; “üşüdüğümüz ovamızdan, kaskatı kesilen dolunaydan, buz mavisine dönüşen yıldızlardan, gecenin avaz avaz ayazından, dağların geceyi hüzne boğan beyazından” söz etmiştim. Farkında olmadan, olacaklardan habersiz… * * * Her yeni güne umutla uyanan yüreğimiz o sabaha karşı betonların altında kaldı, kesilmiş kolonlarımız yaşama sevincimizi elimizden aldı. Tuz buz oldu hayatlarımız, enkaz altında kaldı insanlığımız. Şimdi biz neredeyiz, hangi zaman dilimindeyiz? Yıkık dökük haldeki, eğik bükük minvaldeki ruhumuzla baş…

Devamını Oku
YAŞAM 

DEPREM, YARALI RUHLAR, YAS

O gün… Saat 4.17… “Canım,” diyor, “Canım, uyan, sallanıyoruz.” Uyanığım aslında, gözlerimi açmak istemiyorum. “Canım, uyan! Deprem oluyor!” Ellerimiz kenetleniyor. Gözlerimi ağır ağır açıyorum. Tepemizdeki avize sallanıyor. Şıngırrr şıngırrr şıngırrrr… “Canım,” diyorum, “Canım, elimi bırakma. Bitsin, öyle kalkalım, düşeriz.” Çok, çok sallanıyor. Yüksek kattayız, Hızla düşünüyorum: Buradan inemeyiz, deprem anında binanın çatısına çıkın diyorlarmış, çatıya da çıkamayız. Üstte 5, altta 9 kat var. Hangi yolu daha kısa sürede alabiliriz? İnmek daha kolay. Ama önce sarsıntı bitmeli. “Bit artık! Bit artık! Bit!” Bitmiyor. Bir buçuk dakikanın ne kadar uzun olduğunu bu…

Devamını Oku
YAŞAM 

FELAKETİN TRAVMASI

Düşünün; aileniz dört kişi, çok güzel anılarınız hayalleriniz var, sevgi bağınız sizi sımsıkı sarmış, güzel bol kahkahalı gülücüklerle dolu fotoğraflar çektirmişsiniz, gelecekte o yaşlara dair mutluluğunuzun kanıtı olsun diye… Çocuklarınızı, bebeklikten alıp her anınızı içinizdeki sımsıcak duygularla, tebessümle onların büyümesini izliyorsunuz. Onların geleceği için büyük özverilerle destekliyorsunuz. Hayata hazırlamak ve onların arkadaşları arasında ve toplum içerisinde kendini iyi hissetmesini sağlayacak bir psikolojiye sahip olması için didiniyorsunuz. Özellikle de her anında kendini mutlu hissetmesini sağlayacak bilinç altyapısını sağlamak için verdiğiniz iyi niyetli çabalar aynı zamanda sizi hayata daha çok motive ediyor.…

Devamını Oku
YAŞAM 

SON YAPRAK

Akşam olmuş, saat 10’da içmesi gereken son üç hapı da içirdiği kocası uykuya dalmıştı. Kadın, televizyonun karşına uzanmış, elindeki kitaba göz gezdiriyor, ama okuduklarından bir şey anlamadığını da biliyordu. Günlerdir enkaz altından kurtarılan her canlı için umut ışığını diri tutup tüm Türkiye mucizeler bekliyordu. Kimi zaman bir çocuk, kimi zaman bir kedi, bir köpek gibi insan dostu canlıların kurtuluşu da herkes gibi bu yaşlı kadını sevindiriyordu. Elindeki kitabı koltuğun yan tarafına bıraktı. Annesinin, “İnsan insanın ağusunu alır” dediğini anımsadı. Acısını hafifletir, yanında olduğunu gösterir anlamında söylediği sözü kulaklarında çınladı. Yaşanılan…

