TOPLUM 

PORTAKAL

Rivayet odur ki Mersin’i ilk kez gören Kürt çocukları, cadde kenarlarındaki turunç ağaçlarının meyvelerini portakal sanmış…

Tadınca, ağızlarını uyuşturan bir acı hissedince anlamışlar o meyvelerin portakal olmadığını.

Sonra ne yapmışlar?

Rivayet buraya kadar.

Sonrasını bilmiyoruz.

Ama rivayet değil de portakala dair bazı gerçeklerden birkaç kelam örebiliriz.

Portakal, Mersin’in alametifarikası.

Mersin denilince eskiler hep aynı cümleyi kurar:

Ah, ne güzeldi o eski Mersin. Portakal çiçekleri kokardı…

Portakal çiçeği var mıdır?

Güzel kokar mı?

Hangi mevsimde kokar?

Bunlar ayrı bir gerçekçi yazının konusu, biz alametifarika üzerinden gidelim.

Portakal, Mersin’in alametifarikasıdır; ama Altın Portakal Film Festivali Antalya’da, Portakal Çiçeği Karnavalı Adana’da.

O nasıl olacak?

Portakal, Mersin’in alametifarikasıdır; ama ilkokuldan, din kültürü ve ahlak dersi kitabından bir fotoğraf var aklımda. Çalışmanın, emeğin değerinin anlatıldığı bir bölümde görsel olarak portakal bahçesinde çalışan işçi kızlar fotoğrafı kullanılmış.

Fotoğraftaki bahçe nerede?

Antalya’da…

Yine ilkokul yılları, bir şiir, Türkçe kitabında bir öykü mü yoksa, yaz tatilinden söz ediliyor, çocuk akrabasının portakal bahçesini anlatıyor.

Çocuğun anlattığı bahçe nerede?

Hatay Dörtyol’da…

Fransız yazar Alphonse Daudet, bir öyküsünde, soğuk kış gecelerinde renkli kâğıtlara sarılarak satılan portakalları ne güzel anlatır.

O portakallar nereden gelir?

Muhtemelen Valencia’dan…

Sabahattin Ali, Güney sahillerine sefere gelen bir geminin tayfasının buralardan biraz portakal alıp memleketine, İstanbul’a götürdüğünü anlatır.

O gemici portakalı nereden alır?

İskenderun’dan…

Mersin’in adının portakalla anılması için çaba sarf edenler oldu geçmişte. Merhum sanatçı Gencay Kasapçı onlardan biriydi.

Hem güneşi hem portakalı sembolize eden harika bir heykel kazandırmıştı kente. Liman kavşağında kente gelenleri selamlardı.

Belediye yıktı, çöpe attı.

Bir de merhum Mehmet Kabak, Silifke Caddesi ile Sakarya Caddesi’nin kesiştiği yere kocaman, yuvarlak şekilli, turuncu bir eser yapmıştı.

Fakat güneş miydi, portakal mıydı; Mersinliler bir türlü karar vermedi!

Alametifarikası portakal olup da portakala bu kadar yabancı olan bir başka şehir var mıdır?

Bugün gazetede bir haber var.

Bir vatandaş, marketten bir tane portakal almış ve 1 lira 74 kuruş ödemiş!

Portakalın kilosu 10 liraymış çünkü.

Annem, “Eskiden hasta ziyaretine gidilirken bir tane portakal götürülürdü” derdi.

Gülerdik.

Bir portakalla hasta ziyareti mi olur, anne?” derdik.

Olurmuş meğer.

Neden olmasın?

Şu çağda bile dört tane portakal 7 lira olmuşsa…

O neden olmasın?

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar