FELSEFE 

RENKLER, SESLER, YÜZLER…

“Cehennem; acı çektiğimiz yer değil, acı çektiğimizi kimsenin bilmediği yerdir.” – Hallâc-ı Mansûr Büyüdükçe yürek biçimini alan salatalık bitkisi yapraklarıyla örterek saklar yavrularını. Hafızamızda kayıtlı bilgiler de zamanı geldikçe hatırlatır kendilerini bizlere. Aklımıza düşüveren bir ses, bir renk, belki de unuttuğumuz bir yüz… Bana da öyle oldu. Birkaç gün önce, uzun zamandır görmediğim, sesini duymadığım çok kıymetli bir arkadaşımdan gelen telefon beni karmakarışık ediverdi. İç odalardan birini toparlarken telefonum çaldı; ama yetişemedim. İşim bitince hemen kim aramış diye bakınca Saliha’dan geldiğini anladım telefonun. Şaşırdım! Hemen aradım; ama telefon birkaç kere…

Devamını Oku
FELSEFE POLİTİKA TOPLUM 

BİLGE KRALLAR ÇAĞINDAN CAHİL YÖNETİCİLER ZAMANINA YÖNETİMSEL EVRİMLEŞME

Eski Yunan aristokrasisinde, tıpkı Samos tiranı Polykrates ile Mısır firavunu Amasis arasında geçen hikâyede olduğu gibi “Hiçbir ölümlüyü, ömrü bir felakete uğramaksızın tükenmeden önce mutlu sayamayız” düşüncesi hâkimdi. Bu bağlamda kısa bir hikâye ile başlayayım: Tarihte Solon ve Kroisos’un muhteşem hikâyesi vardır. Kroisos (Karun, Krezus), M.Ö. 6’ncı yüzyılda 560-546 yılları arasında Lidya Krallığı yapmış, zenginliğiyle tarihte iz bırakmış bir kral. Başkent Sardes (Salihli, Sart), Kroisos döneminde gücü ve zenginliği nedeniyle, gezginlerin ve filozofların uğrak yeri olmuş. Bu ziyaretçilerden birisi de; M.Ö. 640-559’da yaşamış, Atinalı hukukçu, şair ve filozof olan “eski…

Devamını Oku
FELSEFE TOPLUM 

ŞOVENİZM ÜZERİNE

Adolf Hitler’in ‘Kavgam’ adlı kitabını okurken Alman ırkına dair şovenizminin Tevrat’taki ırkçılığa çok benzediğini fark ettim. Tevrat’ta tanrı adına yapılan katliamların gerekçesi, onun nezdinde ayrıcalıklı ve üstün nitelikli İsrailoğulları halkının egemenliğini sağlamaktı. Aynı bakış, Hitler’in de yaşamsal amacı olmuştu. Ancak Hitler, Tanrı Yaheva’nın üstün saydığı halkı olan Yahudileri alabildiğine aşağılayarak sanki Tanrı Yaheva’dan intikam alıyordu. Onları Alman ırkının yozlaşmasının sorumlusu olarak gösteriyordu. Öyle ki, “üstün bir gen olan Alman ırkı ile aşağılık bir gen olan Yahudilerin birleşmesinin üstünlük vasfı olan Alman milletinin başarısızlığına yol açtığını” belirtmekteydi. Ona göre ırk olarak…

Devamını Oku
FELSEFE 

DOKUNMAK

“Osmanlı medresesinde diyalektiğe ‘cedel’ denir. Nedense cedeleşmeye pek iyi anlam vermemişiz. Demokraside düşünce cedelleşmesi olmadıkça, siyasi eğitim gelişemez.” – Dr. Hikmet Kıvılcımlı Son yıllarda sohbetlerimde diyalektik materyalizmi ön plana çıkarmamın nedeni tesadüf değildi. Zaten materyalizmde de tesadüfe yer yoktu. Bir yerlerde okumuştum: “Devrimciler Marksizm’in teorik temelini oluşturan ‘Diyalektik ve Tarihi Materyalizm’i derinden kavrayarak yaratıcı bir biçimde hayata geçirirler.” Belki iddialı olacak; ama ‘Diyalektik Materyalizm’ anlaşılmadan Marksizm de anlaşılamaz. Daha önemlisi, dünya görüşümüzde ciddi yalpalamalar yaşanır. Öyle ki zamanında devrimcilik yapmış koca koca adamların “tokuşmalarına”, kimilerinin dini terimlerle selamlaşmaya başladıklarına ve…

Devamını Oku
FELSEFE 

BUGÜNÜMÜZÜN DERİN GEÇMİŞİ (4)

Barışsever olduğu iddia edilen dinlerin temel kaynağı olduğu söylenen Tevrat, zalim bir kralın diktatoryal hırsını anlatan bir kitap niteliğindedir. Bu kitap içindeki olaylar, yaşandığı belirtilen tarihten yüzyıllar sonra yazılmıştır. Yazı dizimin 3’üncüsünde verdiğim örneklerin yanı sıra aşağıdaki yok etme biçimi, Hitler’in Yahudileri katledişine esin kaynağı olmuştur. BAAL’A TAPANLARIN ÖLDÜRÜLMESİ Yehu, bütün halkı toplayarak, “Ahav Baal’a az kulluk etti, ben daha çok edeceğim” dedi: “Baal’ın bütün peygamberlerini, kâhinlerini, ona tapan herkesi çağırın. Hiçbiri gelmemezlik etmesin. Çünkü Baal’a büyük bir kurban sunacağım. Kim gelmezse öldürülecek.” Gerçekte Yehu, Baal’a tapanları yok etmek için…

