TARİHİN İLK BARIŞ ANTLAŞMASINDA ÇUKUROVALI BİR KADININ MÜHRÜ / PUDUHEPA
-ADANA-
Dünya yeni bir savaşlar çağının eşiğinde. Bunu ne kadar çabuk kabullenebilirsek barışı haykırmak için o kadar hızla harekete geçebiliriz. Tıpkı Soğuk Savaş dönemindeki gibi farklı ülkelerin birleşerek kutuplaştığı, hangi liderin sesinin daha öfkeli çıktığı, kimin nükleer füzesinin daha büyük olduğu, kimin ordusunun daha güçlü olduğu, kimin daha çok İHA’ya, SİHA’ya sahip olduğu, kimin kimi ezebileceği üzerine karşılaştırmaların yapıldığı bir dönem bu – ABD Başkanı Trump ile Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un arasındaki tuhaf atışmayı hatırlarsınız. Azerbaycan ile Ermenistan, Rusya ile Ukrayna, İsrail ile Filistin cepheleri şimdiden açıldı bile ve maalesef devamı geleceğe benziyor.
Savaş her daim vardı. Fakat bir zamanlar kadim uygarlıkların liderleri sürdürülebilir bir barış için ellerini taşın altına sokabiliyor, sorumluluk alabiliyorlardı. Örneğin; tarihin ilk yazılı barış antlaşması M.Ö. 1280’li yıllarda Mısır Firavunu II. Ramses ile Hitit Kralı III. Hattuşili arasında imzalanmıştı. “Kadeş Antlaşması” adlı belgede Çukurovalı bir kadının, Hitit Kraliçesi Puduhepa’nın da mührü vardı. Bu antlaşma aynı zamanda tarihte bir kadının mührü / imzası bulunan ilk belge olma özelliğini de taşıyordu.
Gelin, Hitit Kraliçesi Puduhepa’nın yaşamına ve mührünü vurduğu Kadeş Barış Anlaşması’na bir göz atalım.
İŞTAR’IN RAHİBESİ PUDUHEPA
Puduhepa’nın 13’üncü yüzyılda Kizzuwatna’nın –bugünkü Çukurova ve çevresi– Lawazantiya şehrinde –tahminen bugünkü Elbistan– doğduğu düşünülüyor. Kizzuwatna, Hurri Devleti’nin başkentiydi ve bu devlet, Hitit Kralı I. Şuppiluliuma döneminde Hititlere bağlı özerk bir yönetim haline gelmişti.
Bentip-sar adlı bir rahibin kızı olan Puduhepa, babası gibi şehrin koruyucu tanrıçası İştar’ın –kimi kaynaklara göre Sausga– tapınağında görev yapıyordu. Kendini tanrıçasına hizmete ve onu memnun etmeye adamıştı. Kadeş Savaşı’ndan dönerken tapınakta dua etmek için bölgeye gelen III. Hattuşili ile tanışmasaydı muhtemelen hayatı aynı şekilde devam edecekti.
KADEŞ SAVAŞI
O dönemde Hitit Krallığı ile Yeni Mısır Krallığı arasında tırmanan gerilim, Kadeş Muharebesi ile doruk noktasına ulaşmıştı. M.Ö. 1274 yılında yapılan savaşta ilk kez bu kadar büyük iki ordu karşı karşıya geliyordu. Savaşın sebebi Mısır’ın yayılmacı politikasıydı. Firavun II. Ramses, ticaret yolları üzerine kurulan Amurru ve Amka gibi Hitit şehirlerini ele geçirmek istiyordu. Hitit Krallığı’nın başında II. Muvatalli vardı. Hattuşili ise henüz bir prensti.
37 bin piyade ve 3 bin 500 savaş arabasından oluşan Hitit Ordusu Anadolu’dan Suriye’ye hareket ederken 20 bin piyade ve 2 bin savaş arabalı Mısır Ordusu da Hitit topraklarına doğru ilerlemişti. İki ordu Kadeş kenti yakınındaki Orontes (Asi) Nehri kıyısında karşı karşıya gelmişti. Her iki taraf da ağır kayıplar vermiş; fakat savaşın kesin bir galibi olmamıştı. Yine de Hititler, Mısır sınırlarını güven altına almayı başarmışlardı.
