KÜLTÜR-SANAT TOPLUM 

TARİHİN İLK BARIŞ ANTLAŞMASINDA ÇUKUROVALI BİR KADININ MÜHRÜ / PUDUHEPA

Dünya yeni bir savaşlar çağının eşiğinde. Bunu ne kadar çabuk kabullenebilirsek barışı haykırmak için o kadar hızla harekete geçebiliriz. Tıpkı Soğuk Savaş dönemindeki gibi farklı ülkelerin birleşerek kutuplaştığı, hangi liderin sesinin daha öfkeli çıktığı, kimin nükleer füzesinin daha büyük olduğu, kimin ordusunun daha güçlü olduğu, kimin daha çok İHA’ya, SİHA’ya sahip olduğu, kimin kimi ezebileceği üzerine karşılaştırmaların yapıldığı bir dönem bu – ABD Başkanı Trump ile Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un arasındaki tuhaf atışmayı hatırlarsınız. Azerbaycan ile Ermenistan, Rusya ile Ukrayna, İsrail ile Filistin cepheleri şimdiden açıldı bile ve maalesef…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT POLİTİKA 

SANAT VE SANATÇILAR SUSMAMALIDIR

İlk defa 2015 yılının Eylül ayında kaleme almış, daha sonra 2016 yılının Mart ayında Posta gazetesinin GAP bölge ekindeki köşemde yayınlamıştım bu yazımı. O dönemde Türkiye’de yaşanan terör olayları nedeniyle toplumda korku, endişe hâkimdi. Bugün de İsrail’in saldırısı sonrası Gazze’de yaşanan insanlık dramında başta çocuk ve kadınlar olmak üzere benzer kaygı ve üzüntüleri yaşıyoruz. İnsanlık dramına tanıklık ediyoruz. Savaşlarda, terör saldırılarında, olağanüstü dönemlerde sanat ve sanatçılara büyük rol düşmektedir. Bu yazının amacı, sorunların dile getirilmesinde sanatın yaratıcı ve yenilikçi ve etkili gücünü ifade etmek, toplumun moral değerlerini yüksek tutmada sanatın…

Devamını Oku
POLİTİKA 

EN CAN YAKICI KEFEN BEYAZI

Hiçbir çocuğa kefen yakışmazken bombalar yüzlerine imza atar oldu. İmzanın kalemini tutanların tarih, kalemini kıracak! 21’inci yüzyılda ‘insanlık’ naraları atanların içlerindeki barbarlığı ve vahşeti izliyoruz. İzliyoruz diyorum; çünkü müdahale edemiyoruz! Karşımızdaki o kadar arsız, o kadar vicdansız ki tüm dünya ülkelerinin savaşa dâhil olmasını amaçlıyor. Aklınca soytarı yandaşları ile gücüne güç katacak! Gazze’den gelen görüntüleri izledikçe uykularım kaçıyor; uyumaya, yemeye, içmeye elim gitmiyor. Suç işleniyor Gazze’de, çocuklar vahşice öldürülüyor; nasıl uyuyalım? Ufacık bedenler, kalpler korkuyu öğreniyor, kimisi öğrendiği gibi oracıkta ölüp gidiyor. “Çocuk” ve “ölüm” kelimesi asla yan yana gelmemeliyken…

Devamını Oku
HABER TOPLUM 

EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİ İÇİN DÜNYA DALIŞ REKORU

56 yıldır eğitimde fırsat eşitliği için çalışan Türkiye’nin en köklü ve öncü vakıflarından Türk Eğitim Vakfı (TEV), başarılı ve maddi olanakları sınırlı olan öğrencilere burs desteklerini artırmak için ülkemizin önemli isimleriyle imza attığı iş birliklerine devam ediyor. Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılını “Gençlerimiz desteğinizle okusun, cumhuriyetimizin geleceği olsun” diyerek kutlayan TEV, bu defa milli sporcumuz Şahika Ercümen ile 100 kız öğrenciye destek yaratmak için yola çıktı. ŞAHİKA ERCÜMEN İLE İŞ BİRLİĞİ 17 Ekim 2023 tarihinde Hatay’ın Yayladağı ilçesinde yeni bir serbest dalış dünya rekor denemesi yapan Şahika Ercümen, 3 dakika 2 saniyelik…

Devamını Oku
YAŞAM 

TURGUT’LA SELİM’İ BEKLİYORUM

Sakin bir gün… Adana’nın o insanı deli eden karmaşasından sonra oldukça sakin bir gün geçiriyorum. Pencerenin dışında masmavi, bulutsuz bir gökyüzü uzanıyor. Ara sıra bir arabanın klaksonu odamda yankılanıyor. Aşağıdan Yves Montand’ın sesi geliyor. Alt komşum Madam Clair, Montand tutkunu. Bütün gün onu dinliyor. Montand şu an çok sevdiğim şarkısını söylüyor: ‘Les Feuilles Mortes…’ Selim’le Turgut’u bekliyorum. Onlar iki güvercin. Penceremin sürekli konukları… Oğuz Atay’ın ‘Tutunamayanlar’ romanındaki iki kahramanın adlarını verdim onlara. Hayret, bugün biraz geç kaldılar. Selim’le Turgut’a yemlerini verip onlarla biraz konuştuktan sonra bisikletime atladığım gibi yollara düşüyorum.…