Devamını Oku
YAŞAM 

ÖLÜMÜN SAATİ VAR

Yeni bir haftanın, yeni bir günün planını yaparken 6 Şubat 2023 sabahı bizleri neyin beklediğini bilemiyorduk. O sabah, çok acı veren bir güne uyanmıştı herkes. Etkisi yıllarca sürecek bir güne. Hava soğuktu, hava yağmurluydu, hava karlıydı, toprak buz gibiydi, beton soğuktu. Bizim ise elimizden bir şey gelmiyordu; çünkü milletçe hepimiz enkazın altındaydık. Kime sorsam kimse yemek yiyemiyor, kimse sıcak yatağına girmek istemiyor. Herkes üşümek, yağmurda ıslanmak ve aç kalmak istiyordu.  Bu kadar gün geçmesine rağmen umutla bekleyen insanlar hâlâ enkazın başında yardım bekliyordu. Şurada bir çocuk ve annesi var, şurada…

Devamını Oku
YAŞAM 

‘PİYANİST’ FİLMİNDEKİ VARŞOVA GETTOLARI GİBİ

6 Şubat 2023, saat 4.17… Adana’da beşiğe dönen yatağımdayım. Doğrulmaya çalışıyorum. Zorlukla ayağa kalkıyorum. Diğer odadaki kızımda aklım… Sarsıntı bitmiyor. Bir dakika sanki saatlerce… Dışarıdan “Deprem oluyooor” diye bir bağırtı ve ardından çığı andıran ses… Yakınlarda yüksek katlı bir apartmanın yerle bir oluş sesi bu. Tamam, diyorum, buraya kadarmış. 7 katlı apartmanın 5’inci katındayım. Tavana bakıyorum. Ne zaman başımıza yıkılacak? Yıkılmıyor. Dışarıda müthiş bir yağmur var. Yağmıyor, bardaktan boşalıyor. Olan oldu diyorum. Elektrik var. Cep telefonumdan haber almaya çalışıyorum. Saat 4.28… Aynı felaket bir kez daha yokluyor. Sokak köpekleri uluyor.…

Devamını Oku
YAŞAM 

UNUTMAYACAĞIM!

Arama kurtarma ekibindekileri enkazdaki sahibinin olduğu yere götürmek için ayakları altında dolanan kediyi… Gözlüklerini kaybedenlere bedava gözlük dağıtan gözlükçüleri… Enkazdan çıkan Çiçek Sepeti notunu: “Özür dilerim, sevgilim, beni affet!” Ekmek verilen köpeğin enkazı patileriyle kazıp ekmeği enkaz altındaki sahibine vermeye çalışmasını… Yıkılan duvarda sapasağlam duran Atatürk fotoğrafını… Enkazdan çıkarılan insanlara sevinenlerin dillerine takılanları… Eğitimin en gerektiği zamanda, ilk başta elimizden alınmasını… Dört trans depremzedenin araçlara alınmamasını… Alman kurtarma ekibinin iki kelime de olsa Türkçe öğrenme çabasını… Sadece 256 kişinin yaşadığı Samos’un Agathonisi köyünden bir kamyonet dolusu çıkan yardımı… Kravatı olmadığı…

Devamını Oku
YAŞAM 

MIŞIL MIŞIL ‘BUZ YUDUMLARI’

“Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim” diyen şair gibiyizdir belki de… İçimizdeki yazma tutkusu gecenin ayazında, deli esen yelin avazında sabahı bekletmemiştir bizlere. Elimiz titreye titreye mutlaka bir şeyler yazacağızdır. Battaniyeler alt altadır şimdi, yorganlar üst üstedir. Minderler, nevresimler, alezler üstlü altlıdır, altlı üstlüdür. Yazmaya ramak kalmıştır. Yağmursuz bir kış, bir şubat gecesi kapımızı gümbür gümbür çalmış; yeşeremeyen toprağımızda neyimiz var neyimiz yoksa almıştır. Ovamızda üşüyoruzdur. Dolunay kaskatı kesilmiş, yıldızlar buz mavisine dönmüştür. Gecenin avaz avaz ayazı, dağların geceyi hüzne boğan beyazı şairi de şiiri de tir tir titretmiştir. Şair…

Devamını Oku