BAHAR SİYASETE YENİLMEZ
-MERSİN-
“Benim vanilya kokulu dondurmacım/ gene kapı önlerinde” dizeleri dolaşır oldu Edip Cansever’in.
Gökyüzü eskisinden de mavi, şarkılar içten cilveli…
Bahar geldi ve şarkılar bir bir sıraya girdi.
Çocukluğumuzdaki bahar sevinci hâlâ varsa ne mutlu…
İnsanın benliğini yenilemesine, arınmasına öncü olan nisana merhaba…
Doğa uyanıyor, eski uyarılarını heybede tutarak…
Toprak, korunması gerektiğini yağacak olan nisan yağmurlarıyla bir kez daha hatırlatacak insanlığa.
Havayı ciğerlerine çekince mis gibi kokan portakal çiçeğinden anlıyorsun ki bahar gelmiş, güzelleştirmek için doğayı.
Bahar böyle güzelken, tomurcuklar böyle açarken, doğanın büyüleyici kokusu içimize işlerken, aşkın tam mevsimiyken bir ayın tüm ihtişamı neden herhangi bir siyasi partiyle özleştirilir ki?
Bahar sağa da geldi sola da…
Alevi’si de müjdeledi bu gelişi Sünni’si de.
Bizim ülkemizin en değiştirilmesi gereken yanı tam olarak bu.
Mevsimi, şarkıyı, şiiri istediğimiz gibi sınıflandırıyoruz.
Bahar bu kardeşim!
Siyasetinize malzeme değil!
Bahar bizim umudumuz, uğurumuz, yüreğe dokunuşumuz…
Sandıktan çıkan sonuca yoramaz, birkaç siyasi profille bağdaştıramayız, öyle değil mi?
Hoş, keşke örnekledikleri gibi baharın tüm canlılığını topluma sirayet ettirebilseler…
Yerel seçim kimine bahar getirdi kimini ayaz soğuğunda kalmış gibi hissettirdi.
Seçim telaşesi bittiğine göre kalbe iyi gelecek, bahara ait ezgiler dinleme zamanı.
Ya da…
Malum nisandayız artık.
Bol bol Orhan Veli okumalı…
“Tüyden hafif olurum böyle sabahlar;/ karşı damda bir güneş parçası,/ içimde kuş cıvıltıları, şarkılar,/ bağıra çağıra düşerim yollara;/ döner döner durur başım havalarda. // Arada bir gerinirim göklere karşı,/ dalına su yürüyen ağaç misali;/ ağaç da memnun;/ içinde yükselen suyu duyduğu belli. // Ne iş güç gelir aklıma ne yoksulluğum…” mısralarıyla Orhan Veli bize, ‘Baharın İlk Sabahları’nı yaşatmaya başladı…
Baharın simgesi, uyanışın gerçek ismi Orhan Veli’yi de anmadan bitirmek istemem satırlarımı.
Bilirsiniz ki tabiatın güzelliğini ve geçim derdini en iyi harmanlayan şairdir.
Kavurucu sıcakların, ekonomiyle birleşmesine az zaman kala; mevsim yaza dönmeden, baharın kıpırtısını ceplere de yansıtmalı, sofrada en azından bir umut kırıntısı olmalı.
Yoksa…
“Bizi hep böyle havalar mahvetmeye” devam edecek gibi…