TOPLUM 

KADINLARI SEVİN

Kızımın beni son ziyaretindeki sürprizi, giderken başucuma bıraktığı kitaptı. Elimdeki kitap bittikten sonra okumaya başladım. Seçimlerini yaşamım boyunca sevdiğim ve takdir ettiğim kızımın bu kitabı seçmesindeki nedeni de okumaya başladığımda anladım. Edebi değerinden ziyade kızımla bizim hayatımızı zaman zaman anımsatan iyi bir akış ve kurgu ile yazılmıştı. Hani bir film izlersiniz ve arada bazı sahnelerde yürek bağı ile bütünleşirsiniz ya, sizi sarsmaz ama içinizi burkan ruh haline büründürür… Okurken ve sonrasında geçmişi düşünmekten, sorgulamaktan kendimi alıkoyamadım. Kadınlar bu dünyaya gelip ne zorluklar yaşıyor. Bir anne, kız çocuğundan kendisini anlamasını bekler,…

Devamını Oku
POLİTİKA 

SON YILLARDA NELER YAŞADIK? (2019)

2014 yılından başlayarak 2019 yılı da dâhil olmak üzere ülkemizin gidişatını özetlemeye çalıştığım yazı dizimin sonuncusu olacak bu yazım. Her zaman olduğu gibi ülkemizin en önemli sorunlarından birisi olan kadın cinayetleri ile başlıyorum. Bunun ülkemizin gericileşmesinin, yozlaşmasının çok önemli bir parametresi olduğunu düşündüğümü daha önceki yazılarımda değinmiştim. Çünkü dinler tarihinin en önemli konusu kadının toplumdaki yeridir. Kutsal kitaplar, “erkek egemen” bir düzeni içeriyor. Din ve cinsellik, Sigmund Freud’un uzun araştırma konularından iki önemli unsurudur. Ona göre, uygarlığın temelini bu ilişkiler belirliyor. Freud, “Dindarlık ve takıntılı nevroz arasında bir benzerlik vardır.…

Devamını Oku
FELSEFE 

ÖLÜMDEN SAKLANMAK

Dışarıda serin bir sessizlik eşliğinde sevinçli bir yağmur yağıyordu. Gökyüzünden yeryüzüne inen yağmur damlaları bir sicim biçimini almış, toprağa düştüğünde damlalara dönüşmüştü. Hava kararmaya başladığında erik ağacının dallarına değen sesi duymayı çok seviyorum. Yağmur dans ederek inerken toprağa, ben de bahçeye çıkıp alışkanlık edindiğim davranışımı gerçekleştiriyorum. Her şeyden saklanmanın bir yolunu bulup ruhuma bir nefes gibi sokuluyorum. Aklıma bir kitapta okuduğum ama hiç unutmadığım çingenelerle ilgili bir görenek geliyor. Ben de sizlere aktarayım istedim. (Kaynak: Çingene Mitolojisi, Hermann Berger) Çingene kadınlar doğum yapma zamanı geldiğinde bir akarsu kenarına gidip orada…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

KELEBEK CİNAYETİ

“Anlaşılmayacaksın, ey kanatsızlık!” E.  Â. Tembelliğin sınırını zorlayan “Yapacak bir yığın işin var” demeyip en azından sözde de olsa “Yapılacak bir yığın iş var yarın” diyor. “Zıbar, erken kalk ve konforum için senin sonsuz ‘Hayır’ diyememeni kullanmama izin vermeye devam et” demiyor da. “Aptal mıyım?” Öyle sanıyor. Ellerimi dizlerime vurup isyansız bir “Evet”le kalktım. Odamın kapısı, elbise, kitap, terlik, yerdeki ıvır zıvırdan zor açılıyor. Eşyalar dağınıklık karşısında ayaklanmış da içerden kapıyı kapatarak protesto çekiyor sanki! Hiç uğraşmadan yatabileceğim kadar yer açtım kendime yatakta. Kolumun altında bir sertlik… Dergiyi de okuyamadım…

Devamını Oku
TOPLUM 

TÜM SPOTLARI BİR ÇOCUĞUN ÜZERİNE ÇEVİRMEK

Bilişsel olarak kendi akranlarından ileri derecede gelişim gösteren bir çocuğun aynı ölçüde psikolojik olarak ileride olduğu varsayılamayacağı gibi zekânın birden fazla tipi vardır. Duygusal zekâsı gelişkin birinin aynı oranda analitik zekâsı gelişkin olmayabilir. Her şey bir tarafa, belli konularda yetenekli olan çocukları televizyon programında yarıştırmanın, youtuberların malzemesi veya medya patronlarının reyting kurbanı yapmanın bir çocuk istismarı olduğunu hatırlatmak zorundayız. Bizim gibi piramidin en altında olan, yani beyin sapı ile hayatta kalmaya odaklanmak zorunda kalmış ülkelerde pek sıklıkla karşılaştığımız bir olay: Örneğin piyano çalma yeteneği olan bir çocuk için “Onu hobi…

Devamını Oku
POLİTİKA 

KİM?

