POLİTİKA 

KİM?

Bir imtihana tabiyiz. Hepimizin alnında yazılıdır kaderimiz. Yoksulluk Allah’tan, kötülük kuldan… Biz iyi olalım olmasına da kötülük hep mi yoksulun kaderi(!) acaba? Yokluk yüzünden cemaat yurtlarına teslim edilen çocukların yanarak ölmesi, başka bir yurtta tecavüze uğraması…

* * *

Benim evladım okusun, vatana millete faydalı olsun, kimseye muhtaç olmasın diye üstüne titrersin; ama o çocuğun, bir ömür boyu unutamayacağı bir travmaya mahkûm edilir. Senin evladın yokluk içinde okur, yıllar akıp geçer, mezun olur. Umutla iş arar; ama iş yok. Bir gün artık o da, sayıları milyonu geçen “iş bulma umudunu yitirenler” ordusuna katılır?

* * *

Evlerde bir köşede kardelen gibi sessizce oturuyor işsiz milyonlar. Bazen kara haberler gelir çok yakından ya da çok uzaklardan. Duvarları sıvasız evlere, elektriği kesilmiş köydeki kerpiç bir eve ya da yoksul bir semte… Kader(!) işte. Çünkü sen yoksulsun ve senin payına düşen de evladının bayrağa sarılı tabutunu kucaklamaktır.

* * *

Bir felaket kapınızı bir değil, birkaç kez çalmıştır ve “Geliyorum” demiştir. Evinizin tabutluk olduğu, bir an evvel buradan çıkmanız gerektiği uyarısı yapılmıştır. İnsan, öleceğini bile bile o evde oturur mu? Ama sizin ne gidecek bir kapınız vardır, ne paranız… Gider, durumu yetkiliye bildirirsiniz; ama çürük evinize sağlam(!) raporu verilir. Ya da riskli bir tek binaya dokunulmaz. Felaket, olur olmaz zamanda öyle bir çalmıştır ki kapıyı… Artık yoksunuzdur. Genç yaşlı, çoluk çocuk artık kopmuşsunuzdur yaşamdan. Anılarınızla, hayallerinizle, umutlarınızla kalakalmışsınızdır göçük altında. Böyle bir ölüm de yine kaderinizdir(!) ne yazık ki.

* * *

Eşi uzun süredir işsizdir ve başka bir şehirde iş bulup gitmiştir. Kendisi ise yoklukla boğuşuyordur. Cebindeki üç kuruşla oduncunun yolunu tutan, “Bu paraya odun mu olur?” cevabını almasına rağmen kendisine bir çuval odun verilen, ıslanan odunları yakamadığı için çocuğunu saç kurutma makinesiyle ısıtıp kendini asan Adana’daki o genç kadının da ölümü kader(!) değil mi? Üniversiteli gençlerin intiharları, çocuk gelin olmak, suça itilen bir çocuk olmak, istismara uğramak, açlığını haykırıp valiliğin önünde kendini yakmak kader(!) mi bizim ülkemizde?

* * *

Allah aşkına, asgari ücretle kim bir maden ocağında en ağır koşullarda çalışmak ister? Patlama… Göçük… Yüzlerce insan kimi çırpına çırpına kimi zehirlenerek kimi boğularak öldü gitti maden ocağı denen tabutluklarda. Genç ölümler, bu ülkenin bir kadın ve çocuk mezarlığına dönmesi hep kader(!)…

* * *

Kader”, “fıtrat”, “takdir-i ilahi”, “ölümler”, “işsizlik”, “ayrışma”, “nefret söylemi”… Bir kavram kargaşası içinde acaba yolun ne kadar açık, sevgili yurdum? Son zamanlarda yokluk yüzünden insanlar kendini öldürmeye başladı. Hz. Ali, “Bir köyde bir insan açlıktan ölürse bütün köy katildir” demiş. Söyleyin Allah aşkına, katil kim?

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar