TOPLUM 

KALABALIK YALNIZLIK

Şöyle başlar Müslüm Baba şarkıya: “Yaşamak içimden gelmiyor artık…” Bu sıralar hiçbirimizin içinden gelmiyor ki yaşamak. Çoğumuzun yaşama sevinci söndü içinde. Kimimizin söndü sönecek… Kimimiz küsüp gitmekle kalıp dövüşmek arasındayız. Çehov’a atfedilen “Çay mı demlesem, kendimi mi assam bilemiyorum” dediği noktadayız çoğumuz. Sağımızın solumuzun belli olmaması, bir anımızın bir anımızı tutmaması bundan. * * * Biz; yaşamak içinden gelmeyenler, küskünler, dargınlar, öfkeliler, hınçlılar, ezilmişler, dövülmüşler, sürülmüşler, elleri ceplerinde dalgın yürüyenler, elleri yumruk biçiminde kızgın yürüyenler… Biz; şu memleketin, ülkenin gidişatına, milletin fukaralığına bakıp da efkârlananlar… Bizler çoğuz, çoğuluz, çoğunluktayız ama…

Devamını Oku
TOPLUM 

YÜZLERCE YERLEŞİME GAZETE GİTMİYOR ARTIK

Gazeteler, tirajlarıyla övünmeyi uzun zaman önce bıraktı. Ben de Türkiye gazetesinde “Türkiye yine en çok satan gazete” haberini görünceye dek unutmuştum tiraj mevzusunu. Türkiye gazetesi, bayi satışına ilaveten abonelerle birlikte temmuz ayında günlük satışının 108 bin olduğunu duyurdu ve son dört aydır birinci olduğunu ilan etti. Medya Takip Merkezi’nin (MTM) ilgili kurumlardan aldığını belirttiği veriler de Türkiye’nin birinciliğini doğruladı. Ancak gazetelerin tirajları büyük bir hızla düşüyor. Türkiye gazetesi, temmuz ayında ortalama satışını 108 bin olarak açıklamıştı, Eylülde tirajı 91 bine düştü. MTM’ye göre, 2-8 Eylül 2024 tarihleri arasında Türkiye’nin tirajı…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

NARİNNAME

Diyarbakır’da Narin’in katledilişinin üzerinden onca zaman geçmesine rağmen faillerinin bulunamaması şaşırtıcı mı? Ailenin birinci derece üyeleri dâhil olmak üzere içeri alınan insan sayısı dışarıdakinden fazla. Köyde neredeyse bu olayı bilmeyen yok. Narin’in mezarına Valilik kararıyla bayrak dikildiğini ve şehit statüsü kazandırıldığını da gördük ama halen suçlu ya da suçluların kim olduğunu göremedik. Az biraz mürekkep yalamış ya da hafızası kuvvetli insanlar aslında “Narin’i kim öldürdü?” sorusunun cevabının “Narin’i biz öldürdük” olduğunu bal gibi bilir. Kolluk kuvvetleri Narin olayıyla ilgili kanıt üstüne kanıt buluyor, bir o kadar da zanlıların zırt pırt…

Devamını Oku
TOPLUM 

TOPLUMLAR NASIL İNTİHAR EDER?

Bireylerin akıl sağlığı hakkında az çok bir şeyler biliyoruz; peki, toplumların akıl sağlığı konusunun ne kadar farkındayız? Ortaokuldaydım yanılmıyorsam, derslerden birinde öğretmenimiz şöyle bir örnek vermişti: “Hücrelerimizi insana benzetebiliriz; dokular ise ailemiz gibidir. Organlarımızı ve uzuvlarımızı şehirlerimiz, ülkemizi ise vücudumuz olarak kabul edelim. Bizler iyi olursak ailemiz, kentimiz ve ülkemiz de iyi olur.” Öğretmenimiz “iyi” derken eğitimli, çalışkan, güzel ahlaklı, doğru insan olmayı kastediyordu. Üzerinden 50 yıldan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen o örneği hiç unutmadım; kişisel konularda da toplumsal konularda da hep aklıma geldi, kafamı çok kurcaladı, üzerinde çok…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

BİR DE BÖYLE DÜŞÜNELİM

Sizleri ne kadar rahatlatır bilmem ama ülkenin ve dünyanın gidişatını düşünüp efkârlanırken ulaştığım bir sonuç, bana iyi geldiği için sizinle paylaşmak istedim: “Dünya, insanlar gitgide kötüleşmiyor, onlar zaten hep kötüydü!” Evet, “Allah razı olsun, gerçekten içimizi rahatlattın!” dediğinizi duyar gibiyim. Ama bir şeyin hep kötü olması, gitgide daha kötüleşmesinden iyidir. İnsan yaşayanların en korkuncu, en canisi, en tehlikelisidir. Hayvanların vahşiliği, doğaları gereği hayatta kalma mücadelesinden gelir; tok bir hayvan, zevkine başka bir hayvanı parçalamaz. İnsan ise ego-süperego çatışması yaşayıp hırslarıyla canavarlaşan, zekâsı ve fiziksel özelliklerini, planlı-programlı en tehlikeli şekilde kullanabilen…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

ACILARDAN REYTİNG DEVŞİRME AYIBI

Narin Güran cinayeti hakkında en olmadık lafları saatlerce konuşup sonra da “Biz burada senaryoları konuşuyoruz, tamamıyla gerçek olmayabilir” diye bitirmek de neyin nesi? Gerçekliğinden emin olmayacaksınız ama doğrulanmamış birtakım söylentileri, akıl yürüterek, acının üzerinde tepinerek reyting devşireceksiniz. Gazetecilik bunun neresinde? Günlerdir ekranlarda yapılan bu. Şirin, sevimli bir küçük kızın öldürülmesi hakkında gazetecilik kodları ve ilkeleri hiçe sayılarak, toplumdaki travmatik etkileri umursamadan yayınlar yapılıyor. İnsanların acılarını yaşamalarına izin verilmiyor; bir köyün tüm ahalisinin yaşamı hoyratça harmanlanıyor. Kanayan yara pornografik bir şehvetle deşiliyor, kanatılıyor. Ekran müptelası kimi gazetecilerin siyaset, eğitim, spor, dış…

Devamını Oku
HABER TOPLUM 

TÜRKİYE’NİN FELAKET TABLOSU

Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran’ın kaybolduktan sonra cansız bedenine ulaşılması ve bu süreçte yaşananlar, Türkiye’deki kayıp çocuklar gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Bünyesinde barındırdığı akademisyenlerle siyaset, dış politika, ekonomi, şehircilik, hukuk ve adalet ile dijital dönüşüm ve girişimcilik direktörlükleri yürüten bağımsız düşünce kuruluşu Toplum Çalışmaları Enstitüsü, Türkiye’nin gündeminden düşmeyen kayıp çocuklar krizine ilişkin dikkat çeken verilerin yer aldığı bir rapor yayımladı. ‘HER GEÇEN GÜN DAHA FAZLA ÇOCUĞUN KAYBOLMASI…’ Toplum Çalışmaları Enstitüsü direktörlerinden Doç. Dr. Asmin Kavas’ın kaleme aldığı ‘Kaybolan Çocuklar Krizi: Türkiye ve Dünyada Mevcut Durum, Zorluklar ve…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

‘NARİN’CE BİR SABIR

Narin bedenler ortadan kaybolurken getirilen yayın yasakları sadece içimizdeki şüpheleri artırıyor. Mersin’in Gülnar ilçesinde 10 Kasım 2021 tarihinde 2,5 yaşındaki bebek Müslüme Yağal kaybolmuş ve 10 gün sonra cansız bedeni bulunmuştu. Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde 8 yaşındaki Narin Güran da 12 gün geçmesine rağmen hâlâ kayıp… Dolaşan iddiaları haberleştirmek yasaklı olduğu için sadece kulis şeklinde konuşabiliyoruz ve dua ediyoruz: Bari Narin sağ bulunsun… Yayınladığı garip verilerle sürekli eleştirilen Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) kaybolan çocuk sayıları ile ilgili en son istatistikleri 2016 yılında paylaşmıştı. TÜİK Adli İstatistik verilerine göre 2008-2016 yılları arasında…

Devamını Oku
TOPLUM 

HASTALIĞIN METALAŞMASI

Hekim dostlarımdan işitiyorum: Özel hastanelerin bir bölümünde, hekimler, muayene ettikleri, ama özellikle hastaneye yatırdıkları hasta sayısına göre değerlendirilmeye başlanmış. Eğer muayene ettiği ya da hastaneye yatırdığı hasta sayısı düşükse hekimin ücreti de ona göre düşük bir seviyede belirleniyormuş. Doğrusunu söylemek gerekirse bunun korkunç bir şey olduğunu düşünüyorum. Tıbbın, ‘hastalığın metalaşması’ diye kavramlaştırılabilecek bir sürecin içinden geçiyor olması! Hastalığın, bir ticari mala dönüşmesi! Ne kadar çok hastayı, medikal açıdan gerekli olsun ya da olmasın, hastaneye yatırmaya teşvik etmek ve hekimi bunu yaptığı ölçüde ödüllendirmek, hekimlik etiğine aykırı değil midir? Kapitalizmin mantığı,…

Devamını Oku
TOPLUM 

YUSUF

Olimpiyat Oyunları’nın simge pozunu bu kez bizim ülkemizden bir sporcu verdi. Adı Yusuf Dikeç. Milli atıcı. Astsubay başçavuş. Rakiplerine göre sade aksesuarıyla, rahat duruşuyla dikkat çekti. Havası cıvası yok. Şekil mekil peşinde değil. Kendinden emin. Kulaklığı bile sade. Gözlüğü gündelik gözlük. “Pazar kahvaltısı için ekmek almaya giderken olimpiyatlara uğramış gibi” dedi kimileri. Öyleydi duruşu. Elini cebine soktu. Nişan aldı. İşte o an, olimpiyatlara damga vuran poz ortaya çıktı. Niye sevildi o poz? İlhan Selçuk, yıllar önce bir yazısında, olimpik sporcular üzerindeki endüstri baskısını yazmıştı. Her biri bir markanın reklam yüzü…

Devamını Oku