KRALİÇE PUDUHEPA
Tanrıça Sausga’nın tapınağında Puduhepa’yı gören Hattuşili kimi kaynaklara göre ona âşık oldu, kimilerine göre ise bu politik bir evlilikti. Hattuşili bu evliliği, rüyasına giren tanrıça İştar’ın istediğini söylüyordu. Tanrıçanın isteği onun için önemliydi; çünkü zayıf ve hastalıklı bir çocukken İştar’a inanmış ve hayatı kurtulmuştu.
Her ne olduysa Puduhepa prensle evlendi ve Hitit ülkesinin başkenti Hattuşaş’a –bugünkü Çorum– gelin gitti. Muvatalli ve oğlu Urhi-Teşup’un ardından başa nihayet Hattuşili geçti. Puduhepa, Hitit ülkesinin tavanannası, yani kraliçesi konumuna yükseldi. “Kizzuwatna Ülkesinin Kızı”, “Lawazantiya Rahibi Bentissari Kızı”, “İştar’ın Hizmetkârı” gibi isimlerle de anılan kraliçe, artık sadece İştar’ın değil, Hititlerin güneş tanrısı Arinna’nın da hizmetkârıydı.
Tavanannaların görevi çocuk büyütmek ve saraydaki gündelik işlerle sınırlı kalsa da Puduhepa bundan çok daha fazlasıydı. Tüm önemli görüşmelerde eşinin yanında duruyordu. Diplomatik meselelerde Hattuşili kadar söz sahibiydi ve karar verme sürecine katkıda bulunuyordu. Kendine ait mührü vardı. Kraliyet saraylarındaki iç meseleleri kontrol ediyor, hatta davalara bakıyordu. Hitit inanç sistemindeki tanrılar ve tanrıçalardan oluşan geniş panteonu yeniden düzenliyordu. Kizzuwatnalı Hurri halkının dili, kültürü ve inançları bu dönemde Hititlerde kabul görmeye başlamıştı. Kral olan eşine itaat etmiyor, onunla birlikte el ele hüküm sürüyordu.
Kral ve kraliçenin bu evlilikten Tuthaliya ve Nerikkali adlı iki oğlu, Manefrue ve Gaşşuliviya adlı iki kızı oldu. Puduhepa çocuklarına politik evlilikler yaptırarak ittifaklarını sağlamlaştırdı. Bunu daha önce hiçbir tavananna yapmamıştı.
KADEŞ BARIŞ ANTLAŞMASI
Hititler ile Mısır arasındaki sorunlar toprak paylaşımıyla sınırlı kalmıyordu. Ünlü firavun Tutankamon’un ölümünün ardından eşi Ankhesenamon, dönemin Hitit Kralı I. Şuppiluliuma’ya bir mektup yazmıştı. İktidarı kaybetmek istemeyen kraliçe, mektubunda şöyle diyordu: “Kocam öldü. Oğlum yoktur. Senin oğullarının çok olduğunu söylüyorlar. Eğer sen bana bir oğlunu verirsen o kocam olabilir. Bir hizmetkârımı hiçbir zaman alıp onu kocam yapmayacağım. Bundan çok korkarım.”
Şuppiliuma’nın kraliçeyle evlenmesi için gönderdiği oğlu Zannanza, Mısır Veziri tarafından yolda öldürülünce iki ülke arasında tansiyon yükselmişti. Kadeş Muharebesi, Hititler için Zannanza’nın da intikamını alma amacı taşıyordu.
İki tarafın da yenişemediği bu kanlı savaştan 15 yıl sonra, Firavun II. Ramses ile Hattuşili ve Puduhepa arasında Kadeş Barış Antlaşması imzalandı. Çivi yazısıyla Akadca yazılan, Mısır dili ve Hititçeye de kopyalanan antlaşma metninde şöyle yazıyordu:
“Mısır ülkesi kralı, büyük kral, kahraman Mısır ülkesi kralı, büyük kral, kahraman Re-masesa-mai Amana’nın (II. Ramses), Hatti ülkesinin büyük kralı Hattuşili ile dostluklarının, kardeşliklerinin ve büyük krallıklarının devamı için yaptıkları antlaşmadır.”
