TOPLUM 

DOLAR 8,5 LİRAYA YAKLAŞTI, UMUR TALU’DAN ‘CORONA’ KİTABI, FUTBOLUN KAYBEDENLERİ…

COVID-19 GÜNLERİ (11)… 30 Ekim’de İzmir Depremi’yle sarsıldık. Ölülerimiz, yaralılarımız, enkaz altında olanlarımız var. Çok üzgünüz. Kalbimiz İzmir için çarpıyor. İlginç zamanlardan geçiyor Türkiye ve dünya. Gram altın 500 lirayı aştı; dolar 8,5 liraya, avro 10 liraya yaklaştı. TL değer kaybettikçe ülke olarak daha da fakirleşiyoruz. Son bir haftadır dünyada önemli gelişmeler yaşanıyor. Fransa’daki saldırıların ardından Kanada’da Orta Çağ kostümü giymiş bir kişi kılıçla 2 kişiyi öldürüyor, 5 kişiyi yaralıyor. Viyana’da IŞİD sempatizanı grubun saldırısında 7 kişi ölüyor, çok sayıda kişi yaralanıyor. Sembolik eylemler… Tüm bunlar olurken koronavirüs günleri de…

Devamını Oku
TOPLUM YAŞAM 

DEPREME ALIŞIR MI İNSAN?

Her sallanışta bir saniye daha fazla sürmemesi için endişeleniyoruz. İzmir’de, Kuşadası’nda, Söke’de ya da depremin sık yaşandığı diğer yerlerde. Her defasında aynı korku, aynı telaş… Depreme alışılmıyor. Salgın boyunca bu zor günlerde deprem olmasın diye dua ettik. İnsanlar evlerinden uzak, sokaklarda zor durumlarda kalmasınlar diye. Deprem oldu. Hayatlarını kaybedenler, yaralılar, halen enkaz altında yaşam mücadelesi veren insanlar var. Onların hayatlarını kurtarmaya çalışan arama kurtarma ekipleri, otellerini açan işletme sahipleri, yiyecek dağıtanlar, kendi bebeğinin sütünü paylaşmaya hazır anneler, tek yürek uzaklardan/yakınlardan gelen yüzlerce insan… Korkudan tir tir titreyen enkaz altından çıkarılan…

Devamını Oku
TOPLUM YAŞAM 

GÜZEL İZMİR’İ VURAN DEPREMİN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI

Hava bir karardı bir açtı, yağmur isteksiz serpintiler bıraktı yeryüzüne. Güz mevsimi gibi sancılı bir dönüşümün içindeydi zaman. Ilık bir meltem esintisi tepedeki eski evin bahçesine getirdi hüzünlü okşayışlarını. Son kalan büklümlü küçük beyaz çiçeğini döktü toprağa ağaç. Ayrılıp kavuşmaların mevsimi uzun vakitlerde saklanacak artık. Sonbaharın vedası, deprem sarsıntısının korku salan sesini bırakarak oldu İzmir’de. Bu yılın içimize ektiği ölüm korkusu, koronavirüs salgınıyla katmerlenirken; çifte ölüm korkusu geçim derdiyle boğuşan insanların boğazını daha bir sıkar ve soluğunu daha bir keser oldu. 30 Ekim günü öğle saatlerini geçen bir vakitte, kimini…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

BOYKOTÇU

“Fransız mallarını boykot edelim” deyince Reis, bir boykot çağrısıdır, bir boykot heyecanıdır başladı sosyal medyada. Evvela listeler yayınlandı. Otomobilde şu marka… Benzinde şu firma… Kozmetik ve güzellik ürünlerinde şu marka… Deri çantada şu marka… Elbisede şu marka… Süt ve yoğurtta şu marka… Tavada bu, tencerede şu marka… Spor giyimde bu, sigortada şu marka… * * * Listeyi inceledim. Araba alacak durumum yok, bir çizgi çektim ona. Arabam olmadığına göre benzin almaya da gerek yok, bir çizgi de ona. Kozmetik ve güzellik ürününe zaten gücüm yetmez. Hem bizim kozmetikten anladığımız; sabunda…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

ŞAŞIRDIM

Hocaefendi, 4 kızın sokakta bira içtiğini görünce şaşırdığını söyledi. Ben de şaşırdım. 4 kızın Türkiye gibi Müslüman bir ülkede, üstelik bugünlerde sokak ortasında bira içecek cesareti, cüreti bulmasına şaşırdım. İnanamadım. Gözümle görsem zor inanırdım. Olacak şey mi bu? * * * Hocafendi’yi takip eder, izlerim. Türkiye gibidir o da, Türk halkı gibidir. Şaşırdığı şeylerle şaşırmadığı, kanıksadığı, alıştığı, giderek kültür haline getirdiği şeyler benzer bizim şaşırdıklarımıza, şaşırmadıklarımıza. Diyelim örnekteki 4 kız sokakta değil de bir kuytu barda içiyor olsun, Hocaefendi de şaşırır, biz de şaşırırız. O kızlar ana babalarıyla birlikte içse…

