POLİTİKA TOPLUM 

GAZETE İÇİN FİLMİN SONU

1980’lerin sonlarında, 90’ların başlarında sayıları hayli azalmıştı ama yine de sağda solda görürdük ceketinin yan cebinde gazete taşıyan insanları.

Vardiya çıkışında işçiler, mesaiden sonra memurlar, otobüs duraklarında ya da bir sigara içimi oturulan parklarda, ceket ceplerinde gazeteyle ne güzel görünürlerdi.

Önce ikiye, sonra dörde, sonra sekize katlanmış o gazeteler ne güzel kokardı ayazdan çıkıp sıcak odalara girdiklerinde.

* * *

Bendeniz 1997 yılında gazeteciliğe adım attığımda, ceket ceplerinden çıkmıştı gazete.

2000’lere doğru gidiyorduk ve kimse pek de heves etmiyordu gazetelere.

Video, özel televizyon, özel radyo, çanak anten, CD, VCD, DVD derken teknolojiden bir darbe daha almıştı gazete ve ceket ceplerinden çıkmıştı.

Ceket ceplerinden çıkınca evlerin oturma odalarından, mutfaklarından da çıkmıştı.

Artık kahvehane masalarında, berber sehpalarındaydı gazeteler ben mesleğe başladığımda.

Kişiye özel değildi artık, kamuya açık alanlarda, kamu malı gibiydi.

Göz ucuyla bakılıp geçilen bir meta…

* * *

2000’li yıllar boyunca, sığındığı o kahvehane masalarından, berber sehpalarından da yavaş yavaş atılır oldu gazete.

İnternet teknolojisi geliştikçe ücretsiz haber okuma alışkanlığı arttı.

Sonra tabletler, cep telefonları, sosyal medya mecraları derken gazeteler zayıfladıkça zayıfladı.

Bizler, geçen yüzyılla bu yüzyılın tam ortasında doğmuş, o yüzyılın da bu yüzyılın da tüm kodlarını yaşamış gazeteciler, hayli zaman direndik.

Gazeteden vazgeçmedik.

Gazete olmadan gazeteciliği düşünmedik.

İnterneti öğrendik, sosyal medyayı öğrendik, youtuber bile olduk ama gazeteyi hiçbir zaman ikinci plana atmadık.

Hep gazete için…

Gazeteci gibi düşündük.

* * *

İnsan bir ırmakta iki kez yıkanamaz” demiş Heraklit.

Biz gazeteciler, gazete sevdalıları da hep bildik, aynı ırmakta iki kere yıkanamazdık.

Ve aynı değildi bizim ırmağımız.

Bizim ırmağımız, gazetelerimiz aynı değildi.

Biz her gazete sayısında bir başka ırmakta yıkandık.

Fakat sonsuzluk uzaya ve zamana özgü.

Uzayda yer kaplayan ve zamanın bir noktasına isabet eden her şey ve herkes bir gün yok olacak.

Gazetelerimiz de öyle.

* * *

Türkiye’de yerel gazetelerin en büyük fon kaynağı Basın İlan Kurumu

Kurum nicedir kâğıt baskıya son vermek, gazeteyi elle tutulan bir eşya olmaktan çıkarmak niyetinde.

Bunun adımını sessiz sedasız attılar.

Türkiye genelinde yüzlerce yerel gazeteyi bir gün içinde dijitale geçirdiler.

Kalanlar ne olacak?

Onlar da belki yarın, belki yarından da yakın, dijital dünyaya geçecek.

Geçemeyenler yok olacak.

* * *

Çok güzel bir filmin sonunu izler gibiyim.

Vardiya çıkışında işçiler, mesaiden sonra memurlar, otobüs duraklarında ya da bir sigara içimi oturulan parklarda, ceket ceplerinde gazeteyle ne güzel görünüyorlar.

Ve gazete ne güzel görünüyor insan elinde.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar