POLİTİKA TOPLUM 

BİR DE BÖYLE DÜŞÜNELİM

Sizleri ne kadar rahatlatır bilmem ama ülkenin ve dünyanın gidişatını düşünüp efkârlanırken ulaştığım bir sonuç, bana iyi geldiği için sizinle paylaşmak istedim: “Dünya, insanlar gitgide kötüleşmiyor, onlar zaten hep kötüydü!” Evet, “Allah razı olsun, gerçekten içimizi rahatlattın!” dediğinizi duyar gibiyim. Ama bir şeyin hep kötü olması, gitgide daha kötüleşmesinden iyidir. İnsan yaşayanların en korkuncu, en canisi, en tehlikelisidir. Hayvanların vahşiliği, doğaları gereği hayatta kalma mücadelesinden gelir; tok bir hayvan, zevkine başka bir hayvanı parçalamaz. İnsan ise ego-süperego çatışması yaşayıp hırslarıyla canavarlaşan, zekâsı ve fiziksel özelliklerini, planlı-programlı en tehlikeli şekilde kullanabilen…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

ACILARDAN REYTİNG DEVŞİRME AYIBI

Narin Güran cinayeti hakkında en olmadık lafları saatlerce konuşup sonra da “Biz burada senaryoları konuşuyoruz, tamamıyla gerçek olmayabilir” diye bitirmek de neyin nesi? Gerçekliğinden emin olmayacaksınız ama doğrulanmamış birtakım söylentileri, akıl yürüterek, acının üzerinde tepinerek reyting devşireceksiniz. Gazetecilik bunun neresinde? Günlerdir ekranlarda yapılan bu. Şirin, sevimli bir küçük kızın öldürülmesi hakkında gazetecilik kodları ve ilkeleri hiçe sayılarak, toplumdaki travmatik etkileri umursamadan yayınlar yapılıyor. İnsanların acılarını yaşamalarına izin verilmiyor; bir köyün tüm ahalisinin yaşamı hoyratça harmanlanıyor. Kanayan yara pornografik bir şehvetle deşiliyor, kanatılıyor. Ekran müptelası kimi gazetecilerin siyaset, eğitim, spor, dış…

Devamını Oku
HABER TOPLUM 

TÜRKİYE’NİN FELAKET TABLOSU

Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran’ın kaybolduktan sonra cansız bedenine ulaşılması ve bu süreçte yaşananlar, Türkiye’deki kayıp çocuklar gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Bünyesinde barındırdığı akademisyenlerle siyaset, dış politika, ekonomi, şehircilik, hukuk ve adalet ile dijital dönüşüm ve girişimcilik direktörlükleri yürüten bağımsız düşünce kuruluşu Toplum Çalışmaları Enstitüsü, Türkiye’nin gündeminden düşmeyen kayıp çocuklar krizine ilişkin dikkat çeken verilerin yer aldığı bir rapor yayımladı. ‘HER GEÇEN GÜN DAHA FAZLA ÇOCUĞUN KAYBOLMASI…’ Toplum Çalışmaları Enstitüsü direktörlerinden Doç. Dr. Asmin Kavas’ın kaleme aldığı ‘Kaybolan Çocuklar Krizi: Türkiye ve Dünyada Mevcut Durum, Zorluklar ve…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

‘NARİN’CE BİR SABIR

Narin bedenler ortadan kaybolurken getirilen yayın yasakları sadece içimizdeki şüpheleri artırıyor. Mersin’in Gülnar ilçesinde 10 Kasım 2021 tarihinde 2,5 yaşındaki bebek Müslüme Yağal kaybolmuş ve 10 gün sonra cansız bedeni bulunmuştu. Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde 8 yaşındaki Narin Güran da 12 gün geçmesine rağmen hâlâ kayıp… Dolaşan iddiaları haberleştirmek yasaklı olduğu için sadece kulis şeklinde konuşabiliyoruz ve dua ediyoruz: Bari Narin sağ bulunsun… Yayınladığı garip verilerle sürekli eleştirilen Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) kaybolan çocuk sayıları ile ilgili en son istatistikleri 2016 yılında paylaşmıştı. TÜİK Adli İstatistik verilerine göre 2008-2016 yılları arasında…

Devamını Oku
TOPLUM 

HASTALIĞIN METALAŞMASI

Hekim dostlarımdan işitiyorum: Özel hastanelerin bir bölümünde, hekimler, muayene ettikleri, ama özellikle hastaneye yatırdıkları hasta sayısına göre değerlendirilmeye başlanmış. Eğer muayene ettiği ya da hastaneye yatırdığı hasta sayısı düşükse hekimin ücreti de ona göre düşük bir seviyede belirleniyormuş. Doğrusunu söylemek gerekirse bunun korkunç bir şey olduğunu düşünüyorum. Tıbbın, ‘hastalığın metalaşması’ diye kavramlaştırılabilecek bir sürecin içinden geçiyor olması! Hastalığın, bir ticari mala dönüşmesi! Ne kadar çok hastayı, medikal açıdan gerekli olsun ya da olmasın, hastaneye yatırmaya teşvik etmek ve hekimi bunu yaptığı ölçüde ödüllendirmek, hekimlik etiğine aykırı değil midir? Kapitalizmin mantığı,…

