POLİTİKA TOPLUM 

GAZETE VE TV’LER “ÇORAP FABRİKASI” MI?

“Gazete çıkarmak, çorap fabrikası işletmeye benzemez” cümlesi, Türkiye gazetecilik tarihinin kıvançla anılan sayfalarından birinin sloganıdır. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü de oradan kalmıştır. 1961 yılında “dokuz gazete patronu”, gazetecilere yeni haklar getiren 212 sayılı Basın Kanunu ile Basın İlan Kurumu kurulmasına ilişkin yasanın yürürlüğe girmesine tepki olarak üç gün gazete çıkarmama kararı almışlardı. Bunun üzerine gazeteciler ‘Akşam’, ‘Cumhuriyet’, ‘Dünya’, ‘Hürriyet’, ‘Milliyet’, ‘Tercüman’, ‘Vatan’, ‘Yeni İstanbul’ ve ‘Yeni Sabah’ patronlarının bu kararını protesto ederek halkın gazetesiz kalmaması için de ‘BASIN’ adlı bir gazete çıkarmışlardı. O gazetenin 11 Ocak’taki başyazısında gazete patronlarına…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

PASAPORT HAKKINDA HER ŞEY

Son bir yılda gündemimizde “pasaport krizi” diyebileceğimiz bir krizimiz oldu. Pasaport için sabahın erken saatlerinde kuyruklara giren insan görüntülerine tanıklık edildi. Çipli pasaport üretimini yapan ve Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı olan Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünün Hollanda’daki tedarikçi firma ile “çip krizi” yaşaması sonrası zincirleme gelişen ve krize dönüşen gelişmeler devam ediyor. Bu krizin kurbanlarından biri de ben oldum. Planlı seyahat öncesinde pasaport süresini uzatma başvurumun aylar içerisinde yetişmemesi sonucunda, yıllık izin planlarını iptal etmek durumunda kalan biri olarak bol bol pasaportun anlamı, gerekliliği ve gereksizliği üzerine düşündüm.…

Devamını Oku
TOPLUM 

‘DEVRİM’ VE ‘KÜLTÜR’ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

“Büyükler neden büyüktür, bilir misiniz? Biz, dizlerimizin üstüne çökmüşüz de ondan. Artık kalkalım!” – Max Stirner Değişimsizliğin sosyoloğu Talcott Parsons, bir makalesinde, “Amerikan toplumunu bütünleştiren en yüksek değerlerin (enstrümantal aktivizm, Weber’in münzevi Protestanlığı), yani Amerikan kültürünün Amerikan tarihi boyunca hiç değişmediğini” yazabilmişti… (akt. Applebaum, 1970: 71) Benzer bir iddiayı İngiltere için, farklı bir bağlamda Britanyalı tarihçi Alan Macfarlane (1993: 178-189) de dile getirmekte, “İngiliz toplumsal/hukuksal, hatta siyasal kurumlarının (hükümet biçimi, hukuk sistemi, sosyal sınıflar, toprak rejimi, akrabalık, evlilik, aile yapısı…) en azından 13’üncü yüzyıldan bu yana temelde aynı kaldığını” söylemektedir.…

Devamını Oku
TOPLUM 

“YENİ CÜPPELİ” YARATAN MEDYAMIZ

Günümüzde “Cüppeli Hoca” olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü’nün şöhretli bir şahsiyet haline gelmesinde medyanın rolü çok büyük. Medyanın onu keşfi, 1999’daki Marmara Depremi’yle ilgili sözleri sayesinde olmuştu. “Mevla’m zina yuvalarını vurdu” sözleri günlerce “eleştirildi” gazete ve TV kanallarında. Ama bu tepki haberleri tam tersi etkiyle yıldızının parlamasına neden oldu. Resmi din eğitimi olmamasına rağmen “Hoca” olarak tanınırlığı arttı. Hürriyet’in 2006’daki “Cüppesiz Ahmet Hoca: Malta’da jet-ski sefası” haberi de Ahmet Mahmut Ünlü’ye zarar vermediği gibi daha da büyüttü. Ünlü, 2012’de “fuhuş” iddiasıyla cezaevindeyken yaptığı bir söyleşide “Her şey jet-ski ile başladı”…

Devamını Oku
TOPLUM 

BOHEM NEDİR, KİME DENİR; SİZ BİR BOHEM MİSİNİZ?

Bohemya, 16’ncı yüzyılda Avrupa’da cam sanatı ve kristal yapımında Venedik’le beraber Avrupa’nın merkezi olmuştur. Bohemya, 19’uncu yüzyılın ilk yarısında cam işçiliğinde ve kristallerde tahtı Venedik’ten tamamı ile almıştır. Dünyanın kristalleri ile tanıdığı bu bölge adını bir akıma 19’uncu yüzyılda vermiştir. 14’üncü yüzyılda ise Moğol istilasından sonra Hindistan’dan kaçan göçebe bir halk, Avrupa’ya ulaşmaya çalıştı. Şimdiki Çek Cumhuriyeti’nde olan Bohemya’ya yerleştiler. Daha sonra, Avrupa geleneklerine uymaya yönelik çeşitli girişimlere rağmen başarılı olamadılar. Bohemyalılar için toplumun sınırlarında çok fazla yaşamakla ve genel geçer kurallara uymamakla suçlandılar. Bu kişiler Bohemya bölgesinde yaşayan “Çingeneler”…