Devamını Oku
FELSEFE TOPLUM 

GÜNAHLARIN KEFARETİNİ MODERN YAŞAMA YIKMAK

“Mükemmel sanat, doğanın bittiği yerde başlar.” – Marc Chagall Derler ki uzun yola çıkanın nefesi de derin olmalıymış. Yol, insanı terbiye eder. Varmak için yola çıkılmazmış. Olmak için yola çıkılırmış. Yola anca düşülür, revan olunur. Çıkmak başka bir şeydir. Çıkmak mertebedir, evredir. Yol yolcuya, yolcu yola minnet ede ede yolculuğu tamamlarlarmış. Gönül ile gidilen yolda hakikate erme, hakikati arama beklenir. Bitmesin istersin, biterse “sen” olmazsın. Bitimsiz olmalı ki içindeki o kayboluş seni bulma umuduyla yanıp kavrulsun. Kendini kaybede ede bul ki beklediğin anlam ile bulduğun anlam arasındaki mesafe azalabilsin. Yol…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

BEKİR COŞKUN VE AYDIN OLMAK

Örnek bir insan, hayvansever yaşamıyla canlımerkezci etik sahibi, usta bir gazeteci, ahlaklı bir aydın, iyi bir aile babası, sempatik bir kişilik, yardımsever bir şahsiyet olarak bilinen Bekir Coşkun’un ölüm haberini aldığımda, elimde Eric Hoffer’in ‘Kesin İnançlılar’ kitabı vardı ve kitabın son saylarını okumakla meşguldüm. Bekir Coşkun, bazıları için korkulacak bir muhalif, bazıları için kıskanılacak bir gazeteci, bazıları için örnek bir çalışma arkadaşıydı. Ülkemizdeki demokrasi ve laik cumhuriyet sevdalısı milyonlarca insan için Bekir Coşkun; aile üyelerinden birisiydi. Onu, bazılarımız babası gibi, bazılarımız kardeşi gibi, bazılarımız ise çocuğu gibi sevmişti. Bekir Coşkun’un…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

BEKİR COŞKUN’UN ARDINDAN

Seçimlerle iktidarın belirlendiği bir ülkede yöneticiler o ülkenin aynasıdır. Halkın kültürünü, yaşam kalitesini, dünyaya bakışını yansıtır. Bu sadece ülke yönetimine özgü de değildir. Aynı zamanda kurumların yönetimi, özel sektörün yöneticileri için de geçerlidir. Bu, birbirini tetikleyen reaksiyon gibidir. Daha önceki yazılarımda yazdığım gibi bugünün iktidarı, 12 Eylül 1980 askeri yönetimince ülkede oluşturulan yaşam kültürünün yansımasıdır. Ülkede gelir dağılımının bozuk olması, hukukun adaletli işlememesi, medyanın yandaşlaşması, yalakalığın artması, ordunun cemaatleşmesi, çalışan insanların güvencelerden yoksun kalması, ekonominin istihdam yaratmayan yapıya dönüşmesi, üretim ekonomisinin rant ekonomisine dönüşmesi, eğitim sisteminin kişiliksiz, bilgisiz, düşünmeyen nesil…

Devamını Oku
TOPLUM YAŞAM 

HÜZZAM MEVSİMİNDE “ON BİRİNCİ KÖY”E TAŞINDI

Tratalar geçiyordu evinin önünden. Uzun bir kayık, tam ortasına oturmuş balıkçı… Hem gidiyor hem düğüm atıyordu ağlara. Arkasında beyaz köpükler kalıyordu. Yazlıkçılar dönmüştü. Kırlangıçlar kasabadan gitmişti. “Bu aylarda renk çiçekten ayrılır; güneş kumdan, menekşe kırmızıdan, bahçeler şarkılardan, salkım asmadan, yaprak dalından” diyordu. Bir boş salıncak, rüzgârla terasta sallanıyordu. HÜZÜN GÜNLERİ “Ayrılık mevsimidir bu aylar” diyordu. “Her sene bu aylarda ben ‘ayrılık’ yazımı yazarım” diyordu. Hüzün günleriydi, yaş gözden ayrılıyordu. Küçük köpek kaç gündür arkadaşını arıyordu kumsalda. Arada bir koşuyordu kendi kendine. Koşunca arkadaşı gelecek sanıyordu. Nereden bilsin ki bu mevsim…

Devamını Oku
TOPLUM YAŞAM 

NARLI YILAN

Uçsuz bucaksız bir nar bahçesindeyim. Boş plastik kasalara tek tek ağaçtan narları koparıp atıyorum. Çıkan ses değişiyor. Boş iken gürültülü bir ses, biraz dolmaya başladıktan sonra daha tok, yumuşak bir ses. Muhteşem bir doğa… Biz kadınlar türküsüz narları topluyoruz. Sessizlik ve kasalara atılan narların değişken sesleri arasında, bir kadın “Yılan!” diye sesleniyor. Bağırmıyor, çığlık atmıyor. Dinliyorum. Erkekler gidiyor yılan olan ağacın yanına. Kürek soruyorlar, yok. Kalın bir sopa buluyorlar, duyduklarımdan. Ben hariç diğer kadınlar nar toplamaya devam ediyor. Yılanın akıbetini bekleyen ben dinliyorum sesleri. “Öldü mü?” diye soruyor başka bir…

Devamını Oku