Devamını Oku
TOPLUM 

YUSUF

Olimpiyat Oyunları’nın simge pozunu bu kez bizim ülkemizden bir sporcu verdi. Adı Yusuf Dikeç. Milli atıcı. Astsubay başçavuş. Rakiplerine göre sade aksesuarıyla, rahat duruşuyla dikkat çekti. Havası cıvası yok. Şekil mekil peşinde değil. Kendinden emin. Kulaklığı bile sade. Gözlüğü gündelik gözlük. “Pazar kahvaltısı için ekmek almaya giderken olimpiyatlara uğramış gibi” dedi kimileri. Öyleydi duruşu. Elini cebine soktu. Nişan aldı. İşte o an, olimpiyatlara damga vuran poz ortaya çıktı. Niye sevildi o poz? İlhan Selçuk, yıllar önce bir yazısında, olimpik sporcular üzerindeki endüstri baskısını yazmıştı. Her biri bir markanın reklam yüzü…

Devamını Oku
EKONOMİ POLİTİKA TOPLUM 

INSTAGRAM, HÂLÂ AYNI INSTAGRAM MI?

2000’li yılların ortalarıydı. Cep telefonları iyice yaygınlaşmış, bazı insanların elinde ufaktan ufaktan akıllı telefonlar görmeye başlamıştık. BlackBerry’ler “business” arkadaşlarımızın vazgeçilmezi haline gelmiş, ellerinden düşmez olmuştu. Çünkü BlackBerry ile sadece masalardaki bilgisayarlardan erişilebilen e-mail, cep telefonlarına girmiş, işler ve ofisler eldeki akıllı telefonlara taşınmıştı. İş insanları artık telefonla sadece konuşmuyor, gelen e-mailleri okuyor, cevaplıyor, yeni mailler yazıyor, ofis dışındaki her ortamda işine devam ediyordu. İşte o zamanlardı… Tamamı iş adamı 25-30 kişinin yer aldığı bir eğitim toplantısına katılmıştım. Eğitimi o tarihlerde 40-45 yaşlarında bir kadın veriyordu. Bildiğimiz okul, ders düzeni gibi…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

TOPLU ZAFER

Bizde futbol, futbol dışındaki her şey anlamına gelir. Biraz siyasettir bizde futbol. Biraz milliyetçilik… Biraz dincilik… Biraz Osmanlıcılık… Biraz fetihçilik… Hafiften ırkçılık… Ekseriyet takım, renk, şehir fanatizmi… İktidarda hangi parti varsa onun düşüncesi, ideolojisi yansır federasyona ve futbol milli takımına. Sanki stoperimiz değil de koalisyon ortağı partinin genel başkanı konuşur maç sonunda. Orta sahamız iktidar partisinin dini motifleriyle anlam kazanır. Sağ kanadımız milliyetçi motiflerle… Forvetimiz mutlaka Osmanlı… Milli maçlar bizim için futboldaki gücümüzü rakiplerimize gösterdiğimiz maçlar değildir hiçbir zaman. Biz, Türk’ün gücünü gösteririz rakiplere. Osmanlı’nın gücünü gösteririz. Milli maçlarda eğer…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

1993 ENGİZİSYONU

Bugün Roma’da, Campo di Fiori’de, Çiçek Meydanı’nda, bundan 424 yıl önce, odun ateşinde diri diri yakılan biri vardı: Giordano Bruno. Engizisyon’un ‘kanı akıtılmadan işkence çektirilerek öldürülme’sine karar verdiği Giordano Bruno! Günlerden 17 Şubat’tı – 17 Şubat 1600… Suçu Dünya’nın Güneş çevresinde döndüğünü savunmaktı. Galileo Galilei’nin arkadaşıydı Giordano Bruno. Sadece bu değil: Kilisenin dogmalarına karşı insanlığın yaradılış sürecini de sorguluyordu. Felsefeci ve şairdi Bruno! Tıpkı Metin Altıok gibi… Campo di Fiore’de şimdi Bruno’nun bronz heykeli duruyor. Metin’in Madımak’ta heykeli yok. Bruno’nun yakılarak öldürülmesinden önce neler söylediğini biliyoruz. Galileo gibi Engizisyon önünde…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT POLİTİKA TOPLUM 

MÜZİĞİN ÖNEMİ VE HATIRLATTIKLARI

“İçimde bir müzik çalıyor,/ hem acı veriyor/ hem de iyi hissettiriyor.” [1] George Bernard Shaw’ın “bol şekerli bir orkestra eşliğinde sunulan birkaç ucuz melodi” betimlemesine “Hayır” deyip müziği önemseyen ve Aldous Huxley’in “Sessizlikten sonra ifade edilemeyeni ifade etmeye en yakın şey müziktir” ifadesine büyük önem atfedenlerdenim. Bilirim: “Ruhun çalgısının tellerine dokunmuş hiçbir şarkı kaybolup gitmez”ken [2] “müzik duygusal düzeyde hissedilmesiyle, katıksız bir soyutluk sunmasıyla en yüksek sanat formudur. Müziğin yaratım fikrini en canlı, en sağlam biçimde ifade edebilen sanat olduğu anlamına geliyor bu.” [3] Müzik sadece var olan şeyleri ortaya…

Devamını Oku