KÜLTÜR-SANAT TOPLUM 

MİZAH, GERÇEKÇİLİK VE GUSTAVE COURBET

Günlerdir düşünüyorum: Neden mizah yok son yıllarda? Neden, gülmeyi hatırlayacağımız küçücük bir kıvılcım dahi yok? Özellikle de toplumsal mizah için gerçeğin özgür bir düşünceyle, özgür bir ifadeyle ve mizah sanatının ustalıklı ve zekice üslubuyla aktarılması son derece önemli diye düşünüyorum. Belki de mizah, kendisini oluşturan pek çok bileşen arasında, zekâ dışında, aslında en çok ihtiyaç duyduğu şeye, özgürlüğe sahip değil artık. İlhamını gerçeklikten alan ve var olan gerçeklik üzerinde yükselen mizah, gerçeklerin özgürce dillendirilemediği bir yerde nereden, nasıl beslenir ve kendisini ortaya nasıl koyabilir ki? Derdini, anlatmak istediğini nasıl anlatabilir…

Devamını Oku
TOPLUM 

KESENE DOLAR MI EKMEK PARASI?

Fakirin karnını kuru ekmekle doyurduğu o günler de adım adım lüks sayılıyor… Zengin ya da fakirin belki de sofradaki tek eşit olduğu besin ekmek. Hani eskiler dermiş ya: “Ekmeğe de zam geldiyse vah halimize…” Vah edecek o kadar şeye zam geldi ki… Yaşam kalitesini iyileştirmeyi bırakın yaşamda tutunabilmek ayrı bir meziyet. Her yeni güne bambaşka zamlar ile uyanır hale geldik. Ekmek kazanmak zor… İş bulmak deseniz milyonların umudu ve serzenişi… Boğazından ekmek geçebilmesi için 2 lira vermen gerekiyor. Her gün 2 ekmek almak istesen aylık 120 lira kenara para ayırman…

Devamını Oku
TOPLUM 

PORTAKAL

Rivayet odur ki Mersin’i ilk kez gören Kürt çocukları, cadde kenarlarındaki turunç ağaçlarının meyvelerini portakal sanmış… Tadınca, ağızlarını uyuşturan bir acı hissedince anlamışlar o meyvelerin portakal olmadığını. Sonra ne yapmışlar? Rivayet buraya kadar. Sonrasını bilmiyoruz. Ama rivayet değil de portakala dair bazı gerçeklerden birkaç kelam örebiliriz. Portakal, Mersin’in alametifarikası. Mersin denilince eskiler hep aynı cümleyi kurar: “Ah, ne güzeldi o eski Mersin. Portakal çiçekleri kokardı…” Portakal çiçeği var mıdır? Güzel kokar mı? Hangi mevsimde kokar? Bunlar ayrı bir gerçekçi yazının konusu, biz alametifarika üzerinden gidelim. Portakal, Mersin’in alametifarikasıdır; ama Altın…

Devamını Oku
TOPLUM 

EŞRAF

Bendeniz, 1990’lı yılların sonunda üniversite sınavlarına girdiğimde ülkedeki üniversite toplamı 50 civarındaydı. Şimdilerde 200’ü geçmiş diyorlar. En küçük vilayetlerde bile üniversite var artık. Bazı Anadolu vilayetlerinde ikişer tane, üçer tane… “Üniversitesiz vilayet kalmayacak” diye seçim sloganı kullansalarmış, haksız olmazlarmış. Maşallah, üniversitesiz vilayet, meslek yüksekokulsuz kasaba kalmadı. Türkiye gibi şark memleketlerinde niye üniversiteler açılır diye düşünürdüm, anlam veremezdim eskiden. Hani “Bu kadar üniversiteye ne gerek var?” demişliğim de olurdu. Düşündükçe, düşündükçe anladım ki Türkiye’de her şehre, her kasabaya üniversite açmak eğitimle, bilimle ilgili değil de iktisat ile ilgili daha çok. Çetin…

Devamını Oku
TOPLUM 

İSRAF FATURASI

Çatlayana kadar yediğin yemeğin ağırlığını yaşarken sen, dünyada bir milyara yakın insanın aç olduğu aklına bile gelmiyor. Kahvaltı sofranın fotoğrafını çekip sosyal medyanda paylaşmazsan “Bu da fakir mi ne?” yorumları ile karşılaşmaktan korkuyorsun. Kuş sütünün eksik olduğu masandan bir tabak hazırlayıp mahallendeki ya da etrafındaki insanın açlığını yatıştırmak sana zor geliyor. Arkandan atlı kovalar gibi yediğin yiyecekleri israf ediyorken, miden de yavaş yavaş iflas ediyor. Hiç “Biz öyle değiliz” deme! Büyük bir çoğunluğumuz öyleyiz… Paylaşmaya dair tüm edebi sözleri karalar durur ama gerçekte sadece kendimiz için stoklarız. Açgözlüyüz! Biz neyi…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

KİRA

Güneş görmez, rüzgâr almaz, nem kokulu, boyasız, köhne bir ev. Nemden yeşermiş duvarlarına tırnakla yazı yazarsın, öyle yumuşak. Banyo kararmış. Tuvalet sararmış. Karo taşları yapış yapış. Kapı kulpsuz. Pencerenin kulpu kırık. Üst katın banyosu, tuvaleti de akıyor üstelik. Salonun tavanı kararmış. Bu ev çıplak haliyle öğrenciye 1500 lira. Eşyalı 2000 lira. Talep artarsa fiyat da artabilir, neden olmasın. “Yatırım amaçlı aldıydık zaten, abi” diyen birinin ne de olsa. Eşya dediğime bakma, bir kırık kanepe, bir kırık koltuk… Toz tutmuş, rengi atmış halı… Masa, sandalye mandalye… Ortada bir sehpa… Türkiye’nin iki-yüzlü…

Devamını Oku
TOPLUM YAŞAM 

SALGIN YORGUNLUĞU

Yorulduk… Yorulduğumuz kadar da yorduk… Savaştık… Savaştığımız kadar da savaştırdık… Yenik düştük… Yenik düştüğümüz kadar toprağa da yenik düşürdük… Maskeden sıkıldık… Oksijen tüpüne sarıldık… Kurallara uymadık, kimimiz atlattı, kimimizin başıboşluğu yüzünden bazılarımızın sonu oldu. Sarılmalar ertelendi, gönül selamı verildi. Hastası hayata tutunsun diye yazın sıcağında saatlerce koruma tulumu içerisinde koşturdu durdu sağlıkçı. Her zaman yolunda gitmiyor tedaviler. Hastasını kaybeden sağlıkçılar bunun burukluğunu yaşadı, yetmedi, şiddet gördü. İş yoğunluğunun stresi ile pandemi süreci birleşince ruhsal buhran başladı sağlıkçılarda. Virüsle mi mücadele etsinler, beyinlerini kemiren psikolojik çıkmazlar ve hırgür ile mi mücadelelerini…

Devamını Oku
TOPLUM YAŞAM 

BİR YUDUM SEVGİ

“Bana,/ bir yudum sevgi gerek sadece/ ama ön koşulsuz./ Sen öyle sanmasan da dostum/ eşitiz biz,/ sonsuz değil ömrümüz,/ hem sen, hem de ben./ Bugün varız, yarın belki de yokuz.” – S. T. İlişkilere mütevazı, ılımlı, insani ihtiyaçlar boyutunda baktığınızda farkındalığımız artıyor ve hayatı daha berrak görüyoruz. Gördüğümüz şeyler sıradanlaşmış gibi görünse de aslında içimizi çok acıtıyor. Bunu kanıksıyoruz sadece; ancak gerçek değişmiyor. Bu çerçevede gördüklerimiz, büyük bir çoğunlukla insanların hayatlarının ne kadar yıkıcı çalkantılar içinde yaşandığıdır. Sosyal yaşam; sözüm ona baskın olma adına aşağılayıp, küçümseyici tavırlar takınıp, karşısındakini değersizleştirip…

Devamını Oku
TOPLUM 

RAKI İLE GAZETE

Rakıyla gazete arasındaki tek ilişki, rakı şişesinin gazete kâğıdına sarılmasıdır. Ötesi olmaz. Ama rakıyla gazetecilik arasındaki benzerlikleri saymakla bitiremezsiniz. Evvela, rakıyı herkes hakkıyla, hukukuyla, adabıyla içemez. Kimine ağır gelir rakı. İçince dağıtır. Sapıtır. Saçmalar. Kiminde yanılsamalar yaratır rakı. Kendini dünyanın en akıllısı sanır. En güzel, en özgün fikirlerin kendinden çıktığını düşünür. Hükümet kurar. Hükümet dağıtır. Üçüncü dünya savaşı çıkarır. Dünyayla uğraşacak hali kalmamışsa belediyelere sarar. Başkan indirir. Başkan çıkarır. Başkan olmazsa belediye meclisi atar, satar, tutar. Oyun kurar. Saçmalar. Kimini yürek yemiş gibi gözü kara yapar rakı. Kabadayı olur. Farenin…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

KUTUPLAŞMIŞ TOPLUMDA BİREY VE TOPLUMUN GELECEĞİ

21’inci yüzyılda birey ve toplumu kutuplaşma ekseninde incelerken amacım; tarihsel bir perspektif içinde teorik ve felsefi bir analiz yapmak değil, günümüzdeki temel çelişkileri anlamak açısından yeniden okuduğum bazı eserleri ve düşünürleri hatırlatarak geleceğe ilişkin kaygı ve umutlarımı ortaya koymak olacak. Her şeyden önce dikkate almanız gereken parametre, 21’inci yüzyılın ilk çeyreği bitmeden umutsuz ve kutuplaşmış bir dünyayla karşı karşıya kaldığımızdır. Yeni yüzyıla girmeden önce, bütün siyasi teorilerin iflas ettiği, mevcut ekonomik sistemlerin umut olmaktan çıktığı, bireyin gelişimini beklerken diktatörlüklerin ve akıl dışı yönetimlerin gündemimize girdiği felaket bir dönemi yaşıyoruz. Bugünlerde…

Devamını Oku