Devamını Oku
TOPLUM 

YÖNETİCİLERİMİZ “HOŞŞİK” OLURSA

Vefasız bir toplum olup çıktık. Hele biz Adanalılar… Bu kentin onca sanatçısı dururken koca koca bulvarlara, caddelere “Alparslan Türkeş”, “Turgut Özal”, “Süleyman Demirel”, “Necmettin Erbakan”, “Kenan Evren” (hele bu adam) ve “Adnan Menderes” gibi siyasilerin adlarını verdik. Hâlâ bir caddede, bir sokakta tanımadığım, Adana’yla hiç ilgisi olmayan birinin adı çıkıyor karşıma. Bu kente ne gibi katkıda bulunduğunu hâlâ anlayamadığım Hasan Şaş’ın adı bir bulvara verildi. Fatih Terim’in adı bir okula, bir spor tesisine verildiği gibi şimdi de yıkılan 5 Ocak Stadyumu’nun adına kuyruk gibi takılmıştı nedense. Seyhan Nehri’nin üzerindeki önce…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT POLİTİKA TOPLUM 

HEYKEL İLE İMTİHANIMIZ!

“Heykel, mekânda girinti ve çıkıntının sanatıdır.” [1] Fernando Pessoa’nın “Hayatımı kendime yabancı bir malzemeden yapılmış bir heykel gibi yonttum” [2] satırlarıyla üzere heykelin yaşamımızdaki önemine ilişkin vurgusuna; “Hiç taş heykel ile canlanmış heykel bir olur mu? Taştan taş yapmak meziyet değil, taşı taşlıktan çıkarmaktır asıl meziyet” [3] ifadesini de eklemek gerek… Bir de Ulus Baker’in “Diyebiliriz ki heykel, taşı aldatarak yapılır” [4] ve Søren Kierkegaard’ın “Heykel, resim ve mimari gibi doğa da sessizdir; ancak her şeye rağmen duyarlı kulaklar onların konuştuğunu işitebilir” [5] saptamalarını… Kolay mı? Michelangelo di Lodovico Buonarroti,…

Devamını Oku
TOPLUM 

KÜBA, PURO, SAKAL, ÇAN, MÁRQUEZ, FİDEL CASTRO…

Fidel Castro, ülkesini 1959’dan 2006’ya kadar 47 yıl boyunca yönetti. Kimi ona “diktatör”, kimi de “özgürlük savaşçısı” dedi. 20’nci yüzyılın ikinci yarısında ve 21’inci yüzyılın başında dünyanın en tanınan insanlarından biri oldu. Fidel Castro, İspanya’dan gelen varlıklı bir şeker kamışı çiftçisi olan babası Ángel Castro y Argiz ile Lina Ruz Gonzáles arasındaki evlilik dışı bir ilişki sonucu dünyaya geldi. Fidel ve kardeşleri, ilk eğitimlerini Santiago’daki bir Katolik yatılı okulunda aldılar. Fidel ayrıca Havana’daki Belen Cizvit Koleji’nde okudu. Gittiği Cizvit okulunda, onlar kadar zengin olmadığı için diğer çocuklar tarafından dışlandı. 1943-1944’te…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

UZUN İNCE BİR YOL / SİVİL İTAATSİZLİK

“En iyi devlet, hiç yönetmeyen devlettir.” – Henry David Thoreau “Sivil İtaatsizlik” doktrini Amerikalı Henry David Thoreau’ya (1817-1862) ait bir öğretidir. Meksika Savaşı’nda, Amerikan hükümetinin köleliği yaymayı amaçladığını sezen Thoreau, hükümeti mali bakımdan desteklememek için kelle vergisini ödemeyi reddeder ve hapse girer. Bu olay, Thoreau’yu ‘Sivil İtaatsizlik’ isimli makalesini yazmaya kadar götürür (1849). Öğretide Meksika Savaşı’nın önemli bir yeri vardır. Başkaldırının felsefesi bağlamında “Amaçlarla tutarlı ve etik bir başkaldırı olanaklı mıdır?” diye sorar Albert Camus. Ahlaklı bir tutarlılık olanaklı olmakla birlikte eylemin sonuca ulaşması açısından yeterliliği tartışma konusudur. Sivil itaatsizlikte,…

Devamını Oku
NOSTALJİ TOPLUM 

‘İKİNCİ SINIF VATANDAŞ’ / İLHAMİ SOYSAL

Çok söyleyip çok yazmışızdır ya, yine tekrarlayalım: Türkiye’de sınıflar gerçeği var, sınıflararası uçurumun korkunçluğu gerçekliği var, bunların yanı başında bir de Türkiye’de sınıf ayrılıklarının ötesinde kast düzeni gibi bir düzen var. Belki deyiş yanlış… Zira kast, insanoğlunun hangi sınıfta doğmuşsa asla sınıfını değiştirmeyerek aynı sınıfta ölmesi gibi ayrıcalığı olmayan bir düzen… Köle doğan, köle olarak yaşar ve öyle ölür, asil olan da asil… Parya paryadır, singh de singh. Paryanın singh, singhin de parya olması söz konusu olamaz. Bizdeki düzen ise daha başka bir düzen… Benzetilse benzetilse, bizdeki bu düzen Hindistan’ın…

Devamını Oku