POLİTİKA 

İDLİB’DE KAZANIRKEN KAYBETMEK

Bu satırlar kaleme alınırken, “İdlib harekâtı an meselesi” deniyor medyada.

Asker alana inmişse eğer, şu sorulur:

Siyasi hedef nedir?

Kurtuluş Savaşı’nda siyasi bir hedef vardı: “Ya istiklal, ya ölüm!

Büyük Taarruz’da: “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir!

1974 Kıbrıs’ta: “Barış için savaş!

Barış Pınarı Harekâtı’nda: Terör koridorunu önlemek.

Peki, ya İdlib?

İdlib’de hedef nedir?

Sonunda ne elde edeceğiz?

Vatanı mı kurtaracağız, yeni bir devlet mi kuracağız?

12 gözlem noktamız var İdlib’in etrafında kurduğumuz.

El-Kaide bağlantılı “Heyet Tahrir Şam”ın (HTŞ) devlet kurmasını mı gözleyeceğiz?

Bunca sene terörle mücadele ettik: ASALA, DHKP-C, PKK, PYD, FETÖ…

Peki, şimdi ne yapıyoruz?

Yine terörle mi mücadele ediyoruz?

Alana iki tugay indirmişiz, devamı geliyor…

Diyelim ki kazandık:

Fırat’ın doğusu ABD, batısı Rusya, İdlib olacak HTŞ.

İkiye ayrılmış Suriye’yi, böldük üçe…

Yani kazandık mı?

Parça parça olmuş bir Suriye kimin işine yarar?

Mesela İsrail, ellerini ovuşturmaz mı?

Ya da şu “terör koridoru” hangisinde daha kolay kurulur; bölünmüş Suriye’de mi, bütün olanda mı?

İşin özü, fotoğrafın geneli şudur:

2011’de “Arap Baharı” ile peydahlanan, Suriye ve Irak’ta geniş alanlara yayılan, kafa kesip görülmemiş vahşet yaşatan IŞİD yenildi.

Bütün alandan geri çekildi ve artık son nefesini vermek üzere.

Geriye kalan selefi gruplar, sürüklendi geldi ve İdlib’de toplandı.

2011-2020…

Dokuz yıllık selefi-cihatçı teröre karşı son hamle İdlib’dir!

Sizce Türkiye ne yapmalı?

Suriye’yi daha fazla bölmek, bize siyasi bir fayda sağlar mı?

Askeri taktik alanda kazansak bile jeopolitik düzeyde kaybetme riski iyi görülmeli…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar