TOPLUM 

BOHEM NEDİR, KİME DENİR; SİZ BİR BOHEM MİSİNİZ?

Bohemya, 16’ncı yüzyılda Avrupa’da cam sanatı ve kristal yapımında Venedik’le beraber Avrupa’nın merkezi olmuştur. Bohemya, 19’uncu yüzyılın ilk yarısında cam işçiliğinde ve kristallerde tahtı Venedik’ten tamamı ile almıştır. Dünyanın kristalleri ile tanıdığı bu bölge adını bir akıma 19’uncu yüzyılda vermiştir. 14’üncü yüzyılda ise Moğol istilasından sonra Hindistan’dan kaçan göçebe bir halk, Avrupa’ya ulaşmaya çalıştı. Şimdiki Çek Cumhuriyeti’nde olan Bohemya’ya yerleştiler. Daha sonra, Avrupa geleneklerine uymaya yönelik çeşitli girişimlere rağmen başarılı olamadılar. Bohemyalılar için toplumun sınırlarında çok fazla yaşamakla ve genel geçer kurallara uymamakla suçlandılar. Bu kişiler Bohemya bölgesinde yaşayan “Çingeneler”…

Devamını Oku
TOPLUM 

YÖNETİCİLERİMİZ “HOŞŞİK” OLURSA

Vefasız bir toplum olup çıktık. Hele biz Adanalılar… Bu kentin onca sanatçısı dururken koca koca bulvarlara, caddelere “Alparslan Türkeş”, “Turgut Özal”, “Süleyman Demirel”, “Necmettin Erbakan”, “Kenan Evren” (hele bu adam) ve “Adnan Menderes” gibi siyasilerin adlarını verdik. Hâlâ bir caddede, bir sokakta tanımadığım, Adana’yla hiç ilgisi olmayan birinin adı çıkıyor karşıma. Bu kente ne gibi katkıda bulunduğunu hâlâ anlayamadığım Hasan Şaş’ın adı bir bulvara verildi. Fatih Terim’in adı bir okula, bir spor tesisine verildiği gibi şimdi de yıkılan 5 Ocak Stadyumu’nun adına kuyruk gibi takılmıştı nedense. Seyhan Nehri’nin üzerindeki önce…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT POLİTİKA TOPLUM 

HEYKEL İLE İMTİHANIMIZ!

“Heykel, mekânda girinti ve çıkıntının sanatıdır.” [1] Fernando Pessoa’nın “Hayatımı kendime yabancı bir malzemeden yapılmış bir heykel gibi yonttum” [2] satırlarıyla üzere heykelin yaşamımızdaki önemine ilişkin vurgusuna; “Hiç taş heykel ile canlanmış heykel bir olur mu? Taştan taş yapmak meziyet değil, taşı taşlıktan çıkarmaktır asıl meziyet” [3] ifadesini de eklemek gerek… Bir de Ulus Baker’in “Diyebiliriz ki heykel, taşı aldatarak yapılır” [4] ve Søren Kierkegaard’ın “Heykel, resim ve mimari gibi doğa da sessizdir; ancak her şeye rağmen duyarlı kulaklar onların konuştuğunu işitebilir” [5] saptamalarını… Kolay mı? Michelangelo di Lodovico Buonarroti,…

Devamını Oku
TOPLUM 

KÜBA, PURO, SAKAL, ÇAN, MÁRQUEZ, FİDEL CASTRO…

33Fidel Castro, ülkesini 1959’dan 2006’ya kadar 47 yıl boyunca yönetti. Kimi ona “diktatör”, kimi de “özgürlük savaşçısı” dedi. 20’nci yüzyılın ikinci yarısında ve 21’inci yüzyılın başında dünyanın en tanınan insanlarından biri oldu. Fidel Castro, İspanya’dan gelen varlıklı bir şeker kamışı çiftçisi olan babası Ángel Castro y Argiz ile Lina Ruz Gonzáles arasındaki evlilik dışı bir ilişki sonucu dünyaya geldi. Fidel ve kardeşleri, ilk eğitimlerini Santiago’daki bir Katolik yatılı okulunda aldılar. Fidel ayrıca Havana’daki Belen Cizvit Koleji’nde okudu. Gittiği Cizvit okulunda, onlar kadar zengin olmadığı için diğer çocuklar tarafından dışlandı. 1943-1944’te…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

UZUN İNCE BİR YOL / SİVİL İTAATSİZLİK

“En iyi devlet, hiç yönetmeyen devlettir.” – Henry David Thoreau “Sivil İtaatsizlik” doktrini Amerikalı Henry David Thoreau’ya (1817-1862) ait bir öğretidir. Meksika Savaşı’nda, Amerikan hükümetinin köleliği yaymayı amaçladığını sezen Thoreau, hükümeti mali bakımdan desteklememek için kelle vergisini ödemeyi reddeder ve hapse girer. Bu olay, Thoreau’yu ‘Sivil İtaatsizlik’ isimli makalesini yazmaya kadar götürür (1849). Öğretide Meksika Savaşı’nın önemli bir yeri vardır. Başkaldırının felsefesi bağlamında “Amaçlarla tutarlı ve etik bir başkaldırı olanaklı mıdır?” diye sorar Albert Camus. Ahlaklı bir tutarlılık olanaklı olmakla birlikte eylemin sonuca ulaşması açısından yeterliliği tartışma konusudur. Sivil itaatsizlikte,…

Devamını Oku
NOSTALJİ TOPLUM 

‘İKİNCİ SINIF VATANDAŞ’ / İLHAMİ SOYSAL

Çok söyleyip çok yazmışızdır ya, yine tekrarlayalım: Türkiye’de sınıflar gerçeği var, sınıflararası uçurumun korkunçluğu gerçekliği var, bunların yanı başında bir de Türkiye’de sınıf ayrılıklarının ötesinde kast düzeni gibi bir düzen var. Belki deyiş yanlış… Zira kast, insanoğlunun hangi sınıfta doğmuşsa asla sınıfını değiştirmeyerek aynı sınıfta ölmesi gibi ayrıcalığı olmayan bir düzen… Köle doğan, köle olarak yaşar ve öyle ölür, asil olan da asil… Parya paryadır, singh de singh. Paryanın singh, singhin de parya olması söz konusu olamaz. Bizdeki düzen ise daha başka bir düzen… Benzetilse benzetilse, bizdeki bu düzen Hindistan’ın…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT TOPLUM 

“SANAT” DEYİNCE!

“Sanatın bugünkü görevi, düzene kaos getirmektir.” [1] “İnsanı sanatçı yapan şey yalnızlıktır” [2] türünden saptamaları ciddiye almayıp; “Sanatın gücünü bildiğimiz içindir ki, sorumluluğumuz büyük” diyen Anna Seghers gibi düşünenlerdenim… “Sanat daha önce yapılmamış olanı ister” vurgusuyla Theodor Adorno’nun altını çizdiği gibi, “özgür olamayışın ortasında özgürlük benzeri bir şeyi dile getirir sanat”… Ayrıca Gloria Steinem’in, “Sanat gibi, devrimler de var olanı daha önce hiç bulunmamış olanla birleştirmekten gelir”; Friedrich Nietzsche’nin, “Gerçekler yüzünden, ölmemizi önleyecek bir şey varsa o da sanattır”; Bertolt Brecht’in, “Barış, insandan yana olan tüm çabaların, tüm üretimin, yaşama…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

ÇEVRECİNİN DANİSKASI

Bir ağaç deyip geçme, nelere kadir bir ağaç. Mesela bizim Mersin’in yalnız ağacı… Hani şu zehirlenen fukara ama anaç ağaç. Hani o kupkuru meydanda yemyeşil ve serin ve gölgeli ve görkemli ağaç… Ayakta ölürken bile neleri değiştirdi. * * * 20 yıllık devri saltanatın tüm aktörlerini çevreci yapıverdi mesela. Betoncular… Nükleerciler… Kömürcüler… Mermerciler, taşçılar… Petrolcüler, siyanürcüler… Yanmış orman yerine otelciler… Yağmalanmış zeytinlik yerine madenciler… Çapul edilmiş kıyılarda AVM’ciler… Erken gelenin konduğu ormanlarda TOKİ’ciler… Göl kıyısında yalıcılar, orman yolunda villacılar… Bizim yaylalara taşocakçılar… Kıyılarımıza balık çiftlikçiler… Ardıçlarımızı kesen termikçiler… 20 yılda…

Devamını Oku
POLİTİKA SPOR TOPLUM 

FUTBOLUN ASİLERİ

“Gidenler nerede kaldılar, özledim gülüşlerini. / Bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki.” [1] Neil Faulkner’ın “Bütün şeyler kendi içlerinde çelişkilidir ve çelişki, tüm hareketin ve yaşamın kökenidir; bir şey ancak bir çelişki içerdiği sürece hareket eder, itkiye ve etkinliğe sahip olur” saptaması “Futbol, asla futbol değildir” diye tarif edilen gerçeğin asileri için de geçerlidir… Jean Paul Sartre’ın “En önemsiz davranışınızda bile, ‘sınırsız bir kahramanlık var’” [2] notunu düştüğü insani isyan, sınıflı sömürücü toplumlardaki “kahraman”lığın da zeminini oluşturur. [3] Yani “kahramanlık”, özgürleşme için vazgeçilemez zarurettir. Çünkü hemen her şey “…‘insanları baskı…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

HAKİKAT ADACIKLARI

Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesinden Doç. Dr. Recep Ünal’ın ‘Yeni Medya’ dersindeyiz. Sosyal medyanın avantajları ve riskleri üzerine konuşuyor hoca. Sorun şu: Yanlış bilgi, çarpıtılmış bilgi, kırılmış kırpılmış eksiltilmiş ya da başka parçacıklar eklenerek dönüştürülmüş bilgi sosyal medyada daha hızlı mı yayılır? Evet… Hoca bu konuya bir örnek veriyor: “Birisi ‘Dünya düzdür’ dese, bunu sosyal medyada yaymaya çalışsa, o da kendisi gibi düşünen kişiler bulacaktır.” (Bundan sonrası benim yorumlarım. Hocayı linç etmeyin, lütfen.) * * * Demek ki sosyal medyada yanlış bilgi, çarpıtılmış bilgi, kırılmış kırpılmış eksiltilmiş ya da başka parçacıklar…

Devamını Oku