Devamını Oku
FELSEFE 

BUGÜNÜMÜZÜN DERİN GEÇMİŞİ (3)

Aşağıdaki hikâyeler Tevrat’tan alınmıştır. Tevrat’ta benzer yüzlerce olay vardır. En ilginç olanı, bütün bu katliamların tanrı Rab Yaheva tarafından ödüllendirilmesidir. Mısır’dan çıkarak Şeria Bölgesi’ne göç eden Yahudiler yol boyunca yine tanrının emriyle 10 binlerce insanı katlettiklerini yazmaktadır. Aynı tanrı ‘Mısır’dan Çıkış’ kitabındaki ‘10 Emir’de “Öldürmeyeceksin” diye emir veriyor. Aslında bu emirde Rab Yaheva kendi halkının birbirini öldürmemesini kastediyor. Fakat rakip Tanrı Baal’a tapanlarda aynı halktı ve Rab Yaheva’nın “Öldürmeyeceksin” emrine rağmen yine tanrının emriyle katledildiler. Yani İslamiyet’teki irtidatın, yani dinden çıkmanın ölümle cezalandırılması gibi İsrailoğulları’nın da tanrı Rab Yaheva’nın emriyle…

Devamını Oku
FELSEFE TEKNOLOJİ 

VİRAL AĞLAR: HERKESİN HER ŞEYLE BAĞI

Alman Romantikleri, herkesin birbiriyle görünmez ve derin ağlar üzerinden bağlı olduğunu kararlı bir şekilde dillendirirler. Onlar veya başka milletlerden diğer romantikler, kendi kavimlerini, coğrafyalarını, hazır simgesel dünyalarını, dillerini veya zihinsel rahatlıklarını sürekli terk etmeye yönelik itkiler taşımalarından, daha uzaktakiler ve geçmiştekilerle beraber hemen yakınlarındaki başka dünyaları ve varlıkları da anlatmaya çalışırlar. Bu derin başkalık, bir çeşit virüsten dolayı olmasa da, bilmedikleri, bağışık olmadıkları nedenlerle birçoğunun erkenden ölümüne ya da zihinsel olarak geri çekilmesine sebep olur. Başkası, sadece bedenimdeki bağışıklığın değil, zihnimdeki duvarların da dirençlerine yabancıdır. Ondan kaynaklanan bir parçanın bedenimden…

Devamını Oku
FELSEFE 

BUGÜNÜMÜZÜN DERİN GEÇMİŞİ (2)

Müslümanların inancına göre peygamberlerin tanrının elçileri olduğu belirtilir. Oysa Tevrat’ta tanrı tarafından mesh edilen krallar aynı zamanda tanrının da elçisidir. Peygamberler, kralların üçüncü kademe yardımcılarıdır ve krala hizmet etmektedirler. Tevrat’ta geçen olaylara bakıldığında peygamberler krallara bildirilen tanrının emirlerini halka duyuran ve onların Rab Yaheva’ya bağlılıklarını sağlayan görevlilerdir. Tevrat dikkatle okunduğunda görülebileceği gibi dört kitabın kaynağı aynı tanrı değildir. Ayrıca Tevrat tanrının müdahil olduğu belirtilen olayların insanlar tarafından anlatılış biçimi olduğu görülmektedir. Tek tanrılı dinlerin ilk kitabı denmesine rağmen Yaheva’nın dışında Baal adında rakip bir tanrıyla sık sık bir çatışma halindedir.…

Devamını Oku
FELSEFE 

PANDEMİYE KARŞI DANS

Teknoloji ve iletişimin küçülttüğü yaşlı dünyamızda, hızla akan bu çağda bir belalı olarak karşımıza çıkan ve hayatlarımızı tehdit eden koronavirüs pandemisi bugünlerde hiç kuşkusuz ani ve ivedi olarak algımızı, yaşama biçimimizi, ilişkiselliğimizi değişime uğrattı. “Bugünler”, geniş ve zaman içi bir ifade; ancak sadece zamanı yansıtmıyor artık, artık olan biten, değişen gelişen her şeyi yansıtıyor ki belki de zaman algımız, bu pandemi neticesinde yeni bir boyut kazanacak, yeni bir zaman kabulü işleyecek. Gerek medyada gerekse evlerimizde “Bugünler geçecek!” söylemine hem bir umut yükleme edimi olarak hem de pandemi etkeniyle “Olan biten…

Devamını Oku
FELSEFE 

BUGÜNÜMÜZÜN DERİN GEÇMİŞİ (1)

Bu başlığı koymamın nedeni; bugün uğruna hayatımızı sıkıntıya soktuğumuz ve daha kim bilir nice yıllar sürecek olan katliamların savaşların işkencelerin yaşandığı inançları anlatmak, insanı böylesine körleştiren köleleştiren canavarlaştıran inançların günümüzde hâlâ ne kadar etkin olduğunu ortaya koymak ve bilinçaltımızda vazgeçilmezmiş gibi görünen güçlü etkisinin yarattığı gerçekliği vurgulamak içindir. Koronavirüs salgınından başka hiçbir şeyin konuşulmadığı bugünlerde hayatın olmazsa olmazıymış gibi görünen şeyler hakkında bu yazdıklarım aslında bugün yaşadığımız gerçekleri destekleyecek niteliktedir. “Dindarlık, takıntılı bir nevroz halidir” diyor Sigmund Freud (1921). Antik çağlarda kralların yönetim gücünün kaynağı dinsel inançlardı. Krallar, yönettikleri topluma…

Devamını Oku