KÜLTÜR-SANAT POLİTİKA TOPLUM 

HEYKEL İLE İMTİHANIMIZ!

“Heykel, mekânda girinti ve çıkıntının sanatıdır.” [1] Fernando Pessoa’nın “Hayatımı kendime yabancı bir malzemeden yapılmış bir heykel gibi yonttum” [2] satırlarıyla üzere heykelin yaşamımızdaki önemine ilişkin vurgusuna; “Hiç taş heykel ile canlanmış heykel bir olur mu? Taştan taş yapmak meziyet değil, taşı taşlıktan çıkarmaktır asıl meziyet” [3] ifadesini de eklemek gerek… Bir de Ulus Baker’in “Diyebiliriz ki heykel, taşı aldatarak yapılır” [4] ve Søren Kierkegaard’ın “Heykel, resim ve mimari gibi doğa da sessizdir; ancak her şeye rağmen duyarlı kulaklar onların konuştuğunu işitebilir” [5] saptamalarını… Kolay mı? Michelangelo di Lodovico Buonarroti,…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT TOPLUM 

“SANAT” DEYİNCE!

“Sanatın bugünkü görevi, düzene kaos getirmektir.” [1] “İnsanı sanatçı yapan şey yalnızlıktır” [2] türünden saptamaları ciddiye almayıp; “Sanatın gücünü bildiğimiz içindir ki, sorumluluğumuz büyük” diyen Anna Seghers gibi düşünenlerdenim… “Sanat daha önce yapılmamış olanı ister” vurgusuyla Theodor Adorno’nun altını çizdiği gibi, “özgür olamayışın ortasında özgürlük benzeri bir şeyi dile getirir sanat”… Ayrıca Gloria Steinem’in, “Sanat gibi, devrimler de var olanı daha önce hiç bulunmamış olanla birleştirmekten gelir”; Friedrich Nietzsche’nin, “Gerçekler yüzünden, ölmemizi önleyecek bir şey varsa o da sanattır”; Bertolt Brecht’in, “Barış, insandan yana olan tüm çabaların, tüm üretimin, yaşama…

Devamını Oku
EDEBİYAT KÜLTÜR-SANAT 

POSOFLU ZÜLÂLİ ÖZELİNDE BADE İÇME GELENEĞİ

Bir toplumun yazının icadından evvel ya da yazının kullanım sıklığı yaşadığı dönemden önceki en mühim kültür kodları saklayıcısı şifahi ürünlerdir. Sözlü gelenekte herhangi bir anlatı değişerek, bazı parçalarını yitirerek, çoğu zaman farklı kültürler ve insanlar arasında, seyahat etmesi sonucu yeni motifler adapte edilerek zenginleşir. Yazıyla birlikte insanların hem düşünsel hem de kültürel bir değişim geçirdikleri gözlenmiştir. Bu değişim sözlü ürünlerin gücünü azaltarak süregelmiştir. Günümüze değin süren bu değişimin en önemli sonuçları herhangi bir anlatının farklı anlıklarda kazandığı zenginlikleri yitirmesi olmuştur. Dilbilim alanında yeni kapılar açan Saussure, yazı için “Aynı anda…

Devamını Oku
EDEBİYAT KÜLTÜR-SANAT 

KENDİ KÜLLERİNDEN YENİDEN DOĞMAYI BAŞARMIŞ BİR ANKA KUŞU / JOANNE KATHLEEN ROWLING

“Hayat zordur, karmaşıktır, bütünüyle kimsenin kontrolünde değildir ve bunu bilmenin verdiği tevazu hayatın iniş çıkışları karşısında sağlam durmanızı sağlayacaktır.” – Joanne Kathleen Rowling, ‘Güzel Bir Hayat’ Bazen zor, karanlık, içinden bir türlü çıkamadığımız zamanlardan geçeriz. Hayatın donup kaldığını, zamanın mutlu günlerden çok umutsuz günlere doğru aktığını hissederiz. Böyle anlarda kimi zaman bir dost elini uzatır bize kimi zaman bir sevgi ya da sevgili… Bazen de bir filmin içinden ya da bir kitabın satırlarından bir karakter çalar kapımızı, aslında somut olarak yoktur ama bir o kadar da bizdendir, kendimizden… Benim en…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT PSİKOLOJİ 

SAPLANTILAR, KORKULAR VE SIRLARLA DOLU İNSAN BATAKLIKLARI

“İfade edilmemiş duygular asla ölmez; sadece diri diri gömülür ve sonradan daha korkunç şekillerde tezahür ederler.” – ‘Her İnsan Göründüğü Rüyanın Tabiridir’, Sigmund Freud “İnsan hayattaki en büyük kaçışını kendi karanlık benliğine yapar.” Bu çıkarım benim hayata ve yaşama dair edindiğim en “herkesçe” tecrübelerden biri… Hepimiz kendi içimizde açığa çıkmaya yüz tutmuş ama sürekli bastırılmak zorunda bırakılmış duygular, korkular, sırlar taşıyoruz. Geçmişteki hayal kırıklıklarımızı, sevgilerimizi, hiç sevilememişliğimizi bir türlü geride bırakamadığımız için sağlam ve aydınlık bir gelecek inşa edemiyoruz. Tüm bunları dile getirmeye utandığımız ya da toplum tarafından dışlanmaktan korktuğumuz…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT 

