TOPLUM 

ŞU BİZİM “KERAMİ”!

Benim daha önce bu sitede anlattığım bir amigo olan Kerami vardı, işte o. Üç tarafı denizlerle çevrili, fiyort benzeri koyları ile meşhur, turistlerin görmek için can attığı turkuaz mavisine çalan, adı Beyaz Deniz olan denizin doğusunda, kumsalları talan edilen o küçük ülkenin kralı olmuş. Çok önceden bahsettiğim için ya unutulmuş ya da hiç okumamış olanlar vardır diye özetleyeceğim. Kerami futbol sahalarında amigoluk yapan, değişik hareketleri ile seyircilerin dikkatini üzerinde toplamayı başaran ve hakkında izlenen maç kadar yorum yapılan bir insandır. Bu nedenle kıt akıllı olmasına rağmen çok kişi tarafından tanınan…

Devamını Oku
EDEBİYAT TOPLUM 

EZİLENLERİN VE ÖTEKİLEŞTİRİLENLERİN ŞAİRLERİ

“Sistem dışı farklılık korkutucudur; çünkü sistemin hakikatini, göreliliğini, kırılganlığını, ölümlülüğünü açığa çıkarır.” [1] Ezilenler; sömürülen, horlanan, kaybettirilenlerdir. Ezilen olmak kadar, ezilenlerden yana saf tutmak da zordur, zorludur. “Ezilenler” derken; Fyodor Mihailoviç Dostoyevski’nin ezilenleri “iyi” oldukları için kaybetmek zorunda olanlar ile kaybetmeyi kendi seçenler olarak ikiye ayırmasının [2] ötesinde; “Zorbalar beni dün bağışladılar. Onların gözünde bir cani olmaya çalışmazsam eğer, suç ortaklığı etmiş olurum” kesinliğiyle Gracchus Babeuf’ün (François-Noël Babeuf), “Sınıf çatışmasının özünü incelerken, bunun sömürmeye dayandığını görüyor: Bu sömürme halkı sülük gibi emen küçük bir azınlığın işidir. Bir yanda, her şeyi…

Devamını Oku
TOPLUM 

KUTSAL ANNE TEORİSİNİN DİYALEKTİK ÇIKMAZI

Toplumsal cinsiyet rolleri, patriarkal yapının belirlediği ve kadını kontrol edebilmeyi, kadına gem vurabilmeyi sağlayan; eril tahakkümün en önemli kontrol mekanizmalarındandır. Ve bu mekanizma yetkinin, edimleri belirleyen temel araçların erkeğin hizmetinde olmasını sağlarken kadınları kuşatan sınırların aşılmaz duvarlarını örmektedir. Cinsiyet kalıpları, yapılabilir ve yapılamaz olan her şeyin belirleyicisidir. Kadının hapsedilmesi, erkeğin hapsedilmediği anlamına gelmez elbette. Erkeklerin de egemenlik kurmaya mahkûm olduğu bir mahkûmiyeti var eder. Feminizmin çıkış noktası olan kalıplar, erkeklerin kalıplarını kırabilmeleri özgürleşebilmelerinin yolunu açar. Kadınların özgürlük mücadelesi, erkeklerin de gerçek özgürlüklerinin önünü açan bir mücadeledir. Erkeklere dair beklentiler, rollerin…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

SESSİZ İSTİLA

Aşırı sağcı siyasetçilerden Ümit Özdağ’ın yapımcılığını üstlendiği ‘Sessiz İstila’ filmi sosyal medyaya düştü, yüz binlerce kişi izledi. Filmin özeti şu: 2043’te Suriyeliler nüfusun yarısını geçmiş; Türkiye, bir Arap ülkesi olmuş. Türkçe yasaklanmış. Türk çocukları doktor filan olamıyor. Ancak hasta bakıcı olabiliyor. Suriyeliler, Türkleri gördükleri yerde kovalıyor filan. * Film, Fethullahçıların Samanyolu TV’sindeki dizileri anımsattı bana. Onların da öyle dizileri olurdu. Keskin uçlu, köşeli, yoruma mahal bırakmayan, korkuya ve sanrıya dayalı, ortalamanın altındaki Türklere hitap eden filmler. Ama bu film, ‘Sessiz İstila’ filmi ortalamanın altındaki Türklere hitap etmiyor. Aksine, ortalamanın üzerinde…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

ŞEHİR HASTANELERİ GERÇEĞİ

Kamu-özel işbirliği modeliyle inşa edilen hastanelerin temel gerekçesi, kamu hizmetlerinin bütçe olanakları çerçevesinde gerçekleştirilmesinde yaşanan zorluklar olarak gösteriliyor. Devletin borçlu yapısı yeni borçlanmaya gitmedeki zorlukları özel sektörü devreye sokup hazine garantisi vererek, yani borcu kefil olarak üstlenerek inşaat firmalarını hastane işletmecisine ve ardından AVM işletmecisine dönüştüren bir modelle karşı karşıyayız. Bir anlamda bu yolla devlet borç miktarını az gösterme ve bütçe kapsamında yapacağı harcamalarını bütçe dışında yaptırma olanağına kavuşuyor. Yeterli finansal kaynağının olmadığını söyleyen hükümet, inşaat firmasına “Sen hastaneyi yap, ben sana araziyi vereceğim” diyerek ilk imtiyazı sağlıyor. Ardından ikinci…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

İZMİR ÜZERİNE

Eski İzmir, M.Ö. 3000 yıllarına uzanan tarihine rağmen ancak son yarım yüzyıllık kazılarla İzmirli arkeolog ve tarihçi Prof. Dr. Ekrem Akurgal tarafından ortaya çıkarılan bir kent. Yine ünlü şair Homeros’un doğum yeri olan İzmir, İyonya döneminde “kent federasyonu” şeklinde örgütlenmiş kentler birliğinin en önemli ve yaşamını sürdürebilen tek kentidir. Eski kaynaklarda İzmir kentinin Erektid kralı Tantalos tarafından kurulduğu belirtilir. M.Ö. 14’üncü yüzyılda Smyrna adının Yamanlar Dağı yamaçlarında yerleşen Amazon’un adından geldiği söylenir. M.Ö. 11’inci yüzyılda Dor istilasından kaçan Akalar (Aioller ve İonlar) Yunanistan’dan gelerek İzmir ve çevresine yerleştiler. Akalar’ın yerleştiği…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

ZAMLAR RAMAZAN SOFRALARINI EKSİLTTİ

Oruç tutana ayrı, tutmayana ayrı muamele yapılması bu ramazanda da devam ediyor. Ve bu ayrımın eğitim yuvalarında yapılıyor olması daha da yanlış. İstanbul’da bir okulda kantin dışında olan yerlerde öğrenci ve öğretmenlere ramazan boyunca yemek yemek yasak… Gebze Üniversitesi’nde de ücretsiz olan öğle yemeği ramazan boyunca ücretli! Oruç biz insanların hem bedenen hem de ruhen arınmasını sağlar, bu şüphesiz bir gerçek. Fakat böyle yaptırımlarla tuttuğunuz orucun sevabı da çok kalır mı? Geri kalan on bir ay boyunca sanki çoğumuz Müslümanlığın hakkını veriyoruz da ramazanda asıl olması gerekenlerle yüzleşiyoruz. Bu ramazanda…

Devamını Oku
TOPLUM 

YURTSUZ SÖMÜRGENLERİN SAVAŞI

“Gıdası kulağından olmayan, kâinatı yese doymaz.” – Hüdai Baba İnsanlık tarihinin yazımı “savaş ve barış”tan ibarettir. Bu durum bilimsel düşüncenin acizliğinden değil, bağnazlığın, kapitalizmle döllemiş ülke ekonomilerini emperyalizm canavarına teslim etmesindendir. Birbirine bağlı ekonomilerden oluşan gezegenin kaynaklarının sınırlı olması, bu kaynakların paylaşımını ve pazar payının etki alanını daha önemli kılar. Savaşlar da bu etki alanlarında gerçekleşir. Adam Simith’in ‘Milletlerin Zenginliği’ kitabında altını çizdiği klasik ekonomik doktrinde, piyasalarla ilgili olarak “görünmez el” metaforu, eğer tanrının eli ise bu elin vicdanının toplumsal fayda eksenli olması gerekirdi. Oysa kişisel (oligarklar-emperyalisler) çıkar eksenli olduğu…

Devamını Oku
TOPLUM 

GIDA KOLİSİ

Fakirin bir ramazanı var, bir de kurbanı… Çünkü ancak ramazanda o da birileri hatırlarsa, muhtar kayırırsa nohut, fasulye, mercimeği bolca görür kazanı. Kurbanda et aynı. Fakat artık belediyelerin verdiği, muhtarın getirdiği gıda kolisinden her çıkanı pişirmek kolay değil. Kuru fasulye, nohut mesela… Pişir Allah pişir, saatlerce kaynar da ancak yumuşar. Tüpgaz fiyatından haberin yoksa “E, ne olmuş, kaynatsın o da” dersin ama bu tüpgaz parasıyla yemek kaynatmak kolay mı? Onun için en iyisi makarna… Su kaynadı mı at suya, iki haşla, bir yağlı salça dök üzerine, tamam. Hem az tüp…

Devamını Oku
TOPLUM 

ÖZGÜRLÜK TACINI ARAYAN KADIN / AZİZE MATRONA

“Sabahı görmek için geceyi yenmen gerekir!” – Şarkı sözü Tarihin tozlu sayfalarından çıkarak benim düşüncelerime girip yerleşmesi bana, dünün ve bugünün kadını ile benzerliklerini hatırlatması… Hakkında edindiğim kısacık ama net bilgiyle belleğime yerleşmesi, ne kadar araştırsam da daha fazlasını öğrenemediğim Azize Matrona (Matrona Nikonova). M.S. 5’inci yüzyılda Roma İmparatoru Anastasios’un (491-518) dini politikalarına karşı geldiği için kocasıyla arası açılmış bir kadın Pergeli Azize Matrona. Bizans İmparatoru Anastasios’un monofizit din politikaları halkı bezdirmiş, bu dönemde ayaklanmalar olmuşsa da bastırılmıştır. Pergeli Matrona’nın kocasıyla ters düşen düşünceleri, kocasının baskısı (bu baskının günümüz kadınlarına…

Devamını Oku