Ve şöyle devam ediyordu:
– Antlaşma ebedidir. Kardeşlik ve sulh düzeni daimidir.
– Gelecekteki kral için asilzadeler krala karşı ayaklanırsa kardeş ülke, kralın yanında yer alacak, iltica talebinde bulunan asilzadeler ve isyancılar iade edilecektir.
– Kendi aralarındaki antlaşma dışında Mısır ve Hitit ülkesine dışarıdan bir müdahale durumunda birbirlerine destek kuvvet gönderecekler, Mısır ya da Hitit bir ülkeyle sorun yaşarsa da savaşmak için onun yanında yer alacaktır. Bu verilen güvence; Asur tehdidine karşı güç birliği kararını da yansıtmaktadır.
Ramses, Hattuşili ve Puduhepa tarafından mühürlenen kil tabletin aslı bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde, bir kopyası da New York’taki Birleşmiş Milletler Binası’nda görülebilir. Puduhepa’yı barış kraliçesi yapan mührü ise Adana Müzesi’nde sergilenmektedir.
RAMSES İLE YAZIŞMALAR
Antlaşmanın başlıca sebebi bölgede yükselen Asur tehlikesi gibi görünse de bu barışın sağlanmasında Puduhepa’nın rolü çok büyüktür. Kraliçenin II. Ramses ile yaptığı dostane yazışmaların bulunduğu pek çok mektup arkeologlar tarafından ortaya çıkarılmıştır. Bu yazışmalarda firavun Puduhepa’ya “Kız kardeşim” diye hitap eder. Puduhepa, kızı Manefrue’yi Mısır’a gelin gönderir. Firavunun eşleri Nefertari ve Naptera, tavanannaya samimi mektuplar ve hediyeler göndermiştir. İki ulus arasındaki barış, Hititlerin M.Ö. 1200’lü yıllarda dağılmasına dek devam etmiştir.
HATTUŞİLİ’DEN SONRA
Kendinden yaşça büyük olan Hattuşili’nin ölümünün ardından Puduhepa, tavananna olarak kalmaya devam etti. Hitit yasalarına göre kazanılmış bir hak olan tavanannalık, kral ölse dahi devam etmekteydi.
Oğlu IV. Tuthaliya tahta geçmişti ama iktidar hâlâ ana kraliçedeydi. Ramses’in yanı sıra birçok devlet adamıyla yazıştı. Babil kralları Kadashman-Enlil II ve Kudur-Enlil ile diplomatik ilişkiler kurdu.
Tarihin ilk yazılı barış antlaşmasına adeta damgasını vuran Puduhepa, aynı zamanda yazılı bir antlaşmaya mührünü vuran ilk kadındı. Bir rahibe olarak başladığı hayatını evrensel bir barış kraliçesi olarak sona erdirdi ve bu yönüyle tarihe silinmeyecek bir iz bıraktı.
Özellikle Mezopotamya halkları olarak bugün ne kadın hakları konusunda ne de barışı tesis etme konusunda onun bıraktığı mirasa sahip çıkabildiğimiz bir gerçek. Yine de ısrarla ve yüksek sesle özgürlüğü, eşitliği, barışı haykırmaya devam edeceğiz. Bu toprakların güçlü kadınları, anneleri hatırına…
PUDUHEPA VE KIZ KARDEŞLERİ PROJESİ
Barışın kraliçesi Puduhepa’nın hikâyesi, Tüvana Okuma İstekli Çocuk Vakfı (TOÇEV) sayesinde bugün bu topraklarda yaşayan kız çocuklarına ilham veriyor. Vakfın 2018’de başlattığı ‘Puduhepa ve Kız Kardeşleri’ projesi kapsamında Puduhepa’ın yanı sıra NASA’da çalışan Dilhan Ege Eryurt, yazar Halide Edip Adıvar, botanikçi Asuman Baytop ve tiyatro sanatçısı Gülriz Sururi gibi kadın rol modellerin oyuncakları ve kitapları satışa sunuluyor. Satıştan elde edilen gelir ise TOÇEV aracılığıyla kız çocuklarının eğitimi için kullanılıyor.