Bir imtihana tabiyiz. Hepimizin alnında yazılıdır kaderimiz. Yoksulluk Allah’tan, kötülük kuldan… Biz iyi olalım olmasına da kötülük hep mi yoksulun kaderi(!) acaba? Yokluk yüzünden cemaat yurtlarına teslim edilen çocukların yanarak ölmesi, başka bir yurtta tecavüze uğraması… * * * Benim evladım okusun, vatana millete faydalı olsun, kimseye muhtaç olmasın diye üstüne titrersin; ama o çocuğun, bir ömür boyu unutamayacağı bir travmaya mahkûm edilir. Senin evladın yokluk içinde okur, yıllar akıp geçer, mezun olur. Umutla iş arar; ama iş yok. Bir gün artık o da, sayıları milyonu geçen “iş bulma umudunu…

Devamını Oku
FELSEFE 

BİR BABANIN BİLİNÇALTI KARNESİ

“İnsanların varlığını belirleyen bilinçleri değildir; tam tersine, onların toplumsal varlığı bilinçlerini belirler.” – Karl Marx Ne garip, herkesin, çocuğunun başarılarını yayınladığı bir karne gününde tutmuş kendi karnemi yayınlıyorum. Bu durum, diyalektikle olmasa da yaşlandıkça “yaşlı bağımlı nüfus” kategorisine dâhil olmadığımı kanıtlama psikolojisi ile ilgili olmalı. Sizlere 5 dersten 100, o ucube dersten de 50 civarında bir not göstermeyi amaçlamıştım. Olmadı. Başarısızlığıma isyan eden oğlum Ali, “Sana o kadar emek verdik, ne bu haylazlık, bir daha böyle kötü sonuçlar görmek istemiyorum” diye uzun vaaz tarzı bir fırça attı. Mecburen dikkate alıp…

Devamını Oku
POLİTİKA 

İDLİB’DE KAZANIRKEN KAYBETMEK

Bu satırlar kaleme alınırken, “İdlib harekâtı an meselesi” deniyor medyada. Asker alana inmişse eğer, şu sorulur: Siyasi hedef nedir? Kurtuluş Savaşı’nda siyasi bir hedef vardı: “Ya istiklal, ya ölüm!” Büyük Taarruz’da: “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir!” 1974 Kıbrıs’ta: “Barış için savaş!” Barış Pınarı Harekâtı’nda: Terör koridorunu önlemek. Peki, ya İdlib? İdlib’de hedef nedir? Sonunda ne elde edeceğiz? Vatanı mı kurtaracağız, yeni bir devlet mi kuracağız? 12 gözlem noktamız var İdlib’in etrafında kurduğumuz. El-Kaide bağlantılı “Heyet Tahrir Şam”ın (HTŞ) devlet kurmasını mı gözleyeceğiz? Bunca sene terörle mücadele ettik: ASALA, DHKP-C, PKK, PYD,…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

KÜL DÜNYASI

Arabanın bu yolculuğu kaldıramayacağı belliydi. Nitekim öyle de oldu. Kar ya da yağmurla bozulmuş dağ yollarındaki her çukur bir vidayı gevşetmiş olmalı ki çok da bilmediğim bu yerde motor aniden sustu. Tırmanış sırasında olsa işim çok daha zor olurdu; ama neyse ki inişte oldu. Böylece arabayı nispeten güvenli sayılabilecek bir yere yanaştırabildim. Öğle güneşi oldukça berrak… Yayla sayılacak bir yer olmasa da havada keyifli bir serinlik ve esinti var. İleride büyükçe bir dere görünüyor. Sesi görüntüsünden önce gelmişti. Alabildiğine yeşillik bir alan… Ağaçlar çok sık olmasa da etrafa dağılmış halde…

Devamını Oku
EDEBİYAT 

AHMET HAMDİ ÖNAL’IN YAŞAMINA KISA BİR DEĞİNİ

Ahmet Hamdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin dördüncü kuruluş yıldönümünde, 23 Nisan 1927’de Diyarbakır’da doğdu. Bebekken annesi Sâre’yi kaybetti, bu yüzden hayatı babasının yeni eşleriyle devam edecekti. Sekiz kardeşin en küçüğü olan Ahmet Hamdi, babasının memur olması nedeniyle Diyarbakır’dan sonra Siverek’le tanıştı. Okuma yazmayı ilkokula gitmeden önce öğrenen Ahmet Hamdi, ortaokulu Urfa’da, liseyi yatılı olarak Afyon’da okudu. ‘Ahmet Hamdi’ adı büyük bir kitleye pek de tanıdık gelmemiş olmalı. O, edebiyat çevrelerinde, başka bir adla tanınan, ilk şiir kitabıyla da Türk şiirine damga vuran efsane şair Ahmed Arif’tir. Şiir sanatında ilk Afyon’da…

Devamını Oku