İNSANI İNSANA İNSANCA ANLATABİLMEK / ‘SHTISEL’

Yar. 11:1 “Başlangıçta dünyadaki bütün insanlar aynı dili konuşup aynı sözleri kullanırdı.” – Tevrat, Yaratılış “Dünya çok değişti”… Bu cümleyi uzun zamandır neredeyse herkesten duyuyorum. Birileri sürekli kötü günlerden, kötü zamanlardan geçtiğimizi, insanlık duygumuzu kaybetmeye başladığımızı söylüyor; ama kimse bu kötülük merdivenlerine bir basamağı da kendisinin eklediğinin farkında olmuyor, olamıyor… Bana göre somut kötülükler (değerli bir eşyayı çalmak, bir canlıya zarar vermek) ne kadar kötüyse; bir ruha, bir kalbe, bir insanın benliğine sözlerle, delici ve kırıcı bakışlarla, ayırıcı ve nefret dolu ifadelerle kötülük yapmak çok daha derin, çok daha karanlık…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT 

SİNEMANIN BÜYÜSÜ VE BÜYÜCÜLERİ

“Herkesin kendi ışığı vardır ve onunla parlar.” [1] I. Lenin’in, “Sinema tüm sanatların içinde bizim için en önemli olanıdır”; Luis Buñuel’in, “Sinema; duygular, düşler ve içgüdü dünyalarını anlatmak için en iyi araçtır” notunu düştüğü hâl ya da Kıvanç Sezer’in ifadesiyle, “sinema bir büyü” [2] ise; elbette onun büyücüleri de olmalıdır ve vardır da… Olması gereken açısından Yılmaz Güney sinemasında somutlanan büyü ve büyücüdeki süreklilik içinde kopuş pratiğiyle “olabilmeye çalışmak”; hâlâ ve her zaman tüm zamanların en güzel ve en devrimci şarkısıdır! Ancak! Bugünlerde de işlerin biraz değiştiğini görmezden gelemeyiz; gelmemeliyiz…

Devamını Oku
EDEBİYAT KÜLTÜR-SANAT POLİTİKA 

BİR ALTINLA ÜÇ MECİDİYE PARA GERİYE BIRAKTIĞI TEK SERVETTİ

Üniversitede bir sınavda “Bonus Sorular” adı altında Adana’ya dair sorular sormuştum. Bunlardan bir tanesi de Ziya Paşa ile ilgiliydi ve Ziya Paşa’nın mezarının bulunduğu yeri sormuştum. Maalesef 300’ü aşkın üniversite öğrencisinden sadece 10’a yakını bu soruya doğru yanıt verebilmişti. Adana’da yaşayıp Ziyapaşa Bulvarı’nı duymayan, bilmeyen yoktur. Yine Adana’da yaşayıp Küçüksaat, Büyüksaat, Eski Vilayet yönünde otobüsle, dolmuşla seyahat etmeyen nerdeyse yok denecek kadar azdır. Büyüksaat’i geçer geçmez yolun sol tarafında Ziya Paşa’nın karakteri gibi biraz mahzun, biraz kederli ve sessiz bir park, parkın içinde de bir anıt mezar size bakar ve…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT 

BİR YÜREĞE KANAT TAKIP ONU AŞKA UÇURMAK CESARET İSTER / BRIDGERTON

“Gerçek aşkta dünyanın geri kalanı sessizleşir. Buluşan gözler değil dans eden ruhlardır. Birbirine yeten ruhlar…” – Julia Quinn, En Çok Beni Sev Gerçek aşk, yüreğin koşulsuz şartsız başka bir yürekle birleşebilmesi, bir ruhun aynasında kendini görebilmek… Bu duygular eminim ki birçoğumuz için oldukça uzak ve ihtimalsiz duygular. Özellikle de benim gibi aşk romanları ve filmleri izlemekten kaçınıp gönlünü ve aklını sadece fantastik evrene açanlar için ama hayat “açmaktan kaçındığımız her kapıya” bir şekilde yakınlaştırıyor bizleri. Bize de kapının ardındakilerle yüzleşmekten başka bir yol kalmıyor. İlk sezonunu sadece “yoğun ilginin ve…

Devamını Oku
EDEBİYAT KÜLTÜR-SANAT 

‘ADANA YOLLARINDA, PAMUKLAR DALLARINDA…’

Adana’dayızdır. Cemreler düşmüş, bahar nihayet yüzünü göstermiştir. Toroslar gürül gürül erimeye başlamıştır. Portakal çiçekleri yeni yeni kokmaya başlayacaktır. Yarınlar bizimdir, yarınlara umutla bakıyoruzdur. Kısa süre önce yitirdiğimiz Adanalı şair Salih Bolat, “kanatlarını açmış”, bize bir şeyler fısıldamaktadır: “En eski yüzlerimizle duruyoruz ayakta/ alacakaranlığın kapısında/ kollarımızda yıkılmış tapınakların büstleri/ yalın ve anlaşılır şeyler konuşuyoruz/ gelecek günler hakkında.” Ve şöyle devam etmektedir: “Diyoruz ki artık kararmayacak sözün gümüşü/ bir bulutun gölgesi olsun düşmeyecek alnımıza/ ölüler de yiyecekler güz yemişlerini/ gece toplayacak uykunun dağılmış harmanını/ bir kez daha dinleyeceğiz toprağın öyküsünü.” O “toprak”,…

Devamını Oku