Devamını Oku
YAŞAM 

‘KENDİNE ÜZÜLME’ ÇEMBERİNİN DIŞINDA

Bitmek bilmeyen baş ağrısı işini yapmasına engel oluyordu. Sakinleşmeye çalışıp birkaç derin nefes aldı ve yeniden yazmaya devam etti. Pek de başarılı olamamış olacak ki çok zaman geçmeden istemeye istemeye kalemi elinden bıraktı, bir su aldı kendine. Sakinleşmek, dinlenmek istedi. Ne yapmak lazımdı şimdi, bu işin içinden nasıl çıkardı? Hem bir yol bulma umuduyla şakaklarını ovuyor hem de baş ağrısının geçmesini temenni ediyordu. Stresten terleyip titreyen elleri ona ait değilmiş gibiydi, birden yabancılaşmıştı vücuduna. Bu zihin, bu beden kimin eseri, neyin esiri oluvermişti bir anda? Kendiyle karşılaşsa tanıyamazdı kendini; ama…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT 

‘HARRY POTTER’ EVRENİNİN EN BÜYÜK BİLGESİNİ SONSUZLUĞA UĞURLARKEN…

“Yaşadığı gibi öldü; daima çoğunluğun iyiliği için çalışarak ve son anına kadar, onu ilk tanıdığım günde olduğu gibi, ejderha çiçeği geçiren küçük bir çocuğa elini uzatmaya istekli kalarak…” – Joanne Kathleen Rowling, ‘Harry Potter ve Ölüm Yadigârları’ Hayatı; küçük ama bana güç veren umutları içinde biriktirdiğim bir kumbara olarak görürüm hep. Karanlık, ışığımızı ele geçirmeye çalıştığında, geleceğin içinde sakladığı güzel günlerin gelişine karşı inancımız tükenmeye başladığında, ruhu çürümeye başlamış insanların o katlanılamaz kokuları burnumuza kadar geldiğinde bu umutları kumbaramdan çıkarmaya başlarım ve varoluşumun kurtuluşunun önüne çıkan her zorluğa karşı bu…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

ÖZGÜRLÜK

İnsanlar daha doğdukları günden itibaren gerçekliğini tartışamadığı, mutlak doğru zannettiği inançlarla büyüyor. Sonra başkasının inançlarını kendine yapılmış bir ihanet olarak görüp onlara düşmanlık ve kin besliyorlar. Yüzyıllar boyu bu algı ve inançlar sorgulanmadığı için sorgulanması gerektiği söylendiğinde insanlar karakterlerinin, davranışlarının bir ögesiymiş gibi davranıyor. Bu farkındalığın yaratılması için yapılan uyarıları ve verilen emekleri kendine yapılmış bir saldırı olarak algılıyor. İşte, bu şartlanmışlık; beynin en büyük cezası ve mahkûmiyetidir, bir bebeğin elini kolunu bağlayıp bir odaya ya da bir hücreye kilitlemek ile eş değerdir. Her birey, çocukluktan başlayarak yaşadığı evreni yeniden…

Devamını Oku
TOPLUM 

DÜNYA KIZ ÇOCUKLARI GÜNÜ

Doğumu her zaman sevinçle karşılanmaz, bazılarınca erkek çocuk mutluluk verirken “Keşke, tüh, bir dahaki erkek olsun inşallah!” denerek hayata başlayandır kız çocuğu… Rüyada bile ‘erkek çocuk’ hayırlı haberken kötü haber olarak yorumlanandır kız çocuğu… “Kızını dövmeyen dizini döver” sözünü söyleyen atalardan gelen nesil, kendini kızının namusunu korumaya adar. Bunun için ne mi yapar? Döver, söver, sindirir, ezer; kendi hemcinslerinden kendi kızını sakınır, ne de olsa evinin namusudur kız çocuğu… Kız okumaz, yazmaz, öğrenmez; doğurganlık yaşı gelince baba ocağından gidecektir nasılsa, bir evi çekip çevirecek, eğitimi anasından alsın yeter! Hatta kendisi…

Devamını Oku
TOPLUM 

KIZLAR

Büyük bir ayna var. Biz göremiyoruz çoğu zaman. Aynanın içi, tabiri yerindeyse tam bir “cadı kazanı”. Ötekileştirme, ayrıştırma, zulüm, özneleri nesneleştirme, yok sayma, şiddet, para, hırs, ego, kibir, asimilasyon, cahillik ve bir sürü şey kaynıyor. Cadı kazanının ateşini çıkarları uğruna yakanların kibritleri hep elinde… Kazanı görür görmez harlıyorlar ateşi. “Pozitif ayrımcılık” gibi kavramlar çıkıyor gün yüzüne. Ne acı, değil mi? Kadın, erkek ve çocuklara ait bu yeryüzünde böyle bir kavramın ortaya çıkması. Üstüne konuşuyoruz, yazıyoruz ve direniyoruz. Bugün, 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü. Kızlar, bir diğerinin aynasıdır. Mutlulukları, acıları,…

Devamını Oku